Yunan istihbaratı 48 saat takip etti
Büyükelçilik engellemek istedi, olmadı. Yunanistan girişlerine izin vermedi, o da yetmedi! Talat Paşa Komitesi, "soykırım yoktur" demeyi suç sayan yasayı Atina'nın kalbi sayılan Syntagma meydanında deldi. Komite üyesi Yunus Soner, "Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır" yazan bildiriyi Yunan Meclisi'nin tam karşısında okudu. O anda devreye Yunan polisi girdi.
Talat Paşa Komitesi'nin Yunanistan eylemi, Yunan hükümetinin sınır dışı kararıyla engellenmek istendi ancak başarılı olamadı!
Heyet sabah saatlerinde Atina'ya ulaşsa da havalimanından çıkışa izin verilmedi. Jet hızıyla sınır dışı kararı alındı ve heyet Türkiye'ye gönderildi. Ancak Yunanistan'ın bu hamlesi eylemi engelleyemedi.
Talat Paşa Komitesi Üyesi Yunus Soner, Syntagma Meydanı'nda o bildiriyi okudu. Yasanın Türk ve Yunan halklarının dostluğunu zedelediğini vurguladı.
Bildiri sadece Türkçe değil, Yunanca da okundu.
Açıklama biter bitmez Talat Paşa Komitesi üyelerinin yanına polisler geldi. Yunus Soner, Ali İhsan Gönüldaş, Ümit Gönüldaş ve Hürriyet Gazetesi Atina Muhabiri Yorgo Kirbaki gözaltına alınarak Emniyet Genel Müdürlüğü'ne götürüldü.
Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği de konuya müdahil oldu. Bir avukat ve bir polis görevlendirilerek gözaltı işlemleri ile ilgilenildi.
Yunan polisinin herhangi somut bir suçlamada bulunmadığı ancak Yunanistan'ın bu eylemi, "Türkiye'nin egemenlik haklarını ihlal etmesi" olarak değerlendirdiği belirtildi.
Gözaltı süreci yaklaşık 2 saat sürdü. Ardından gözaltındakiler sivil bir otobüsle, pasaport kontrolü için Atina havalimanına götürüldü.
Yunan basını Talat Paşa Komitesi üyelerinin, Yunan gizli servisi EYP tarafından 48 saat süreyle takip edildiğini yazdı.
Gözaltı süreci yaklaşık 2 saat sürdü. Talat Paşa Komitesi üyeleri hakkında sınır dışı kararı alındı. Ardından gözaltındakiler sivil bir otobüsle Atina havalimanına götürüldü. Talat Paşa Komitesi üyelerinin sabah 07.00 uçağı ile Türkiye'ye döneceği öğrenildi.
Naci Beştepe :
" Atina Havalimanı'nda bizi diğer yolculardan ayırıp polisin küçük bir odasına aldılar. Hepimizin teker teker ifadelerini aldılar. Sonra basın açıklamamızı nerede yapacağımızı sordular. Otelde mi yoksa meydan da mı? Yapacağımız soruldu. Otelde basın açıklaması bizim hiçbir açıklamamızda yoktu. Yani otelde basın açıklaması konusu sadece orada Türk Büyükelçiliği yetkilileri tarafından daha önce Atina'ya giden arkadaşlarımızla görüşüldü. Bu konu karşımıza Yunan polisi tarafından da çıkarıldı. Biz bu konuda bir şey söylemeden Yunan polisinin 'Otelde mi yoksa meydan da mı?' sorusunu sorması şu anlama geliyor. Bizim Atina'ya kabul edilmememiz ve sınır dışı edilmemiz de Yunan makamları kadar Türk Büyükelçiliği'nin de rolü vardır. Türk Büyükelçiliği'ni ve bu çerçevede Dışişleri Bakanlığı'nı Talat Paşa Komitesi adına şiddetle kınıyorum. Basit bahanelerle içeriye alınmadık. Önce belgelerimizin yetersiz olduğu ifade edildi. Açıklama yapacağımız meydanda 20 kadar Ermeni'nin beklediğini bahane ettiler. 20 kişi için Yunan Devleti bizim emniyetimizi sağlayamıyorsa vah o Yunan Devleti'nin haline. Bize basın açıklaması yaptırmamaları şunu gösteriyor; Yunan Parlamentosu'nda alınan kararın yasa dışı olduğu anlaşılıyor. Bunun için bizi almadılar."
Naci Beştepe daha sonra Atina'da okumak istedikleri ancak geri gönderildikleri için okuyamadıkları basın açıklamasını Atatürk Havalimanı'nda okudu ve Yunanistan Parlamentosu'nun 9 Eylül 2014 tarihinde aldığı kararın hukuksuz olduğunu bu kararı reddettiklerini belirterek şunları söyledi:
"Türk Ulusu soykırım yapmamıştır, yalnızca vatanını savunmuştur. Bu emperyalist bir yalandır. Bu tarihçilerin araştıracağı bir konudur. Bu kararın kaldırılmasını talep ediyoruz. Bu karar Türk-Yunan dostluğunu temsil eden Atatürk ve Venizelos'un ruhlarını rahatsız eder. Yunan halkına selam ve sevgilerimizi sunuyoruz."
“Havalimanında TC Atina Büyükelçiliği’nden görevli kimse yoktu."
Çünkü Meclis İşgal altında !!!!
Basın 09.01.2015
BASIN AYDINLIK
Fotoğraflar için Mehmet Işık Tanış'a teşekkür ederim.
...
Tabii hedefleri aslında Pontus ve Ege, şimdilik 16 adayı işgal ettiler....
link
Abartmalı bir biçimde, Trabzon Rum İmparatorluğu denmesinin sebebi, Bizans İmparatoru iken Trabzon'da bir devlet kuran Komnenos Ailesinin lâkabının imparator olmasından dolayıdır. Trabzon'un Osmanlı topraklarına katılmadan önceki nüfusu, bu bölgede mevcut olan devletçiği Trabzon Rum İmparatorluğu ismiyle ananları daha tedbirli olmaya zorlamaktadır.
Trabzon'u 1436-1438 yılları arasında ziyaret eden İspanyol Seyyah Pero Tafur, şehir nufusunun yaklaşık 4.000 kişi olduğunu yazmaktadır.
Anthony Bryer ise 4.000 veya 5.000 kişi civarında olabileceği düşüncesindedir (M. Hanefi Bostan, "XV ve XVI Yüzyıllarda Trabzon Şehrinde Nüfus ve İskân Hareketleri", Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih, Dil, Edebiyat Sempozyumu, Trabzon 2002, s. 169'dan naklen).
Trabzon Devleti'nin 1462'deki son Başbakanı Altemur isimli bir Türktür. Bu devletin ordusu Peçenek ve Kuman / Kıpçak kökenli askerlerden oluşmuştu. Şehirdeki ticaret hayatında ve kilise kayıtlarında Hristiyan Türklerin sayısının yüksek olması dikkate alındığında, fetihten önce bölgedeki Rum nüfusunun tamamının 4.000'den çok daha aşağı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Birkaç bin nüfusa sahip bir devletçiğin imparatorluk olarak adlandırılmasının doğru olup olmadığının cevabını okuyucularıma bırakıyorum.
Şurası iyi bilinmelidir ki günümüz insanlarının anlam veremedikleri her isim Rumca veya Yunanca değildir. Öyle görünmektedir ki bu bölgenin hâkimi en az beş bin yıldır Türklerdir. Karadeniz Bölgesi’nde hâkim kültür de en az beş bin yıldır Türk kültürüdür.
Prof.Dr.Necati Demir.