Translate

17 Mart 2024 Pazar

Muavement

 


In 1915

Officers and enlisted men of the heroic Muavenet-i Milliye torpedo boat, which sank the British battleship H.M.S.Goliaht (13/05/1915) with a torpedo shot.


In 1992

TCG Muavement - 1992

Turkish warship shot down (1992) with 2 Seasparrow air defence missiles by American aircraft carrier Saratoga at Nato exercise "Display Determination-'92"

And not by accident ! Sea Sparrow missiles are semi-active guided missiles. In order to hit Muavenet, they must be aimed at the ship with the fire control radar. This feature of the system eliminates the possibility of the incident being accidental. It's obvious that there's a motive!

The ship commander, Chief of Naval Staff Lieutenant Colonel Kudret Güngör and 5 soldiers were martyred and 22 personnel were injured.


WE REMEMBER


Çanakkale

 

I.Dünya Savaşı'nda her yerde zehirli gazları ilk kez Almanların kullandığından bahsederler, ama Mustafa Kemal Atatürk dışında kimse İngilizlerin Çanakkale'de zehirli gaz kullandığından bahsetmez!...

Mustafa Kemal 8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grubu Kumandanı oluyor. İşte bu savaşlar esnasında bir gün subaylar ve askerler arasında şu havadis yayılıyor: ''Düşmanlar zehirli gaz kullanacakmış.''

1. Cihan Savaşı'nda bu en korkunç maneviyat bozucu bir haber niteliğindedir.  Mustafa Kemal diyor ki:

''Ben düşündüm, buna karşı koyacak herhangi bir tedbire ve vasıtaya o zaman Türk ordusu malik değildi. Derhal şu fikri ileri sürdüm. Düşman zehirli gazı kullansa da bize tesir etmez, çünkü onlar deniz kenarındaki düzlük ovada, biz ise daha yükseklerdeyiz. Bu haber ordu birlikleri arasında yayıldı. Hakikaten düşman ufak bir deneme yaptı ise de, o sırada rüzgâr istikametinin değişmesi de bize yardım ederek, bu gaz belasından kurtulmuş olduk, böylece de erlerimizin maneviyatı, bize inançları kuvvetlendi.'' 


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN 

KARLSBAD ANILARINDAN...




* Winston Churchill'in notlarının yer aldığı Churchill Archives Centre'dan edinilen belgelere göre, dönemin savaş bakanı Churchill, Türkler'in 'insan değil, barbar olduklarını ve bu nedenle de üzerlerinde zehirli gaz kullanılabileceğini' savunmuştur.

Gazze'de bile zehirli gaz kullanılmıştı! 1917'de Gazze Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçasıydı! Churchill'in "düşman" dediği Türkler'di!

The Guardian Gazetesi:

İngilizler kimyasal silah kullanımına yabancı değildi. General Edmund Allenby, 1917'deki üçüncü Gazze savaşı sırasında düşman mevzilerine 10.000 kutu boğucu gaz atmış ve bunun etkisi sınırlı kalmıştı. Ancak Birinci Dünya Savaşı'nın son aylarında, Wiltshire'daki Porton'da bulunan hükümet laboratuarlarındaki bilim adamları çok daha yıkıcı bir silah geliştirdiler; çok gizli "M Cihazı", difenilaminekloroarsin adı verilen son derece zehirli bir gaz içeren patlayan bir mermi. Bu silahın geliştirilmesinden sorumlu olan Tümgeneral Charles Foulkes, bu silahı "şimdiye kadar tasarlanmış en etkili kimyasal silah" olarak nitelendirmiştir.

İlk iki harekatta İngilizler yenilmişti... Üçüncüsünde gaz kullanan İngilizler (General Edmund Allenby) Türkleri yendi!


HATIRLIYORUZ

ÇANAKKALE //


*


In World War I, everywhere they mention that the Germans were the first to use poisonous gases, but no one, except Mustafa Kemal Atatürk, mentions that the British used poisonous gases at Gallipoli!....

Mustafa Kemal became the Commander of Anafartalar Group on 8 August 1915. One day during these battles, the following rumour spread among the officers and soldiers: "The enemies will use poison gas."

In the 1st World War, this was the most terrible demoralising news.  Mustafa Kemal says:

"I thought, the Turkish army did not have any measures and means to counter this at that time. I immediately came up with the idea that even if the enemy used poison gas, it would have no effect on us, because they were on the flat plain by the sea and we were on higher ground. This news spread among the army units. Indeed, the enemy made a small test, but the change in the direction of the wind at that time also helped us to get rid of this gas scourge, and thus the morale of our soldiers and their belief in us strengthened."

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 

FROM KARLSBAD MEMORIES...


Even in Gaza! Which was against the Turkish army and not against the Araps! Because in 1917 Gaza was a part of the Ottoman Empire!

According to the documents obtained from the Churchill Archives Centre, which contains Winston Churchill's notes, Churchill, the war minister of the time, argued that the Turks were 'barbarians, not human beings, and therefore poison gas could be used on them'.

The Guardian:

The British were no strangers to the use of chemical weapons. During the third battle of Gaza in 1917, General Edmund Allenby had fired 10.000 cans of asphyxianting gas at enemy positions, to limited effect. But in the final months of the first world war, scientists at the governmental laboratories at Porton in Wiltshire developed a far more devastating weapon; the top secret "M Device", an exploding shell containing a highly toxic gas called diphenylaminechloroarsine. The man in charge of developing it, Major General Charles Foulkes, called it "the most effective chemical weapon ever devised."

In the first two operations the British were defeated... in the third, the British using gas (General Edmund Allenby), defeated the Turks!..


WE REMEMBER

ÇANAKKALE-TÜRKİYE //


7 Mart 2024 Perşembe

Otopsi - Prof. Dr. Arne Burkhardt

 "Otopsi sadece hastadan sorumlu olan doktorlar için yapılan bir hizmet değil,

aynı zamanda sağlık sistemimiz için bir kamu hizmetidir.”

Prof. Dr. Arne Burkhardt



“Bu mRNA aşısını öneren kimsenin şimdi nasıl huzur içinde uyuyabildiğini anlayamıyorum. Ben bunu yapamazdım.”

Enjekteden kısa bir süre sonra ölen hastaların otopsi materyallerini inceleyen Alman patolog, meslektaşlarına bir mesaj iletiyor:

"Her zaman 'sözde' uzmanların size ne dediğini sorgulayın ... en iyi bilim insanlarına ihtiyacınız yok, hastalarla deneyimi olan sağlam düşünen insanlara ihtiyacınız var.”

K19 gen bazlı aşıların kullanıma sunulmasından bu yana birçok ani ölüm ve ciddi hastalık vakası bildirilmektedir. Başlangıçta, birkaç doktor ve bilim adamı, bu "aşıların" otoimmün hastalık, kan pıhtıları, felç, miyokardit ve daha fazlası dahil olmak üzere çeşitli komplikasyonlara yol açacağı konusunda uyarmıştı. Ek olarak, Aşı Yan Etki Raporlama Sistemi verileri, "aşılar" ve yan etkiler arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ancak bireysel bir vakada aşı ile yan etki ya da ölüm arasındaki ilişkiyi nasıl belirleriz? Tabi ki patoloji yoluyla.

Almanya'dan kıdemli ve oldukça başarılı bir patolog olan Prof. Arne Burkhardt aşı yan etkileriyle ilgili patolojik araştırmaların ilk öncülerinden biridir. Prof. Burkhardt, aşılanan hastaların otopsi ve biyopsi materyallerini incelemek için 2021'de emekli oldu. Prof. Burkhardt'ın çalışmaları sadece aşı nedenselliğine dair güçlü kanıtlar sağlamakla kalmadı, aynı zamanda bu "aşı" dedikleri biyolojik silaha karşı çıkan diğer doktorların ve bilim adamlarının profesyonel tıbbi hipotezlerini de doğrulamış oldu.

Gazeteci Taylor Hudak, Mayıs 2023'teki ölümünden kısa bir süre önce Almanya'nın Reutlingen kentindeki laboratuvarında Prof. Burkhardt ile röportaj yapmıştı. Prof. Burkhardt, bulgularının birçoğunu ve hangi test mekanizmalarını kullandığını ayrıntılı olarak açıklıyor. Ek olarak, halk sağlığı endüstrisi, akademik ve tıp bilimi hakkındaki bakış açılarını ve onu bu işi yapmaya neyin motive ettiğini de paylaşıyor.


video İngilizce

Patolog Arne Burkhardt'ın Son Röportajı - mRNA Ağularının Ciddi Tehlikelerini Ortaya Çıkarmak:



NOT: Bu biyolojik silahı tavsiye edenler, hatta olmak istemeyenlere de hakaretler yağdırıp, tehdit edenler birer katildir! Bu dünyanın görüp görebileceği en büyük soykırımdır! Hem de DSÖ ve hükümetler eliyle! Ayrıca başka bir olay da; "olmamış" olanlar olmamış olmakla da korunamamakta ! Çünkü bu "enjekteler" hem döküyor, yani özellikle ilk zamanlarda ten temasıyla diğerlerine bulaşıyor, hem de kan bağışıyla "olmamış" olan kişiye geçebiliyor (ki örneği var (link); ABD'de ağuyu olmuş kişinin kan bağışı, ağuyu olmamış olan kişiye verildiğinde neredeyse ölümle sonuçlanacaktı!)....


Resmen bir Rus Ruleti !!!

11 Şubat 2024 Pazar

Akademi Dünyasında Sahtekarlık

 





Cengiz Özakıncı: İşte, Avustralya devletinin 167 BİN küsür Dolar ödeyerek yazdırmış olduğu kitap Lozan Barış Antlaşmasını lanetleyip Sevr'i öven, Atatürk'e ve Milli Mücadele önderlerimizi soykırımcı faşist damgası yapıştıran ve Kurtuluş Savaşımızı, Milli Mücadelemizi Ermenilere, Rumlara soykırım olarak damgalayan kitap BU ! İşte bu kitaba Avustralya hükümeti, bu düşünceleri ve yargılarıyla yaysın diye 167 BİN Dolar vermiş.


Levent Yıldız : Yani bir başka değişle 5 MİLYON 125 BİN Lira yaklaşık. Servet ödemiş, servet...


Cengiz Özakıncı: Evet, Türkiye'de birkaç tane ev satın alabilir !


Levent Yıldız : Eskidendi alırdı hocam onu, ev alamaz belki ama, gene de bir yazar için çok para yani, 167 Bin Dolar para verilen bir yazar, yurtdışında da yani, hele popüler olmayan bir konuda yazıyorsa çok zor.


Cengiz Özakıncı: Evet, Bunun bir psikolojik harekât kampanyası olduğunu açık ve net olarak söylüyoruz. Yani bir hükümetin Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine yönelik, Türkiye Cumhuriyeti'ni Lozan'la birlikte gayri meşru ilan etme, kurucularını Mussolini ve Hitler'le bir tutmak ve dünya kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti'nin soykırım üzerine kurulmuş bir devlet olduğu propagandası için vermiş Avustralya Hükümeti bu BEŞ MİLYON Türk Lirasını!


Türkçesi



Avustralya Hükümeti: "... iki monografi, üç toplu cilt, çeşitli makaleler ve bir sergi aracılığıyla yayınlanan bu Gelecek Bursu, İslamcılık ve aşırı milliyetçiliğin tarihsel analizini ve bilgisini önemli ölçüde geliştirmiştir; Ermeni soykırımı; Osmanlı Saltanat-Halifeliğinin düşüşü; ve Türk ulus devletinin temeli. 24-25 Nisan ise ANZAC ile Ermenilerin birbirine bağlayan ulusal bir anma anlamına geliyor."


Cengiz Özakıncı: Bunu Avustralya devleti diyor. Diyor ki: Biz Avustralya Devleti olarak ANZAKların 25 Nisan 1915 gününü Gelibolu'da işgal kuvveti olarak karaya çıkmalarıyla, Ermeni soykırımı propagandacılarının soykırım anma tarihi olarak belirledikleri 24 Nisan 1915'i ikisini birden Avustralya Devleti olarak anıyoruz, diyor bu kitapta! Burada bir devletle karşı karşıyayız, yazar burada bir araç. Devletin çalışması söz konusu. Finans 826 BİN Dolar, yazar Prof.Hans Kieser !





Tarihin Bilinmeyen Yüzü - Video link:

Levent Yıldız:

Son altı haftalardır Hans Lukas Kieser'in Cambridge Üniversitesince yayınlanan İngilizcesi "When Democracy Died" ve Türkçesi ("Demokrasi Öldüğünde / Kalıcı Lozan Barışı!") adıyla yayımlanan kitabını irdelemekteyiz. Çünkü: Cambridge Üniversitesinin bu yayınında, Milli Mücadelemize, Lozan'a ve Türk Devrimine yönelik pek çok suçlama ve iftira yer alıyor. 

Bu iddiaları, suçlamaları, yalanları, iftiraları tek tek ele alarak Akademik Dürüstlük ilkesine uygunluk açısından irdeleyen Cengiz Özakıncı:

* 30 Aralık 2023 günlü öğrencemizde: bu  yayınlarda Akademik dürüstlük ilkelerinin sistematik olarak çiğnendiğini saptadı.

* 6 Ocak 2024 günlü öğrencemizde: Lozan Barış Antlaşmasına yönelik suçlama, iftira ve saldırıların, başta Cambridge ve Oxford olmak üzere Yale, Harvard gibi dünyaca ünlü üniversitelerden eş zamanlı akademik yayınlarla bir kampanya olarak yürütüldüğünü belgelerle kanıtladı.

* 13 Ocak 2024 günlü öğrencemizde: Avrupa'da Mussolini Faşizmi ve Hitler Nazizminin Kemalizmi rol model aldıkları yalanını çürüttü.

* 20 Ocak 2024 günlü öğrencemizde: Kurtuluş savaşımızda Ermeni-Rum soykımı yapıldığı, Maraş'ta Ermeni soykırımı, Karadenizde Pontus Rum soykırımı yapıldığı yalanlarını çürüttü.

* 27 Ocak 2024 günlü öğrencemizde: Kurtuluş Savaşımızda ordumuzun İzmir'i yaktığı ve İzmir'de Ermeni Rum soykırımı yaptığı iftirasını belgelerle çürüttü.



Boas: "Araştırmalarını siyasi casusluk için bir kılıf olarak kullanan bir bilim adamı.... bilim adamı olarak sınıflandırılma hakkını kaybeder... Bilimi casusluk faaliyetlerine kılıf olarak kullanarak fuhuş yapmıştır." 


SB: Antropolog Franz Boas (1919) casus-bilim insanlarının yaptığı işe 'fuhuş-bilimi' demişti. Hans Lukas Kieser de bu tip "bilimciler"in sınıfına girer ve "müşteri" haklıdır diyerek "parayı verenin düdüğünü çalmış". Bu gibi sözde "bilimciler" de ana akım medyada parlatılır! / Casus Arkeologlar - Link


Ismarlama Tarih!
The author of "When Democracy Died" and "Talaat Pasha : Father of Modern Turkey" has written bespoke history and committed fraud in science.
Prof ! Hans Kieser is a prostitute of science !

Franz Boas:
"A scientist who uses his research as a cover for political spying forfeits the right to be classified as a scientist.... prostituted science by using it as a cover for their activities as spies."