Translate

19 Mayıs 2023 Cuma

Söz Meclisten Dışarı - Ahmet Taner Kışlalı

 


Söz Meclisten Dışarı

Ahmet Taner Kışlalı, 1994


İşte size bir pazar bulmacası.

Aşağıdaki seçim vaatleri hangi partiye ait?


"Tekeller kamulaştırılacak... Toptancı ticaretin karı paylaştırılacak.. Büyük mağazalar küçük esnafa kiralanacak... Toprak reformu yapılacak... Üretime katkı yapmadan kazanç sağlayan 'mali kapitalizm'e karşı önlem alınacak..."


Elbette ki bunlar bir sosyalist parti'nin seçim bildirgesinden. Ama 'nasyonal sosyalist' bir partinin seçim bildirgesinden...

Adolf Hitler'in, Alman Nasyonal Sosyalist Partisi'nin...

Sol gösterip sağ vurmanın, seçmeni aldatmanın tarihteki en görkemli örneği... Partinin, bu aldatmayı içlerine sindiremeyen gençlik, örgütü eleman ve önderlerini nasıl bir gecede "temizlediği" de , Nazizmin tarihindeki bir başka "ilginç" sayfa..


Mussolini de -bacağından asılarak noktaladığı yoluna- sol yumruğunu göstererek başlayanlardandı.

Önce düzene "tepki" uyan kitleleri peşine taktı. Oyların üçte birini topladı.

Tıpkı bizim bir "rahmetli" devlet büyüğümüz gibi, "güzel" bir seçim sistemi sayesinde, üçte bir oyla meclisteki sandalyelerin üçte ikisini ele geçirdi.

Ve sonunda, o üçte ikilik çoğunluğa dayanarak, anayasayı değiştir. Diğer partileri kapattı. Tarihin karanlık bir dönemine damgasını vuracak olan "faşizm"i kurdu...

Her şey yasalara uygundu. Seçimler de, anayasa değişikliği de, yeni çıkardığı yasalar da...

Her şey kitabına uygundu, yasaldı, ama "meşru" değildi!..


Nazizmi ve faşizmi yaşayan Avrupa'nın gözleri açıldı.

İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen dönemde anayasaların çerçevesi değişti. Hak ve özgürlükleri güvence altına almaya özen gösterildi. Anayasayı değiştirmek zorlaştırıldı. Yasaların anayasaya uygunluğu "katı" kurallara bağlandı.

Daha da önemlisi...

Demokrasinin olanaklarından yararlanarak demokrasiyi yok etmenin yolları tıkandı. Özgürlükleri yok etmek özgürlüğünün olamayacağı kabul edildi!..

Batı, ateşin maşa ile tutulması gerektiğini, elini yakarak öğrendi. "Akıllı" uluslar da, onların başına gelenlerden ders alarak öğrendiler...


(Tıpkı Kemalizmin -Batı'daki gibi kuşaklar boyu kan döküp telef olmasına gerek kalmadan- Türk işçisine tüm sosyal ve siyasal hakları tanıması gibi!...)


Humeyni, İslam Cumhuriyeti'ni kurmadan önce, Paris'ten İran halkına mesajlar yolluyordu. Hemen tüm toplum kesimlerine mavi boncuklar dağıtıyordu.


"Adil ve huzurlu" bir toplum vaat ediyordu.

Şöyle diyordu:

"İslam Cumhuriyeti kurulunca, herkes yasa güvencesi altında olacaktır. Kimsenin güvenliği tehdit altında olmayacaktır. Kimsenin evine girilmeyecektir. Kimse, şüphe üzerine yakalanmayacak, tutuklanmayacaktır."


Ve zaman geçti, İslam Cumhuriyeti kuruldu.

Kendilerinden kuşkulanan kişiler tutuklanmadılar, çoğunlukla anında kurşuna dizildiler. Yanıbaşındaki eşi, kuşkulanıldığı için zorla alınıp götürülen bir yabancı işadamı, elçiliğin birkaç gün süren uğraşlarından sonra şu "resmi" yanıtı aldı: "Eşiniz fahişe sanıldığı için kurşuna dizilmiş. Bu yanlışlıktan dolayı özür diliyoruz."


Hitler komünistleri temizlerken, sosyal demokratlar belki de için için memnundular. Sosyal demokratlar feryat ederken, liberaller kulaklarını tıkamışlardı.. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" der gibi...


Sıra liberallere geldiğinde ise sesini yükseltebilecek kimse kalmamıştı zaten...

Tarihte felaket hiçbir topluma birden bire gelmez...

Adım adım, haber vere vere gelir.

Tarih yanlışlıkları affetmez! Özür dilemez!

Ve ancak "ders alınmadığı" zaman yinelenir.


Ağaçlarla uğraşmaktan ormanı göremeyenler ise, bu aymazlıklarının bedelini ağır öderler.

Ve ne yazık ki, sadece kendileri ödemekle kalmaz, tüm topluma da ödetirler!..


Ahmet Taner Kışlalı

Cumhuriyet, 27 Mart 1994

Bu yazı yerel seçimlerin yapıldığı gün yayınlanmıştır.

Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi, 1997