Gazeteci Banu Avar Fransızların ünlü siyasetçilerinden
Patrick Deveciyan ile röportajı:
Avar:
"Siz bir Ermeni olarak 1915 olayları hakkında
ne düşünüyorsunuz?"
Deveciyan:
"Ben Ermeni değilim Fransız’ım."
Avar:
"Ama siz Ermeni kökenlisiniz."
Deveciyan:
"Burası bir ulus devlet ve ben de Fransız yurttaşıyım. Yani Fransız’ım."
Avar:
"Ama siz değil misiniz Türkiye’de insanlara,
Kürt, Laz, Çerkez, Süryani denilmeli diyen?"
Deveciyan:
"O başka..." !!!
***
Batı'nın iki yüzlü siyaseti....
İronidir;
"Hepimiz Fransızız" değilde "Hepimiz Charlie'yiz"
"Hepimiz Hrant'ız" değilde "Hepimiz Ermeniyiz"...!
Hrant Dink'in anmasında soykırım propagandası - basın
* * *
Dikran Kevorkyan - Kandilli Ermeni Kilisesi Başkanı
Hrant'ı kaç kişi gerçekten tanıyordu?
Bu anmadaki soytarılığı kim yapmıştır?
Provakasyondur bu, şimdiye kadar hiçbir anma da olmadı, gayet düzgün bir şekilde anılırdı..
Hrant öldürüldükten 2 (iki) saat sonra pankartlarla biz Hrant'ız diye ortalığa çıktılar, nasıl? Bunlar organize olmazsa , parasal gücü olmazsa nasıl yapabilirler bunu?
Bizi birbirimize düşürmek istiyorlar, ben çocukluğumdaki anılarımda hiçbir ayrımcılık hatırlamıyorum. Hepimiz birdik, aynıydık..
Diasporada Türk düşmanlığı olmazsa , bu kadar parayı nasıl toplayacaklar?
Ermenistan'a gönderilen paraların acaba yüzde kaçı gerçekten vatandaş için kullanılıyor? Bu maddi güç nereden geliyor, nereye gidiyor?
Emperyalist güçlerin aleti olmuşlar. Bu olayları körükleyen Din adamlarına birkaç söz söylemek gerek, ama söylediğimiz zamanda kötü oluyorsun.
Ben nasıl azınlık oluyorum? Her türlü mevkiye gelebiliyorum, subay olamıyorum, o da olmasın. Soykırım hangi formasyonla söyleniyor? Biz Doğu Anadolu'da Büyük Ermenistan kurmak peşinde miyiz? O sınırlar kanla çizildi, herkes haddini bilecek.
Ve benim devletiminde (Türkiye) daha köklü adımlar atması lazım.
2015 için yurt dışında 300'e yakın neşriyat çıkacaklar biz napıyoruz karşı propoganda olarak?
Dış güçler ve Diaspora birliğimizi bozamaz, 100 sene önce olan olay soykırım değil, techir. Burada mutlaka acılarda çekilmiştir. Ama bu acıları soykırıma tahvil etmek abesle iştigaldir.
“Bugün bir cenazenin arkasından 'Hepimiz Ermeniyiz' diye yola dökülenlerin hepsini nefretle kınıyorum. Biz Atatürk çocuğuyuz. Ben Hristiyan'ım. Evimde de adetlerime göre köken olarak Ermeni'yim ama kapımın dışında, bu toprakların üzerinde, bu bayrağın altında Türk'üm.”
Kızılderililer arasında bir tâbir vardır;
"Beyaz adam çatal dille konuşur."
Hakikaten de öyledir....
* * *
The Armenian Revolutionary Federation (Dashnagtzoutiun) has nothing to do any more....
The 1923 Manifesto of Hovhannes Katchaznouni, Armenia's First Prime Minister
Translated from the Original by Matthew A. Callender
This is truly an invaluable source... coming from such a high Armenian official, contradicting many of the manipulated Armenian claims that are now widely accepted as the truth.
(this book is censored by the Armenian diaspora !)
Ermenistan'ın ilk Başbakanı Ovannes Kaçaznuni'nin itirafları...
TÜRKLERE KARŞI AYAKLANDIK, BARIŞI SABOTE ETTİK
“Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artık hepimiz Türkler’in düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye’den ‘denizden denize Ermenistan’ talep etmekteydik. İtilaf devletlerinin ordularını Türkiye’ye göndermeleri ve hâkimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika’ya resmî çağrılar yaptık. Nihayet şu da var ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türkler’le savaştık. Öldük ve öldürdük. Artık, Türklere ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki?”
TEHCİR DOĞRUYDU VE GEREKLİYDİ
“Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. Sevr Antlaşması gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vadettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiçbir zaman devlet olamadık. ‘Türkiye Ermenistanı’ diye bir devletin hayalden öte olmadığı gerçeğini göremedik. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vadettiği Ermenistan hayali vardı, gerçeği göremedik.”
İngilizce pdf/ebook:
Yine Sovyet Ermenistanı teorisyenlerinden Marents, Taşnakları "faşist" olarak nitelendirirken Ermeni emekçilerinin maruz kaldığı dramın suçlularını net bir şekilde gözler önüne serer:
"Burada yüz binlerce Ermeninin gurbet ellerde yaşamasında kimin suçlu olduğu üzerinde durmayacağız.
Ama her samimi emekçi için çürütülemez bir gerçek vardır ki, o da Türk halkının ve de Ermeni emekçilerinin suçlu olmadığıdır.
('Bu onların acılarıdır, suçu değil' derdi Şaumyan Yoldaş.)
Suçlular ise, Batı Avrupa emperyalistleri ve birinci sırada onların sadık iti Taşnaksutyun'dur."
Vartanyan ise Amerikan ve İngiliz emperyalizminin, kardeş Güney Kafkas halkları arasında karşılıklı kırımı ateşlediğini yazarken, Taşnakların maceracı iç ve dış politikalarının Ermeni halkının yaşadığı kırımın önemli bir sebebi olduğunu vurgular.
TAŞNAK PARTİSİ'NİN KARŞI DEVRİMCİ ROLÜ
A.A.LALAYAN (1914-1923)
* * *
Batı'nın Soğuk Savaş'tan sonra bir "düşman" yaratması ;
Ulus Devletler+ İslam...
Batı'nın terörü beslemesi, himaye etmesi, işbirlikçilerle çalışması...
Nifak tohumları ekerek, tarihi çarpıtarak, önümüze "yem" atarak...
Beyinlerin şartlandırılması, psikolojik olarak yıkanması....
Fransa'daki terörün arkasında kim var?
9/11 in arkasında kim var?
ASALA-PKK-ISIS 'in arkasında kim var?
Haçlı Savaşları...Böl ve Yönet...
Düşman "Biz" değiliz, Emperyalistlerdir...
Bu oyunda da hepimizin bir rolü vardır!
Başarılarından dolayı Oscar'ı kime verelim?
Yalanlarıyla Bizi "Yöneten"lere tabii ki...
İnsanlarımızı çok güzel "kandırıyorlar, yönlendiriyorlar,
"Kulak Memesi Kıvamına" getiriyorlar!..
Baksana , sana cephe alıyorlar....
"40 Fırın Ekmek Gerek!":
M.Emin Değer - Oltadaki Balık Türkiye
Mustafa Yıldırım - Sivil Örümceğin Ağında
Cengiz Özakıncı - İblisin Kıblesi
Sefa M.Yürükel - Soykırımlar Tarihi
Banu Avar - Hangi Avrupa?
Atilla İlhan - Hangi Batı?
Atilla İlhan - Hangi Atatürk?
Cengiz Özakıncı - Türkiye'nin Siyasi İntiharı
Erol Bilbilik - İşgal Örgütleri CIA-NATO-AB
Arslan Bulut - Türklüğün Şifreleri
Erol Bilbilik - Kıskaç Harekatı
Oktay Sinanoğlu - Hedef Türkiye
ATATÜRK - NUTUK
Vatanımız, İnsanlarımız Güzeldir, Değerlidir,
Kıymayın....UYANIN.
Yoksa Batı'nın planları Tıkır Tıkır işleyecek....
* * *
"Savaş planlanmıştı...."
Wesley Clark, 2004 ABD Başkanlık seçimleri'nde
Demokrat Parti'den aday adayı olan ancak umduğu desteği bulamadıktan sonra yarıştan çekilen
NATO eski başkomutanı emekli orgeneraldir.
"Biz neden büyük devletiz?
İçimizdeki hainleri öldürür
başka devletlerin hainlerini o devletin başına getiririz !..."
Henry Kissinger-Eski ABD Dışişleri Bakanı
BOP Hangi Ülkeleri Kapsamaktadır?
BOP'un eylem alanı resmen ilan edilen net sınırların da ötesine taşmaktadır. Her an yeni ülkelerin kapsam içine alınabilmesi için "açık kapı" bırakılmaktadır. Bununla birlikte özellikle ABD kaynakları 27 ülkenin ilk planda BOP çevresinde değerlendirildiğini vurgulamaktadır. Bu ülkeler şunlardır:
"Afganistan, Bahreyn, BAE, Cezayir, Cibuti, Fas, Filistin Özerk Yönetimi, Irak, İran, İsrail, Katar, Kuveyt, Komor Adaları, Lübnan, Libya, Mısır, Moritanya, Pakistan, Somali, Suudi Arabistan, Sudan, Suriye, Tunus, Türkiye, Umman, Ürdün ve Yemen."
Bu ülkelerin harita üzerinde ve resmen değil, ama Irak gibi fikren ve fiilen bölünüp, siyasi, ekonomik ve kültürel yönden ABD’nin güdümüne sokulması amaçlanmıştır.
Genişleme halinde bu alana Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile Endonezya ve Malezya'nın da dahil edilebileceği belirtilmektedir.
Fas ve Moritanya'dan başlayıp Afrika'nın kuzeyi, Ortadoğu'nun tamamı, Kafkaslar, Kazakistan, Türki Cumhuriyetler, Orta Asya, Afganistan, Pakistan ve Bangladeş'e kadar uzanan tüm bölge, Büyük Ortadoğu diye isimlendirilmektedir.
Büyük Ortadoğu Projesi'nde ise Türkiye için kullanılan sıfatlar: “model ülke, merkez ülke, Yeni Osmanlı Misyonu” biçimindedir. Türkiye, bu projeye yaklaştıkça hem kendi güvenliği ve geleceği tehlikeye girmektedir hem de bölge halkının tepkisini çekmektedir. Türkiye için kullanılan “Ilımlı İslam” kimliği de İslam'ı yozlaştırmaya yöneliktir.
ABD Başkanı Bush'un Başbakan Erdoğan ile görüşmesinde 'BOP'un bel kemiğini Türkiye oluşturmalıdır' ifadesinde de açıkça anlaşıldığı üzere Türkiye bu projenin merkezinde yer almaktadır.
* * *
Ünlü düşünür Raymond Aron, 20. asra "topyekün savaş asrı" diyor. Tanınmış siyaset bilimci Samuel Huntington ise yüzyılımızı "ideolojik çatışma asrı" olarak tanımlıyor...
"Peki, 21. asra damga vuracak olgu nedir?" derseniz, şu anda her şey, bunun "Pax Americana" olacağına işaret ediyor...
Şükrü Elekdağ,1999, milliyet
* * *
“Lisede Sophokles okuduk, klasik Türk sanat musikisine sövmeyi, Divan şiirini hor görmeyi, buna karşılık devletin yayınladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü körüne hayranlık göstermeyi öğrendik. Sanki Sinan Leonardo’dan önemsiz, Mevlana Dante’den küçüktü, Itri ise Bach’ın eline su dökemezdi. Aslında kültür emperyalizminin ilmiğini kendi elimizle boynumuza geçiriyorduk, ulusal bileşim arama yerine hazır bileşimleri aktarmak hastalığımız tepmişti …”
“Oysa bir kere yaptığımız batılılaşmak değildi, ikincisi batı bizim sandığımız gibi değildi, üçüncüsü batı’nın ulaştığı yer özenilecek bir yer değildi.”....
“Her şey, ama her şey Doğu’da kötü, Batı’da iyi! Onlar nasıl yapıyorsa biz de öyle yapmalıyız ki, adam olalım! Oysa elin Japon’u çıkmış, hiçbir şeyini değiştirmeden, sadece ekonomik ve teknolojik gelişme sürecini kendi yapısında yaratarak batı düzeyini yakalamış, dibini kurcalayan yok! Biz ha babam batı müziği dinliyor, çeviri roman okuyor, batılı gibi giyiniyor, bir türlü batılı olamıyoruz, adamlar Japon gibi yazıyor, Japon gibi yaşıyor, Japon gibi ölüyorlar, ama batıyı geçiyorlar. Japon’un yaptığını biz yapamamışız, bizim yaptığımızı Afrika’daki eski Fransız ve İngiliz sömürgeler yapmışlar, ama onlar da ‘batılı’ olamamış!”....
“… Çok kibar, çok varlıklı, çok ince bir komşunuz olsa sizin; konağın duvarları usta ressamların tablolarıyla süslü, kitaplığı en namlı yapıtlarla yüklü olsa; piyanoya çöktü mü Bach’ı, Monteverdi’yi derya gibi çalkalandırsa parmaklarıyla, şiir okumaya durdu mu duyarlığına vurulsanız;...
Ama bir gün öğrenseniz ki, bu kibar kültürlü komşu bu evi kurmak, bu inceliğe varmak için çevresindeki bütün komşularını haraca bağlamış, kimisini vurmuş, kimisini kırmış, kimisini evinden yurdundan etmiştir; yine de ona aynı saygıyı duyar, elini aynı içtenlikle sıkar mısınız? Ve sıkarsanız, aynada kendi suratınıza nasıl bakarsınız?”
Bir yanda ırkçılık, sömürgecilik, savaşlar; bir yanda Goethe, Michel Ange, Mozart… Peki, hangi batı?
“Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin çok iyileşmesi, Türkiye’yi, güneydeki Arap ülkelerine karşı yeniden kötü duruma düşürür. Bunu da elbet hemen kestirdiniz, nedeni açık: bir Arap/İsrail savaşı da olsa, petrolcü ülkelere silahlı müdahale de gerekse, Amerikan uçaklarına Doğu Akdeniz’de üs lazım, acaba var mı böyle üsler?”
“Ama batının asla bağışlamadığı, bağışlamayacağı, Ortadoğu’da tamamıyla kendi gücüne güvenerek kendi çıkarlarını savunan güçlü bir Türkiye’dir.”
“Sözü bağlayalım, ‘batılı’ ‘hür dünya’, ‘demokrasilerin dayanışması’ vs. emperyalist sistem içerisinde büyüklerin küçükleri sömürmesinden kazıklamasından başka bir şey değildir, bir koca yalandır, bunun kanıtı da işte hem büyüklerin küçüklere, hem de birbirlerine attıkları şu kazıklarla gözler önüne serilmektedir. Sistemin içyüzünü ve işleyişini iyi anlayalım ki, ilişkilerimizi düzenlerken enayi yerine konmayalım.”
Atilla İlhan
Hangi Batı?
* * *
"….. bir millet için saadet olan şey diğer millet için felaket olabilir, aynı sebep ve şerait birini mes’ut ettiği halde diğerini bedbaht edebilir, onun için bu millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakkiyatından istifade edelim, lakin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz….. " - 20 Mart 1923
"En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan ne de filan milletler. Bilakis bu, adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde bütün dünyaya hakim olan kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir." - 20 temmuz 1920
"...Türkiye'yi içinden oyarak çökertmektir. Bu hususta memlekette mevcut siyasal karışıklık İtilaf'ın elinde çok iyi bir araçtır. İtilafçılar bu araçtan ve bazı makamların kesin teslimiyet taraftarlıklarından istifade ederek çalışmaktadırlar."
"Birinci derecede Kafkas planını ve ikinci derecede içerdiği çöküntüyü sağlamaya gerekli zamanı itilaf devletleri ancak, zayıf kararsız hükümetler sayesinde elde edebileceklerdir. Çünkü bu gibi hükümetler itilaf'ın baskılarına baş eğerek iç kuvvetlerin gelişmesini kısıtladıkları gibi, kamuoyunu da devamlı surette korku ve endişe içinde tutarak, resmi veya resmi olmayan kararların alınmasına kesin şekilde engel olurlar. Bundan başka itilaf devletleri İstanbul'un önemli şahsiyetleriyle içte ve dışta akla gelebilecek bütün toplu bulunulan yerlerde doğrudan doğruya ilişki kurarak, millete, davamlı, açık olmayan, doğru bulunmayan ümitler telkin etmektedirler. Bu telkinler zayıf hükümetin sağladığı zamanı artırmakta ve faaliyetleri kolaylaştırmaktadır. Bu şekilde kazanılan zamandan istifade ederek itilaf devletleri sonuçta Türkiye'nin kuşatılmasını ve içinden çökertilmesini tamamlayacaklar, sonra maskelerini birdenbire atarak, İstanbul'da geniş ölçüde tutuklamalara, sarılmış Türkiye'nin çeşitli cephelerinde yığınaklara ve kuşatma tedbirlerine başlayacaklar ve aynı zamanda idam hükmü özelliğini taşıyan barış şartlarını tebliğ edeceklerdir."
"Biz Türk'üz, tam manasıyla Türk'üz. İşte o kadar. Bize iyi müslüman olmak yeter. Asya için ve Avrupa için bizim kanunumuz aynıdır. Dostlara sahip bulunmak, tam bağımsızlığımızı korumak, her şeyi Türk cephesinden değerlendirmek. Bu gerçekçi görüştür. Osmanlı İmparatorluğu'nu mahveden ideolojiye tepkidir." - 1921
"Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir."
"Mazlum milletler, zalimleri bir gün mahv ve yok edecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal hale mazhar olacaktır."
"Tekrar ediyorum, aleyhimizde ileri sürülen değerlendirmeler yanlıştır. Bu gerçek, (hem) tarih, (hem de) mantık açsından sabittir. Bu hususu, yalnız Batı'ya değil, hatta vatandaşlarımıza da, ehemmiyetli bir surette ihtar etmek gereğini duyuyorum. Çünkü ender de olsa, üzülerek işitiyoruz ki, milletin tarihini okumamış veya milli duygudan yoksun kalmış olan bazı kişiler, yabancıların aleyhimizde ileri sürdükleri suçlamaları reddetmemenin yanında vatanını ve milletini kusurlu göstermekten Çekinmiyorlar. Bugün bile, sultani mektebinin salonlarını aleyhimizde konferans verdirmek için yabancılara açanlar var. Bu gibilere lanet."
Mustafa Kemal ATATÜRK
"Düşünüyorum, Öyleyse Sakıncalıyım!"