Translate

8 Nisan 2014 Salı

Çadır Tiyatrosunda Yerel Seçim / TÜRKİYE GERÇEĞİ




Ankara’da bir çadır tiyatromuz var. Tiyatronun adı TBMM… Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kurulmuş olsa da, son misyonu; “Türkiye’yi Batırma Mafya Meclisi”dir.

30 Mart günü oyuncularımız bir seçim tiyatrosunda oylandı.

17 Aralık 2013 günü patlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun sorumlu aktörü, yani esas oğlan; yolsuzlukları mağduriyete dönüştürdü. Sayılı zenginler arasına girerek de mağdur olunabildiğini bütün dünya gördü(!)..

“Deve iğne deliğinden geçer mi?” Geçti!.. Hem de hörül hörül…

30 Aralık yerel seçimin konusunu esas oğlan belirledi. Sağ olsun, yedek oyuncular ev ödevlerini iyi çalışmıştı(!).. Rollerini ezbere oynadılar. Esas oğlan zenginlikten mağdur oldu. Yedek oyuncular, esas oğlan mağdur değil diye sahnede tepindi. Bir de korsan oyuncular vardı. Onlar bölgesel mağduriyete oynadı. Öldüren, yakan, mayınlar patlatan, bombalayan terör örgütünün siyasi uzantıları olarak onlar zaten hep mağdurdu(!).. Katilin mağduriyetiyle, hırsızın mağduriyeti kabul gördü… PKK sınırlarını çizdi.

Yedek oyuncuların taraftar seyircilerine soruyorum. Çünkü oyuncuları ne zaman eleştirsem taraftarı hemen saldırıyor. O zaman cevabı da vermeleri gerekiyor.

1- Tiyatronun muhalefete oynayan oyuncuları, neden 12 yıldır Erdoğan’ın belirlediği gündemin dışına çıkamıyor?

2- Seçmene giderken eleştirdikleri konular hakkında çözüm önerisi de sunmaları gerekirdi. 12 yıldır muhalefetin çözüm önerilerini ben duyamadım. Duyanınız, bileniniz var mı?

3- Y-CHP ve MHP seçim meydanlarında Güneydoğu’da gelişen olayları halka neden duyurmadı? Neden anlatmadı? Bu milletten kaçırılan yapılaşma hakkında ne düşünüyorlar? İktidar olurlarsa bizzat AKP tarafından sorun haline getirilmiş Güneydoğu meselesini nasıl çözecekler?

4- Ülke rantı küresel şirketler ile yandaşın eline geçti. Devlet sosyal devlet olma niteliğini kaybetti. Tepede mafya, tabanda dilenci ekonomisi üretildi. Muhalefetin bu konuda çözüm önerisi nedir? Nasıl bir yol izleyecektir? Bu konuda bir söylem işittiniz mi? Yani, milletin birinci önceliği halini almış gırtlak meselesini nasıl çözecek?

5- 2B gasp yasası, HES projesi ile sularımızın küresel şirketlere devri, yerli tohumların satışının yasaklanıp Türk çiftçisinin kısır İsrail tohumlarına mahkum edilişi… Sahi, bu konularda sizin yedek oyuncular ne düşünüyor? Çünkü ben ne düşündüklerini, iktidar olurlarsa bu konularda ne yapacaklarını bilmiyorum.

6- Köle işçilik, taşeronlaşma, yoksulluğa mahkum edilen emeklilerimiz için ne düşünüyorlar bileniniz var mı?

7- Satılan topraklarımız, talan edilen ormanlarımız, yok edilen-yağmalanan sit alanlarımız hakkında ne düşünüyorlar? Bileniniz var mı?

8- Ege’de 16 adamız Yunanistan tarafından işgal edildi. Akdeniz’de bazı adalar Rumlar tarafından işgal edildi. Biz yazdığımız zaman AKP seçmeni inanmıyor. Muhalefet bu konuyu millete neden duyurmuyor? Bu işgaller konusunda sizler ne düşündüklerini biliyor musunuz? Tepkisizlik kabul etmek, saklamak anlamına gelmez mi?

9- Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gizli kapılar arkasında sinsice Rumlara devrediliyor. Bu konuda yedek oyuncuların seçim meydanlarında konuştuğunu duydunuz mu? Çünkü ben duymadım.

10- Anadolu’yu Hristiyanlaştırma süreci bütün hızı ile devam ediyor. Türkiye’de 52 bin Evangelist kilise açıldı. Ev kiliseler cabası. Misyonerliğin neden serbest bırakıldığını, amcını, Türkiye’deki hedefini millete anlatan insanlar Silivri’ye tıkılmıştı. Muhalefet bu sinsi planları ve hedeflerini millete neden anlatmıyor?

Her şeyden daha da önemlisi, rüşvet-yolsuzluk patlamasında trilyonlardan sorumlu tutulan bir adam ile onurlarına dokunmadan bir seçime nasıl gittiler? Bunu da bir düşünün isterseniz.

“Aklanmadan seninle seçime girmeyiz” deseler ne olurdu? Biraz da bu konuda beyin jimnastiği yapın.

Erdoğan ülkeyi bölünme noktasına getirdi. Milleti kara para-faiz-mafya ekonomisine mahkum etti.

Ülkeye hakim olmuş bu şeytan üçgenini nasıl kıracaklar? Daha doğrusu kırmayı düşünüyorlar mı? Ben ne düşündüklerini, çözüm önerilerini bilmiyorum. Bilen var mı?

7 NİSAN 2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir yasa çıktı.. Bu yasayla Kurtuluş savaşını ANMAK-HATIRLAMAK yasaklandı... Kurtuluş Savaşı müzeleri kapatıldı... Kurtuluş Savaşı İbaresi, her yerden kaldırıldı...

İşte Resmi Gazete’de Yayınlanan Karar:

“Sayı : 275457.04.2010 BAKANLAR KURULU KARARI

Karar Sayısı : 2010/251 Kültür ve Turizm Bakanlığının taşra teşkilatında yer alan Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müzeleri Müdürlüğünün adının Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü olarak değiştirilmesi; Devlet Planlama Teşkilatı ile Devlet Personel Başkanlığının görüşlerine dayanan Kültür ve Turizm Bakanlığının 24/2/2010 tarihli ve 398758 sayılı yazısı üzerine;

27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (d) bendine göre, Bakanlar Kurulu’nca 11/3/2010 tarihinde kararlaştırılmıştır.”

Yasanın amacı yeni nesillerin beynini resetlemektir. Yetiştirecekleri nesiller patates beyinli nesiller olacak, küresel sermayeye, küresel şirketlere ucuz işçi olarak hizmet verecektir. Tarihi hafızayı sıfırlarsanız, tehlike algısını da yok edersiniz. Tehlike algısını yok ederseniz, ülkeyi kolay ele geçirirsiniz.

Hatırlatırım. Bu yasa meclisten geçerken; CHP ve MHP'de o meclisin içindeydi...

İkiz Yasalar dediğimiz ihanet yasası… Yani; “ülkeyi bölmenin yasal dayanağını” oluşturacak olan yasanın AKP ile CHP’nin(CHP’nin başında Baykal olduğu zaman MHP o dönem mecliste değildi) birlikte çıkardığını biliyor musunuz?

Seçimden önce bunları yazsaydım, AKP’ye mi çalışıyorsun diye suçlama getirecektiniz. Şimdi siz söyleyin, AKP’nin yüklendiği misyona, yapılan ihanet operasyonlarına kim yardım ediyor?

Muhalefet örtme görevi yapıyor. Ülkeyi bölen, milleti dilim dilim dilimleyen, işgal güçleri gibi talan eden bir yapıyı kim meşrulaştırıyor iyi düşünün.

12 Senedir gündemi Erdoğan belirlerken, o gündem dışına çıkamayan, çıkmayan muhalefet neden sadece Erdoğan’ın verdiği ev ödevini çalışıyor? Muhalefeti neden “ev ödevleri” üzerinden sürdürüyorlar? Yandaş muhalefet Erdoğan’ın belirlediği gündemin peşinde koşarken, suni gündemler neleri perdeliyor?

Fetullah Meselesi

Erdoğan Gülen çetesi ile birlik olup yargı yolu ile milli unsurları esir aldı. Korku imparatorluğu yarattı. “Yolsuzluk-rüşvet” lağımı patlayınca, acilen bir düşman yarattı. Eski ortağını hedefe koydu. Bizim yedek oyuncular boş durur mu? Oyuna hemen dahil oldu. Orduya, Silivri, Hadımköy, Hasdal esirlerine tuzak kuran çeteye hemen sahip çıktı. Erdoğan herhalde çok eğlenmiştir. Çünkü muhalefetimiz F çeteye sahip çıkarak; Silivri, Hasdal, Hadımköy ve benzerlerine kurulan tuzağı da dolaylı olarak akladı iyi mi?…

Taraftar muhalefete kuvvetli bir alkış istiyorum(!)… Kendi kalene gol atmak buna denir. 2007 Yılından beri Fetullah çetesi hakkında bütün suçlamalarını yalayıp yuttular. Yandaş’a; “demek ki davalar gerçekmiş” dedirttiler.

O zaman Engin Alan, Haberal, Sinan Aygün, Balbay’ı neden aday gösterdiler? F tipi çeteye sahip çıkarken vekillerini de satmış oldular ya? Bravo(!)…

Şaşkın ördek geri geri yüzermiş…

30 Aralık yerel seçim ve öncesinde F çeteyi gören oldu mu? Daha önceki seçimlerde ev ev gezen abi ve ablalar nereye kayboldu?

Daha önce F çetenin bölüneceği ile ilgili haberler çıkmıştı. F tipi çete içinde miyadını dolduran yüzler temizleniyor da, algı yanılsaması yaratılarak geri kalanlar yer altına mı çekiliyor? Yer altına çekilmesi demek; CİA, MOSSAD, M16 ile birlikte çalışacak, ortak operasyon yapacaklar demektir. Gösterilene değil, perdenin arkasına bakmak gerekiyor…

Bu günler yeni ihanetin piyasaya farklı sürülen doğum sancıları gibi…

Bir de ulusalcı gibi görünüp tezgaha su taşıyan basın var. Onlar dış basında yolsuzluk haberleri diyerek haberleri servis etti. AKP tabanı ve Milli Görüşçüler yıllarca komplo teorileri ile yattı, komplo teorileri ile kalktı. Bu durumu bilen Erdoğan kendisine komplo kurulduğunu söyledi. Dış basından sunulan haberler olaylara vakıf olamayan kitlelerin komplo algısını güçlendirdi. Komplo kuruldu iddiası tabanda karşılık buldu. Kendi mideleri açlıktan guruldarken, milyarder mağdura(!) sahip çıktılar.

Sandık rezaleti başka bir durumu gözler önüne serdi. Seçmenin sandığa sahip çıkma azmi karşısında, muhalefetin yıllardır sandıkları SEÇ-SİS tuzağına ve AKP’nin inisiyatifine bırakmış olduğu da ortaya çıktı. Buradan çıkan sonuç;

“Türkiye’yi Batırma Mafya Meclisinde” roller paylaşılmış, kimin ne kadar muhalefet yapacağının sınırları belirlenmiştir.

NOKTA!!.

Amacım milleti umutsuzluğa sürüklemek değildir. Gerçekleri ne kadar çabuk anlarsak, çözümlere de o kadar çabuk odaklanırız.

Bir lider mi diyorsunuz?

Bizler hazır olduğumuzda, olağanüstü şartlar kendi liderini de bulur, hiç endişeniz olmasın. Yeter ki biz bu oyunu bozma azim ve iradesine sahip olalım.

DİPÇE 1: Milli Görüş tabanı, Refah Partililer AKP ile anılmaktan çok şikayet ediyordu. Bu seçimde açıkça şunu gördük. Refah Partililer seçilemeyecekleri illerde AKP’yi destekledi. Seçilemeyecekleri illerde BDP’de AKP’yi destekledi. Yani; AKP, BDP, RP aynı yerde birleşti. BDP’nin AKP’ye destek vermesi normal. Çünkü AKP’nin Diyarbakır vekili “PKK iktidar olsa bu kadarını yapamazdı” diyerek neye hizmet ettiklerini itiraf etmişti. Peki; AKP’ye destek vererek siz neye hizmet ettiniz? Ayrıca Referandumda da “evet” diyerek de destek vermiştiniz. Biz bir şey söylerken kimseyi karalamak için değil, elimizdeki verilere bakarak söyleriz. Görüyorsunuz, bu işler parti müridi olarak yürümüyor. Ancak hakikatin peşinde koşarak yürüyor. Tabii amaç HAKİKAT İSE(!)…

“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”

DİPÇE 2: PKK hareketlendi. Saldırıda bulundu. Erdoğan PKK elinde rehindir. Bebek katili Öcalan’ın elinde rehindir. Verdiği sözlerin, mecburiyetlerinin rehinidir. Ya PKK’ya verdiği sözleri yerine getirecek ya da PKK yeniden saldıracak.


Zahide UÇAR, 7 Nisan 2014



 "Türkiyenin tehlike algılaması artık homojen değil. 
Sistemin stratejik düşünme mekanizması zayıf ve 
giderek parçalanmaya başladı." 
Joseph Biden, ABD Senatörü


.....




Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."