BATI ANADOLU'DA GERÇEKLEŞTİRİLEN
YUNAN MEZALİMİ HAKKINDA
YÜZBAŞI İSMAİL HAKKI EFENDİ
TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ ASKERÎ BİR RAPOR
A commission including both local people and foreigners who wanted to see the Greek atrocities done throughout the railway from Izmir-Burhaniye to Balatcık-Söke came to move from Izmir on October 15, 1922. Captain Ismail Hakkı Efendi, an officer in charge in the Quarterage of Izmir District Command accompanied this commission. After the visit of the commission to the villages, townships, cities which was subject to the Greek atrocities, a report was prepared about this visit. This study is a transcribed version of the report prepared by Ismail Hakkı Efendi.
İzmir–Burhaniye ve Balatçık–Söke demiryolu hattı boyunca Yunanlılar tarafından yapılan mezalimi bizzat görmek isteyen, içerisinde yerli ve yabancıların bulunduğu bir heyet, 15 Ekim 1922 tarihinde İzmir’den hareket etmiştir. Bu heyete, İzmir Mevki Komutanlığı Karargâhı’nda görevli Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi refakat etmiştir.
Heyetin, Batı Anadolu’da Yunan mezalimine uğramış köy, kasaba ve şehirlere yaptığı seyahatin sona ermesinden sonra, Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi tarafından, bu seyahat hakkında bir rapor hazırlanmıştır. Bu çalışma, Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi tarafından hazırlanmış olan raporun transkribe edilmiş halidir.
15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgaliyle başlayan Yunan mezalimi, kısa sürede Batı Anadolu’nun tamamında kendisini hissettirmiştir. Yunan ordusunun işgal ettiği yerlerde yaşayan Türklere, Yunan askerleri ve onlarla birlikte hareket eden yerli Rumlar müthiş bir zulüm, vahşet ve katliam uygulamışlardır. (1)
Batı Anadolu’nun Yunan işgaline uğrayan bütün köy, kasaba ve şehirleri bu mezalimden nasibini almıştır. Yunan işgaline uğrayan bu yerlerde toplu katliam yapmak, adam öldürmek, işkence yapmak, çocuk yaştaki kızlara ya da ihtiyar kadınlara tecavüz etmek, ayrıca camileri, evleri, iş yerlerini, tarlaları yağmalamak, hayvanları telef etmek Yunan askerleri ve yerli Rumlar için sıradan olaylar haline gelmiştir. (2)
Yunanlıların ve yerli Rumların, Batı Anadolu’nun işgali sırasında gerçekleştirmiş oldukları mezalim, tahkik ve tespit edilmeye çalışılmıştır. Muhtelif zamanlarda yerli-yabancı heyet ve kişilerce yapılan tahkikatlar sırasında tutulan tutanaklar, tahkikatların sonucunda hazırlanan raporlar Yunan işgal siyasetine ışık tutacak bilgileri içermektedir. Yunan mezaliminin tespiti bağlamında değerlendirilmesi gereken en önemli tahkikat, şüphesiz Amiral Bristol başkanlığında oluşturulan Müttefiklerarası Tahkik Heyeti’nin incelemeleri ve hazırlamış olduğu rapordur. Bu raporda Yunanlılar, yaptıkları mezalimden dolayı suçlu ve sorumlu bulunmuşlardır. (3)
Batı Anadolu’da 1919–1922 yılları arasında Yunan işgali altında bulunan yerlerde Türklerin maruz kaldığı mezalimi belgeleyen Müttefiklerarası Tahkik Heyeti’nin raporundan başka raporlar da vardır. Bu raporların bir kısmı yayımlanmış bir kısmı ise henüz yayımlanmamıştır.
Yunan mezalimini bütün açıklığı ile ortaya koyan ancak tam metni yayımlanmamış olan önemli raporlardan biri de Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi tarafından hazırlanan ve “İzmir Büyük Yangını, Aydın, Nazilli, Burhaniye, Söke Mıntıkasında Vukû‘a Getirilen Yunan Tahrîbât ve Mezâlimi Hakkında İki Kıt‘a Rapor” başlığını taşıyan rapordur. Bu rapor, Yunanlıların Batı Anadolu’da gerçekleştirdiği mezalimi bizzat görmek isteyen, içerisinde yerli ve yabancıların yer aldığı bir heyete refakat eden İzmir Mevki Komutanlığı Karargâhı’nda görevli Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi tarafından 29 Ekim 1922 tarihinde hazırlanmıştır.
Yunanlıların Batı Anadolu’da gerçekleştirdiği mezalimi anlatan bu rapor bugünkü harflere transkribe edilirken, mümkün olduğu kadar, orijinal halinin bozulmamasına dikkat edilmiş; bu yüzden de rapor sadeleştirilmemiştir. Ancak rapor transkribe edilirken imlâ kuralları esas alınmış ve ağır bir transkripsiyon işaretlemesi yoluna da gidilmemiştir.
İzmir Büyük Yangını, Aydın, Nazilli, Burhaniye, Söke Mıntıkasında Vukû‘A Getirilen Yunan Tahrîbât Ve Mezâlimi Hakkında İki Kıt‘A Rapor
İzmir–Burhaniye ve Balatçık–Söke şimendifer hattı boyunca Yunanlılar tarafından irtikâp edilen mezâlim ve fecâyi‘î görmek üzere 15.10.1338’de İzmir’den hareket eden ecnebî ve Türk gazetecileriyle ecnebî zâbitlerinden mürekkep hey’ete refâkat eden Mevki‘ Kumandanlığı Karârgâhı’ndan Yüzbaşı İsmâ‘il Hakkı Efendi’nin hazırladığı rapordur.
İzmir–Burhaniye ve Balatçık–Söke şimendifer hattı boyunca Yunanlılar tarafından irtikâp edilen mezâlimi re’yü’l–ayn görmek üzere 15.10.1338 günü saat 8 evvelde İzmir’den hareket eden ecnebî ve Türk gazetecileri ile ecnebî zâbitlerinden mürekkep hey’et 17.10.1338 günü 2,30 sâ‘at sonrada İzmir’e avdet etmiştir. Hey’et ber-vech-i âti zevâttan ibâret idi:
*Ernest Renan Torpidosu’ndan Fransız Mülâzımı Mösyö Vetebyard,
*Fransız Bahriye Yüzbaşısı Mösyö Bonarandi,
*Deba gazetesi nâmına Mösyö Jorjdu,
*İsviçre’de münteşir Lozan gazetesi muhâbiri Mösyö Alber Sepla (Mûmâ-ileyh aynı zamânda Paradiso Amerikan mektebinin Fransızca mu‘allimidir),
*Jurnal Ditalya ve Mesacero gazeteleri nâmına Mösyö Filipoci,
Nev York Herald nâmına 219 numaralı Amerika torpidosundan mülâzım Mösyö Peri,
*Amerika Mu‘âvenet Cemiyeti nâmına Mösyö Burc,
*İzmir’de münteşir Ekodü Frans ve Luluvan gazeteleri nâmına Mösyö Alfred Dermond, Madam Şınayder ve Matmazel Şınayder,
*Sadâ-yı Hak gazetesi nâmına Turgud Bey,
*Adana’da münteşir Hayât gazetesi nâmına mezkûr gazete seyyâr muhâbiri Memdûh Rıfkı Bey.
Birinci seyâhatten sonra Ankara’dan İzmir’e gelerek düşman mezâlimini görmeyi ârzû eden Rus sefâreti istihbârât ve matbû‘ât hey’eti erkânından ve Pravda ve İzveztiya gazeteleri muhâbiri Mösyö Jorj Astahof ile 24.10.1338 târihinde Aydın’a gidilmiş ve 25.10.1338’de İzmir’e avdet edilmiştir.
Düşman Burhaniye’ye kadar hatt-ı güzergâhındaki tekmîl köyleri –bir ikisi müstesnâ olmak üzere– yakmış, köyleri kâmilen yağma ve talan etmiş, ahâlîsinden bir kısmına engizisyon mezâlimini temsîlen envâ‘-i işkencelerle öldürmüş, kadınlarının ırzına tecâvüz etmiş, nihâyet kaçarken kadınların bir kısmını da berâberinde götürmüştür. Ekser-i mıntıkada yakılan köylerden başka memleketin servetini teşkîl eden zeytinlik ve incir bahçeleri de ihrâk edilmiştir.
İnsanlığın yüz karası olan Yunanlılar ve Rumlar her türlü mezâlimi muntazam bir program dâhilinde tertîp ve icrâ etmiş ve yangını zâbitlerinin emirleriyle evvelce tertîp ederek mu‘ayyen sâ‘atlerde vücûda getirmişlerdir.
Türk ve Müslümânların zenginlerinden para çekmek için vesîleler ihdâs ederek zavallıları hapsetmek ve bi’l-âhare tehdîtle paralarını aldıktan sonra ârzû ettiklerini tahliye ve istediklerini nefy veya imhâ eylemek; işkencelerle insan darp etmek; süngü, tüfenk, topuzla birçok masûmların kanını içmek, diri diri insan kuyuya atmak; yakmak bu hûnhârların takîp ettikleri imhâ programı muktezâsından bulunmuştur.
Hattâ düşman taht-ı işgâlinde bulunan kasaba ve kurânın eşrâf ve münevverâtını toplayarak kırlara götürmüş, zavallılara kazma kürek vererek mezârlarını kendilerine kazdırdıktan sonra süngü veya kurşunla öldürüp defnetmek gibi vahşetler göstermiştir. Aynı âkıbet-i fecî‘eye ma‘rûz kalan Nazilli’nin Atça karyesinden bir Türk makinist aldığı üç dört süngü yarasıyla ölü zannedilerek diri diri mezâra gömülmüş ve mezâr üzerindeki hafîf toprak tabakasından bir menfez bularak dışarı çıkıp Menderes’i geçmek suretiyle Yenipazar’a ilticâ ve hükûmetçe Yenipazar hastahânesinde taht-ı tedâvîye alınarak i‘âde-i âfiyet etmiş ve bu adam bu sûretle hayâtını kurtarmağa muvaffak olmuştur.
Zulmün envâ‘ine şâhit olan köylülerin ma‘rûz kaldıkları fecâyi‘ ve mezâlimi lisân-ı söz şöyle anlatırlarken dinleyen herhangi bir şahsın ürpermemesi için kurûn-ı ûlâ ahâlîsinden olması ve bu asırda işbu mezâlimi yapmak için de o insanın devr-i vahşete mensûp bulunması lâzımdır.
Mezâlimin şâhidi olan heyet bu hâllerin pek hûnhârâne ve kastî olarak yapıldığında kâmilen müttefik kalmış ve irtikâp edilmiş olan fecâyi‘e karşı hepsi nefretlerini izhâr etmişlerdi.
Yalnız hey’et meyânında hiçbir İngiliz’in bulunmaması şâyân-ı dikkattir. Tesâdüfî olarak Amerika konsoloshânesinde gördüğüm bir İngiliz seyahâte iştirâk edeceğini bendenize iki gün evvel bildirmiş iken sözünü tutmamış ve va‘adinden nükûl etmiştir.
Hey’et muhtelif tabî‘iyette, muhtelif milliyete mensûp zevâttan ibâret olduğu için mezâlim görüşleri ve kanâ‘atleri de tehâlüf etmiştir.
Amerikalılar yangının düşman çekilirken veya bidâyet-i işgâlde mi vâki‘ olduğu gibi tahkîkât-ı ta‘mîk ârzûsunu izhâr etmiş, Fransızlar ne zamân olursa olsun mezâlim ve fecâyi‘in aynı derece-i nefreti mûceb olduğunu nazar-ı dikkate alarak yalnız görmekle iktifâ eylemiş, İtalyan gazetecisi aynı nefreti izhâr eylemekle berâber hükûmetlerinin takîp ettiği siyâset ile Fransız ve Yunan idâreleri arasındaki farkı istimzâç gibi muhtelif ecnebî idârelerinin bıraktığı tesirâtı anlamaya çalışmıştır.
Rus gazetecisi ise esâsen ma‘lûm olan Yunan vahşetini görmeye bile lüzûm hissetmeyerek tekrâr hükûmetimizin âğuş-ı şefkatine düşen zavallıların ahvâlini tetkîke hasr-ı mesâ‘î eylemiştir.
Devr-i vahşeti ihyâ maksadıyla irtikâp edilen mezâlimden son derece müte’essir olan Fransız yüzbaşısı Türk hakkını ve Türk insanlığını elinden geldiği kadar ve imkân nispetinde müdâfa‘a edeceğini ve şâhit olduğu mezâlimi her yerde bütün açıklığıyla anlatacağını hey’et huzûrunda va‘at ve temîn eylemiştir.
Bununla berâber hey’eti teşkîl eden tekmîl zevât Yunan vahşetinde müttefik kalmış ve hakîkati müdâfa‘a edeceklerini beyân etmişlerdir.
Her köyü görmeleri teklîf edilen hey’et her yerde aynı mezâlimin aynı sûretle vâki‘ olduğuna kanâ‘at getirerek, “Artık görmeye lüzûm yoktur, çünkü nereye gitsek aynı manzara karşısında kalacağız” gibi bir kanâ‘at izhâr etmişlerdir.
Düşman mezâlimine ma‘rûz kalan köylerden görülen ve tahkîk edilenler zîrde arz edilmiştir:
Cum‘aovası– İstasyon civârındaki tekmîl evler yanmıştır.
Develiköy– Köyün sekenesi kısmen Rum olup köye yerli Rumlar tarafından ateş verilmiş, köy kısmen yanmıştır. Köye â‘it çamlık da ihrâk edilmiştir.
Kayas– Bir Hıristiyan köyü olup kâmilen yanmıştır.
Konak Boğazı– Bu köy Develiköy İstasyonu ile Kayas İstasyonu arasında on beş hâneli bir Müslümân köyü olup Develi köyü Rumları tarafından bütün eşyâsı ile ihrâk, ahâlîsinden biri çocuk ve mütebâkiyesi kadın ve erkek olmak üzere on üç kişi şehît edilmiştir.
Tiryanda– Bir istasyon olup yakınındaki Tâhir Bey çiftliği ile ihrâk edilmiştir.
Torbalı– 200 hâneli bir köy olup 87’si yanmıştır. Köy yağma ve tahrîbe uğramış, ırza tecâvüz edilmiştir. Yunanlılar ric‘atlarında köyden yirmi beş erkek ve kadını şehît etmiş, bidâyet-i işgâlden son güne kadar şühedâ miktârı elliyi tecâvüz eylemiştir.
Torbalı’ya merbût Çaybaşı, Ahmetli, Kuşçuburun köyleri tamâmen yanmış, Çaybaşı’ndan sekiz, Ahmetli’den altı, Kuşçuburun’dan dört kişi katledilmiştir. Bu nâhiyeye merbût Yeniköy’ün yarısı yakılmış ve yangını Aydın’dan çekilen düşman ikâ etmiştir.
Bu mıntıkada düşman hangara 23 kişi toplayarak hangarla berâber ihrâk etmiştir.
Yine Torbalı’ya merbût Kızılcaköy ve Tulum köyleri işgâl esnâsında “Türklere hıdmet ediyorsunuz” bahânesiyle düşman tarafından yakılmıştır.
Cellât İstasyonu– Yandığı gibi istasyon yakınındaki şimendifer me’mûrînine mahsûs on beş hâne de kâmilen yanmış, Cellât’ta eser kalmamıştır.
Belevi– Bu köy Kozpınar İstasyonu’na on beş dakika mesâfededir.
Köy her ne kadar yangından masûn kalmış ise de senelerden beri kendilerine komşuluk eden Çayıryonca köyü Rumları köyden biri çocuk, biri erkek ve mütebâkiyesi kadın olmak üzere 32 kişiyi süngüden geçirmişlerdir.
Selçuk– Bu köyün üçte ikisi yanmıştır. Düşman köyden 27 Müslümân’ı kısmen gazyağı dökerek yakmak, kısmen süngü ve kurşunla öldürmek sûretiyle şehît etmiş ve şehîtler bir evin içine konarak üzerlerine hafîf toprak tabakası örtülmüştür. Hey’et bu feci‘ manzaranın hamîli olan eve kadar gitmiş, manzaranın te’essürle şâhidi olan hey’et ta‘affünden oda kapısı önünde fazla duramamıştır.
Sultaniye– 50–60 hâneli bir İslâm köyü olup Türklere hıdmet istinâdıyla bidâyet-i işgâlde Yunanlılar tarafından yakılmış, bugün orada hiçbir insan ve hiçbir ev kalmamıştır.
Aziziye– Düşman çekilirken köyün nısfından fazlasını yakmıştır.
Havuçcılı– Seksen hâneli bir İslâm köyü olup düşman işgâl-i bidâyetinde yakmış; evvelâ üç, çekilirken iki kişiyi şehît etmiştir. Hattâ zavallılardan bir ihtiyârı kılavuz diye Aziziye’ye kadar getirerek bahçe içinde vurmuşlardır. Köyün zeytinliği ve bir miktâr incir ağacı da yakılmıştır.
Zeytinalan, Köçecili köyleri de bidâyet-i işgâlde düşman tarafından yakılmış, barınacak hiçbir ev kalmamıştır.
Balatçık– İki mahalleli ve dört yüzü mütecâviz hâneli bir köy olup nısfı yanmış, köyde envâ‘-i mezâlim irtikâp, ırza tecâvüz edilmiş, düşman çekilirken köy ahâlîsinden 150’ye karîb Müslümân’ı şehît etmekle son vazîfe-i denâ’etini de ifâ etmiştir. Buradan yüze karîb berâberinde götürdüğü kadından ancak bir kısmı avdet edebilmiş, mütebâkiyesinin hayât ve memâtı meçhûl kalmıştır.
Tekeköy– Bu köyden yalnız bir câmi‘ ile beş altı ev yanmış ise de buna mukâbil köyün tekmîl bahçe evleri yangına ma’rûz kalmıştır. Düşman köyden yirmi kişiyi şehît etmiştir.
Neşetiye– Dörtte üçü yanmıştır.
Dereköy– Nısfı yanmıştır.
Kızılcapınar– Köy yanmaktan kurtulmuş ise de ahâlîsi ve evleri kâmilen yağmaya ma’rûz kalmıştır.
Gümüşköy– Kâmilen yanmış, hiçbir ev kalmamıştır.
Yeniköy– Dörtte üçü yanmış, ahâlîsinin hayât ve memâtı meçhûl kalmıştır.
Naipli– 200 hâneli bir köy olup düşman mezâliminden bahtiyâr bir sûrette kurtulmuş addedilen köy ahâlîsinden dört kişi şehît edilmiş, iki ev yakılmıştır.
Germencik– 920 hâneli olan bu nâhiye merkezi ve istasyon hemen kâmilen yanmıştır. Nâhiye Yunan işgâli altında kaldığı müddet zarfında 800 kişisini zâyi‘ etmiş, bu bîçârelerden 207’si düşman çekilirken Yunanlılar tarafından katledilmiştir. Aydın havâlîsinde nefs-ı nâhiye düşmanın en fecî‘ ve pek hûnhârâne vahşetine ma‘rûz kalmış, işkencenin en müthişi tatbîk edilmiştir.
Yunanlılar 63 kişiyi bir eve doldurarak hepsini süngüden geçirmiş, bir kuyuya atmıştır. Bunlar meyânında dokuz yerinden süngülenerek öldü zannıyla kuyuya atılan “Alim” ismindeki bir genç hey’ete süngü yaralarını göstermiş ve köy ahâlîsi tarafından kuyudan çıkarılan bu gencin başındaki kuyu beresi vak‘anın mâddî delîlini hey’ete karşı ibrâz etmiştir.
Diğer Şerif Ali oğlu Ahmet ismindeki şahıs kapatıldıkları odanın bacasına çıkarak kendisini ölümden kurtarmış ve kendisini hey’ete takdîm ve orada cereyân eden vak‘ayı nakletmiştir.
Yine bu köyden on yaşlarında bir İslâm kızının karnına süngü sokulmuş ve süngü yarası heyete gösterilmiştir.
Hıdırbeyli– 300 hâneli olan bu köy kâmilen yakılmıştır.
Elengüllü– Yanmamış ise de insanca zâyiât vermiştir.
Reisköy– 65 hâneli olup 55’i düşman tarafından yakılmıştır. Bu köyden “Aleksandra” isminde bir doktor 13.000 lira almış. Köylüler bu doktorun İzmir’de mevkûf olduğunu söylüyorlar.
Karaağaçlı– 120 hâneli olup üçte ikisi yanmış, iki kişi şehît edilmiştir.
Üzümlü– 300’ü mütecâviz hâneye mâlik olan köyün üçte ikisi yanmış ve harâp olmuştur.
Erbeyli– Kırk beş hâne yanmıştır. Düşman bu köyden 52 Müslümân’ı topuzla başlarına vurmuş, ustura ile kesmek sûretiyle öldürmüştür. Bu zavallılar meyânında yalnız Kabakçı Hüseyin nâmındaki şahıs kurtulmuştur. Bu müthiş vak‘ayı hey’et-i merkûm Hüseyin’in ağzından dinlemiştir.
Umurbeyli– Köy yanmış ise de köyün bağ ve bahçe damları kâmilen ihrâk edilmiştir. Düşman bidâyet-i işgâlden ric‘atına kadar köy ahalisinden 27 kişiyi katl ve ihrâk etmiş ve 7 kişiyi esir sıfatıyla habs ve nefy eylemiştir.
Karapınar– Aydın mutasarrıflığınca istihsâl edilen ma‘lûmâta nazaran bu köyden 200 hâne, 2 câmi, 40 hân, hamâm ve dükkân, 2 fabrika, iki mektep, 3 emâkin-i mîriye yanmıştır. Evvelce 2338 nüfûsa mâlik olan köyde hâlen 800 kişi kalmıştır. Düşman bidâyet-i işgâlde 28 kişiyi istasyon önünde öldürmüş ve köy tamâmıyla yağma edilmiştir. Düşman çekilirken 33 kadını berâberinde götürmüş ve bîçârelerin âkıbeti hakkında hiçbir ma‘lûmât alınamamıştır.
Karapınar merkez nâhiyesi ile nâhiyeye merbût kurâdan elli kişi esîr-i harp olarak götürülmüştür. Düşmanın yaptığı bunca mezâlime rağmen ahâlî köydeki Rum mektebini taht-ı muhâfazaya almış ve Türk’ün fazîletini bu mâddî delîl hey’ete göstermiştir.
Meşelik– 60 haneli bir köy olup kâmilen ihrâk edilmiş. Köylüden bir miktâr insan öldürülmüştür.
Arzular– 70–80 hâneli olan bu köy Yunanlıların ric‘atında kâmilen yakılmıştır.
Mehmetler– 50 hâneden ibâret olan bu köy dahi kâmilen yanmıştır.
Karakilise– 120 hâneli olup kâmilen ihrâk edilmiştir.
İkizdere– Bu köy dört mahalleden ibâret ve 200 hâneli olup kâmilen ihrâk edilmiş ve hiçbir ev kalmamıştır.
Kızılcaköy– Kısm-ı âzamı yanmıştır.
Ahurköy– 80 hâneli olan bu köyden ancak yirmi ev yangından kurtulabilmiştir.
Hacıaliobası– 120 hâneli olup kâmilen yanmıştır.
Sandıklı– 60 hâneli olup kâmilen ihrâk edilmiştir.
Kürtler– 80 hâneli olan bu köy de kâmilen yanmıştır.
Çıksorut– 70 hâneli olup tamâmen yanmıştır.
Yrd.Doç.Dr.Zafer ÇAKMAK
Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, ELAZIĞ,
dipnotlar:
1) Yunan mezalimi hakkında geniş bilgi için bkz.,
Mustafa Turan, Yunan Mezalimi (İzmir, Aydın, Manisa, Denizli–1919–1923), Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1999.
Zafer Çakmak, İzmir ve Çevresinde Yunan İşgali ve Rum Mezalimi, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2007.
2) Yunan mezalimi hakkında yayımlanmış resmî belgeler için bkz.,
Arşiv Belgelerine Göre Balkanlar’da ve Anadolu’da Yunan Mezâlimi, II, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 1996; pdf:
Talat Yalazan, Türkiye’de Yunan Vahşet ve Soy Kırımı Girişimi, I-II, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, Ankara 1994;
Zekeriya Türkmen, Belgelerle Yunan Mezalimi, Ocak Yayınları, Ankara 2000.
3) Türkiye’de Yunan Fecâyiî, (Yayına Hazırlayanlar: Mustafa Turan, Süleyman Özbek, Zahit Yıldırım), Berikan Yayınevi, Ankara 2003, s. VII.
HATIRLA / HATIRLAT
* Greek Atrocities in the vilayet of Smyrna: book
* Greek Atrocities in Asia Minor: pdf
* Greek Atrocities in Turkey: pdf
""Who are the barbarians in the East— the Turks or the Greeks? To answer this question let us examine the behavior of the Greeks and the Greek Army during their invasion of Asia Minor and their subsequent retreat. The Greeks landed under the protection of the guns of allied warships at Smvrna three years ago. The town was entirely stripped of troops and offered no delense whatsoever. Yet no sooner did the invaders put foot ashore than they flung themselves like wild beasts upon the defenseless Turkish population. committing the foulest deeds. Wherever the Greeks came across Turkish inhabitants they shot them down in batches in the most savage manner. Homes were broken into and robbed; women and even girls of ten were violated.
So atrocious were the crimes committed by the Greeks who had been entrusted with the mission of civilizing Asia Minor that the Allies were forced to send a commission of inquiry to Smyrna to investigate on the spot the doings of their Hellenic protégés. The result of the investigation is known to the whole world. The commission, composed of Admirals and Generals representing the United States, Great Britain, France and !taly, conducted a most painstaking inquiry, and presented a report based on unimpeachable evidence to show the full extent of the atrocities committed against the deferseless Turks. Yet, in spite of all that. the protectors of the Greeks decided that it would not be prudent to give publicity to the crimes of their spoiled child. The report was pigeon holed and the culprits left unpunished, for what did it matter if some tens of tbousands of Turks had been massacred?
Having taken possession of Smyrna, as if the regular army was not sufficient to continue the work of destruction, the Greeks organized armed bands of irregulars for the express purpose of spreading devastation in Anatolia. During the three years of their occupation these hordes [had] sac[k]ed, burned and destroyed everything they could. Then came the day when the Turkish Army drove these Huns from Anatolia, but not before they did further damage. The regular Greek Army during its retreat burned more than 280,000 houses, after having caused Turkey, according to the Commission of Inquiry, a loss of’ 1.500.000.000 Turkish pounds. (The Turkish pound is normally worth $4.40.)""
By COLONEL RACHID GALIB. link