Translate

13 Mayıs 2016 Cuma

Soma Maden Ocakları Tarihinde Atatürk ve "Devlet Madenciliği"








Atatürk döneminde Soma Kömür Madeni’ninde yapılan yenilikler haberi. 
Cumhuriyet, 05.07.1937




Soma’daki kömürün türü; linyit... İngilizler buna (Brown Coal) “kahverengi kömür” de diyorlar. Avrupa’da ilk kez 1850’lerde Almanya’da yakıt olarak kullanılan linyit kömürü, Anadolu’da ilk kez 1863-1864’te Soma’da bulunmuş ve 1865’te “The Popular Science Review” dergisi İzmir-Aydın Demiryolu dolayında büyük linyit kömürü yatakları bulunduğunu dünyaya duyurmuştu.


Osmanlı Devleti, 1860’lı yıllarda Soma’da bulunan linyit madeninin işletme ayrıcalığını 1914’de dek yerli, yabancı bir çok girişimciye verdi. Alman Musevilerinden Yerbilimci Prof. Alfred Israel Philippson, 1900 yılında Soma’nın Tırhala köyünde bulunan linyiti incelemişti. Fransız “Regei Generale Company”nin 1890’ larda yapımına başladığı İzmir-Manisa, Manisa-Bandırma demiryolu hattı 1912’de Soma’ya uzandığında, Almanya’nın gözü çoktan Soma ve Tırhala linyitlerine dikilmiş durumdaydı.


Osmanlı Devleti, Soma maden ocağının işletme ayrıcalığını 1913’te Ahmet Ragıb ve Cineris Bey ortaklığına; Soma’nın Tırhala köyünde bulunan linyit madenini işletme ayrılığını da 1914’te 99 yıllığına Osman Efendi ve ortaklarına vermişti. Ancak, I. Dünya Savaşı patlayıp, Osmanlı İmparatorluğu, Kasım 1914’te resmen Almanya’nın yanında savaşa girince; Alman subaylar, Anadolu’da, Alman Genelkurmayı’na bağlı “Harp Kömür Merkezi” kuracaklar ve bütün kömür madeni ocaklarımız, Alman subaylarının buyruğu altına girecekti.


Bu bağlamda, askerlerimiz, Alman subaylarının buyruğu altında, Soma madeninde çalıştırılmış; çıkartılan linyit kömürü, cepheye asker, silah ve cephane taşıyan trenlerde yakıt olarak kullanılmıştı. Savaş yenilgiyle sonuçlanıp Almanlar ülkemizi terkedince; bu kez de galip devletler, “İtilaf Devletleri Kömür Merkezi” kurdular. 1914-1918 arası Alman Genelkurmayı’nca işletilen madenlerimiz, 1918-1922 arası galip devletlerin eline geçti.


Zonguldak kömürleri gibi pek çok madenimizle birlikte Soma kömür madeni de Mondros Bırakışması uyarınca işgalci Fransızlar’a devredildi. Daha sonra, İzmir ve Ege bölgesi, Mayıs 1919’dan başlayarak Yunan ordularınca işgal edilince; Soma madeni de Yunan egemenliği altına girecek ve burada çıkartılan linyit kömürü, 1922’ye dek İzmir’e asker ve cephane taşımayı sürdüren işgalcilerin gemilerinde yakıt olarak kullanılacaktı.


9 Eylül 1922’de Yunan Ordusu denize döküldükten sonradır ki, Soma maden ocakları, Türkiye’nin ulusal varlığına dönüşerek 1 Haziran 1923’te İktisat Bakanlığı’na devredildi. İktisat Bakanlığı, Soma madeninin işletme hakkını, 1926’da 70 yıl süreyle Faik Sabri-Nuri Aziz ortaklığına verecek; ancak onlar devletin aradığı koşulları yerine getirememiş olmalı ki, işletme, 1 Kasım 1929’da, Yunus Nadi Bey’e devredilecekti. Yunus Nadi Bey, 1933’te Soma madeninde çalışan işçilere, aileleriyle birlikte oturacakları evler verecek ve evlerinde yakacakları kömürü de ücretsiz olarak madenden karşılayacaktı.


1935’te, Atatürk, maden ocaklarında üretimin en ileri teknikle gerçekleştirilmesi ve işçilerin daha güvenli ve daha sağlıklı koşullarda çalışabilmelerini sağlamak amacıyla; bütün maden işletmelerinin devletleştirilmesine karar vermiş; ve bunu gerçekleştirmek üzere, 1935’te Etibank’ı kurmuştu.


Atatürk, 1937 yılı TBMM açılış konuşmasında “Türkiye’de devlet madenciliği, milli kalkınma hareketiyle yakından alakalı, mühim mevzulardan biridir... Elde bulunan madenlerin en mühimleri için üç yıllık bir plan yapılmalıdır.” diyecek; ve aynı yıl, bütün maden işletmelerinde olduğu gibi, Soma maden ocağında da devrim niteliğinde yenilikler yapılacaktı.


1937 yılında yapılan bu yeniliklerden sonra, Soma maden işletmesi, 1 Kasım 1939’da Etibank’a devredilerek devletleştirildi. Devletçe işletildiği yıllar boyunca Soma madeninde ölümle sonuçlanan kaza sayısı çok azdı. Örneğin, 29 Mayıs 1949’da Soma madeninde yangın çıkmış, iki işçi ölmüş, bir işçi yaralanmış; ve aynı gün, maden silosundan bir kamyon kaza yapmış; şöför ölmüş, muavini yaralanmıştı; kitlesel ölüm yoktu...


Atatürk’ün 1937 konuşmasında dünyaya duyurduğu “Devlet Madenciliği”nin başarısı; üzerinden on yıl bile geçmeden İngiltere’de örnek alınacak; İngiliz İşçi Partisi’nin “İngiltere’deki bütün kömür ocaklarının ve kömür işletmelerinin devletleştirilmesi” konulu yasa tasarısı, 31.01.1946 günü Avam Kamarası’nda oylanacak, onaylanacak ve İngiltere’de kömür madeni işletmelerinin tümü -tıpkı on yıl önce Atatürk’ün Türkiye’de yaptığı gibi- devletleştirilecekti.


İngiltere’de, kömür ocaklarının devletçe işletilmeye başlatılmasından sonra; kömür madenlerinde ölümlü kazalar yok denecek ölçüde azalacaktı...


Uzun sözün kısası: İşte 1930’lu yıllar; Atatürk, Etibank; maden emekçilerimize verilen önem ve değer... İşte Atatürk’- ün unutulan sözü: “Beni Unutmayınız...” İşte 13 Mayıs 2014; yüreğimizi dağlayan Soma Maden Faciası; resmi açıklamalara göre 301 can... Ve işte Karl Jaspers’in unutulmaz sözü: “Unutmak, ihanettir...” 



Cengiz Özakıncı
Bütün Dünya,2014


1375 tarihinden itibaren dünyada kaydı tutulan maden kazalarından sadece 23’ündeki ölüm sayısı Soma’ dakinden fazladır. Yani Soma 650 yıldan beri dünyada yaşanmış en büyük 24. maden
faciasıdır. Son 50 yılda dünyada 300’den fazla madencinin hayatını kaybettiği kaza sayısı 6’dır. Almanya’daki son büyük maden kazası
1962 yılında olmuş ve 299 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu kazaların da büyük çoğunluğu yangından kömür madenlerdeki gaz patlamaları sonucunda gerçekleşmiştir..

Maden kazalarının sıklıkla görüldüğü Çin’de, Hükümet 2005 yılında madenlerde can güvenliğini iyileştirme önlemleri için 360 milyon dolar harcamış ve sadece Changun kömür madeninde 16 yaşam odasıyla 7 yer altı sığınağı inşa edilmiştir.

2010 yılında Şili’de meydana gelen maden kazasında yaşam odasına sığınan 33 madenci yerin 700 metre altında 69 gün kaldıktan sonra çeşitli ülkelerin teknik yardımlarından da yararlanılarak sağ olarak kurtarılmıştır.

Günümüzde madencileri uzun süre ve etkili biçimde koruyacak gaz maskeleri üretilmiştir. Bu maskeleri internetten bile satın almak mümkündür. Yeter ki, madencilerimizin can güvenliğine yeterince önem verilsin ve maske başına yaklaşık 250 dolarlık bir ödeme yapılabilsin.










Kaçış-Yaşam Odası fiyatı : 
250.000 $ 40 kişilik
Spin Tower Ağa daireleri :
155 m2 : 1.350.000 $
380 m2 : 3.880.000 $
(2014'teki fiyatları) 
Hesabını siz yapın artık! 



O rezidansta asansörün düştüğünü düşünün. 10 rezidans sakininin öldüğünü, kopacak kıyameti.. 
İşte yoksulluk o kop(a)mayan kıyamet.







Kader diyenleri indir maden ocağına, sonra da girişi patlat, soran olursa "kader" de!