"Yakın bir
tarihte, bu soruşturma kapsamında İŞİD'e akan maddi ve manevi desteğin
sorgulanacağından, artık emin oldum. Ama İŞİD'i besleyen ve o terör örgütünden
nemalananlar, ülkeyi daha tehlikeli bir noktaya çekiyor. Son Suriye saldırıları
sonucu İŞİD, Türkiye sınırına sıkışacak gibi. İşte bu nokta da Ankara, bu kelle
kesen teröristlere, sıkıştıkları an, kapıyı açacak mı, göreceğiz. Açarsa -ki
ben açmasını bekliyorum- vay başımıza geleceklere. Yani çilemiz bitmemiş
demektir."
31 Mayıs 2016
"ABD Başkanı
Obama, 2 Ekim 2015'de başarısız olan "eğit-donat programını"
"bundan sonra Kürtler ile devam ettirmeliyiz" dedi. Bunun anlamı,
ABD'nin PKK/PYD'ye silah ve eğitim vermesi demek. PKK/PYD'ye silah ve eğitim
vermek ise sonunda Suriye'de PKK'nın bir devlet kurması anlamına gelecek. Rus
Dış İşleri Bakanı Lavrov ise 2 Ekim 2015'de Rusya'nın "Suriye Kürtlerine
silah yardımı yapıyoruz" açıklaması yayınlandı. Bunun anlamı Rusya, PKK'ya
askeri yardım yapıyor demek. Lavrov, Rusya'nın PKK'ya silah yardımını
açıklarken, Erdoğan ve Davutoğlu'na da "Siz, Esadsız çözüm diye
diretirseniz, PKK'nın elinde daha ne silahlar göreceksiniz bakalım"
mesajını veriyor.
Bütün bunları sadece seyreden Erdoğan ve Davutoğlu ise hala
sadece "basit ve ilkel bir gurur meselesi ile" Esad'lı geçiş dönemine
karşıyız noktasındalar. Oysa, Suriye'de çözümden geçen her gün PKK'yı daha
güçlendirirken, Türkiye'nin pozisyonunu daha da zayıflatıyor. Esad'lı bir
geçiş dönemi üzerinde anlaşılması durumunda, hem Suriye'nin toprak
bütünlüğünün sağlanması noktasında bir şans belirecek hem de Türkiye'nin
pozisyonu güçlenirken PKK'nın pozisyonu zayıflayacak. PKK, Suriye'deki
belirsizliği her geçen gün biraz daha başarı ile lehine kullanmayı
başarıyor. Esad'ı devirme histerisi içindeki Erdoğan/Davutoğlu
ikilisi, önce PKK'ya Suriye'nin kuzeyinde Lübnan büyüklüğünde bir alan
hediye ettiler. Sonra, ABD ile müttefik olmasının yolunu açtılar şimdi de
Moskova-PKK ilişkilerinin alt yapısını hazırlıyorlar."
04 Ekim 2015
"10 ayda 483
ve her gün bu sayı ne yazık ki üçer-beşer artıyor. Türk Ordusu Kıbrıs Barış
Harekatı'nda bile bu kadar şehid verilmedi. Sonuç olarak bu ağır bilançonun tek
sorumlusu hükümettir. AKP hükümeti içinde terörle mücadelede bir tane samimi
kişi göstermek de mümkün değil. Onlar günü kurtarma, koltuklarını koruma
derdinde. Oysa ortada binlerce yıllık devlet geleneği var. Neredeyse 40 yıldır
terörle mücadelede oluşan ciddi bir tecrübe var. Lafa gelince Milli güvenlik
Kurulu var… Lafa gelince İstihbaratın inlerine girme iddiası var… Ama devlet
çatırdıyor. "
28 Mayıs 2016
"Dünya
İnsani Zirvesi'ne, Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis'in insanlık dışı ve
ırkçı tutumu damga vurdu. BM'nin organizatörlüğü ve Türkiye'nin ev sahipliğinde
düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi için İstanbul'a gelen Rum Yönetimi Başkanı
Anastasiadis, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zirveye katılanlar onuruna verdiği
yemeğe KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'yı da davet etmesi üzerine tepki gösterdi ve yemeğe
katılmadı.Haberi "Başkan Çarptı... Akıncı'yı Gizlice İstanbul'a Aldılar,
Anastasiadis Tepki Gösterdi" başlığıyla aktaran Fileleftheros gazetesi,
Cumhurbaşkanı Akıncı'nın Türkiye tarafından yükseltilmeye çalışıldığını ancak
bu çabanın Anastasiadis'in tepkisiyle karşılaştığını yazdı.
Gazete haberi
"Akıncı ile Türk Kalleşliği… Kendisini zirve için alelacele İstanbul'a
aldılar, Başkan anında cevap verdi" başlığıyla iç sayfasında
detaylandırdı. Gazete "Türk tertibine ve işgal rejiminin yükseltilmesi
çabasına Anastasiadis anında cevap verdi. İşgal lideri Mustafa Akıncı'nın dün
geceki yemeğe katılmak üzere (İstanbul'a) varmasıyla birlikte yetkililere,
yemeğe katılmayacağını bildirdi, ayrılışını da hızlandırdı" ifadesine yer
verdi.Anastasiadis'in bu davranışı hakikaten kabul edilir cinsten değildir.
Aslında tepki göstermesi gereken Kıbrıs Türkleridir.Yakın tarihimizde Eoka'cı
Rum teröristlerin Kıbrıs'ta akıttıkları kanların izleri kurumadan, Kıbrıs
Türklerine reva görülen insanlık dışı, çağdışı muamelelerin hatıralardaki
izleri silinmeden ve üstelik bütün bu yapılanlar için henüz bir tek özür bile
dilenmeden Rum lider Anastasiadis Türkiye'de tüm devlet adamlarına uygulanan
protokol kuralları çerçevesinde ağırlanmıştır. …
Anastasiadis çözüm istediği
konusunda rol yapmaktadır. Değil 2016'da 3016'da dahi çözüm istememektedir.
Megali İdea ve Enosis hedefinden vazgeçmemiştir. Rum tarafında geçtiğimiz Pazar
günü yapılan seçimlerde faşist ve ırkçı aşırı milliyetçi parti Elam Rum
Meclisi'ne 2 milletvekili sokma başarısı göstermiştir. En iyi Türk ölü Türktür
diyenlerin sayısı artmaktadır. Daha geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs'a giden
Türklere saldırılarda bulunulmuştur.Anastasiadis'in İstanbul'daki şovunun
Kıbrıs'ta ve Yunanistan'da savunucuları ve destekçileri oldukça çoktur.
Kıbrıs'a dönüşünde "Türk'e Meydan Okuyan Konstantiopulos Fatihi" diye
karşılanırsa hiç şaşırmayınız. Bize düşen bu riyakar ve samimiyetten yoksun
Rumla daha fazla vakit kaybetmemektir."
25 Mayıs 2016
"Gözlerimizi,Alman
Parlamentosu'nun perşembe günü oylayacağı sözde soykırım tasarısına
çevirdik. Pontuslular da kendilerine soykırım uygulandığının
tanınması için başvuruda bulunmuş!..Almanya'da olup bitenler, Suriye'de
YPG amblemli Amerikan askerlerinin PYD/PKK ile tamamlamak üzere olduğu
Suriye Kürt devleti, terör bölgesinde yaşananlar ve her gün verilen onlarca
şehit, PKK'nın Karadeniz eylemleri,Gaziantep'e Kilis'e düşen roketler, PKK'nın
sivil sözcüsü Selahattin Demirtaş'ın Türk devletine çektiği restler, çapulcu
başı Barzani'nin hamleleri...Bunların hiçbiri rastgele meydana gelmiyor.
Aynı
zamana denk düşmeleri tesadüfi değil. Leş kargaları, Akbabalar üstümüze
çöktü. İktidar ise İstanbul Belediyesinin zabıtaları ile fetih şölenleri
(!) düzenleyip milleti afyonlamaya devam ediyor. Her şey Yahudi kaftanlı
Halifelik için.. Kod adı başkanlık sistemi.. Kamuoyunun dikkati Almanya'ya
odaklandığı sırada hemen yanı başımızda gerçekleşen ihaneti duymuyoruz,görmüyoruz!..
Ege ve Akdeniz'de vatan topraklarımızı kaptırdığımız Yunanistan'ın
basınından öğreniyoruz ilginç (!) gelişmeyi; " Erdoğan ile Çipras arasında
'kırmızı hat' olarak bilinen direkt iletişim hattı
kuruldu." İstanbul'un fethi için düzenlenen "görkemli kutlama"ların,
"hesaplaşma bitmedi" lerin gerçek perde arkasına bakalım mı?.. Hem bu
sayede "kırmız hat"tın hikmeti hakkında fikir sahibi oluruz!..
Tarih;
22 Mayıs 2016...Yunanistan'ın başkenti Atina'da, sözde Pontus Rum soykırımı ve
Sözde Ermeni soykırımı anma töreni düzenlendi. Törene, Yunan Savunma Bakanı
Kammenos da katıldı. Kammenos'un anma töreninde yaptığı sefil konuşma Yunan
Savunma Bakanlığı resmi internet sitesinde duruyor.
Anma
törenine Yunan Genelkurmay Başkanı ile birlikte Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri
Komutanları,Yunan milletvekilleri de katıldı. Daha da ilginç olanı bu şer
töreninde,Rus astronot Fedor Yurchikhin, Ermenistan Meclisi Başkan Yardımcısı
Edward Sharmazanov, Ermenistan'ın Atina Büyükelçisi, Ermeni Ortodoks
Başpiskoposu da vardı. Şer törenine katılanlara plaketler takdim edildi.
Bitmedi!. .Aynı gün Ermenistan Meclisi Başkan Yardımcısı Edward Sharmazanov
tarafından, Yunan Savunma Bakanı Kammenos'a, Ermenistan Ulusal Meclisi Liyakat
Madalyası verildi.
Yunan
Savunma Bakanı Kammenos anma töreninde yaptığı konuşmada Türkiye'ye kin kustu.
Kammenos, Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Tellidis'in, Pontus Rum
kökenli bir general olduğunu vurguladı. Korgeneral Tellidis, işgal edilen Türk
adalarına sık sık gelerek Yunan bayrağı altında poz vermişti.Bakan Kammenos
konuşmasında, 1909-1923 yılları arasında, Jön Türkler tarafından 350 binden
fazla Pontuslu Rum'un ve 1,5 milyon Ermeni'nin toplu halde öldürüldüğünü iddia
etti. Kammenos, Yunan Parlamentosunun, Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkış tarihi
olan 19 Mayıs'ı, Pontus Rum soykırımı anma günü olarak ilan ettiğini de
belirtti.Eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay
Ümit Yalım, YENİÇAĞ'a şer töreni ile birlikte Yunan Bakan'ın kin kustuğu
konuşmayı değerlendirdi;
"Bakan
Kammenos yalan söylüyor. 1923 Tarihli Lozan Antlaşması'na bakıldığında, Bakan
Kammenos'un ne kadar yalancı olduğu görülecektir. Yunanistan'ın da imzaladığı
Lozan Antlaşması'nın hiçbir yerinde Pontuslu Rumların soykırımı ile ilgili
hiçbir kayıt yok. Aksine Lozan Antlaşmasının 59'ncu maddesinde, Yunan Ordusunun
Anadolu'da yaptığı katliamlar açık bir şekilde yazılmış ve katliam bizzat
Yunanistan tarafından tescil edilmiştir. Bakan Kammenos'un Türk Milletine
iftira atmaya hakkı yoktur, haddine de değildir. Ermeni soykırımı
iddiaları ile ilgili olarak bugüne kadar uluslararası geçerliliği olan bir
belge sunulamamıştır. Buna karşılık 1914-1923 yılları arasında Ermeniler tarafından
katledilen 518 bin 105 Türk'ün soykırımı tek tek belgelenmiştir. Ermenistan
Meclisi Başkan Yardımcısı Edward Sharmazanov tarafından, Yunan Savunma Bakanı
Kammenos'a, verilen Ermenistan Ulusal Meclisi Liyakat Madalyası ,
Ermeni-Yunan işbirliğinin somut bir göstergesidir. Yunan Savunma Bakanı Türk
Milletine ve Türkiye'ye açık bir şekilde saldırırken, Başkomutan olduğunu iddia
eden Erdoğan'ın, Başbakan Yıldırım'ın ve Türk Dışişleri Bakanlığı'nın sessiz
kalması da hayret ve üzüntü vericidir."
Başkanlıkta
başkanlık...Başkanlıkta başkanlık!... Görkemli fetih şöleni, öylemi?... Gerçek
olan; Aynı anda sahneye konulan görkemli Sevr tiyatrosu!.. Korku
imparatorluğunun gerçek yüzü!.."
31 Mayıs
2016
"Rusya’ya
sığınan Amerikalı ajan Snowden, IŞİD’in arkasında Müslümanları birbirine
kırdırmak hedefiyle ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratı olduğunu söylemiş,
IŞİD lideri Bağdadi’yi de MOSSAD’ın eğittiğini bildirmişti. IŞİD,
Irak’ta ilk iş olarak Musul, Telafer ve Tuzhurmatı’yı işgal ederek Türkmenleri
bölgeden tasfiye etti. IŞİD, Barzani’ye Kerkük’ü işgal etmesi için İsrail’e de
Gazze’yi bombalayıp iki bin kişiyi öldürmesi için fırsat tanıdı. IŞİD, son
olarak da PYD’ye de Türkmenlerden boşalttığı alanlara yerleşmesi için zemin
oluşturdu! David
Cameron, geçen yıl IŞİD örgütünün amacına ulaşması halinde dünyanın “Akdeniz’in
sınırlarına kadar gelmiş bir terörist devletle” karşı karşıya kalabileceği
uyarısında bulunmuştu. Cameron, bu sözlerle, IŞİD’e verdikleri görevin, ilk
hedefini itiraf etmiş oluyordu: Büyük Kürdistan kurmak için coğrafyayı
hazırlamak!"
21 Temmuz
2015
“Irak'ı,
Suriye'yi karıştıran ABD, şimdi Türkiye'yi karıştıracaktır. Yöneticilerimiz
artık uyanın uyanın…”
29 Mayıs
2016
"Yani
hakikaten gazan mübarek olsun, fetih müsamerene limon sıkmak istemem ama… Fatih
kim, sen kim be birader!"
29 Mayıs 2016
EK:
ALMANYA DERS
KİTAPLARINDA TÜRKLER VE TÜRKİYE
İlköğretim
Yardımcı Yayını Coğrafya Atlasında;
-Kuzeydoğu
Anadolu Bölgesi “Armanisches Hochland” (Ermeni Dağlık Alanı) olarak
gösterilmiş,
-Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiş,
-Haritanın
Kıbrıs’ı gösteren kısmında “Türkiye tarafından işgal edilmiştir.”
yazmaktadır.
İlköğretim
Coğrafya Kitabında;
Bir halk
milliyeti için savaşıyor (Kürtler). 5000 yıldır yaşadıkları bölgede
Osmanlı ve
Perslerin değirmen taşları arasında kalmışlardır. Onların bölgesi Birinci Dünya
Savaşı’nda birçok ülkeye paylaştırıldı. O ülkelerden hiçbiri Kürtlere
bağımsızlık ya da dil özgürlüğü vermedi. Bölgede petrol olması durumu
gerginleştiriyor. Kürtlerin bağımsızlığı hedefleyen tüm girişimleri Türkiye ve
Irak tarafından çoğunlukla kanlı bir şekilde bastırılmıştır.
İlköğretim
Coğrafya-Çevre Bilgisi Kitabında;
(Kürtler)16-20
milyonluk bir topluluktur. Türkler bölgeye gelmeden önce de
burada
yaşıyorlardı. Toplam beş bölge ülkesinde yaşayan Kürtler devlet kurma
arzusundadırlar. Türkiye ve Irak’ta, askerler ve Kürtler arasında silahlı
çatışma olmaktadır. Türk Askerleri aileleri bölmekte, işkence yapmaktadır.
İlköğretim
Tarih-Coğrafya Kitabında;
-Türkiye’nin
Doğu ve Güneydoğu Bölgesindeki bazı iller “kürdistan”,
-Karadeniz
Bölgesi’ndeki Canik Dağları “Pontus Gebirge” (Pontus Dağları)
olarak
gösterilmiştir.
İlköğretim
Coğrafya Kitabında;
-Kuzeydoğu
Anadolu Bölgesi “Armanisches Hochland” (Ermeni Dağlık Alanı),
-Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiştir.
-Kıbrıs’ı
gösteren kısmında “Türkiye tarafından işgal edilmiştir.” yazmaktadır.
İlköğretim
Coğrafya – Atlas Yardımcı Yayınında;
Haritada Türkiye-İran
sınırı kürdistan olarak gösterilmiştir.
İlköğretim
Tarih – Coğrafya Kitabında;
Ermenilerin
Rus ordusunu desteklemesinden korkan Osmanlı İmparatorluğu onları göç ettirmeye
başladı. Gerçekten de ulusal bağımsızlığı için mücadele eden Ermeniler vardı.
Göç oldukça
kanlıydı; yüz binlerce Ermeni göç yolunda açlık ve yorgunluktan, kervanları
soyan göçebelerin baskınlarından hayatlarını kaybettiler. Bu halkın ölüme terk
edilmesi Talat Paşa Hükümetinin saf Türk ya da saf Müslüman Anadolu oluşturma
hedefinin bir işaretiydi.
İlköğretim
Tarih – Coğrafya Kitabında;
Ermenilerle
ilgili: Türkler tarafından 1914-1918 yılları arasında soykırım yapılmıştır.
Sevr’de garanti edilen bağımsız Ermenistan oluşturulamamıştır. Ermenilerin
topraklarının büyük kısmı Türkiye’de kalmıştır.
İlköğretim
Tarih Kitabında;
Kürtlerle
İlgili: Türkiye’de resmi olarak Kürt yoktur, bunun yerine “Dağlı Türkler”
vardır. Kürdistan Kürtlerin yaşadığı bölgedir. Burası Türkiye, İran, Irak
tarafından paylaşılmıştır.
İlköğretim
Hayat Bilgisi Kitabında;
Türkiye ile
İlgili: Konuşulan resmi dil Türkçe ve Kürtçe’dir. Yönetim şekli 1982’den bu
yana cumhuriyettir.
İlköğretim
Tarih – Coğrafya Kitabında;
Kürtler,
Türkiye ve Irak yönetimiyle çatışma içinde ve birçok insanlarını kaybetmiş
durumdadırlar. Su sorunu çözülmeden bölgedeki Kürt probleminin de çözülmeyeceği
ortadadır. Irak rejiminden kaçan Kürtlerden 6700 kişi Türk sınırında, kirli su
ve buna bağlı hastalıklardan dolayı öldü.
Haritada:
Halen Kürtlerin yaşadıkları bölgeler,
Planlanmış
kürdistan (Sevr’e göre),
Bağımsız
kürdistan cumhuriyeti (1946-1947) olarak gösterilmiştir.
İlköğretim
Sosyal Bilgiler Kitabında;
Türkiye
Cumhuriyeti milliyetçilik temelinde kurulmuştur. Ülkede yaşayan herkes kendini
Türk hissetmeli ve Türkçe konuşmak zorundadır.
Fakat
özellikle Doğu Anadolu’da çeşitli halk grupları geleneksel yapılarını koruyarak
yaşamaktadır ve Türk Devleti’ni yabancı görmektedirler.
Birinci
Dünya Savaşı galipleri Kürtlere kendi devletlerini kurma sözü vermişti.80’li
yıllarda Kürdistan İşçi Partisi’nin bağımsızlık savaşı şiddetlendi. İki cephe
arasında kalan Doğu Anadolu halkı bunun acısını çekti. ***
savaşçıları kadınları, çocukları öldürdü. Türk Ordusu iki binin üzerinde köyü
tahrip etti. Türk Ordusu işkencecidir.
İlköğretim
Coğrafya Kitabında;
Türkiye,
bölgede yürüttüğü proje kapsamında (GAP) 21 baraj, 17 santralle her iki nehrin
suyunu kendi ülkesine kullanacak. Birçok insan bu proje kapsamında yurtlarını
terk edecek, iklim değişimi hastalıklara yol açacaktır. Kürtler Türk
Hükümetinin baskısı altındadır, uzun zamandır bağımsızlık istekleri vardır.
İmla Klavuzunda;
Eşanlamı
Karşılığı
türken =
Vortäuschhen Sahtecilik yapmak, aldatmak.
Sözlükte;
Eşanlamı
Karşılığı
Türk =
Manöver,Propaganda Manevra, abartma.
Werbung
türken =
Vortäuschhen Sahtecilik yapma, aldatma.
Türken Bauen
= Vortäuschhen Sahtecilik yapmak.
İlköğretim
Coğrafya Kitabında;
İtalyanlar,
Türkler ve Yunanlılar olmasaydı bizim ülkemiz ne yapardı? Kim bizim çöpümüzü
toplar, caddelerimizi süpürür; büroları, hastaneleri, devlet dairelerini
temizlerdi.
İlköğretim
Sosyal Bilgiler Kitabında;
-İstiklal
Marşı sırasında gülmek yasaktır.
-Sınıflar
kalabalık ve öğrencilere temizlik kontrolü (tırnak, mendil) yapılmaktadır.
-Öğretmeler
öğrencileri dövüyor.
-Okullarda
ezberci eğitim yapılmaktadır.
-Sultan
yerine gelen general tek eşli; eskiden erkekler dört kadınla
evlenebiliyorlardı.
İlköğretim
Tarih Kitabında;
Tarih dersi
müfredatının “Savaş-Teknik-Sivil Halk” bölümünde, kapsanması mecburi olan
konular içerisinde “İnsanlıktan Uzaklaşma” başlığı altında verilen
“Savaşlardaki Dejenarasyon, Etnik Ayrımcılık, Toplu Katliam ve Soykırım”
konusuna, sözde Küçük Asya’da (Anadolu’da) Ermeni nüfusuna yapılanlar soykırıma
örnek olarak gösterilmiştir. Görsel öğrenme metodları olarak da mezarlıklar ve
soykırım anıtlarının kullanılabileceği belirtilmiştir.
Genelkurmay
araştırması, AB üyelerinin de içinde bulunduğu 27 ülkenin ders kitaplarında
Türkler için hakaret içeren ifadeler kullanıldığını ortaya çıkarmıştı.
(2000-2005) - link
// Siz yeni
mi sanmıştınız?
// Yıllardır
ders kitaplarında!..
// ve sadece Almanya da değil, hepsinde!...
// Saldırı her yerden
// Yurtta Barış, Dünyada Barış demek istiyorum ama...
// Savaş hiç bitmemiş!
// Türk ve Türkiye Düşmanlığı
"A world war
has begun. Break the silence."
Kaldırın eli
çekinmeden ve korkmadan
Meydanlar
bizim unutmayın bu vatan bizim
Vazgeçermiyiz
söyle bana..
Duman.
Bu Akan
Kan Bizim...
SB