'ŞEREFSİZ' DENİNCE AKLIMA GELDİ..
SORUNUMUZ, UNUTMAK
Murat İde - Ters AÇI
Şerefsiz meselesi
Selahattin Demirtaş “bu halk Abdullah Öcalan’ın posterini Kürdistan’a asamayacak da, nereye asacak? Buna alışsanız iyi olur, çünkü biz daha Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelini” dedi.
Figen Yüksekdağ “biz sırtımızı YPG’ye YPJ’ye PYD’ye yaslıyoruz, söylemekten de çekinmiyoruz” dedi.
HDP milletvekili, Diyarbakır belediye eski başkanı Osman Baydemir “devlet aklına mesajımız var, hassiktirin diyorum” dedi.
HDP milletvekili Abdullah Zeydan “Kürt halkının gücünü test etmeye çalışanlara çağrı yapıyoruz, PKK sizi tükürüğüyle boğar” dedi.
HDP milletvekili Burcu Çelik Özkan, köy korucularına seslendi, “o keleşi size çevirmesini çok iyi biliyoruz, bu memleketten defolup gideceksiniz” dedi.
Seçim öncesi HDP’nin Batman mitinginde “barajı aşarsak, bizler bulutuz, güneşiz, yağmuruz, barajı aşamazsak, benim meskenim dağlardır dağlar” pankartı açıldı.
Ağrı belediye başkanı Sırrı Sakık “ellerinde bayraklarla Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek saldıranlara demiştim ki, Mustafa Kemal’in askeri değil, generali olsanız ne yazar, it sürüleri” dedi.
HDP milletvekili Altan Tan “CHP yerli inek gibi, dünya kadar ot yedirirsin, sütünde artma olmaz” dedi.
HDP milletvekili Adil Zozani, TBMM çatısı altında, “Kemalizm dediğiniz şey, bir parça Hitler, bir parça Mussolini’dir” dedi.
PKK’lılar Ağrı dağında temsili mezar kazdı, mezar taşına “TC” yazdı, TC’nin gömülme töreninde konuşan HDP milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu “Kürtler uyandı, hiç boşuna çırpınmayın” dedi.
HDP milletvekili Pervin Buldan “PKK terör örgütü değildir” dedi.
Selahattin Demirtaş “HDP, başkan apo’nun projesidir, bunu unutmadan çalışmalıyız” dedi.
Kimse rahatsız olmadı.
“Şerefsiz” denildi…
Ortalık ayağa kalktı!
Kimse kimseye “şerefsiz” demesin.
Elbette.
Peki, isteyen istediğine “hassiktirin, memleketten defolun, it sürüleri, tükürüğümüzle boğarız, size kalaşnikof çeviririz, gömeriz, burası Kürdistan, chp’li inekler, Atatürk Hitler’dir” diyebilsin mi?
Yılmaz Özdil
Sözcü
* * *
Metrolarında bir bomba patlayınca eşekten düşmüşe dönen ve önlemlerin en sertini alan Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye’yi uyarmış:
“PKK saldırılarına karşılık verirken ‘orantılı’ olun!”
Biliyorsunuz ben “farz” haline gelmedikçe küfretmem…
Ama şimdi tam sırası:
Ha…..in oradan alçaklar!
İtalya, AB üyesi… PKK’nın don lastiği bile olamayacak Kızıl Tugaylar’ı “orantılı güç” kullanarak mı dize getirdi?
Almanya, AB’nin “amiral gemisi…” Otuz yıllık faaliyet tarihinde alt tarafı 34 kişinin ölümüne neden olan Baader Meinhof’u yok etmek için ülkeyi yakmadı mı?
İspanya, AB üyesi… Bu ülkedeki ayrılıkçı ETA, Avrupa’daki en kanlı (!) terör örgütü… Buna rağmen 1968-2011 arasındaki 43 yılda sadece 829 kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor. İspanya, ayrılıkçı ETA’yı “orantılı, orantılı” mı dize getirdi?
Yunanistan, AB üyesi… Bunlarda bir zamanlar 17 Kasım diye bir terör örgütü vardı; Yunan güvenlik güçleri adamları, “terörist” olduklarına pişman etti! PKK’nın hamilerinden biri olan bu Yunanistan şimdi bize “orantı” dersi veriyor…
Belçika, AB’nin merkezi… Bu yılın başında, uyduruktan bir çete türedi, Sharia4Belgium diye… “Ordumuz yok” diye böbürlenen ülkede, ordu olduğu ortaya çıktı! Teröristler öldürüldü, ülke kurtarıldı! Bu arada ülkedeki tehdit düzeyi 3’e yükseltildi… 4, zaten savaş anlamına geliyor.
İnsan sormadan edemiyor: PKK acaba Belçika’nın terör örgütü olsaydı; 40 bin kişiyi o ülkede ölüme götürseydi, bu demokrasi cücükleri katliam yapar mıydı, yapmaz mıydı?
İngiltere, o da AB üyesi… Ayrılıkçı terörü yaşamış ve en büyük bedel ödemiş ülke…
Nedir bu bedel?
3 bin 600 kişi ölmüş! Yani bizdekinin onda biri kadar bile değil… Ancak İngilizlerin IRA’yla verdikleri mücadelenin şiddeti o kadar yüksekti ki, onlarca romana ve filme konu oldu.
Bu alçakların hepsi iyi bilir ki; “orantılı müdahale”, demokratik halk eylemleri için geçerlidir. Devletin güçleri; kendilerine yumurta atana, bomba atamaz, kurşun sıkamaz. Ateş ediliyorsa, ancak ateşle yanıt verebilir…
Bu kural, “tarafları belli, ilan edilmiş savaşlar” için de geçerlidir…
Kendisini çakar almaz tüfeklerle savunan bir halka füzeyle saldırırsanız, bu savaştan çıkar; katliama girer!
Ancak PKK ne masum bir halk hareketi; ne de savaşan bir devlet! PKK, yıllardır kendisine sahip çıkan AB ülkelerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce ülke tarafından “terör örgütü” ilan edilmiş bir caniler topluluğu…
Geliyor; karakolun önünde 2 ton bomba patlatıyor; askerlerimizi şehit ediyor…
Ne yani; şimdi biz bu alçaklardaki cephanenin listesini alıp, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki fazla malzemeyi, “Aman orantısız olmasın” diyerek, ıskartaya mı çıkaracağız?
Ya da sırf orantıyı sağlamak için adamlara önce karakol kurdurup sonra 2 ton bombayla mı saldıracağız?
Yalan yok; yazdıkça sinirleniyorum…
Hadi; benim yerime bir küfür de siz sallayın…
Orantısız olsun ama!
ÖNERİ!
PKK’lı katiller günlerdir can almaya devam ediyor. Dün de Şırnak’ta iki askerimizi şehit ettiler.
Bir önerim var:
Bundan sonra bütün şehitlerimizi memleketlerinde değil, ailelerinin de rızalarını alarak başkentte, KaçAK Saray’ın avlusunda toprağa verelim!
Böyle yaparsak, şehitlerimizin cenazelerine bile gitmeye tenezzül etmeyenler, her gün onların mezarlarını görüp belki birazcık olsun utanırlar!
Mustafa Mutlu
Aydınlık
Geçmişten:
(E.Korgeneral) Hasan Kundakçı Paşa pkklıyı sorguya çekiyor:
-Kansızlar, tamam gençleri öldürdünüz, ihtiyarları öldürdünüz, ufacık daha 20 günlük bebeden ne istediniz? diyerek fırçalıyor pkklıyı. pkklı cevap veriyor: - paşa biz önü öldürmeseydik, o 20 yıl sonra anasının babasının intikamını almak için eline silahı alıp peşimize düşerdi, bizden öç almaya kalkardı.
Paşa bakıyor pkklıya ve yüzüne tükürüyor:
- Ulan siz daha 20 günlük bebeden korkuyorsunuz, nasıl devlet kurmaya kalkışırsınız?
HASAN KUNDAKÇI - TAMBURALI PAŞA
Abd'li Genaralin ''Ben onunla asla aynı tatbikata katılmam o bizim başımıza sıkar'' dediği Komutan..
"11 Ağustos 1996 yılında yolculuğa Batı Almanya'dan başlayan; Batı Avrupalı, Rum ve Yunanlı motosikletliler Kıbrıs'ta sınırları delip,Türk topraklarına girerek, Türk bayrağını indirip yerine Rum bayrağı çekeceklerini açıklıyorlar.
Motosikletlilere Rum-Yunan Ortodoks kiliseleri destek veriyor. ABD Büyükelçisi de iki günde bir Hasan Kundakçı Korgeneral'e gelip, "Motosikletliler sınırınızı geçip bayrak direğinize bir bez parçası (Rum bayrağını kastediyor) asacaklar, bundan bir şey olmaz" diyor.
Kundakçı Paşa da ABD Büyükelçisine, "Öyleyse Rauf Denktaş Bey'den izin alın, ben sessiz kalayım"diyerek onlara zekice bir tuzak kuruyor.
Fakat bu tuzağa düşmeyen Büyükelçi de diyor ki; "O zaman KKTC'yi tanımış oluruz". Bunun üzerine Kundakçı Paşa, "O halde bizi zorlamayın. Bizim sınırımızı geçmeye kalkan kim olursa olsun kurşunlarım. Onun için sakın sınırda bulunan bayrak direğine çıkıp Türk Bayrağı'nı indirmeye ve Rum bayrağı çekmeye yeltenmesinler" çıkışını yapıyor.
Hasan Kundakçı Paşa, Türk askerlerine şunu söylüyor;
'Eğer sınırlarımızı bir kişi geçer, Bayrağımızı indirirse ben
Türkiye'ye dönmem, dönemem. Alnıma tabancayı dayar, dokunurum tetiğe'.
11 Ağustos 1996 günü, işin ciddiyetini anlayan motosikletlilerden en az yarısı bu işlerden vazgeçiyor, ortada sadece Rum ve Yunanlılar kalıyor. 14 Ağustos 1996 günü 35-40 fanatik Rum ve Yunanlı, hududumuzu delip Bayrağımızı indirmeye kalkınca, bayrak direğine tırmanan bir Rum, Türk Bayrağına dokunamadan tek kurşunla yere indiriliyor. Bu fanatiklere destek veren iki İngiliz askeri de kalçalarından vuruluyor.
Korgeneral Hasan Kundakçı anlatır:
- Olaydan on dakika sonra odamda oturuyordum, BM Barış Gücü Komutanı Tuğgeneral ve BM Kurmay Başkanı İngiliz Albay geldi:
- Sayın Generalim, çok kötü şeyler oldu. Bayrak direğine çıkan bir kişi öldü ve iki de İngiliz askeri kalçasından yaralı.
- Onlara dedim ki; 'Sizi kaç gündür uyarıyorum. Bu işe mani olabilirdiniz, olmadınız, üstelik o vurulan İngiliz askerleri de motosikletli fanatiği direğe doğru yönelttiler. Engel olabilirlerdi, olmadılar. Merak etmeyin Albayım, biz iki sümüklü İngiliz askerini uyardık. İsteseydik öldürebilirdik, sadece uyardık, öldürmedik. Onun için kalçalarından kurşunladık.'
BM Kurmay Başkanı Albay:
- Ölebilirlerdi Generalim, diye yüksek sesle konuştu.
İngiliz Albay küstahlaşınca, Kundakçı Paşa odadaki havalı tabancayı alır. Albaya der ki; 'Yan taraftaki hedefi yenile'. Albay şaşkındır ama hedefi yeniler. Paşa, 25 metreden 5 el ateş eder, 'Oku puanları Albayım'. Puanlar okunur 50 üzerinden 5 kurşun da 49'a isabet etmiştir. Biraz önce küstahça konuşan İngiliz Albay şaşırır ve susar.
Korgeneral Kundakçı devam eder, 'Şimdi anladınız mı?.. Türk Bayrağını indirmek isteyeni şah damarından vurup öldürmek istedik, öldürdük.Sizin iki sümüklü İngiliz'i öldürmek istemedik, sadece uyardık'..."
Acaba aynı talep Amerika veya herhangi bir Avrupa ülkesine yapılsaydı, nasıl bir "tedbir" alırlardı? Büyük Devlet olmak budur işte.