Translate

24 Ağustos 2016 Çarşamba

YER ADLARI - EMPERYALİZM - TESEV - NİŞANYAN





EMPERALİSTLERİN GÜDÜMÜNDE OLAN TESEV ADINA ARAŞTIRMA YAPIP  RAPOR HAZIRLAYANLARA CEVAPTIR. KÜÇÜK HARFLE YAZILANLAR RAPORDANDIR. 





"Yeradları Kültür Mirasıdır. Bu denli kalıcı olabilen yeradları, insanlık tarihine dair önemli bir bilgi kaynağıdır. Tıpkı arkeolojik kalıntılar, tarihi yapılar, yazıtlar, sikkeler ve mezar taşları gibi, toplumun –ve insanlığın– geçmişine ışık tutarlar."


EVET, BU DEDİĞİNİZ DOĞRUDUR NİŞANYAN BEY!, AMA ATLADIĞINIZ BİR ŞEY VAR; "MİLLATTAN ÖNCE ANADOLU'DAKİ TÜRK BOYLARININ VARLIĞI".


İSPİR - SAKA TÜRKLERİNDEN KALMA
ERMENEK - ERMEN TÜRKLERİNDEN KALMA
MANAS GERÇEKTEN DE TÜRKLERE AİT MANAS'TAN KALMA
KARAKÖY KARAY YAHUDİLERİNDEN KALMA DEDİNİZ, EVET DOĞRU
PEKİ KARAY YAHUDİLERİ TÜRK DEĞİL MİDİR? TÜRKTÜR.
STRABON'UN KİTABINDAKİ ISSIK DENİZİ İSKENDERUN KÖRFEZİ'NİN ESKİ ADIDIR, SAKA TÜRKLERİNDEN KALMADIR.
ANTİK KAYNAKLARDA GEÇEN OXUS - BUGÜNKÜ AMUDERYA- OĞUZ TÜRKLERİNDEN KALMADIR.
BUGÜNKÜ SİBİRYA ADI SUBAR TÜRKLERİNDEN DOLAYI VERİLMİŞTİR.



"Titiz bir araştırmacı olan Kirzioğlu, maalesef araştırmalarının sonuçlarını ideolojik önyargılarına kurban etmekten kurtulamamıştır"


DERKEN, KENDİ İDEOLOJİK ÖNYARGILARINIZI DEMEK İSTEDİNİZ HERHALDE! ÇÜNKÜ KIRZIOĞLU SAYGIN BİR HOCADIR, AYNISINI SİZİN İÇİN SÖYLEMEK BİRAZ ZORDUR.


URARTULAR SİZİN ATANIZ FALAN DA DEĞİLDİR. EVET KARIŞMIŞTIR, TIPKI KIPÇAK TÜRKLERİN, SİZİN ATANIZ SAYILAN HAYLARA KARIŞIP KİLİSE ÇATISI ALTINDA ERİYİP YİTMESİ GİBİ.


"Aynı şekilde Ermenistan Cumhuriyeti’nde 1924 ve 1991’den sonra Türkçe yeradlarının silinerek Ermenice tarihi adların geri getirilmesindeki amacın “hakiki” adlara dönüş olduğu savunulmakta ve Türkiye’deki uygulamayla kıyaslama girişimleri şiddetle reddedilmektedir. ..DİPNOT: Eprikyan’ın coğrafya sözlüğüne göre bugünkü Ermenistan Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan köy ve kasaba adlarının yaklaşık yarısı Türkçe kökenli iken, bunlardan 600 kadarı 1924-1988 yılları arasında Ermenice adlarla değiştirilmiştir: Eprikyan 1901-1903, ... Azeri nüfusun yaşadığı 90 kadar yer Türkçe/Azerice adını korurken, bu adlar da 1991 yılındaki bağımsızlık ilanından sonra değiştirilecektir. "


ANAM BENİM, KENDİLERİNİN SANIYOR BU, BU TOPRAKLARI, ORADAKİ MÜSLÜMAN-TÜRK AHALİSİNİ KOVUP ERMENİLERİ YERLEŞTİREN UZAYLILARDI SANIRIM. ERİVAN BİR TÜRK ŞEHRİ İDİ, KEZA BUGÜNKÜ BİR ÇOK ERMENİSTAN BÖLGESİ DE... BİR DE DİPNOT'UNDA, KENDİ ELİNLE KENDİNİ AFİŞE ETTİN. AYRICA AZERİ DİYE BİR DİL YOKTUR, TÜRKÇEDİR O, BİR DE DİLCİ OLACAK. (KIYASLAMA YAPMAYIN, ALINGANLIK YAPAR SONRA!)


BAŞKA BİR DİPNOT:


"Anadolu’da Yunan işgali altındaki birçok yerin adının 1921-1922’de aynı anlayış doğrultusunda antik Yunanca isimlerle değiştirildiği anlaşılıyor. 1922’de kısa bir süre Solmissós adını alan Kırkınca/Çirkince köyü ile Maiandroupolis adı verilen Söke bunlardan ikisidir."


SENİN BU "İŞGALCİ"LERDE FIRSATI HİÇ KAÇIRMAMIŞ, MEYDANI BOŞ BULDUK ATLADIK MİSALİ...İŞGAL NE DEMEKTİ?


KİLİSE TAHRİPCİLİĞİ SUÇTUR DERKEN, ERMENİSTAN İŞGAL ETTİĞİ AZERBAYCAN TÜRKLERİNE AİT TOPRAKLARDA NE YAPMAKTADIR?


AHTAMAR ERMENİLERE AİT DEĞİLDİR, KIPÇAK TÜRKLERİNE AİTTİR. HATTA ORAYA BİR DEĞİL ÜÇ-DÖRT TANE, ATALARINIZ TARAFINDAN KATLEDİLEN TÜRKLERİN ANISINA ANIT DİKİLMELİDİR. VAH ZAVALLILAR, DOĞU ROMA SİZİ EZERKEN, BİZİMKİLERDE SİZİ KURTARIRKEN ACABA TERAZİNİN HANGİ TARAFINA DÜŞÜYORDUNUZ? HAİNLİK TARAFINA. AYNI ŞEY RUMLAR İÇİNDE GEÇERLİ. EN ŞANSLI OLANLARI TÜRKLER, YANİ MÜSLÜMANLAR DEĞİL Mİ? PARAYA PARA DEMEDİLER, MAL MÜLK EDİNDİLER, ÜN, ŞAN SAHİBİ OLDULAR ASİLLİĞE TERFİ ETTİLER. SİZLER AÇ KALDINIZ, HEP MAZLUMDUNUZ... TÜH...


TÜRKİYELİ YOKTUR, TÜRKİYE VARDIR, TÜRK YURDU VARDIR. ERMENİSTANLI ERMENİ Mİ DİYORUZ? YA DA YUNANİSTANLI YUNAN MI?


"Uluslararası sahada kabul gören eksonimler yerine yerel endonimlerin dayatılması, aynı ilkenin bir başka uygulaması olup emperyalizm-sonrası çağın tipik tezahürleri arasındadır. Hindistan’ın bağımsızlığından sonra Britanya İmparatorluğu döneminden kalan çok sayıda yeradı yerel dildeki isimlerle değiştirilmiştir (örneğin: Bombay, Madras ve Calcutta yerine Mumbai, Chennai ve Kolkata). Burma’nın 1988’de Myanmar olarak düzeltilmesi, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Constantinople yerine İstanbul’da diretmesi örnek verilebilir."


NE KADAR DA HAKLISINIZ, AMA BİR DE ŞU AÇIDAN BAKALIM.
ANADOLU AVRUPA ASYA ERMENİSTAN İRAN HEP TÜRK TOPONİMLERLE DOLUDUR. KOSKOCA RUSYA DA BİLE TÜRK YER ADLARI DEĞİŞTİRİLDİ. PEKİ, TÜRK İZLERİ SİLİNİRKEN SİZ NEREDEYDİNİZ?.. 
BİZ BU TÜRK YER ADLARI VERİLERİNE ULAŞABİLİYORUZ DA SİZ NASIL ULAŞAMADINIZ? NECATİ DEMİR'İN BAHSETTİĞİ KARADENİZ KIYILARINDAKİ KİMMER, HUN VE KIPÇAKLARDAN KALMA TÜRK YER ADLARI OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ? YA DA EGE SAHİLLERİNDEKİ TRUVA'NIN BİR TÜRK ŞEHRİ, SAKAMANDER NEHRİ'NİN, KÜÇÜK MENDERES'İN ADLARININ TÜRKÇE OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ? NİYE OKUYASINIZ Kİ, BİR "GÖREVİNİZ" VAR SONUÇTA! HA BU ARADA ANGLO SAKSON NE KADAR ÖZGÜN BİR KÜLTÜR'DÜR? YA DA GERMAN, İSKANDİNAV? TÜRK OLAN ATİLLA İSMİNİ BİLE KULLANIYORLAR DA!


İSTANBUL'UN GERÇEK ADI CONSTANTINOPLE DİYORSUNUZ DA,  İSTANBUL'UN ADI CONSTANTİNOPLE OLARAK DEĞİL NOVA ROMA OLARAK KAYITLARA GEÇMİŞTİR, Kİ ONDAN ÖNCEKİ ADLARI FARKLIDIR. BU DA DEMEKTİR Kİ ŞEHRİN ADI SÜREKLİ DEĞİŞMİŞTİR. İLK YERLEŞİM ADI OLAN BYZAS'IN İSE YUNANCAYLA HİÇBİR ALAKASI YOKTUR. LATİN HAÇLILAR AZ BİLE YAPMIŞ KEŞKE YERLE BİR ETSEYMİŞ!


TABİİ ATLADIĞINIZ BAŞKA BİR ŞEY DAHA VAR, O DA SİZİN TESEV, PARDON EMPERYALİSTLER ADINA ÇALIŞMANIZ. BU VATANIN EKMEĞİNİ YİYORSUNUZ, AYNI ZAMANDA HAİNLİK YAPMAKTA DA SINIR TANIMIYORSUNUZ. ASLINDA HİÇ TE ŞAŞIRTICI DEĞİL, GEÇMİŞİNİZE BAKINCA! SİZİN GİBİLER DE ÇOK TÜREDİ, PARANIN GÖZÜNÜ SEVEYİM!


BİRDE, 1964 TE TÜRKİYE'NİN RUM VATANDAŞLARI DEĞİL YUNANİSTAN'IN VATANDAŞLARI SINIR DIŞI EDİLMİŞTİR. ERMENİ SOYKIRIMI YOKTUR. HATTA ERMENİ VE RUMLAR NE KADAR ERMENİ VE RUM'DUR? KÜRT NE KADAR KÜRTTÜR? BİZİM BİLE UNUTTUĞUMUZ 532 ADET GÖKTÜRK DÖNEMİNE AİT KELİME BARINDIRAN "KÜRTÇE"... HADİ HEP BERABER GÜLELİM!


"İstanbul’un Ermenice adı Bolis’tir. Bu ad hiçbir tarihte değişmemiştir. Kentin Ermenice adı hâlâ budur. Keza Yunanca Konstantinópolis adı da değişmemiştir. Değiştirilmesine teşebbüs dahi edilmemiştir. Nazımiye’nin Zazaca adı Kıslê’dir."


ZAZALAR KÜRT DEĞİLDİR :) YUNAN'IN İSTANBUL'A HALA KONSTANİNOPLE DEMESİ, ADALARIMIZI İŞGAL ETMESİ, BİZİ SOYKIRIMLA SUÇLAMASI, EGE BÖLGESİNİN, KARADENİZ BÖLGESİNİN ONLARA AİT OLDUĞUNU SANMALARI, MAKEDON OLAN İSKENDER'E YUNAN DEMESİ SAYGISIZLIKTIR. BİZ DE ONLARIN VATANINDAKİ YERLEŞİM YERLERİNİ ESKİ TÜRKÇE YER İSİMLERİYLE ANSAK NE OLUR? SELANİK BİZİM DESEK VE İŞGAL ETSEK NE OLUR? KARAMANLILAR YUNAN MI, TÜRK MÜ DİYE SORSAK NE CEVAP VERİRLER? DOĞU ROMA İMPARATORU HAZAR LEO IV. YARI TÜRK DEDİĞİMDE NİYE ÇILDIRIYORLAR? ANKARA'NIN ESKİ ADI ANGİRA, ORTA ASYA'DAKİ ANGARA/ANGORA NEHRİNDEN GELİR ANKYRDEN FALAN DEĞİL! YER ADLARININ KÖKENİNE BAKARAK O YER HAKKINDA "HAK İDDİA ETMEK" İSTİYORSUNUZ DEMEK, BULAŞMAYIN BU İŞTEN ZARARLI ÇIKARSINIZ ;) KARS İLİNİ HİÇ BULAŞTIRMA, ERMENİLER TÜRK BIRAKMADI ORADA...


KÖKÜ TÜRK OLUP RUM, ERMENİ YANİ "YABANCI" SANILAN YER ADLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ İSE BAŞLI BAŞINA YANLIŞTIR. O DA BİZİMKİLERİN CAHİLLİĞİ İŞTE!


AKLIMA GELMİŞKEN "Harita 6: Ermenice kökenli yeradlarının coğrafi dağılımı" HARİTANIZA BAKINCA O MEŞHUR KİLİKYANIZDA ERMENİCE YER ADLARI GÖREMEDİM DE..? YABANCI KÖKENLİ YER ADLARI OLARAK VERDİKLERİNİN İÇİNDE TÜRKÇE KÖKENLİ YER ADLARI VAR: EN BASİTİNDEN KAĞIZMAN, HAZAR TÜRKLERİNDEN KALMADIR... KAPİŞ!


"UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirası Koruma'"DA TÜRK KÜLTÜRÜNE AİT OLANLARI SİZ ERMENİ KÜLÜTÜR DİYE TESCİLLEYİN DİYE VAR. UNESCO MASUM DEĞİLDİR.


"Türk boylarına ait olduğu halde olumsuz statü belirten Çepni, Tahtacı, Manav gibi adlar bazı örneklerde değiştirilmiştir. Buna karşılık çeşitli Türk boylarının, hatta Anadolu’yla bağlantısı spekülatif nitelikte olan bazı Türk kavimlerinin adları rahatlıkla yeni yeradlarında kullanılmıştır: Oğuz (15 kadar örnekte), Yörük (10 kadar örnekte), Türkmen, Kıpçak, Peçenek, Bozok, Üçok, Yüreğil/Yüreğir, Iğdır/İğdir, Bayat, Avşar/Afşar, Kızık, Bayındır, Eymir, Yazır… Bu son gözlem önemlidir.


Çünkü etnik yeradlarının iptalinin tek yanlı işlediğini, amacın tüm etnik tanımlamaları kaldırıp etniler-üstü bir ulusal kültür oluşturmak olmadığını, belli tarihi kökleri olan bir etnik unsurun tercih edildiğini gösterir. Kurulmaya çalışılan şey etnik kökleri aşan bir ortak kimlik değildir. Var olan etnik kültürlerden birinin, aşiret ve sülale adlarına varıncaya kadar, bir tür sanal tarih gibi Anadolu coğrafyasına “yedirilmesidir”. Bu süreçte Anadolu tarihi çarpıtılırken, aynı zamanda Türk etnik yapılanmaları tarihinin de tahrip edildiği ortadadır. Türk topluluklarının tarihine dair, gerçek karşılığı olmayan bir dizi iz yaratılmıştır. Mardin’in alakasız köşelerine Peçenekler, Kayılar serpiştirilmiş, Trabzon’un dağlarında Kıpçaklar türetilmiştir. Bir Türk aşiretinin izinin görüldüğü yerde o aşiretin gerçek bir tarihi varlığı olup olmadığını anlamak zorlaşmıştır. Bu da, uzun vadede, Türk etnik unsurunun tarihine verilmiş ciddi bir hasardır."


YEDİRMİŞİZ, ÇARPITMIŞIZ, SERPİŞTİRMİŞİZ, TÜRETMİŞİZ, HASAR VERMİŞİZ.... PARDON KİM YAPMIŞ BUNLARI?


"HAYALİ COĞRAFYA" HA! 
HİTİT BELGELERİNDE "TOGARMA" "TEGARAMA" OLARAK GEÇER VE SİVAS'TAKİ GÜRÜN'ÜN ESKİ ADI "TEGARAMA"DIR. TOGARMA YAHUDİ KAYNAKLARINDA TÜRKLERİN ATASIDIR....


ARSIZ, GRABAR ERMENİCESİNDE ERMENİ KELİMESİ YOKTUR, O ZAMAN SEN KİMLERDENSİN?
BİR DE SİZİN GİBİLERE İTİBAR GÖSTEREN SALAKLAR VAR YA.
İŞTE, ESAS ONLAR UTANMAZ...



S.BAYRAKTAR
GERİSİNİ DE SİZ DOSTLARIM OKUYUP DERLEYİN, BEN BUNALDIM  ... Sevan Nişanyan'ın raporu-PDF









KAYNAKLAR:


*

"The aim of this chapter is to point to the endless list of the Türkic toponyms we find not only in Europe, but all over the world. This indicates that apparently at some time the humanity didn't speak any other language but Türkic."






Turkic toponyms are widely spread on the Asian part of the former USSR, to the east of Europe - the Ural mountains system, in the basin of the Volga river, Crimean peninsula, south of Ukraine, in Bulgaria, Hungary, North Caucasus, Transcaucasia, Iran; turned out spread far from compact settlement of Turkic peoples.

V.A.Nikonov (1966) attaches great importance to historical, linguistic and geographical aspects of geographical names: 'The towns turned into ruins, states destroyed, languages and related peoples lost but it is names that survived. Fragile words proved firmer than granite". This remark is very much to the point.

Turkic Toponyms of Eurasia  /  e-book
BUDAG BUDAGOV Translated By ZAHID MAHAMMAD oglu AHMADOV, “Elm” Publishing House, 1997





TÜRKÇE OLAN YER ADLARI DEĞİŞTİRİLEREK TÜRK İZİ SİLİNİYOR...

1 - Türk yer adları sempozyumu bildirileri – 1984


1984 de yayınlanan bu bildiride; 1938 den itibaren, günümüzde de devam eden bir şekilde sistematik olarak; İlçe, belde ve köy isimlerinden Türk kelimesi, Orta Asya'dan itibaren kullanılan Türkçe yer adları, Türk kültlerinin adları, Boyların ve Önemli Türk büyüklerinin adları nasıl yok ediliyor.. Hem de 1984 de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Başbakanlık Yayınevi tarafından hazırlanmış olan bir bildiride her şey açıkça ortaya konmuş. Günümüzde de bunun devam ettiğine şahit oluyoruz. (bir bölümü)



2 - Türk kitabı: unudulan tarix, dəyişdirilən adlar
Örn: TARXAN - İNDİ LERMONTOV ŞƏHƏRİ ; TEMİR YÜREK. TEMEREK. TEMİRYUK
Prof.Dr.Müəllif Nuriyeva Minaxanım / link



3 - Tümen Şehri / link





Dyneper, Dnieper, Oar, Turla River

Dyneper (Dnieper) was called Özü and Dynester, as Turla by Turks. Was called by Saka Oar (Var). The Turks named İdil (Atil), Fin-Ugors Volga. And Yayık river where only Turks settled was renamed by Russians, after 1785 as Ural.

Prof.Dr.Osman Karatay / link





ANCIENT TÜRKIC TOPONYMS OF THE MIDDLE ASIA
Shamsiddin Sirojiddin ogly Kamoliddin / link
Tashkent, Shark, 2006






Rize’nin Karadere İlçesinin güneyinden başlayıp yılan biçiminde doğuya doğru uzanan “SİLAN” (Yılan) dağı; (Yakut-Saka) Türkçesinde (y-s değişimi) bize aynı zamanda bölgede Yakut Türkleri ile Saka Türklerinin de bağlantısını ortaya koymakta ve bölgede İskit/Sakaların varlığı konusunda bilgi vermektedir.


Prof. Dr. Necati Demir’in belirttiği gibi; “Dağların, derelerin adı Türkçe ise, insanlar Türk kültüründen hatıraları ad olarak taşıyorlarsa, işte orası Türk yurdudur….Turan kökenli Kutlar, Kaslar, Kurlar, Kimmerler, İskitler/Sakalar, Alanlar, Avarlar ve Komarlar ile Türk kökenli Hunlar, Bulgarlar, Macarlar, Uzlar, Karluklar, Kumanlar/ Kıpçaklar, Kırgızlar ve Peçenekler; Oğuz Türklerinden önce Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ne gelip yerleşmişlerdir.”

Rize'de Türklerin Ayak İzleri / link
Yakup Özkan M.E.B. emekli başmüfettiş ve Tarihçi

Prof. Dr. Mehmet SARAY Türk Tarih kurumunca 2014 yılında yayımlanan “Tarihte Türkler ve Kürtler Sempozyumu” isimli eserdeki makalesinde: Bugün Türk oldukları kesinleşen İskitlerin/Sakaların M.Ö. 7. yüzyılda Azerbaycan ve Anadolu’ya gelip yerleştiklerini ve Anadolu’da 300 yıl kaldıklarını ve daha sonra Azerbaycan’a ve bugünkü Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içinde kalan yurtlarına geri döndüklerini belirtmektedir.

1942'de Afyon'un Dinar kazasında doğdu. Orta öğrenimini Çivril ve Isparta'da yapan Saray, 1961-1966 arasında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nü bitirdi. 1968-1978 yılları arasında doktora çalışmaları için bulunduğu İngiltere'de "The Turkmens in the Age of Imperialism" adlı teziyle Doktor oldu. 1978'de mezun olduğu üniversitede hocalığa başlayan Dr. Saray, "Rus İşgali Döneminde Osmanlı Devleti ile Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasî Münasebetler (1775-1875)" adlı teziyle 1983'de Doçent, "Afganistan ve Türkler" adlı teziyle de 1988'de Profesör oldu. 

8 Kasım 1995'te Atatürk Araştırma Merkezi Bilim Kurulu Asli Üyeliği'ne seçilen Prof. Dr. Mehmet Saray, Mayıs 1992 - Ekim 1996 tarihleri arasında T.C. Dışişleri Bakanlığı'nda Türk Cumhuriyetleri'ne yönelik Başdanışmanlık görevinde bulundu. Bu görevi esnasında Türk Cumhuriyetleri bilim adamları ile birlikte hazırlanan "Ortak Türk Edebiyatı", "Ortak Türk Tarihi", "Ortak Türk Sözlüğü" ve "Ortak Türk Alfabesi" projelerinin yürütücülüğünü yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Türkiye Cumhuriyeti ve Yeni Türk Cumhuriyetleri tarihleri üzerinde ders vermektedir.  İngilizce ve Rusça bilen Prof. Dr. Mehmet Saray'ın 20'den fazla Türkçe ve İngilizce yayınlanmış kitabı ile 150'den fazla ilmî makalesi mevcuttur. Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı olarak 2006 yılında görev yapmıştır.  (kimkimdir'den alıntıdır)






"Şurası iyi bilinmelidir ki günümüz insanlarının anlam veremedikleri her isim Rumca veya Yunanca değildir...

Ordu ilinin M.Ö. 400 yılından önce şehir merkezinin 5 kilometre dışında olan halk arasında Bozukkale olarak bilinen bölgede 'Kotyora' (Kut Yöresi) adıyla kurulduğu, Kut Türklerinin M.Ö.2500-2400 yıllarında Hazar Gölü çevresinde otururken batıya göçen ve Türkçe konuşan bir kavim olduğu, Kut kavminin Türk kökenli olduğu, ünlü Sümerolog Prof. Dr. Benna Landsberger, 1937'de yapılan Tarih Kurultayı'nda Atatürk'ün huzurunda bizzat söylendiği ve pek çok bilim adamı Kut Türklerinin kullandığı dilin Ural-Altay dillerinin bir parçası olduğu...

Karadeniz Bölgesi’nde adına mana verilemeyen her yerleşim yerinin adı Rumca'da, Ermenice'de aranmaktadır. Oysa Ünye ismi Hun Türklerinin mirasıdır" 

Prof.Dr.Necati Demir / link  / link





Bizans adı ile ilgili:

Byzantion ismi G. Curtius‟a (1879, 291) göre, Βπδα-λη-; Βπδα-ελη- kökünden türemiş olup „kartal yuvası‟ anlamına gelmektedir (ayrıca bk. L. Grasberger 1888, 110; 278).

Pape-Benseler (1863-1870, 232b), Byzantion‟un isminin „su yurdu/ülkesi‟ anlamı içerdiğini iddia eder. K. Ostir‟e (1929, 23 vdd) göre ise Byzantion adı, Hint-Avrupa kökenli dil grubuna ait değildir. Pre-Trakya kökenli olup, βπδ- kökünden türemiştir. Su ile ilişkilidir. Bu durum benzer şeklilde Βύδε, βπδία, Βύδεξεο, Βαξβύδεο örneklerinde de görülmektedir.

K. Ostir‟i izleyen N. Zupanić (1939, 337) ise, Byzantion isminin Kafkas ya da Etrüsk kökenli olduğunu düşünerek, Βπδάληηνλ‟un „su kenti‟ anlamına geldiğini ileri sürmüştür. W. Kubitschek (19702, col. 1127); W. Tomaschek (19702, col. 1158) ve J. Miller‟e (19702, col. 1158) göre de Byzas ve Byzantion isimleri, Βύδεο, Βύδνο, Βαξβύδεο gibi Trakya kökenlidir. P. Kretschmer (1935, 217 vd.) ise, Byzantion ismini gerek etimolojik gerekse filolojik bakımdan açıklamaya çalışırken, kelimenin sonuna getirilen –ηνλ son eki ihtiva eden isimlerin iyelik/mülkiyete işaret ettiğini ifade etmiştir.

Benzer örneklere Phrygia Bölgesi‟ndeki yer adlarında [Μίδαο‟tan Μηδάηνλ; Γόξδηνο‟tan Γνξδίεηνλ; Μάλεο‟ten Μαλήζηνλ; Γαζθπινο‟tan Γαζθύιεηνλ etc.] rastlandığını belirtmiştir.

Yazar (1934-1935; 385; 1935, 217) ayrıca Hellenler tarafından Byzas, Byzant şeklinde okunan, Illyria‟lıların Beuzas- Beuzant isimlerinden türetilmiş Byzantion isminin Illyria ve Trakya öğeleri içerdiğini ileri sürmüştür. Zira Βπδ- hem Illyria hem de Trakyalılar tarafından kullanılan bir isim köküydü (ayrıca bk. Etym. Magn. s.v. Βπδάληηνλ=Byzantion; s.v. Βύδαληεο=Byzantes)

Bu bakımdan İÖ. VII. yüzyılın ilk yarısında buraya yerleşen Dor kolonistlerin kentin yerel ismini Hellence‟ye uyarlayarak Byzantion şeklinde kullandıklarını belirtmiştir. Bu durum E. Schwyzer (1939, 66; 526); H. Krahe (1937, 287 dn. 20) ve F. v. Duhn (1939, 3) tarafından kabul görmüştür. Daha detaylı bilgi için ayrıca bk. Georgicas 1947, 350 vdd.; Erzen 1954, 136 vdd.

Bununla birlikte G. Semerano (1994, sv. Byzantion) ise, Byzantion adının Byzas ya da Byzia‟dan kaynaklanmadığını ileri sürmüş ve byssos‟un Sümerce kökenine kadar ulaşmıştır.

Dipnot sayfa : 10-11
İSTANBUL‟UN ANTİKÇAĞ TARiHİ - Klasik ve Hellenistik Dönemler / link
Prof.Dr.Murat Arslan - Akdeniz Üniversitesi





"If the Scythians, Sarmatians and Alans were Ossetian speaking, all Eurasia should have Ossetian toponyms. They do not exist, unless artificially (quasi-scientifically) produced. Thus, in all their attributes the Alans were Türkic, and took part in the formation of the many Türkic peoples."

Mirfatyh Zakiev / link
ROBLEMS OF THE HISTORY AND LANGUAGE
Collection of articles on problems of lingohistory, revival and development of the Tatar nation, Kazan, 1995





Türk onomastikasının Ön Asya yazılı kaynaklarında yer alması ve aynı adların sonralar Güney Avrupadan Güney Sibir ve Türküstana kadar geniş bölgelerde ortaya çıkması kronoloji ardıcıllık bakımından migrasyanın yönü ve çağı hakkında bilgi veriyor. Ön Asyada işlenen türkce çay, dağ ve yer-yurd adları, şahs ve boy adları buradan giden boyların etnik yaddaşında (hatırasında) yaşamış, yeni Atayurdda yeniden işlenmiştir. 

Yazılı kaynaklar m.ö. III-I binyıllar boyu Ön Asyada Subar, Aratta, Kut, Turuk (Türk), Kumuk, Kuman, Alban, Aran, Saka, Kaspi, Ermen, Bars, Padar, Azar (Azer), Gamer, Göger, Gar­gar, Sangi-but (Zengi boyu), Kaşkay, Urmu, Kızıl-bud Kızıl boyu), Polad ve b. siyasi kurumla­rın (bölge, ülke, şehir, devlet, beylik) adını çekiyor ki, bunların ekseri türk etnotoponimleridir.

Prof.Dr.Firudin Ağasıoğlu / link





Kars Tarihi ve Anı - Prof.Fahrettin Kırzıoğlu  / link
Atabekler ve Artvin - Prof.Fahrettin Kırzıoğlu  / link
Iğdır Tarihi - Prof.Nihat Çetinkaya / link
Türklüğün Şifreleri - Arslan Bulut / link
"Truva Savaşı bir Türk-Hellen Savaşı'dır". Prof.Dr.Gazanfer Kazimov / link
AKTAMAR KIPÇAK TÜRKLERİNDEN KALMADIR - Hikmet Babaoğlu / link
Pelasgian names are Turkish - Prof.Chingiz Garasharly / link
Turkish Influence on Akkadian Language - Elshad Alili / link
Med İmparatorluğun Dili Türkçe'dir- Prof.Dr.Bahtiyar Tuncay / link
Mayalar - Türkler  ve Amerind Dillerinde Türkçe İzleri / link
"Türkçe yeryüzündeki ilk dildir" / link






Strabon 3.kitabında İberya'dan başlamıştır. Şaşırtıcı olsa da, yukarıda tercümesini verdiğimiz metinde, Türk toponim, hidronim ve etnonimleri yeteri kadar boldur.

Prof.Dr.Bahtiyar Tuncay / link
Türklerin Gizli Tarihi



*


Ali Rıza ÖZDEMİR, 
Yer Adlarının İadesi mi, “Kürdistan”a Sınır Çizmek mi? (Abdulkadir Gül ile), 
21 Yüzyıl Türkiye Enstitüsü raporu, Özel Rapor: 18, 2013.






"Bugün Ermenistan'da Türk izi kalmamış denilebilir. Bu anlamda Ermeni milliyetçiliğinin kuramcısının işbirlikçi yaklaşımının izleri günümüze dahi ulaşıyor. Nasıl oldu da bu arazilerden Türkler kovuldu ve Türk izleri yok edildi. Bir anlık tarihe başvuralım. 


Bunun için, 1590 ve 1728 yılına ait Osmanlı kayıtlarında, Revan Eyaletinin (Bugün Ermenistan olarak adlandırılan ülke) demografik yapısı içerisinde, Türk nüfusun büyük bir çoğunluk oluşturduğu görülmektedir. Bölgenin yer adlarına (Toponim) bakıldığında bile, yerleşim birimlerinin çoğunun Türkçe olduğu görülür. Bu durum bütün Ermenistan için geçerlidir. Aynı durum, Iğdır ve civarı (Sürmeli Kazası) için de geçerlidir. Bölgedeki yer isimlerinin Türkçe menşeli olması gerçeğini Ermeni tarihçisi Zaven Gorgodyan'ın, 1932 yılında Erivan'da Ermenice basılmış "1831-1931 Yılları Arasında Sovyet Ermenistan'ın Ahalisi" adlı kitabında Ermenistan'da kayıtlı 2310 yerleşim yerinden 2000'nin adının Türk menşeli olduğu kaydedilmiştir.


Bu konuda dikkate değer bir olgu da Zori Balayan'ın kendisi itiraf etmiştir: "Onun (Erivan`ın) nüfusu başka yerlerden gelmeler. Aslında gerçek Yerevanlı yoktur". Akademisyen A. İ. İonisyan şöyle yazıyordu: "Erivan şehrinin nüfusunun sadece dörtte biri Ermenilerden oluşuyor, Azeriler burada mutlak üstünlük oluşturuyor".

Rus İmparatoru I. Nikolay'ın 21 Mart 1828 yılında verdiği fermanına göre Azerbaycan'ın Nahçıvan ve Erivan Hanlığı iptal edilmiş, onların yerinde Rus hakemleri tarafından yönetilen "Ermeni vilayeti" denilen yeni idari kurum oluşturulmuştur. 1849 yılında bu ilçenin adı değiştirilerek Yerevan Guberniyası konmuştur. Topraklarının genişletilmesi amacını güden Ermeniler 1836 yılında Rusların yardımı ile Azerbaycan'da o zaman faaliyet gösteren Alban Patriarh Kilisesi'nin iptal edilmesini ve mülklerinin Ermeni Kilisesi'ne verilmesini başardılar. 


Ermenistan Yüksek Sovyeti başkan yardımcısı Hovhannes Bağdarasyan'ın başkanlığında yer adlarının değiştirilmesine başlandı. 1991`de de Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan'ın emrine uygun olarak 90 Türk köyüne Ermeni isimleri verildi. Ermenistan'dan Türk izinin silinmesine son 20 yılda daha da hız verilmiştir. Bugün Ermenistan tek uluslu, monoetnik devlete dönüştürülmüştür."



Doç.Dr. Gaffar Çakmaklı MEHDİYEV / link
Eski Oğuz Yurdu Tek Uluslu Ermeni Devletine Nasıl Dönüştürüldü?





ve





TÜRK - TURUK SUBAR KUMAN



FİRUDİN AĞASIOĞLU CELİLOV.
SUBAR BEYLİYİ
KADİM SUBAR TÜRKLERİ


Güney Doğu Anadoluda, Azerbeycan arazilerinde ,özellikle de Urmu gölü bölgesinde miladdan önce 3-2-ci binyılarda var olmuş Aratta,Subar,Turuk,lulu ve Kutlar hakda sümer ve akkat dilli kaynaklarda bilgiler vardır.Adları çekilen bu tayfalar hemin arazilerde zaman-zaman devlet kurmuş,komşu illerle,ülkelerle yakın ilişgiler kurmuşlar.


Türk milletinin soykökünde dayanan bu tayfalardan Subar boyları sonralar tüm Avrasiyaya yayılarak,yalnızca Azerbeycan ve Anadolu türklerinin diyil,bir çok türk halklarının soykökünde rol oynamışlar.Kaynaklarda 5bin yıl devamlı olarak Subarlar hakda bilgiler verilir.Malumdur ki,Subarların bir kısmı m.ö.2-ci binyılın ortalarında Sibiryaya kadar gitmiş,oraya adını bile vermiş(Sibir/Subar),2bin yıl sonra Subar boylarının bir kısmı yeniden Hazarın kuzeyinden Ata yurda-Güney Doğu Anadolu ve Azerbeycana geri dönmüşler.


Subar etnonimi eski Türk dilinde"çay adamı "anlamında işlenmişdir.,çünki "su"sözünün eski forması "Sub"idi ve dağ ahalisine "dağ adamı",ormanda yaşayana "ağac eri","ormançı" deyildiyi gibi,2çay arası bölgede yaşayan insanların da  "Su er/Sub er/Sub ar" adlanması çok doğaldır.


En eski subarlar hakda kaynaklara göre onlar m.ö.4-2-ci binyıllarda İkiçayarası/Mesopotamiya adlanan bölgede,Fırat ve Dicle nehirleri arasında yaşamışlar.O çağlardakı akkat yazılarında Fırat çayı Puratt/Murat(?), Dicle nehri İtiqla/İtigel,onun kolu olan Diala çayı ise Turna adlanırdı.


İkiçayarasının şimdiki Bağdatdan aşağı hissesine bazı belgelerde Kiengir/Kenger ,yukarı hissesine ise Subartu/Subar deyilirdi.Önce sümerlerin Kenger adlanan araziye gelib yerleşmesi,daha sonra Arabistan çöllerinden ,sahralardan akın akın gelen sami/semit tayfaların Subartuya yerleşmesi regionun demoqrafik durumun,ahalinin sayın,etnik durumun bir hayli deyişdi.


Şimdi Sümer gibi tanıdığımız ve dünya medeniyyetine büyük katkısı olan halk kendisine hiç bir zaman etnik anlamda sümer dememişdir.Bu adı onlara semit akkadlar vermişler,sümerler ise kendilerini genelde yaşadıkları şehir-bölgenin adıyla,bazen de "Kenger ülkesinin sakini"anlamını veren-"Kengerli,/Kenger adamı" adlandırmışlar.


Yani Sümer yazıtlarında "En -Ki-en-gir luqad-kalam-ma"-yani "Kiengir beyi-ülkenin çarı" ifadesinde olduğu gibi, Ülke=Kiengir formülü izlenirdi.


İkiçayarasına gelen sami tayfalarının ilk tanışdığı Subar boyları idi,o yüzden samiler Subar boylarından aşağıda,Kenger bölgesinde yaşayan ahaliye de Suber/Sumer/Şumer demişler.Göründüyü gibi Sümerlerin her iki malum adı-kengerli,sümer adları eski subar türklerine ait kelimelerdir.


Şumer/Sümerlerin türk olub olmadığı tartışılır,lakin subarla ilişgiler sümerlerin dilinde 1000-e yakın Türk sözünün kullanılmasına neden olmuşdur.Sümer şehirlerinin bir çoğunun ismi türkcedir,hatta sümerler Tanrı sözünü de subar türklerinden alıb,Dinqir/Tenqir şeklinde yazmışlar ve sonralar bu söz tüm Ön Asiyadakı çivi yazılarda kullanılmaya başlamışdır.


İkiçayarasına gelen samiler Akkat şehri etrafında güçlenib,subarların daha kuzeye köç etmesine neden oldular.


Akkat hükmdarı Sarqonun (m.ö.24-cü yüzyıl) Yukarı Subar bölgelerine sokulması hakda Akkat kaynaklarında belgeler kalmışdır.Sarqonun yaratdığı sami Akkat devleti Sümer bölgesini de ele keçirmişdi.Sonralar Akkat şehrinden yukarıya köç eden yeni sami tayfaları subarların "Asur tanrı" mebedi olan şehrini ele keçirdiler ve burada akkat dilinin kuzey şivesinde konuşarak ,bölgenin eski adıyla Asur/Assur adlanmağa başladılar.Yani Ermen yaylasına sonradan yerleşen milletlere ermen deyildiyi gibi,Assur bölgesine sonradan yerleşen samilere de assur/asur denilmeye başlandı.


M.ö.2-ci binyılın başlarında subar topraklarına artık Asur adlandırılan sami tayfaların baskınları güclendi.Bu zaman İkiçayarasının kuzeyine,yukarılarına köç etmeye mecbur kalan subarlar kuzey doğudan da hurri akınları ile karşı karşıya kaldılar.Bu nedenle aşağıdan samilerin,yukarıdan Kafkazdilli hurrilerin baskısı karşısında dayanamayan subar türkleri 3kola parçalandı:Batı,Orta ve Doğu kolları.Batı subar boyları 38-ci paralel boyunca batıya çekilib diger halkların içinde eridiler,hemin paralel boyunca doğuya çekilenler Urmu bölgesinde yerleşdiler ve daha sonralar bir hissesi burdan Sibiryaya ve Türküstana köç etdiler.O yüzden Urmu bölgesinden köç edenler sonralar nostalji duyğusuyla Uyğur devletinin baş kentine de Urumçi,yani Urumlı adını verdiler.Su/Sub/Subar adı ise Sibirya toponiminde yaşamağa devam etdi.Aslında türklerin su,çay,nehir olan diger eskiden yaşadıkları ve ya köç etdikleri bölgelere de sub/subar/subir/suvar adını vermeleri çok doğaldır.


Subarların doğu kolu sonrakı binyıllarda da türklüyünü kayb etmedi ,çünki orada Anadolu ve Azerbeycandan köç etmiş diger soydaşlarının arasında idiler.


/Diger tarafdan Orta Asiyada kızmar kumsal sahra ikliminde, Sibiryada, Altayda sert Arktik iklim kuşağı koşullarından dolayı urbanizasion,şehirleşme prosesinin ağır,yavaş temple getmesi de Sibirya ve Türküstanda türk dilinin arı-duru ,ilkin ,erken başlanğıc formasında korunub kalmasına neden olmuş faktörlerden en birincisidir. Orta Doğuyla ilişgilerin yoğun olduğu Ön Asiyada:Anadolu ve Azerbeycanda ise malesef,çeşitli sami kabilelerin,daha sonrakı dönemlerde ise uzun zaman arapların ,perslerin etkisi çok güçlü olduğu için Türk dili bu bölgede -Anadolu ve Azerbeycanda arkaik arı-duru saflığın belli oranda kayb etmişdir./(İ.E.)


İkiçayarasının,Dicle ve Fırat nehrinin yukarı akarlarında,Van gölünden batıda,şimdiki Bitlis ve Diyarbakır arasındakı arazilerde yaşamağa devam eden Orta Subar türklerinin tarihini araştırmak Türk tarihi için çok önemlidir.


Kuzeye çekilen orta Subar boylarının arazisi sonradan hurrilerin yaratdığı Mitann devletinin bir vilayetine çevrildi.Mitann devleti m.ö.13-cü yüzyılda dağıldı ve Subar eyaletinde subarların Arme,Urmu,Kulmeri,Turxu/Turku ve diger şehir bölgelerinde ayrı ayrı Subar derebeylikleri ortaya çıkdı.


M.ö.2-ci blnyılın sonu ,1-ci binyılın başlanğıcında güneyde Asur,kuzeyde ise yeni yaranmış Urartu devleti güclenmekde idi.Bu komşu devletlerin devamlı hücumlarına karşı dura bilmek için subar türkleri birleşib Subar beyliyini yaratdılar. O çağlarda Ön Asiyanın iki kudretli, güclü devleti -Asur ve Urartu arasında yerleşen bu küçük subar devleti bazen Asur ,bazen de Urartuya vergi ödemekle Subar ülkesini işğalçı hücumlardan korumağa çalışıyordu.Lakin zaman zaman her iki işğalçı devlet Subar beyliyinin yürütdüyü bağımsız siyasetle hesaplaşmalı olurdu. 


200 yıldan artık zaman içinde varlığını korumuş Subar beyliyi m.ö.673 yılına kadar bağımsız devlet olarak yaşadı..


Arazisinden bir çok çaylar akan Subar dağlık ülke idi ve onun dağlarında altun,gümüş,demir ve diger metal yatakları vardı.Subar şehirlerinde sanatkarlar bezek eşyaları,çeşidli silah ve cenk arabaları hazırlıyordular.Hatta subar beyi Anxite öz tacını Asur çarına gönderende çar "aslan derisi gibi bezekli sal altundan "olan armağanın güzelliyini görünce çok beyenmişdi.Ülkenin çay vadilerinde ve dağ eteklerinde çoğlu ekin /tarım yerleri vardı.Bununla yanaşı hayvancılık da gelişmişti.Çok sayda yaşayış meskenleri ,şehir ve kaleleri olan Subar beyliyinde büyük bey-devlet başkanı,çeşitli alaylı ordu,elbeyler,şehir ve bölge beyleri,devlet memurları,aksakkallar şurası,danışmanlar ve soylu beyler vardı.Subarda diger türk illerindeki gibi kul yokdu,ev ve saray çalışanları vardı.Burda ahali bağımsız ve mutlu yaşıyordu,o yüzden Urartu ve Asurdan buraya köçmenler geliyordu.Önceleri Subara gelenler çarın asker ve çalışanları idise,sonralar gelen kaçkınlar içinde kale ve bölge beyi,albaylar ve hatta Asur çarının kardeşleri bile vardı .


Aslında bütün bu olaylar asur ve urartu dilli kaynaklarda yeterince yazıya alınıb ,ama göründüyü gibi bir çok türkofoblar bu tarihi kaynakların topluma açıklanmasını istemiyorlar .


Subar bölgesiyle Urmu bölgesinin çok yakın etnik bağları vardı ve bunu kaynaklardan izlemek oluyor.En eski çağdakı subarlardan tutmuş m.ö.1-ci binyıldakı subarlaradek onların onomastikası aynen her iki bölgede tekrar oluyor.Subar beyliyinin her zaman yakın ilişgilerde olduğu Arme,Urume,Ulluba,Kuman ,Kumux ve diger bölgelerdeki Subar türk belgeleri dikkat çekicidir. Subarlar yaşayan Armede "TÜRK "TANRI TAPINAĞI vardı ve oranın kahini Baş Kam adlanırdı.Arme bölgesinde yaşayan subar türk boylarını urartular Arme-ni adlandırıdı ve o dönemde burda hay kabileleri kesinlikle yok idi.


Subara komşu olan Arme batı yanında,Urume ise kuzey doğuda yerleşirdi.Urartu Subara girmek için Urume bölgesinden keçmeli olurdu .Burada yaşayan URUM adlı subar boyları KAŞKAY türkleri ile birlikde asur-subar savaşlarında Subar beyliyine yardıma gelirlerdi ve bu Asur çarını çok endişelendiriyordu.Bu URUM boyları aynı zamanda Urmu gölüne ,ayrım boylarına ve Urum türkü adlanan BATI türklerine de isim vermiş türk boyudur ve sonralar Roma şehrini kuran Etrusk türklerin de bu bölgeden gitmesi bellidir.


Bu tür paralelleri ULLUBA(Azerbeycanda, Karabağda bu gün de ULUBABALI adlı boy ve yer adı var-İ.E.),Ferat çayının orta akarında olan KUMUX,Kuman,ve Dicle çayından Urmu gölüne taraf arazide yerleşen diger KUMAN bölgelerinde de izlemek oluyor.





Subarla kadim Azerbeycan arasında olan bir kaç bölgede başçıların Kaqa/Qaqa(?),Ata,Dede adlanması dikkat çekiyor ve bunlar 3 bin yıl öncesine ait kaynaklarda yazılmışdır.


Subar beyliyinin bir çok şehirleri olsa da ,şimdiki İlicenin yakınında yüksek dağda yerleşen ve "dağ başında dumana benzeyen" Upum ve şimdiki Kulpa yakın Kulmeri ülkenin esas şehirleri sayılırdı.Asur çarı Subarı işğal ederken aynı anda 21 Subar şehrinin adını deyişib asurca adlar koymuşdu.


/Bu hal bu güne kadar türk topraklarında devam ediyor,Türkce yer adları hay ,arap ve kürtce isimlerle deyiştiriliyor.(İ.E.)/






Tapunağı Diclenin solunda subarların Kuman bölgesine yakın yerde olan ve Mitann zamanında geniş yayılan Teşub /Ten sub/(Tenqri Sub(İ.E.?) adlı Tanrıya hurriler de tapınmışlar .Sonradan buraya gelen urartular da ona -Teyşebia sacde etmişler.Subar beyinin son iki oğlu ve asurlara casusluk eden kardeşi Baq Teşubun adındakı Teşub/Tesub sözü de hemin Tanrı ile bağlıdır.İkiçayarası /Mesoptamiya ve Azerbeycan topraklarında arkaik dönemlerde görülen Tanrı adları -UĞUR ,Turan,Tarkan /Turxan,Tesub,Apa,Bağa,Nene,Baba.,ve digerleri çok dikkat çekiçi ve doğmadır.


Niq Tesubun zamanında Asur çarı Asarxaddon şikayet ediyor ki ,Asur ve Urartu kaçkınları ,köçmenler Subarda rahat sığınacak tapıyorlar,Subar beyi onlara toprak sahası veriyor.Her iki ülkenin çarı defalarca Subar beyinden köçmenlerin geri verilmesini istese de, bey her zaman güçsüzün yanında olan Asil türk mentalitetine uyğun olarak köçmenleri geri vermiyor.Zaten uzun zamandı Subarı işğal etmek isteyen Asur çarı Asarxaddon Subara hücum ediyor .Büyük ordu ile m.ö.673-ün kışında başlayan asur -subar savaşı 3-4 ay devam etdi ve m.ö.672 yılında Subar beyliyi tamemen mahv edildi.


Asurxaddon sağ kalmış subarların çoğunu başka asur eyaletlerine köçürdü,boşalan şehir ve kentlere qayri türk etnik bölgelerden ahali köçürdü.21 Subar Şehrinin adı deyişdirildi,artık boş kalmış subar sokakları harabeliye dönüşdüler .Küçük Asiya ve Azerbeycanda güçlenen Saka -Kamer boyları da Asur ve Urartu için tehlike kaynağı idi.O yüzden asurlar önleyici savaşa başlayarak saka qamerlerin Subar beyliyine yerleşmesini önlediler.Zabt olunmuş Subar ülkesinin ordusu -Atlı alay,cenk arabası, kalkançılar, okçular, ve mühafıza alayı asur ordusuna katıldı, Niq Teşub öldürüldü, Urartudan kaçanlar geri verildi.


Etnik haritası,kimyası deyişdirilen,Türk soylu boyları mahv edilen Subar ülkesi artık sami boylarının egemenlik etdiyi devlete çevrildi.Subar ülkesi 2yere parçalanıb ,Asur eyaletine dönüşdürüldü.Belece , KUMUX, KUMAN, KAŞKAY, ARİMEN, SOĞAN, SALUR, URUM ve diger türk soyly subar boylarının devamlı yardımı ile 2asrdan çok Asur,Urartu kibi 2 işğalçi devletin arasında varlığını sürdüren Subar beyliyi m.ö.672 yılında tarih sahnesinden ve haritadan tamamen silindi.İki çay arasındakı Su elinden -Subar beyliyinden köç etmek zorunda kalan,egemenliyini kayb eden subar boyları Dicleden sağ tarafa-Azerbeycana,ordan da bir kısmı (hepsi deyil) Doğuya çekildiler. Subar boylarının torunları SUBAR/ SUVAR/ SABİR/ SİBİR adlarıyla çeşidli yerlerde, bir çok türk topraklarında günümüzedek yaşadılar;Hem Güney Doğu Anadoluda,hem Azerbeycanda ,Hazar etrafında ,hem de Sibiryada......



Türkiye türkcesine uyğunlaşdıran 
İlhame Enverkızı- Azerbaycan
diğer yazısı : Troya- Turova - Türk Obası












TÜRKLER