Translate

7 Ağustos 2016 Pazar

Kitleler Psikolojisi...





"Kitlelerin hayal gücü üzerine etki etmek sanatı, onları idare etmek sanatıdır."






Kitleyi meydana getiren bireyler kimler olursa olsun; yaşama biçimleri, işgüçleri, karakterleri yahut zekaları ister benzer, ister ayrı olsun, kalabalık haline gelmiş olmaları onlara bir nevi kollektif ruh aşılar. Aşılanan bu ruh onları, her biri tek başına, ayrı ayrı bulundukları halde duyacaklarından, düşüneceklerinden ve yapacaklarından tamamiyle başka hissettirir, düşündürür ve yaptırır. Bazı düşünceler, bazı duygular ancak kitle halinde bulunan bireylerde kendini gösterir veya hareket alanına çıkar.


Psikolojik kitle, aynı cinsten olmayan unsurlardan toplanma bir an için birbirleriyle kaynaşmış, geçici bir yaratık gibidir. Tıpkı canlı bir vücudun hücrelerinin bir araya gelerek bu hücrelerden her birinin sahip olduğu özelliklerinden pek farklı özellikler kazanmış bir varlık oluşturmaları gibi.


Herbert Spencer gibi büyük bir filozofun kaleminden nasıl çıktığına hayret edilen bir düşünceye aykırı olarak, bir kitleyi oluşturan yığınlarda, ögelerin ne ortalaması ne de tamamı vardır. Fakat yeni karakterlerin oluşumu ve yaratılışı mevcuttur. Kimyada olduğu gibi, bazı ögeler, örneğin alkaliler ve asitler yanyana getirilince, bunların ayrı ayrı sahip oldukları kimyevi özelliklerden bambaşka özelliklere sahip olan yeni bir madde oluşturmak üzere birbiriyle kaynaştıkları görülür.


Kitleler halinde bulunan bireyin başlıca özellikleri:

1- Bilinçli kişiliğin kaybolması.
2- Bilinçaltı ile hareket eden kişiliğin hakimiyeti.
3- Düşüncelerin, duyguların siyaret yoluyla aynı yöne doğru yönelişi.
4- Telkin edilen düşüncelerin uygulamasına hemen başlamak isteği.


Bu özellikleri taşıyan insan artık kendisi değildir, iradesi kendisine rehber olmaktan çıkmış bir otomak haline gelmiştir.


Bu durumda bir kitleye bağlı olması yüzünden insan, uygarlık merdiveninden bir çok basamak aşağı iner. Yalnız bulunduğu zaman terbiyeli, aydın bir kimse iken, kitle halinde ise içgüdüleriyle hareket eden bir yaratık, bir vahşi olmuştur. Artık ilkel bir adamın davranışına, şiddetine, merhametsizliğine, heyecanlarına ve kahramanlıklarına sahiptir.


Kelimelerle, tasvirlerle kolay etkilenmek en açık çıkarlarını ayak altına alabilecek hareketlere sürüklenebilmek yöneleriyle de, kitleye bağlı olan bireyler ilkel insanlara yaklaşırlar. Kitle içindeki birey, rüzgarın istediği gibi kaldırdığı kum taneleri arasında, bir tek kum tanesi gibidir.


Bu yönüyledir ki, üyelerinden her birinin kişi olarak uygun bulmayacağı hükümler veren jüriler, üyelerinden her birinin ayrı ayrı red edeceği kanunları kabul eden millet meclisleri görülmüştür. Ayrı ayrı alındıkları takdirde Konvansiyon'un adamları barışsever burjuvalardı. Meclis halinde toplanınca, bazı öncülerin etkisi altında, en bariz şekilde masum olan kimseleri giyotine göndermekte gecikmediler ve bütün çıkarlarına aykırı olarak dokunulmazlık haklarından vazgeçerek, kendi kendilerini kırıp geçirdiler.


Kitle halinde bulunan kimse yalnız yaptığı işler açısından benliğinden ayrılmaz. Bütün kişiliğini kaybetmezden önce, bu kimsenin düşünceleri, duyguları, cimriyi cömerde, inkarcıyı inanana, namusluyu namussuza, korkağı kahramana çevirecek derecede değişmeye uğramıştır. Meşhur 4 Ağustos 1789 gecesi sırasında ve bir heyecean anında bütün haklarından vazgeçtiklerine dair asiller tarafından verilen oylar, eğer onlardan ayrı ayrı istenmiş olsaydı, hiç birisi tarafından kabul edilmeyecekti.


Bu gözlemlerden çıkan sonuçlara göre, kitleler zekaca münferit insanların aşağısındadırlar. Fakat duygular ve bu duyguların davet ettiği hareketler bakımından kitleler durum ve şartlara göre ya daha iyi veya daha fena olurlar. Her şey onlara yapılan telkinlerin çeşidi ve tarzına bağlıdır.



Kitleler için baskı ve taassup, kolayca katlandıkları gibi uyguladıkları gayet açık duygular oluşturur. Kitleler güce karşı saygı beslerler ve zayıflığın bir şekli gibi anladıkları iyiliğe karşı pek az ilgili görünürler. Kitlelerin eğilim ve sevgisi hiç bir zaman iyi hükümdarlara değil, kendilerini şiddetle baskı altın bulunduran baskıcılara karşı olmuştur. 


Zayıf bir hükümete karşı ayaklanmaya her zaman hazır olan kitle, güçlü bir hükümet karşısında esir gibi eğilir. Eğer hükümetin etki gücü değişiklikler gösterirse kitle daima en taşkın hislerine bağlı olduğundan, birbiri ardınca esirlikten anarşiye ve anarşiden esirliğe geçer.


Kitlelerde devrimci içgüdülerin güçlü olduğunu sanmak, onların psikolojisini bilmemektir. Onların şiddetleri bizi bu noktada hataya düşürür. İsyan ve yıkım patlamaları daima çabuk geçer. Bilinçaltının yönetiminde fazla kaldıkları ve dolayısıyla asırlar boyunca birikmiş irsi etkilere fazla bağlı olduları için son derece tutucudurlar. Kendi hallerine bırakıldıkları zaman aradan çok geçmeden karışıklıklardan yorgun oldukları halde içgüdülü olarak köleliğe doğru yöneldikleri görülür.


Bonapart bütün özgürlükleri kaldırdığı ve demir yumruğunu olanca şiddetiyle duyurduğu zaman, jakobenlerin en kibirlileri de hiç sözden anlamıyanları da onu içten alkışladılar.



Gustave Le Bon
Kitleler Psikolojisi 
(The Crowd: A Study of the Popular Mind-PDF)
Hayat Yayın, İstanbul-1997