SO , FUCK THE SYSTEM |
Paralar oldu yeşil mani
Tanımıyor engel mani
Yok insafı imanı
Bol keriz bol enayi
Gemisini kurtaran
Fedakar ve cefakar
Kaptanın yüzdüğü deniz
Biziz abicim biziz
Yüzdürmeyin gari
Dul hakkı yetim hakkı
Palavradır palavra
Niyazidir şehitler
Sızlamaz mı o kemikler
İnilerler gari
Yeşili inekler yedi
Hazineyi yamyamlar
Memleketin içine
Ediverdiler gari
Ne şiş yansın ne kebap
Diye diye olduk harap
Kalmadı başka örecek çorap
Yarab bizim başlara
Akıl veriver gari
Şimdi eller havada
Oylar yandı tavada
Yok eksilme cakada
Cek caklı vaatlere
Tok karnımız gari
Kıl olmadan dinleyiverin gari
Hayret birşey oluvermeyin gari
Zilleri takıverip oynayıverin gari
MEMLEKETİN HALİ !
.....
“Elhamdülillah şeriatçıyız!”
“Laik Müslüman olunmaz!”
“Tutturmuşlar bir ‘Laiklik elden gidiyor’ diye… Yahu, millet istedikten sonra laiklik tabii gidecek…”
“Her 10 Kasım’da sap gibi dikiliyorlar!”
“Mayo reklamı şehvet sömürüsüdür.”
“Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim!”
“Ananı da al git buradan!”
“Gemi var, gemicik var…”
“Ayakların başları yönettiği yerde kıyamet kopar…”
“Ben çevrecilerin daniskasıyım!”
“Hazmettire hazmettire ilerlememiz gerekiyor!”
“Önemli olan, boy değil soy…”
“Askerlik, yan gelip yatma yeri değildir.”
“Bu heykel, sanat eseri falan değil, ucube…”
“Sayın Öcalan düşüncelerinin değil, şu anda almış olduğu ‘kellelerin’ hesabını veriyor.”
“Alevi kültüründe bile böyle bir anlayış yok…”
“Kız mıdır, kadın mıdır bilemem…”
“Facebook filan falan, yahu bunlar çirkin teknoloji…”
“Ben Alevilerin başbakanı değilim.”
“Dindar değil de tinerci mi olsunlar?”
“Çanak çömlek çıktı diye Marmaray ertelendi…”
“Alkol içmeyin, üzüm yiyin.”
“Gençler, bakınız, her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok.”
“İki ayyaşın yaptığı yasa…”
“Benim başörtülü bacımı ve bebeğini 80-100 deri giysili adam çevirip üzerine affedersiniz idrarını yapmak suretiyle…”
“Camiye ayakkabılarıyla girip içki içtiler, âlem yaptılar!”
“Her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım!”
“Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü?” (Soma maden faciasında kendisini yuhalayan birine söylediği söz.)
Bu sözleri söyleyen kişi, önce bu ülkenin en büyük şehrini dört yıl boyunca yönetti.
Sonra on bir yıldan fazla bir süre, Başbakanlık koltuğunda oturdu.
Şimdi de Cumhurbaşkanlığı’na aday oldu.
Ona ve onu destekleyenlere sözüm yok, “Tencere-kapak” der geçerim.
Benim sözüm, düdüklü tencereye…
Yani; Kılıçdaroğlu’na!
“Laik Müslüman olunmaz” diyerek “laiklik yanlısı olmadığını” söyleyen bu kişinin adaylığına karşı bizi, “Laik Müslüman olunmaz” diye düşünen bir başka adayla cezalandırdı…
Elimizi kolumuzu bağladı.
Çaresiz ve umutsuz bıraktı!
Dua et Kemal Bey, Emine Ülker Tarhan için imza veren milletvekili sayısı yarın akşama kadar 20′ye ulaşsın…
Yoksa bizi karşı karşıya bıraktığın bu çaresizliğin hesabını 10 Ağustos akşamı siyaset sahnesinden silinip giderek vereceksin…
Hoş; o saatte ülke o kadar çok şey kaybetmiş olacak ki; sen, aklımıza bile gelmeyeceksin!
PESPAYELİK!
Gürsel Tekin’in özel gazetecisi Barış Yarkadaş, dünkü yazısında bana çatmış…
Süheyl Batum’un Emine Ülker Tarhan için benim programımda imza atmasını yanlış bulmuş…
Bunun, sulandırma ve magazinleştirme operasyonu olduğunu iddia etmiş…
Benim bazı vekil dostlarıma, “İmzaları geri çekin, yoksa kalbinizi kırarım” dememi de “pespayelik” olarak nitelendirmiş…
Sözü uzatmaya gerek yok; Barış, pespayeliğin uzmanıdır; ne diyorsa doğrudur!
GÜNÜN SORUSU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Belli olmaz, cumhurbaşkanı adayı için ters köşe yapabiliriz” demişti… Bazı saflar da bunu gerçek sanıp, “O olmazsa kim olur?” diye soruşturmaya başlamıştı. Sorum o saf arkadaşlara:
Başbakan, on bir yıl boyunca sizinle kafa buldu; hâlâ anlamadınız mı?
GÜL’ÜN SİYASİ HAYATI!
Recep Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını açıklarken, “Kardeşim” dediği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de ipini çekti.
Gül’ün AKP içinden çıktığını umursamayarak, “10 Ağustos’ta sadece cumhurbaşkanı seçilmeyecek. Ayrıca vesayetler dönemi de kapanmış olacak. Halkın seçtiği, halktan bir cumhurbaşkanı göreve gelecek, fark bu” dedi.
Yani Gül dahil önceki Cumhurbaşkanları’nın “vesayetten çıktığını” ve “halktan olmadığını” söylemiş oldu.
Bu sözler gösteriyor ki Abdullah Gül, Recep Tayyip’in boşalttığı koltuğa da oturamayacak…
Özal nasıl “güçsüz bir başbakan” modelini tercih ettiyse ve Yıldırım Akbulut’u Başbakan yaptıysa, büyük bir olasılıkla Erdoğan da aynı şeyi yapacak.
Böylece, Bakanlar Kurulu’nu bizzat yöneten “başkan” olacak!
Bu sistemin Türkiye’yi sürükleyeceği felaketleri aklıma bile getirmek istemiyorum.
GÜNÜN İSYANI
İktidar-Cemaat kavgasında tavrını Fethullah Gülen’den yana koyarak AKP’den istifayı seçen Hakan Şükür, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin şunları söylemiş: “Hayır işleri için hırsızlığı, rüşveti, komisyonu meşru gören dindar bir Cumhurbaşkanı adayı olmak…”
İsyanım kendisine:
Efendin kavga etmeseydi, yine bu sözleri söyleyebilecek miydin? Yoksa eskiden yaptığın gibi “Büyüklerimizin dediği doğrudur” mu diyecektin?
Mustafa Mutlu
02 Temmuz 2014
EMRE ULAŞ |