"Örtülü operasyonlara dönmeye gerek yok. Örtülü operasyonla uygulanmış birçok program (artık şimdi) oldukça açık biçimde ve sonuç olarak, itirazsız gerçekleştirilmektedir."
William Colby, CIA Direktörü (s.147)
* Amerika'dan işleme konulan 'demokrasi projesi' operasyonunun dibindeki düşünce şudur:
Başka ülkelerin içişlerine, siyasal ortamına, Birleşik Devletler’in resmi organlarınca, örneğin merkezi haber alma örgütü CIA ile doğrudan karışılması sakıncalıdır. “Anti-komünizm” ve “hürriyet-demokrasi cephesi” adı altında, hem ABD içinde, hem de dış ülkelerde, yönlendirme, örgütleme, dolaylı yönetme, kamplara bölme ve çatıştırma uygulamaları için dünyaya yayılan örgütlerin etkinlikleri, ileri sürüldüğü oranda “hür" ve tüm dünyaya ilân edildiği oranda “temiz” olmadığından, işlerin karışması elbette kaçınılmazdı. Ayrıca bu işlerin parasal kaynaklarının altından CIA’in ve CIA bağlantılı şirketlerin kirli işler bankerlerinin ortaya çıkması devleti zora sokmaktaydı.
Örtülü operasyondan açık operasyona geçişin ilk ciddi adımları 1967’de atılmıştı. CIA'nın dış ülkelerde çok-kültürlülüğü pekiştirmek için Amerikan üniversitelerinde yoğun bir çalışma başlatmasıyla birlikte kurulan CCF (Congress for Cultural Freedom - Kültürel Özgürlük Kongresi), CIA’nın oluşturduğu yayın ve konferans örtüsü altında ülkelerde bağlantılar ağı kurmaktaydı. Söz konusu örtü, CIA tarafından yönlendirilen Amerikan akademik dünyasında, yarı gizli araştırmalar ve raporlarla dokunmaktaydı.
Bu durum, ABD üniversitelerinde rahatsızlığa yol açınca, 1967’de soruşturma başlatıldı. (11) Soruşturmanın sonunda, bu gibi politik amaçlı operasyonlarda CIA bağlantısının işleri zorlaştırdığı düşünüldü. Tüm dünyada yürütülecek operasyonun finansmanı için özel kuruluşların devreye sokulması programlandı. Aslında bu sözde özel kuruluşlar, 1947’lerden başlayarak Harvard, MIT ve Columbia üniversitelerinde çok özel projelerin para kaynağını yaratmaktaydı. Ortalıkta görünenler, CIA elemanları ya da devletin memurları değil Ford Vakfı, Carnegie Vakfı ve Rockefeller Vakfı gibi, çok uluslu şirket örgütleriydi. (s.26/7)
* Fulbright ve Carnegie Endowment ve benzerlerinin aktardığı paralarla gençler üzerine yapılan yatırımlar.... (s.75)
(Dipnot 11) Akademik dünyadaki CIA bağlantıları Rampart Magazine tarafndan açıklanınca, Başkan Ford, 1967'de Nicholas Katzenbach (Ford Foundation eski yöneticisi), John Gardner (OSS eski elemanı, Carnegie eski başkanı, 1955-1965), Richard Helms (CIA Yönetmen)'den oluşan bir komisyon oluşturdu. Komisyon "açık-özel bir mekanizma" kurulmasını önerdi.
EK: ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz Carnegie Vakfı'nın başkanı, NED yönetim kurulu üyesi ve Century Foundation (Yüzyıl Vakfı) yöneticisiydi.
NED - National Endowment for Democracy / Ulusal Demokrasi Vakfı
* İkinci eleman kaynağıysa, yine devlet organlarıyla içli dışlı olmuş akademisyenleri barındıran üniversitelerdir. (s.51)
* ABD'de akademik görünüşlü 'Institute' ile ideolojik görünüşlü Heritage Foundation gibi tutucuların örgütlediği vakıflar ile CFR, Carnegie Endowment, Woodrow Wilson Center gibi dış siyaseti tepeden yönlendirici seçkinler kulüplerinin yanı sıra, devlet tarafından kurulmuş CSIS gibi raporcu şirketler, IRFC gibi doğrudan Dışişleri Bakanlığı'na bağlı bürolar, Middle East Forum, Washington Instıtute, Freedom House, CMCU ve USIP gibi yarı resmi merkezler de 'think-thank' olarak niteleniyorlar.
Hatta bunlara, Unification Church (Birleştirme Kilisesi), PWPA (Profesörler Dünya Barış Akademisi) ve RYS (Dindar Gençlik Hizmetleri) gibi Sun Myung Moon'un tarikatı örgütleriyle, ISNA (Kuzey Amerika İslam Topluluğu), CAIR (Amerikan İslam İlişkileri Konseyi), Minaret Özgürlük Enstitüsü gibi, İslam dünyasını yönlendirerek ABD'nin ekonomik egemenliğine uygun politikaları destekleyecek ve toplum üstünde baskı kuracak olan dinsel örgütler de katılıyor.
ABD'de bu tanıma uyan binden fazla 'think-thank' örgütü bulunuyor. Bu örgütler, emekli dışişleri ve istihbarat elemanları, Amerika'ya yerleşmiş Üçüncü Dünya elemanları, operasyonlarda deneyimli CIA eski istasyon şefleri ve akademisyenler için önemli bir ekmek kapısıdır.
'Think-thank' örgütlerinin en önemli yararı, ABD yönetimini sorumluluktan kurtarmalarıdır. ABD resmi organlarının başka ülkelerde araştırma ve incelemeler yapması, o ülkelerce şimdilerde pek kullanılmayan eski deyimle casusluk etkinliği olarak değerlendirilebilir ve devletlerarası anlaşmazlıklara neden olabilir. Teslim edilen raporlar, ABD resmi belgeleri olarak ele alınıp, casusluk suçlamlarına yol açabilir.
İnsanlık yararına çalışır görünen vakıfların, derneklerin hazırladıkları 'entelektüel' ürün görünümlü proje raporları, ABD ya da Avrupa devletlerinin yönetimlerini bağlamayacaktır. Üstelik 'think-thank' örgütlerinin masrafları da ilgili şirket ve vakıflarca karşılanırsa, devlet bütçelerine fasıllar eklemek, ABD Kongresi'nden onay almak gibi güçlükler de kolayca aşılmış olacaktır. Daha da önemlisi, dış ülkelerin akademisyenlerine, eski diplomatlarına hazırlatılacak raporlara kaynak aktarılırken akademik bir görünüm verilmekte kalınmayıp, işbirlikçi ya da kökü dışarda gibi rahatsız edici ulusal suçlamalara, karalamalara karşı bir koruma örtüsü de sağlanmış olacaktır. (s.52)
CSIS: Center for Strategic and International Studies.
CMCU: Center Muslim Christian Understanding Georgetown University.
CFR: Council on Foreign Relations.
IRFC: International Religious Freedom Committee.
USIP: Unite States Institute for Peace.
* Bu örgütlerin kendi anavatanlarında (ABD-Batı Avrupa) siyasal çalışma yapmaları yasaktır. (s.53)
Stratejik Araştırmalar Vakfı (SAV), NED'in desteğini alarak, Türk toplumunun değişik kesimlerini, demokrasi ve kimlik konularını tartışmak üzere toplanmış ve bu iş, Türkiye'nin patlamaya en 'hazır' sorununa demokratik çözüm bulmak için ilk adımı atmıştır. Burada sözü edilen 'kimlik' ne mene bir şeydi ki patlamaya hazır bir sorun oluyor, diye meraka gerek yoktur. İşin içinde CIA eski şeflerinden Graham Edmund Fuller olunca, projenin kimliği de bellidir, çözümü de! (s. 148)
Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında
***
Küreselcilere;
Yolumuz ATATÜRK YOLU'dur