Medyada Tarihin Çarpıltılması
SB
*
İzmir’in işgali sırasında Türkiye’ye karşı savaşmayı reddettikleri için idam edildikleri iddia edilen ‘200 Yunan Sosyalist Asker’ için bugün İnciraltı sahilinde ilk kez bir anma töreni düzenlendi. Ancak, Şair Tuğrul Keskin’in geçtiğimiz aylarda çıkan ‘Zito i Epanastasis’ adlı şiir kitabı nedeniyle gündeme gelen konuyla ilgili ‘karşı görüşler’ çoğalıyor.
İnciraltı’nda düzenlenen anma töreninde, 1921’in Ocak ayında yaklaşık 200 Sosyalist Yunan Askerinin ‘Anadolu’daki kardeşlerimize kurşun sıkmayız’ dedikleri için ağır işkence altında katledildiklerini ifade eden Tuğrul Keskin, “Bazı gazete ve sitelerde bu katliamın gerçek olmadığına ilişkin bazı yazılar yazıldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında dünyanın çeşitli komünist partileri bu emperyalist savaşa karşı çıkmışlardır. Karşı çıktıkları için de öldürülmüşler, katledilmişlerdir. Bunun kaynağı da yüzlerce, binlerce kitaptır, araştırmadır, tanıklıktır. Petro Petrotas’ın ‘Küçük Asya Macerası’ adlı kitabında ve Yunanistan Komünist Partisi belgelerinde bu katliam anlatılmıştır. Bunun dışında pek çok kaynakta bu konuda anlatımlar vardır” şeklinde bir açıklama yaptı.
İhtisası ‘Bizans Tarihi’ üzerine olan ve konusu 1900’lerin İzmiri’nde geçen son romanı ‘Dido’ için İzmir tarihiyle ilgili araştırmalar yapmış olan Yazar Efe Moral, Ege News’e yaptığı açıklamada böyle bir olayın yazılı ve sözlü tarihte bulunmadığını ifade etti. Moral, “Yunan arşivlerinde, Yunan Komünist Partisi ve ondan bölünerek ayrılan diğer Komünist Partilerin yayınlarının hiçbirinde böyle bir anekdot yok. Komünistlerin o yıllarda savaş karşıtı olduğu biliniyor. Aslında savaşlardan yorgun düşmüş bütün toplum öyle düşünüyor. Ama böyle bir karşı çıkış ve akabinde idam gibi bir olay yazılı ve sözlü tarihte bulunmamaktadır” dedi.
Egenews, 4 Ocak 2015
Şair Tuğrul Keskin’in geçtiğimiz aylarda Everest Yayınları etiketiyle çıkan Zito i Epanastasis adlı şiir kitabı nedeniyle yeniden hatırlanan 200 komünist Yunan askeri, ilk kez anıldı. Tuğrul Keskin etkinlikte şu ifadeleri kullandı:: “Buradaki temel sorun bir tarihin, mazlumların tarihin karanlık raflarda kalmasından duyduğum üzüntü. Çünkü mazlumların kanı, ne yazık ki tarihin karanlık sahnelerinde yok olup gidiyor, Ben bu kitapla unutulan bu kanı hatırlatmak istedim. Dünya yeniden tarihin karanlık çağlarına doğru hareket ediyor. İnsanlık tarihindeki bunun gibi benzersiz vakaları, erdemi, vicdanı yeniden aktarabilir ve bunun öncelenmesini sağlayabiliriz”
1921’DE NE OLMUŞTU?
Tarihçi Petro Petrotas’ın Küçük Asya Macerası adlı kitabında ve Yunanistan Komünist Partisi belgelerinde yer alan verilere göre, 1921’de Anadolu’nun işgali sırasında Yunan komünistleri, bu işgalin İngiliz emperyalizminin bir oyunu olduğunu savunarak, savaşa karşı çıkmıştı. İşgalden önce Yunanistan’da bu konuda “Yaşasın İsyan” anlamına gelen “Zito i Epanastasis” başlıklı bir bildiri hazırlayıp dağıtmışlardı. Dönemin Yunan hükümeti bu bildiriyi yayan komünistlere karşı müdahalede bulunmuş, yüzden fazla komünisti Yunanistan’da öldürmüştü. Yunan gemileri Pire Limanı’ndan kalkarak İzmir’e ulaştığında gemilerde bulunan komünist Yunan askerleri, aynı bildiriyi örgütlü olarak dağıtmaya devam etmişler ve “Kardeşlerimize kurşun sıkmayız” itirazını dillendirmişlerdi. Bunun üzerine 1 Ocak 1921’de yaklaşık 200 Yunan askeri Yunan askeri makamlarınca katledilmişti. Olay Yunan Genelkurmay Başkanlığı arşivlerinde vatana ihanet olarak arşivlenmişti. 94 yıl aradan sonra şair Tuğrul Keskin, bu askerlerin destansı itirazlarını, Zito i Epanastasis adlı kitabında şiirleştirdi.
Halkizbiz, 4 Ocak 2015
*
Aynı çarpıtma farklı (Muğla Devrim - Alınteri - CNN Türk) üç haber linkinde de var. Tek bir belgesi, kanıtı olmayan, sadece Tuğrul Keskin'in yazdıklarına dayanan bir "olay". Ayrıca Petro Petrotas’ın ‘Küçük Asya Macerası’ kitabını da hiç bir yerde bulamadım. Buna tarihi deforme etmek denir. Yanıltmak, İşgalci Yunan askerlerine acımak, empati kurmak denir. Bu mümkün değildir. Hem Mora'da hem Anadolu'da Türkler-Müslümanlar çok büyük acılar yaşamıştır. Hiçbir şekilde nefret duymuyorum ama ben den hümanizm beklemeyin. Çünkü emelleri hala sıcaktır! Ne Adalar'dan, ne Anadolu'dan, ne de Kıbrıs'tan vazgeçmiş değiller. Bu olayın gerçeği aşağıdaki gibidir.
SB
*
Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Uyar, Anadolu'ya sürülen 300 demiryolu işçisinin tarihi gerçeklikten kopartılarak nasıl 200 Yunanlı komüniste dönüştürüldüğünü yazdı...
4 Ocak 2015 tarihinde bir anma yapıldı. İki yıldır yapılmakta bu anma ve muhtemelen önümüzdeki 4 Ocak’ta da yapılacak. Rivayete göre 4 Ocak 1921 tarihinde Yunan ordusunun İzmir’i işgaline karşı çıkan ve direnen 200 Yunanlı komünist idam edildi. Bu konudaki iddiayı destekleyecek ne bir akademik çalışma ne de bir akademik araştırma söz konusu. Üstelik Yunan kaynakları da bunu reddediyor. Konuştuğumuz Yunanlı tarihçiler, bu konuda herhangi bir kaydın olmadığını belirtiyorlar. Başvurulabilecek Yunan askeri arşivleri kapalı… Yunan Komünist Partisi (KKE), arşivi ise İkinci Dünya Savaşı yıllarında yok olmuş. Bununla birlikte bazı KKE belgeleri yayınlanmış durumda. Söz konusu belgeler arasında da böyle bir kayda rastlanmıyor. Milli Mücadele’ye ait Türk kayıtlarında da bu konuda herhangi bir bilgi bulunmuyor. Dolayısıyla iddialar ispatlanmaya muhtaçtır.
200 Yunanlı komünistin idamı iddiasını bir kenara koyarak, Yunanlı komünistlerin İzmir’in işgaline karşı çıkıp çıkmadıklarına da bakalım… Ancak bunun için biraz tarihsel arka plana da bakmak gerekecektir:
1821 yılındaki Mora isyanı ile kurulan ve büyük devletlerin desteğini alarak bağımsızlığını kazanan Yunanistan, izleyen yüz yıl içerisinde sürekli olarak Osmanlı Devleti aleyhine topraklarını genişletti. Bunda belirleyici olan büyük güçlerdi. Bu bağlamda 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı hatırlanmalıdır. Balkan Savaşları sırasında da topraklarını genişleten Yunanistan’ın iç siyasetinde 1910 yıllarda siyasal bir çatışma gündeme geldi. Bu, Kral Konstantin ile Başbakan Venizelos arasında idi. Çatışmada büyük devletlerin etkisi de vardı. Konstantin Almanya, Venizelos İngiltere yanlısıydı. Bu taraftarlık, Birinci Dünya Savaşı’na girişte de etkili oldu.
Venizelos, İngiltere ve Fransa’nın da desteği ile Konstantin’i tasfiye etti. Kaderini İngiltere’ye bağlayan Liberal Venizelos ve taraftarları, Anadolu’nun işgaliyle Büyük Yunanistan Projesi’ni gerçekleştirmeye yöneldiler. İngiltere, bu konuda Yunanistan’ın en büyük destekçisiydi. Güçlü ve büyük Yunanistan, İngiltere açısından Akdeniz’de İtalya’yı da dengeleyecekti.
Anadolu’nun işgaline Yunanistan’da Kralcılar karşı çıktılar. Bunda aralarındaki siyasal rekabetin etkisi büyüktü. Bu rekabet Türkiye’de aynı dönemde yaşanan İttihatçı-İtilafçı çatışmasını da andırmaktadır.
Yunanistan’ın Anadolu Macerası’na karşı çıkanlardan biri de General Metaksas’tı. O, bu işgalin başarısız olacağı ve felaketle sonuçlanacağı fikrindeydi. Bu nedenle de bir asker olarak işgale karşı çıkmaktaydı. İşgale karşı çıkan bir başka önemli kesim ise komünistlerdi, Yunanistan Komünist Partisi’ydi. Bunun birkaç nedeni vardı. Birincisi ülke yönetiminin emperyalizme hizmet ediyor olmasıydı. İkincisi ise, 7-8 yıldır ülke aralıksız savaş ve iç çatışmalarla karşı karşıya idi ve halk savaş yorgunuydu. Komünistlerin işgale karşı çıkmalarının bir nedeni de buydu. Savaşın uzaması ve bunun yarattığı sosyal-ekonomik sorunlar, halkı bezdirmişti.
Emperyalizme hizmet eden ve ülkeyi maceraya sürükleyen, ne zaman biteceği ve nasıl sonuçlanacağı belli olmayan bir işgale komünistlerin destek vermemesi şaşırtıcı değildi. Ayrıca komünistlerin doğal olarak sempati duyduğu Sovyetler Birliği de İngiltere’yle gerilim yaşamaktaydı.
Yukarıda sözü edilen nedenlerin ışığında KKE, 1921 Mayıs ayında 3 kişilik bir komite oluşturdu: Cephedeki Komünist Askerler Merkez Komitesi. Amaç, Anadolu işgalinde görev alan savaş yorgunu ve bıkkını askerler arasında sivil itaatsizlik örgütlemekti. Bundan iki ay kadar önce (Mart 1921) demiryolu işçilerinin sosyal ve ekonomik hakları için örgütledikleri grev, hükümetin genel politikalarına ve Anadolu’daki işgale karşı çıkmaya yönelik bir muhalefet hareketine dönüştü. Hükümet askeri durumu gerekçe göstererek grevi yasakladı.
Ardından suçlu gördüğü 300 demiryolu işçisini Anadolu’ya cepheye gönderdi. Bunların önemli bir KKE üyesiydi ve savaş aleyhtarı idi. Söz konusu işçiler, demiryollarında görevlendirildiği için, savaş karşıtı asker kaçaklarının Yunanistan’a dönmesine katkı da sağladılar. Yunan Hükümeti, 1922 yaz aylarında KKE Merkez Komitesi üyeleriyle Anadolu’da aktif olarak görev yapan 22 komünisti tutuklayarak yargıladı. Aynı dönemde Yunan ordusu içerisinde Kralcı-Venizelosçu rekabeti devam etmekteydi (Bu rekabet ve çatışma Balkan Savaşları sırasında Osmanlı ordusunda İttihatçı-Halaskaran subayların çatışmasına benzemektedir).
Sonuç olarak, Yunan Komünist Partisi ülke yönetiminin emperyalizme (özellikle de İngiltere’ye) hizmet etmesinden rahatsızdı. Sovyetler Birliği’ne duyulan sempati, İngiltere’yle yapılan işbirliğine tepkiyi de arttırıyordu. Üstelik halk savaştan yorgun ve bıkkındı. Tüm bu iç dinamikler, Yunan Komünist Partisi’nin Anadolu’nun işgaline karşı çıkmasının nedenlerini oluşturdu. Bunu salt Anadolu/Türk sempatisine ya da hümanizme bağlamak romantik ve duygusal bir yorum olacaktır. Yaşanan daha çok Yunanistan’daki iktidar mücadelesidir. İşgale karşı çıkanlar arasında komünistlerin yanı sıra Kralcılar ve General Metaksas da vardır. Bu bağlamda onlar için de bir anıt dikmek gerekmez mi?
Eğer bir “barış anıtı” dikilecekse, öncelikle bu, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı yıllarında Yunanistan’a yaptığı insani yardımlar için, Yunanistan’da dikilmelidir.
Son söz olarak Anadolu’ya sürülen 300 demiryolu işçisine ilişkin bilginin değişerek ve dönüşerek, gerçeklikten koparılarak idam edilen 200 askere dönüşmesi de hayret uyandırıcı niteliktedir.
Egemeclisi - 31 Ekim 2016
Kaynaklar
Richard Clogg, Yunanistan’ın Kısa Tarihi, Boğaziçi Üniversitesi Yay., İstanbul, 2015.
Konstantin Çukalas, Yunanistan Dosyası, Ant Yay., İstanbul, 1970.
Bülent Gökay, “Kurtuluş Savaşı Tarihinden: Yunan Komünistleri Anadolu’daki Yunan İşgaline Karşı”, Tarih ve Toplum, sayı 103, Temmuz 1992.
*
Hakkı Uyar hocanın da dediği gibi: "Eğer bir “barış anıtı” dikilecekse, öncelikle bu, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı yıllarında Yunanistan’a yaptığı insani yardımlar için, Yunanistan’da dikilmelidir. "
Tıpkı, "İzmir'i Türkler Yaktı" Yalanını anlattıkları gibi...
Ya da, "19 Mayıs Pontus Soykırımı" Yalanlarını anlattıkları gibi...
Tıpkı, Büyük Bir Yalan Olan, "Ermeni Soykırımı Vardır" diyenlerle beraber yürüyenler gibi...
Anlaşılmayan konu var mı?
Sizin "Hümanizm" yaklaşımlarınızı yesinler!
SB
ilgili:
"Düşmanım düşmanlığından vazgeçinceye kadar bende onun amansız düşmanıyım"
M.Kemal Atatürk