Atatürk'ün "gençliğe hitabe"sindeki tavrı "Bilge Kağan" tavrıdır ve Bilge Kağan'a özenmiştir. "Ey Türk Budunu" ile, "Ey Türk Gençliği" arasında hiçbir fark yoktur.
"Ne mutlu Türk'üm diyene" ifadesinde, "Bunca yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım" politikası saklıdır. Atatürk'e göre, Türk istikbâlinin evlâdı, muhtaç olduğu kudreti, damarlarındaki "asil kan"da bulacaktır. "Bir Türk dünyaya bedeldir" ifadesinde de Bilge Kağan'ın "Türk beğleri, millet işitin! Üstte gök çökmedikçe altta yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti! Öykün (örnek al) ve kendine dön" ifadesi vardır...
Esasen Bilge Kağan'ın yazıtları da Atatürk'ün gençliğe hitabesi de Türk Milleti için siyasi vasiyettir. İki vasiyetin ortak özelliği "devletin, ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bütünlüğü"dür.
Arslan Bulut - Atatürk'ün soyadı ve siyasi vasiyeti!
10 Kasım 2016 - Yeniçağ
ON KASIM GELDİĞİNDE YERLER GÖKLER ÜŞÜYOR
ÖYLE SOĞUK Kİ İZİNDE YEŞİL YAPRAK ÜŞÜYOR
HER GÜN KOCATEPE DEN YOLA ÇIKAR ATATÜRK
EN YÜCE MERTEBEDEN BİZE BAKAR ATATÜRK
HER YILIN ON KASIMI DEPREŞTİRİR YASIMI
KALEMLER ONU YAZAR ONU SÖYLER DİLİMİZ
OTUZ SEKİZE UZAR ISLANAN MENDİLİMİZ
BAYRAKLAR İNER İNER ÖPMEK İÇİN KABRİNİ
HİÇBİR KİMSE HİÇBİR EL DOLDURAMAZ YERİNİ
HER YILIN ON KASIMI DEPREŞTİRİR YASIMI
KIRAÇ
Prof. Naim Hazim Onat'ın torunu Günel Başer Atatürk'ün soyadı ile ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu;
"Naim bey, 2-8.dönem Konya mebusu olup, Ankara, Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde Arapça ve Farsça dersleri vermiş, Türk Dil Kurumu daimi üyesi ve Atatürk'ün Dil Sofralarının sürekli davetlilerinden bir zattır. 1953 yılında vefat etmiştir.Bu konunun ayrıntılarını rahmetli annem ve babamdan çeşitli vesilelerle dinlemiştim, evimizde böyle bir Dil Sofrasının orijinal fotoğrafı da bulunmaktadır fakat en ilginci, daha Atatürk Soyadı Kanunu, 24 Kasım1934 tarihinde çıkmadan önce Atatürk'ün kendi el yazısiyle dedeme hitaben yazdığı ve ona Onat soyadını verdiği yazısının altına 8 Kasım1934 tarihini düştüğü ve Kemal Atatürk olarak imzaladığı belgedir ki, evimizdeki en değerli bir anıdır.
Öte yandan bu konuda, bir zamanların meşhur Hayat dergisinin 11 Kasım 1976 tarihli ve 46 sayılı nüshasının 4-5 sayfalarında yine Türk Dil Kurumu eski üyelerinden M. Ş. Ülkütaşır'ın kaleminden çıkmış olan ve " Atatürk'e bu soyadı nasıl verildi ve kim buldu " başlıklı ayrıntılı makalede konunun gelişimi tüm aşamalarıyla belirtilmiş ve Çankaya'daki bir toplantıda, sunulmuş olan çeşitli önerilerden sonra ve Atatürk'ün söz vermesi üzerine dedemin Atatürk soyadını ne şekilde önerdiği ve kabul gördüğü, Ülkütaşır'dan aynen nakledeceğim şu sözleriyle ifade edilmiştir ki, bu sözler benim de daha önce rahmetli annem ve babamdan duyduklarımla tamamen örtüşmektedir:
'Arkadaşlar biliyorsunuz, tarihimizde bir 'Atabey' sözü, ünvanı vardı. Anlamı da, yine biliyorsunuz; Bey'in, Emir'in, Şehzade'nin, hatta Hükümdar'ın ilimde, idarede, askerlikte mürebbisi, müşaviri, hocası demektir. Atabey, kullanılmış, tarihe geçmiş bir ünvan-ı resmidir... Bu ünvanı taşıyan bir çok Türk büyüğü vardır. Binaenaleyh biz de, Türk'e her alanda atalık etmiş, Türklüğü kurtarmış, istiklaline kavuşturmuş olan büyük Gazi'mize Atatürk diyelim, bu soyadını verelim. Bu bana, şivemize de daha munis, daha uygun gibi geliyor demiştir.Gazi, Naim Hazim hocanın açıklamasını daha yerinde bulmuş, hatta üstada teşekkür etmiş, böylece 'Atatürk' soyadı üzerinde ittifakla durulmuştur......'" (SABAH-17 Ocak 2011)
Yani, Atatürk’e soyadı verilmesinde eski Milli Eğitim Bakanı SAFFET ARIKAN ile NAİM HAZIM ONAT’ın önerileri söz konusudur. Öğretilenin aksine Agop Dilaçar değildir..... Cengiz Özakıncı'nın "Türkiye’nin Siyasi İntiharı Yeni-Osmanlı Tuzağı" kitabı için: link
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
TEK BAŞKOMUTAN
BÜYÜK BAŞBUĞ ATATÜRK'ÜN İSTANBUL VE ANKARA'DAKİ CENAZE TÖRENİ FOTOĞRAFLARI
Fotoğraf albümünü 26 parça halinde...