Translate

1 Kasım 2016 Salı

Kıbrıs'da neler oluyor?






Almanya’nın garantörü AB dışında bir ülke

Kıbrıslı Rumlar 21 Aralık 1963 tarihinde adanın tümünü ele geçirmek ve Kıbrıslı Türkleri aynen Girit’te yaptıkları gibi adadan sürmek ve yok etmek için saldırılara başladıkları vakit kendilerini aslan, Kıbrıslı Türkleri de bir lokmada yutulacak tavuk gibi görüyorlardı dört misli nüfusa ve devlet olanaklarına sahip oldukları için.


Makarios kendini muzaffer bir komutan ve bölgenin en güçlü lideri, Türkiye’yi ve Batı dünyasını da dikkate alınmayacak kuruluşlar olarak addediyordu. Türkiye’nin adada soykırım altında kırılan Kıbrıslı Türkleri bu mezalimden kurtarmak için harekete geçemeyeceğinden, BM’de politik üç beş protesto yaptıktan sonra yerine oturacağından adı gibi emindi. Bu nedenle de 1960 Anayasasında var olan EK 1, Garantiler ve İttifak Anlaşması onun için çok önemli değildi. Nasıl olsa güçlü olan kendisi, zayıf olan da Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’ydi. Her zaman güçlü olanın kuralları geçerliydi ve güçlü olan neyi isterse onu yapmakta serbestti.


Makarios’un, Rum siyasilerin, RMMO komutanı ve subayları ile Kıbrıs Rum halkının görüşleri aynen bu şekildeydi 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan’ın adayı ilhak etmek için Kıbrıs’ta yaptığı darbeye kadar. Darbe ve darbe sonrası 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleşen “Mutlu Barış Harekatı” Kıbrıslı Rum siyasilerin ve Kıbrıs Rum halkının bu inanışını kökünden yıktı ve değiştirdi.


Bizden dört misli fazla nüfusa sahip oldukları için kendilerinin yenilmez ve karşı konulamaz bir ordu olduklarını zannederek BM Barış Gücü’nün ada bulunmasına rağmen, her istedikleri vakit Kıbrıslı Türklerin gözünü korkutmak, sindirmek ve öldürmek amaçlı zayıf ve korumasız Kıbrıslı Türklere saldırmayı bir marifet sayan ve ele geçirdikleri köylerde ellerinde Türk Bayrakları ile gösteriler yapan Rum Milli Muhafız Ordusunun, Türk Ordusu karşısında nasıl ayakları kıçlarına vura vura kaçtıklarının gözleri ile gören canlı bir göz şahidiyim ben.


1974 Mutlu Barış Harekatı ile kendilerinden daha güçlü orduların olduğunu ve Türkiye’nin de gerek gördüğü anda uluslararası haklarını kullanarak adaya müdahale edebileceğini gören ve yaşayan Kıbrıslı Rumlar, o gün bu gündür Türkiye’nin Garantörlüğünü ve garanti Anlaşmasını dillerine dolamaya başladılar. Biliyorlar ki Rum Milli Muhafız Ordusu asla Türk Ordusunun karşısında duramaz ve tutunamaz. Bu nedenle de Türk ordusu adadan gitmediği müddetçe de adanın tümüne hakim olmaları sadece pembe bir düştür ve pembe bir düş olarak kalmaya da mahkumdur.


Makarios’un 1977’de ölümünden sonra başa geçen Kyprianu’dan başlamak üzere başa geçen her Rum Başkanın Kıbrıs Rum halkına verdiği ilk söz, Türkiye’nin garantörlüğünün ve garanti sisteminin kaldırılması, Türk askerinin adadan tümüyle gitmesi ve Türkiye’den gelen kardeşlerimizin tümü ile geri gönderileceği yönünde çalışmak oldu.


Anastasiadis’in, hepimizi enayi yerine koyarak öne sürdüğü gerekçe “Bir AB devletinin garantörünün AB dışından olamayacağı, bu nedenle de Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması, Türk askerinin de geri gitmesi” şekline dönüştü. Bu söylemini de her platforma dile getiriyor artık, özellikle de müzakerelerin devam ettiği bu süreçte.


Anastasiadis bu işe şimdi AB’yi de bulaştırdı ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de Kıbrıs’a yaptığı ziyarette “Kıbrıs için en iyi garantinin AB olduğunu” dile getirdi. Anastasiadis niye acaba bize AB’nin kurucusu ve lokomotifi olan Almanya’nın garantörünün AB dışındaki bir devlet olan ABD olduğundan hiç bahsetmiyor, gerçekten de çok merak ediyorum.



Bu konuda ABD Başkanı Barak Obama’nın resmi bir açıklaması var. -  (the WHITE HOUSEPRESIDENT BARACK OBAMA, The White House, Office of the Press Secretary, For Immediate Release June 07, 2011 - Fact Sheet: U.S.-Germany Security Cooperation
https://www.whitehouse.gov/the-press-office/2011/06/07/fact-sheet-us-germany-security-cooperation) - sayfasındaki bu açıklama ABD ile Almanya arasında Güvenlik anlaşması olduğunu ve Almanya’da 51,000 kişilik bir ABD ordusu bulunduğunu ortaya koymakta.


ABD’nin Almanya’nın garantörü olduğu konusu Detlef Junker’in derlediği, “The United States and Germany in the Era of the Cold War, 1945-1990”, A HANDBOOK Volume 1: 1945-1968, University of Heidelberg, GERMAN HISTORICAL INSTITUTE, Washington, D.C. and Cambridge UNIVERSITY PRESS adlı kitabın 7. Sayfasında da yer alıyor.


AB dışındaki bir ülkenin AB’nin temel direği olan Almanya’da USEUCOM, USAFRICOM, USAREUR, USAFE adlı askeri merkezleri (military Headquarters) ve ordusu olacak ama KKTC’de Türk askeri olmayacak diyor Kıbrıslı Rumlar. Üstüne de bu tutarsızlığı, bu saçmalığı utanmadan, sıkılmadan ortaya atıp savunuyorlar… Pes doğrusu.


Prof.Dr.Ata ATUN
31 Ekim 2016





Kıbrıs Milli Kurtuluş Mücadelesi’nin Kuvay-i Milliye’si olan TMT



Kıbrıs Milli Kurtuluş Mücadelesi’nin Kuvay-i Milliye’si olan TMT önceden örgütlenmemiş olarak var olmasaydı; bugün Kuzey Kıbrıs’ta bağımsızlık bayrağı altında 40 yıldır yaşamakta olan bir Türk Devleti var olacak mıydı?

Bilindiği gibi Rumların, ortak devletin Türk kanadına darbesi ve soykırımına girişmesi üzerine; Türkiye Başbakanı İsmet İNÖNÜ Kıbrıs’a askeri müdahele kararı almış ve askerleri gemilere bindirmiştir. Bu durum karşısında ABD Başkanı JOHNSON; İsmet İNÖNÜ’ye gönderdiği sert bir mektupla harekâtın durdurulmasını istemiştir. Aksi takdirde Akdeniz’deki Amerikan savaş gemileriyle önleneceği tehdidinde bulunmuştur. Bu yüzden İsmet Paşa çok kızmış ve harekâtı durdurmuk zorunda kalmıştır. Böyle bir durumda; Türk askerinin günü geldiğinde Kıbrıs’a çıkacağının bilincinde olan TMT MÜCAHİTLERİ yılgınlık göstermemişlerdir.

İşte o tarihi, efsanevi ve muzcize güç TMT’nin kahraman mücahitleri öyle bir RUH’a sahiptiler ki; halkını kurtarmanın yanı sıra bir Türk Yavruvatan’ının doğmasını sağladılar.

Neydi Milli TMT Ruhu? Türkiye’den Kıbrıs’a gönderilen uzman Türk subayları, Kıbrıs Türk toplumu liderleri ve bazı aydın kişilerin tavsiyeleriyle teşkilata yemin ettirilerek alınan Kıbrıslı Türk mücahitleri; komutanları olan o subaylar tarafından öyle bir sıkı disiplin ve gizlilik içinde eğitilmiş ve yetiştirilmişlerdi ki;kendilerinde mevcut olan Milli duygu, vatanseverlik, cesaret, azim ve kararlılıkla birleşince onları zafere götüren MİLLİ bir TMT RUHU oluşmuştur.

Şimdi Kıbrıs hükümetinin değerli devlet adamlarına bir öneride bulunmak istiyorum. Gerçekleştirilmesini temenni ettiğim önerimin içeriği şudur: Kuzey Kıbrıs’ta Türk toplumunda var olan; sonra da gelecekte katılacak olan genç kuşakların TMT’nin Milli Mücadelelerindeki yeri ve fonksiyonunun her yönüyle iyice anlatılması, TMT Mücahitlerinin sahip oldukları o tarihi “Milli TMT Ruhu” ile beyinlerinin yıkanmasıdır.

Hatırladığıma göre Kıbrıs’ta geçmişte bir gün bir üniversitede gerçekleştirilen sempozyumda Kıbrıs Türk gençliği konusu tartışılırken; bir Kuzey Kıbrıs Devlet büyüğü bu konuda gençlerin ihmal edilmiş olduğunu itiraf ederek acı acı yakınmıştı.

1974 yılında Türkler binbir türlü engelleri aşarak Kıbrıs sorununu, Milli politikaların hedefi istikametinde gerçekleştirerek Kıbrıs sorununu çözümlediler. Düşmanlar bu defa da hazırladıkları hain ve sinsi davranışla kurulmuş bulunan bağımsız Kıbrıs Devleti yapan Milli ve kutsal kavramlardan mahrum etme yolunu seçtiler. Bu arada Türkiye’nin müttefiki olan o ikiyüzlü dostları, bir yandan da yerli işbirlikçileri yeni kuşak gençlerin gönderdikleri ajanlar tarafından beyinlerinin Avrupa Birliği sevdası ile yıkanmasıyla uğraştılar.

Örneğin; Kıbrıs sorunun çözümü için BM Genel Sekreteri Kofi ANNAN’ın hazırladığı planın referandumundan önceki dönemde AB Ajanları yoğun bir çabaya girmişlerdir. Bir yandan yeni kuşak Türk gençlerinin beyinlerini sapık ideolojilerle ve de özellikle de Avrupa Birliği’nin güzellikleriyle yıkamaya çalışırken;öte yandan T.C. ve KKTC Hükümetleri de izledikleri AB’ye katılım politikaları gereği olarak; Türk toplumunun ANNAN Planı’na “EVET” oyu verilmesi yolunda seferber olmuşlardır. Fakat; Türk tarafının %65 “EVET” oyuna karşılık Rum tarafından %75 “HAYIR” oyu kullanılması bütün tarafları hayal kırıklığına uğratmıştır. Ne hazindir ki; o dönemde vatansever Türklerin Milli duygularını ve onurlarını inciten öyle olaylar olmuştur ki, utanç duymamak mümkün değildir.

Örneğin; İŞGALCİ Türk Askeri Kıbrıs’tan çekilsin, Türkiye’den gelen göçmenler ülkelerine iade edilsin, küstahlıklarında bulunulmuştur. Bu arada; TMT’yi aşağılamak için türlü kötüleme de bulunup, suçlamışlardır. Hükümetlerimizin 40 yıldır izledikleri dışa bağımlı politikalara rağmen bütün yavruvatan sahip olduğu bütün Milli Devlet kavramlarını yitirmeden dimdik ayaktadır. Halen onun atmosferini kaplayan kara bulutların dağıtılarak parlak geleceğe kavuşulacağına inancımız tamdır.

Ancak hali hazırdaki durumda gelecekteki kötü ihtimallere karşı hazırlıklı olunabilmesi için bir önerim var: Yediden yetmişe bütün Kıbrıs, Türk halkı; genç bir vücut, bir yumruk gibi birleşmiş olarak o muhtemel tehlikeye karşı hazır bulundurulmalıdır. 


AKILLARI AB SEVDASIYLA BULANDIRILAN KIBRIS TÜRK GENÇLERİNİN BEYİNLERİ, EFSANEVİ MİLLİ TMT RUHU İLE YIKANMALIDIR.

İsmail TANSU / Emekli Albay
Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Merkezi Yayını
Kıbrıs Mektubu-Cilt 26, No:6, Kasım - Aralık 2013



*


“Dünkü anlaşmalara attıkları imzalarını bugün inkar eden kimselerin gelecekteki vaadleri yerine getireceklerine itimat edilmez.” - 1963

“Rum liderliğinin arkasında EOKA’yı yaratan ve hala yaşatmakta olan eli kanlı Rum Ortodoks Kilisesi vardır. Bu kilisenin ezeli ve ebedi siyaseti, Kıbrıs’ı Yunanlılaştırmak, Yunanistan’a ilhak etmektir. Bu siyasette Türk’ün yeri, erimeye mahkum azınlıklara
tahsis edilen yerdir. Tanrı bize Kıbrıs’ta, Eoka’nın ve Eoka’yı yaratan Kilisenin hakim olduğu günleri göstermesin!” - 1980
Dr. Fazıl KÜÇÜK





Tavsiye Kitap:
GİRİT NASIL KAYBEDİLDİ - GİRİT'TEN KIBRIS'A YUNAN YAYILMACILIĞI
Sabahattin İSMAİL




ilgili: