KAFKAS İSLAM ORDULARI KOMUTANLIĞINA ATANMIŞ OLAN NURİ PAŞA,
25 MAYIS’TA GENCE’YE VARINCA ORADA “AZERBAYCAN MİLLİ KOLORDUSU “
ADINDA BİR BİRLİK BULUNDUĞUNU GÖRMÜŞTÜ;
BUNUN MEVCUDU 1000 KİŞİYİ BULUYORDU.
NE VAR Kİ, BU ORDU ASLINDA, BİR “AZERBAYCAN MİLLİ ORDUSU“ DEĞİL,
BİR RUS ORDUSUYDU. BU ORDUNUN 250 SUBAYINDAN SADECE 23’Ü MÜSLÜMAN, GERİ KALANLARI İSE
ÇARLIK ORDUSUNDAN KALAN RUS, UKRAYNALI, GÜRCÜ, HATTA ERMENİ SUBAYLARI İDİ.
AZERBAYCANLILAR BU KOLORDUYA ISINAMAMIŞLARDI VE BUNA KATILMAK İSTEMİYORLARDI.
Nuri Paşa, bu kolorduyu lağvedip yerine yeni bir Azerbaycan Kolordusu kurmayı gerekli gördü. Yeni Azerbaycan Kolordusu, dört piyade alayından oluşan iki piyade tümeninden meydana getirilecek, alaylar çeşitli yerlerde kurulacak, silah altına alınacak erlerden dört piyade alayı oluşturacak, tabur, alay ve tümen komutanları Osmanlı subayları olacak, daha sonra bunların yerlerini yetişecek Azerbaycanlı subaylar alacak, kurulacak alayların iaşesini yerel yönetimler aracılığıyla mıntıka ve mevki komutanları Azerbaycan Hükümeti hesabına sağlayacak, Rus Ordusu’nda generallik yapmış Azerbaycanlı Aliağa Şıhlinski, yeni Azerbaycan Kolordusu’nun komutanlığına getirilecek idi.
Azerbaycan millî Ordusu bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dayanacağı silahlı güç olacak, Bakü Harekâtı’nda bu kuvvetlerden istifade edilebilecek, ilerde Osmanlı birliklerinin yerini alacak ve Azerbaycan bağımsızlığının garantisi olacak idi. Nuri Paşa’nın çalışmaları bu yönde olmuş, ama sonuçlanamadan kalmıştır.
Şark Orduları Grubu Haziran 1918’de bir de Osmanlı “Şark Orduları Grubu“ kurulmuştur. 6., 3., ve 9. Ordulardan oluşturulan Şark Orduları Grubu Komutanlığına, Enver Paşa’nın amcası Halil Paşa (Kut) getirilmiştir. Kafkas İslam Ordusu’nun silah ve cephane ikmali Şark Orduları Grubu’nca yapılmıştır. Bakü Harekâtında da Kafkas İslam Ordusu’nun asıl vurucu gücününü Şark Orduları Grubu’ndan gönderilen birlikler oluşturmuştur.
Bir değerlendirme :
Yusuf Hikmet Bayur’un değerlendirmesine göre: “Enver Paşa, Azerbaycan’ı düzenli ve güçlü bir devlet yapmak ve Bakü’yü kurtarmak isteğindedir. Bu istekte petrolle ilgili düşünceler varsa da esas amaç ulusaldır, millidir. Bu amaçla Romanya’dan geri gelen birliği ve yurtta kalmış son kuvvetleri Kafkas ve Kuzey İran’a göndermiştir. Öbür yandan Ruslar, Bakü’yü bırakmamak kararındadırlar. Almanlar ise Bakü petrollerine göz dikmişlerdir ve orasının Rusların elinde kalmasını daha uygun bulmaktadırlar.
Enver Paşa, Bakü ve Kafkas işini elden geldiği kadar Almanlardan gizli olarak ve bir soysop işi sayarak yönetmektedir. Amcası Halil Paşa’yı (Kut) “Şark Orduları Grubu“ komutanı adıyla ve kardeşi Nuri Beyi (Killigil) fahri ferik yaparak “İslam Ordusu Komutanı“ adıyla Azerbaycan’a göndermiştir, görevi bir Azerbaycan ordusu kurmak ve Bakü’yu almaktır....
Kafkas Türklerini Rus boyunduruğundan kurtarmak ve Ermenilere karşı korumak doğru bir siyasa sayılabilir.“ (1) Bayur, bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra, “Ancak bu yapılırken Suriye’nin, İngilizlere karşı savunulamayacağı da düşünülerek orada sımsıkı cepheye yapışıp bir karış geri gitmemek strateji ve taktiğine başvurmamak gerekirdi“ diyor.
Çünkü, 1918 Eylülünde Suriye ve Filistin’de on binlerce Türk yok olmuştur.
Kafkas İslam Ordusu’nun Azerbaycan Harekâtı ve Bakü Savaşları Göyçay muharebesi (17 ve 30 Haziran 1918) 5. Kafkas Tümeni’nin 9. alayı 10 Haziran 1918 günü Gence’ye varmış ve Nuri Paşa’nın emrine girmişti. Bu alaya bağlı Gence Müfrezesi, hemen ertesi gün Gence’deki Ermenilerin silahlarını toplamış ve Ermenileri itaat altına almıştır. Müfreze kendisine verilen bu görevi, Ermenilerin direnmelerine rağmen, 12 Haziran’da başarıyla yerine getirmişti.
Bu sırada 30 taburluk bir Ermeni-Rus Bolşevik kuvvetinin Bakü’den Gence’ye doğru ilerlediği ve 15 Haziran’da Göyçay kasabasına yaklaştığı haberi alınmıştı. Gence için tehdit oluşturan bu ilerleyişi durdurmak amacıyla, Gence’ye henüz gelmiş olan 10. Kafkas Alayı, ayağının tozuyla alelacele, Yarbay Osman Bey’in komutasında Göyçay mıntıkasına, yani savaşa sevkedildi. Alay, Göyçay’a ulaştıktan sonra, doğuya doğru ilerledi ve 17 Haziran’da 28. tabur alelacale düşmana karşı keşif taarruzuna kaldırıldı.
28.Tabur, gerekli emniyet tedbirleri alınmadığından Bolşeviklerin pususuna düştü; bir anda cepheden ve yandan açılan ateş altında kaldı ve geri çekildi. 28. Taburu kurtarmak için cepheye sürülen 29. Tabur da sarp bir yerde ilerlerken Bolşeviklerin karşı taaaruzuna uğradı. 29. Tabur da kanlı bir muharebeden sonra esas mevzilerine çekildi. Muharebede toplam 200 zayiat verildi, 2 top ve 2 makineli tüfek Bolşeviklerin eline geçti.
Nuri Paşa, 1 Temmuz’da Başkumandanlık Vekâletine şunları yazmıştır:
“Güney Kafkas İslamlarından birlikler teşkil etmenin umulduğundan daha güç olduğu anlaşılmıştır. Azerbaycan harekâtının zaman kaybına tahammülü yoktur. Askeri eğitimi olmayan gönüllülerden esasen pek az istifade edilebilmektedir. Bakü meselesinin halli Osmanlı nüfuzunun ahali indinde kıymetini muhafaza için lâzımdır. 5. Tümenin takviyesine âcil ihtiyaç vardır. Aksi takdirde vaziyetimiz iyi değildir.“ (2)
Cephedeki duruma gelince:
Bir durgunluktan sonra, 30 Haziran’da topçu ve makineli tüfek desteğinde taarruza geçen Türk birlikleri Göyçay ve Karameryem havalisini Ermeni ve Bolşevik Ruslardan temizlemişerdir. Düşman, gerisinde çok miktarda silah bırakarak bozgun halinde doğu istikametinde çekilmiştir.
Bakü yolunda bir dizi muharebe Kafkas İslam Ordusu’nun Azerbaycan’ı kurtarma harekâtı, Göyçay muharebesiyle başlamış, Bakü’nün kurtarılmasına varıncaya kadar bir dizi muharebe ile devam etmiştir.
Bunlara kısa kısa değinip geçiyoruz..
Haziran-Temmuz 1918: Türk birlikleri, güneyde Salyan mıntakasında, 2000 kişilik bir Menşevik ve Ermeni kuvveti ile iki defa çarpıştı. 28 Haziran tarihindeki ilk çarpışmada Türk birliğinden 12 er şehit oldu, 17 er yaralandı. Düşman kuvvetinin büyük bölümü imha edildi.
6 Temmuz 1918: Aksu kasabası kurtarıldı.
7-13 Temmuz 1918: Altı gün süren çetin muharebeler sonunda Kürdemir kurtarıldı ve doğu yönünde çekilen Bolşevik Ermeni ve Rusların takibine devam edildi.
14-20 Temmuz 1918: 13. Kafkas Alayı, 14 Temmuz’da çarpışarak Şamahı’yı ele geçirdi ve ileri harekâtına devam etti. Bu çarpışmada 28. Tabur Komutanı Yüzbaşı İzzet Efendi ile 4 er şehit oldu, 20 er yaralandı.
27-28 Temmuz 1918: Türk kuvvetleri düşmanı takip ederek Bakü’ye 70 kilometre kadar yaklaştı. Çarpışmalar devam etti. Ordu Hacıgabul Cengibostan hattına dayandı. Kafkas İslam Ordusu birlikleri, kuzey ve güney grupları diye iki koldan Bakü’ye doğru yürüşünü sürdürdü. Demiryolu boyunca ilerleyen Güney Grubu 26 Temmuzda Karasu İstasyonunu, 27 Temmuzda da Hacıgabul istasyonunu ele geçirdi. Kuzey Grubu da 28 Temmuz günü Cengibostan mevkiini ele geçirdi. Böylece, Bakü’ye yöneltilen kıskaç daraltıldı.
30 Temmuz - 3 Ağustos 1918: Kuzey Grubu, 30 Temmuzda yeniden Bakü’ye doğru taarruza geçti. Bakü-Derbent demiryolu üzerindeki Sumgayıt istasyonuna kadar düşmanı takip etti. 1 Ağustos’ta Bakü’ye 2 kilometre kadar yaklaştı. Burada Bolşeviklerin deniz ve hava unsurları da muharebeye katıldı. Hazar Denizi’nde bulunan harp gemilerinden Türk mevzilerine topçu ateşi açıldığı gibi, Bakü’den kalkan uçaklar da bu bombardımana katıldı. Dört gündür devam eden muharebeler 2-3 Ağustos gecesi de karşılıklı top ve makineli tüfek ateşleriyle devam etti. Ancak, Türk topçu cephanesinin yetersizliği yüzünden Bakü’yü savunan Ermeni-Rus ve İngiliz birleşik gücüne kesin bir darbe vurulamadı.
Birinci Bakü taarruzu (5 Ağustos 1918)
Bakü’ye karşı Türk taarruzu 5 Ağustos 1918 sabahı saat 04.25’te şiddetli top ateşi desteğinde başladı. Şark Cephesi Komutanı Mürsel Paşa, “taarruzun çok başarılı bir şekilde geliştiğini, şehrin yangınsız ve zararsız zapt olunacağına ümit ettiğini“ Kafkas İslam Ordusu Komutanlığına rapor etmişti. Fakat öğleden sonra topçu cephanesi tamamen tükenmiş ve top ateşi kesilmişti. Bunu gören düşman karşı taarruza geçti. Topçu desteğinden mahrum olarak ilerlemeğe çalışan piyadeler çok kayıp verdi.
Türk birlikleri Bakü’ye 4 kilometre mesafede olan Heybet-Bileceri demiryolunun batısındaki hatta çekilmek zorunda kaldı. Düşman, ölü ve yaralı olarak 2000 zayiat vermişti. Kafkas İslam Ordusu’nun taarruza katılan kuvvetlerinin zayiatı ise şuydu: Subaylardan 9 şehit ve 19 yaralı; erlerden 139 şehit ve 444 yaralı. Toplam: 148 şehit ve 463 yaralı.
5. Kafkas Tümeni, Gence’ye varışından Bakü taaruzuna kadar geçen süre içinde (yani 15 Haziran - 5 Ağustos 1918 tarihleri arasında), birçok muharebeye girmiş ve mevcudunun yarısını kaybetmişti. Bakü önlerinde ancak 3.500 kadar muharip Türk askeri kalmıştı.
Nuri Paşa, takviye için yeniden iyi eğitimli 5.000 asker, dört ağır top bataryası, 28.000 top mermisi, 1500 sandık tüfek mermisi, 20 araç istedi. Azerbaycan’ın çeşitli yörelerinde görev yapan Türk birliklerinin de Bakü önünde toplanmaları gerekli görüldü.
Almanya, Türk askerinin Bakü’ye girmesini önlemeye çalışıyor.
Almanya, Bakü petrollerine göz dikmişti. Hırslıydı. Osmanlı devletinin Azerbyacan harekâtına şiddetle karşıydı. Gürcüleri de araya koyarak, Türk kuvvetlerinin ikmal yollarını kesiyordu. Bu yüzden Bakü üzerine yürüyen Türk kuvvetleri cephane sıkıntısından kıvranıyordu. Çok kez taaruzlar cephanesizlik yüzünden yarıda durduruluyordu. Almanya, Osmanlı Hükümetine akıl almaz baskılar yapıyor, tehditler savuruyordu. Öyle anlar olmuştu ki, Bakü yüzünden Almanya ile Osmanlı Devleti neredeyse silahlı çatışmanın eşiğine kadar gelmişlerdi. Şark Orduları Grup Kumandanı bir telinde “icap ederse Almanlarla harp etmekten çekinmeyeceğim“ demişti. (3)
Kafkas İslam Ordusunun birinci Bakü taarruzu üzerine Almanya’nın Osmanlı Hükümeti üzerindeki baskıları daha da artmıştı. Almanlar, Türklerin Bakü’ye girmesine kesin olarak izin vermeyeceklerini Rusya’ya da yazı ile taahhüt etmişlerdi. Bakü’nün Rus elinde kalması Almanya için önemliydi.
27 Ağustos 1918 günü Almanya ile Sovyet Rusya bir anlaşma imzalamışlardı. Anlaşmanın dördüncü bölümünde şu hükmler yer almıştı:
“Rus Hükümeti, Almanya’nın Gürcistan’ı bağımsız bir devlet olarak tanımasını onaylar. Kafkasya’da Brest-Litovsk Antlaşmalarıyla Türkiye’ye bırakılmış olan üç sancak’ın dışında herhangi bir hükümetce yapılacak askerlik hareketlerlerine Almanya hiçbir yardımda bulunmayacaktır. Bu bakımdan Almanya bir üçüncü devlet ordusunun Bakü sancağına ve ona bitişik Cevat, Şamahı ve Guba sancaklarının gösterilen kısımlarına girmemesi için nüfuzunu kullanacaktır. Rus Hükümeti Bakü petrol üretimini arttırmak için elinden geleni yapacak ve bunun dörtte birini Almanya’ya verecektir.“ (4)
Bu anlaşmanın Türk kuvvetlerinin Bakü’yü Ruslardan ve Ermenilerden kurtarmak üzere oldukları bir sırada yapıldığı açıktı. Almanya, Bakü petrollerinden pay alma karşılığında Bakü şehrini ve çevresindeki sancakları Rusya’ya bırakıyordu. Buralara Türk askerini sokmamayı Rusya’ya taahhüt ediyordu. Dahası, Kafkaslarda askeri harekâtta bulunmakta olan Türkiye’ye hiçbir yardımda bulunmamayı yükümleniyordu.
Yani Almanya, petrol için, müttefi ki Türkiye’yi sırtından hançerliyordu. Yaptığı bu anlaşmanın bir örneğini de, utanmadan, ertesi gün götürüp Babıâli’ye sunmuştu! (5) Fakat, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Kafkas İslam Ordusu hazırlıklarını tamamlıyıp Bakü’ye yürüyecekti. Ve yürümüştür.
15 Eylül 1918 tarihinde Bakü işgalden kurtarılmıştır. O tarihten yaklaşık yüzyıl geçmesine rağmen Azerbaycan’ın kurtuluşu uğrunda toprağa düşmüş olan aziz şehitler hiçbir zaman unutulmamış, hep saygıyla anılmışlardır.
Bu gün Bakü’de, Azerbaycanlı şehitlerin uyuduğu Şehitler Hıyabanı’nda yer alan ve Türk şehitlerine saygının ifadesi olarak yapılmış anıtın halk tarafından ziyaret edilmesi Tükiye-Azerbaycan kardeşliğinin en büyük örneğidir.
Dr. Bilâl N.ŞİMŞİR
E. Büyükelçi-Tarihçi-yazar / PDF
1) Bayur, op.cit., s. 213-214
2) Yüceer, op.cit., s. 85
3) Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara: 1957, Cilt 3, Kısım 4,. s. 317
4) Ibid., s. 225-228
5) Ibid., s. 225
EK:
Birliğin Dağılması
Yıldırım Orduları Grubu'nun Filistin cephesinde Nablus Hezimetine uğraması ve sonrasında Edmund Allenby komutasındaki Britanya Ordusu'nun süratle ilerleyerek Şam ve Halep'i işgal etmesinden sonra Osmanlı Devleti ateşkes istemek zorunda kaldı. 30 Ekim tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi'ne göre Osmanlı Devleti'nin savaştan önceki sınırlarına çekilmesi gerektiğinden Kafkas İslam Ordusu 16 Kasım’da Bakü’yü terketti ve 15 Aralık 1918 tarihinde Osmanlı askerlerinin Azerbaycan'dan çekilmesi tamamlandı.
Kafkas İslam Ordusu'nun askeri kısmının çoğu Doğu Anadolu'ya döndüğünde 15. Kolordu'ya katıldı. Daha sonra komutanlığına Kâzım (Karabekir) Paşa'nın atanacağı bu kolordu ile Ali Fuat Paşa'nın Filistin Cephesinden salimen Ankara'ya getirdiği 20. kolordu, Kurtuluş Savaşı başladığında silahlarını teslim etmeyen ve askerlerini de terhis etmemiş olarak işgalcilere karşı koyan iki güç odağı olmuşlardır.
1920 yılında Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti bolşevik işgaline uğrayarak yıkıldı.
Çanakkale'de Şehit Düşen Azerbaycan Türkleri
Tarihte bir Yüz Karası
Boraltan Köprüsü Olayı, İnönü'nün günahı....