Translate

26 Kasım 2020 Perşembe

AŞI

 


AŞI


“Bir cisim yaklaşıyor.” Başlıklı  yazımı okumuşsunuzdur.

O yazıda Kasım ayı sonuna kadar “aşı” dünyaya gelecek demiştim.

Yanılmışım.

Aralık ayında gelecekmiş.

Ama görünen o ki; giderek artan dozda "aşı" reklamajı devam edecek,

Aslında aşı Rusya ve Çin’de iki ay önce dünya’ya geldi.


Ama her iki ülke sadece kendi yurttaşlarına ve özellikle “stratejik” öneme sahip yurttaşlarına bu aşıyı yapmak ile başladı bu işe.

Bir dedikoduya göre Türkiye’den de bazı kodamanlar bu aşılara ulaşarak bu aşıları yaptırıyorlarmış.

İşimiz dedikodu değil.

Ama Aralık, ama Nisan ayında ülkemizde de kitlesel aşılama programı başlayacak.

Aşılama başlangıçta elbette “zorunlu” olmayacak.

Çünkü nüfusa oran ile önce çok az aşı gelecek.

Ama kısa bir süre sonra ağzımızdan, burnumuzdan aşı fışkıracak.

Birbirleri ile rekabet halinde olan aşı üreticileri çok kısa bir süre sonra ülkemizde de cirit atacak.

Arz, talebin üzerine çıkacak ve doğal olarak “talep” arttırıcı politikalar devreye girecek.


Mesela:

Ben bu hastalığı geçirdim kardeşim. Bağışıklığım var diyenlere : Yok öyle mama diyecekler. Bu hastalığı bir geçiren, bir daha geçiriyor. Gel buraya diyecekler.

Sakın inanmayın. Yok öyle bir şey!..


Mesela:

Aşı vurulmayan seyahat edemeyecek diyecekler,


Mesela:

Aşısız insanlar devlet ile olan ilişkilerini yürütemeyecek, e-devlet üzerinden işlem yapamayacak diyecekler,

Ve nihayet, bol miktarda aşı stoğu biriktiğinde aşı olmak “zorunlu” hale gelecek.


İşte o zaman ne yapacaksınız?

Aşı olmamak gibi insani bir hakkınız elinizden alındığı zaman ne yapacaksınız?

Ben o günler için size birkaç tüyo vereyim:

Muhtemelen ülkemizde size ücreti karşılığında  sahte “aşılanmış.” Belgesi veren özel sağlık merkezleri peydah olacak.

Olur mu öyle şey?!..

Olur.


Bu gün Covid + olduğu halde ücreti karşılığında Covid – raporu veren hastaneler var.

Elbette para karşılığında “biz bu adamı aşıladık!..” diyen hastaneler de türeyecektir.

Yapışacaksınız o şerefsizlere..

Bu işler illegal işler. Sakın tenezzül etmeyin.


Veya,

Mutlaka bir aşı olacaksanız önünüzde iki alternatif var.

1- Geleneksel yöntemler ile üretilmiş aşılar,

2- Modern teknoloji ile üretilmiş aşılar var.


Rus ve Çin aşıları geleneksel,

Diğerleri modern ve ilk kez kullanılan bir teknoloji ile üretildi.

Kanunen yaptırmak zorunda olduğunuzda,

Benim önerim “geleneksel” aşılardır.

Şimdi “geleneksel” aşılar üzerinden polemik yapan bir takım arkadaşlar olacak. Geçin kardeşim o zayıf internet bilgilerinizi. Bir bildiğimiz var ki söylüyoruz…


Peki zorunlu olmaz ise?

Ben hiç kimseye aşı ol veya olma demem.

Ama ne ben Covid aşısı yaptırırım ne de çocuklarıma yapılmasına müsaade ederim.


Dr.Bilgehan Bilge / 26 Kasım 2020




BİR CİSİM YAKLAŞIYOR!..

(Dikkat çok uzun bir yazı)


Dünyada özellikle son iki haftadır yoğunluğu giderek artan bir haber akışı var.

Haber başlıkları kabaca şöyle:

“Covid’in ikinci dalgası başladı!..”

“Önlemleri gevşeten ülkelerde tekrar sıkı önlemler alınmaya başladı!..”

“İngiltere panikte!..”

“Ürkütücü tablo!..”

“Prof bilmemkimden korkutucu açıklama geldi!..”

“Salgın patladı!..”


Dünyadan böyle haberler gelir de bizim sesimiz az mı çıkar?. Bizim medya daha fazla bağırıyor!..

İlgili ve yetkililer feryat figan ediyor.


“Vaka sayısı çığ gibi artıyor!..” Test sayısını çığ gibi arttırdığın için az da olsa tespit ettiğin vaka da artıyor.

“Sağlık sektörü çöktü!..” Özel hastanelere Covid hasta ödemesini kaldırırsan bütün hastalar devlete hücum eder ve sen hasta patladı zannedersin. Ama bu istatistiklerine yansımaz.

“Hastanelerde doluluk oranı %80’lere ulaştı!..”


Türkiyede hasta yataklarının %80’i covid hastaları ile mi dolu? Hayır. Özel hastaneler haklı sebeplerle Covid ve Covid şüpheli hastaları devlet hastanelerine sevk ettiler. Bu da devlet hastaneleri yatak doluluk oranında göreceli artış yaptı.


“Sağlık profesyonelleri şehitlerimiz hızla artıyor!” Doğru. Ama kaybettiğimiz arkadaşlarımız dün hastalığa yakalanıp bu gün hayatlarını kaybetmediler. İçlerinde aylardır, haftalardır tedavi altında olanlar çoğunlukta.


Hem Türkiye hem de dünya istatistiklerine ilk baktığınızda dikkatlerden kaçmayacak şekilde salgının arttığını görüyorsunuz.

Özellikle İngiltere, Fransa, İspanya ve Türkiye gerçekten de ikinci dalgayı çoktan yakalamış gözüküyor.

ABD de ise durum oldukça farklı. Onlar ilk dalganın azalma dönemini yaşıyor. Yani günlük hasta sayısı bu ülkenin pik yaşadığı Temmuz ayına kıyasla (Günlük 75-80 bin vaka) üçte bir oranında azalarak devam ediyor.

Ama İngiltere öyle değil.

İngiltere bildiğiniz gibi Nisan ayında yıkılıyordu. 

Günlük hasta sayısı 7-8 binlere kadar çıktı. 

Ama Temmuz ve Ağustos ayları boyunca bu ateş sönmüştü ve 500-1000 hastaya kadar gerilemişti.

Şimdi görüyoruz ki son günlerde vaka sayısı tekrar 2000-3000’lere doğru bir artış içerisinde.


Benzer durum İspanya, İtalya,Fransa ve pek çok ülke için de geçerli.

Yani özetle “adamlar haklı.” 

Pek çok ülkede testi pozitif çıkan vaka sayısında gözle görülür bir artış var.

Bizim ülkemizde de öyle. 


Bildiğiniz gibi iki ay önce 900-1000 olan pozitif hasta sayımız nerede ise 1500-1700  bandına kadar yükseldi.

Normal şartlarda bu yükselişi biz Ekim ayından sonra bekliyorduk.

Virüs bizi yanılttı ve bir ay erken davranarak ikinci dalgayı başlattı.

Diyorsunuz!...

Yanılıyorsunuz!...

Biraz daha detaya girin. Bakış açınızı biraz değiştirin.

Ortaya farklı ve bambaşka bir tablo çıkacak.


İkinci dalga başladı denilen ülkelerin tamamında günlük test sayısı iki, üç, hatta beş kat arttırılmış.

Ve doğal olarak tespit edilen vaka sayısında da göreceli bir artış yaşanmış.

Mesela biz salgını kontrol altına aldık dediğimiz tarihlerde 35-40 bin test yapıp 900-1000 hasta tespit etmişiz.

Test sayısını nerede ise iki-üç kat arttırdığımız halde tespit edilen hasta sayısı yarım kat bile artmamış.


Haydi bizim istatistikler biraz şaibeli diyelim.

Benzer durum İngiltere, İspanya,İtalyada da aynı.

Günlük test sayısını son günlerde on kat arttıran ülkeler var. 

Ama buna mukabil vaka sayısında artış bizdeki gibi ya yarım kat ya da biraz daha fazla yükselmiş.

Test sayısı sabit ülkelerde ise vaka sayısında bırakın patlamayı tam tersi ciddi düşüş olanlar var.

Her iki yarı kürenin de baharları başladı. Kuzey yarı kürede son bahar, güney yarı kürede ise ilk bahar başladı. Yani tüm dünyada bu tip virüsler için salgın mevsimine beraber girdik.

Beklenenin tam tersine tüm dünyada günlük toplam vaka sayısı 290-300.000 lerden 190.000 lere doğru hızla azalmaya başladı.

Ölüm oranlarındaki azalma çok daha iyi seviyelerde.

Üstelik tüm dünyada yapılan test sayısı ciddi şekilde yükselirken.

Pekala hepimizin kolayca ulaşabileceği bu bilgiler elimizde mevcutken.

Tüm dünyadan yükselen çığlıkların bir anlamı olmalı değil mi?

Tüm veriler ortada iken şöyle bir açıklama duydunuz mu yetkililerden?


“Dünya’da günlük ölüm sayısı son on gün içerisinde ciddi bir düşüş gösterdi. Günlük kaybımız 6.362’den 3.816’ya geriledi.”

”Dünya’da testi pozitif çıktığı halde hastanede tedaviye ihtiyaç duymayan hasta sayısı iki kat arttı.”

“Hastanelerde tedavi gören hastalarımızda iyileşme oranı Nisan ayına göre dört kattan fazla yükseldi. Artık daha bilinçli ve etkin tedavi protokolleri uygulanıyor.”


Yukarıda yazılanların eksiği var, fazlası yok.

Ama tek bir yetkilinin ağzından bu ve buna benzer pozitif haber çıkmıyor. 

Tam tersine!..

Toplumlara veriyorlar dehşeti, veriyorlar korkuyu..

Neden yapıyorsunuz kardeşim? deyince de bahaneleri hazır.

“Gerçekleri söylersek rehavete kapılırlar!..”

Bak sen şu işe!..


Tüm Avrupa’da önlemler (!) hızla ne zaman gevşetildi?

Mayıs 2020 tarihinde.

Bu gevşekliğin ceremesinin ne zaman ortaya çıkması gerekiyordu?

10 bilemedin 15 gün sonra.

Pekala Mayıs’dan itibaren tüm gevşemeye rağmen ne oldu?

Beklenenin aksine vaka sayısı hızla düştü!..

Bu düşme üç ay sürdü.

Şimdi test sayılarını ikiye, üçe ve hatta on katına çıkartarak yaratılan “suni” ikinci dalga’nın asıl sebebi ne?

Ah benim gariban arkadaşlarım.

Son günlerde şiddeti giderek artan korkutucu “suni” haberlerin tek bir sebebi var.


Aşı bulundu aşı!...

ABD destekli üç merkezde,

Seri üretime geçildi bile.

Eminim bu gün bile depoları milyonlarca aşı ile dolmaya başlamıştır.

Rusya aşılama programına başladı bile!.. (Rus yetkililer bir ayda iki-üç milyon aşı üretme kapasiteleri olduğunu söylediler. Rusya’nın nüfusu göz önüne alınırsa?..)


Rus aşısını bilemem. Ama diğerlerinden en az bir tanesi iki aya kalmaz ülkemizde.

O yüzden mesnetsiz “dehşet senaryoları” sizleri üzmesin.

O yaklaşan cisim aşı!..


Dr.Bilgehan Bilge / 8 Eylül 2020

Önemli Not: Bu yazı aşı yaptırın veya yaptırmayın önerisi içermez. Sadece yaşadığınız ve bir süre şiddeti giderek arttırılacak olan ve sizleri dehşet, paranoya, histeri ve çaresizlik içerisine sokmaya yönelik bir pazarlama taktiğinden haberdar etmek için kaleme alındı.



!!!