Translate

14 Şubat 2016 Pazar

İngiltere ve Fransa'yı Türkler kurtardı











İspanya, 1500’lü yılların özellikle ikinci yarısında Avrupa’nın en güçlü Hıristiyan krallığı olarak öne çıkmıştır. Avrupa’nın yarısına yakın bir bölümünde etkili olan İspanya Krallığı, Katolik dünyasının da lideri durumundaydı. Aynı dönemlerde bir cihan İmparatorluğu olan Osmanlı Devleti ise İspanya’nın en önemli rakibiydi. Osmanlılar, Katoliklere karşı Protestanları destekleyen bir politika izliyordu. Böylelikle Katolik İspanyolların düşmanı olan Protestanları da kullanarak, bu önemli rakiplerini zayıflatacaklarını biliyorlardı.


Aynı yıllarda Protestan İngiltere de, İspanya’nın düşmanları arasındaydı. İspanyol donanmasının bir bölümü Amerika kıtası kıyılarında İngiliz gemilerinin önündeki en büyük engel olarak dururken, diğer bir bölümü de, İngiltere kıyılarının karşısındaki Hollanda’da bulunuyordu. Bu durum nedeniyle İngilizler, İspanyolların İngiltere’yi işgal etmesinden korkuyordu. İngilizler, 1580-1590 döneminde, İspanyollardan kurtulmanın yolunun Osmanlılar ile işbirliği yapmaktan geçtiğinin bilincindeydi. Çünkü önlerinde Fransa örneği vardı. 


Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Fransa Kralı 1. François’nın daveti ile Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı savaş gemileri, Toulon başta olmak üzere Akdeniz’deki Fransız limanlarına demir atmıştı. Buradan İspanya kıyılarına saldırılar düzenleyen Osmanlı kadırgaları, İspanyolları fazlasıyla meşgul etmiş, çok da zarar vermişti. Bu örneği bilen İngilizler, Osmanlı padişahından yardım istemeye karar verdi.


Söz konusu kararı, 1587 yılındaki mektup trafiğinden öğreniyoruz. Bu mektupların varlığı da, John Ezard imzasıyla, 1 Haziran 2004 tarihinde, The Guardian gazetesinde yayınlanan, “Türklere hangi nedenden ötürü teşekkür etmeliyiz” başlıklı bir haber ile ortaya çıktı.


Haberde, Kraliyet Koleji öğretim üyesi Jerry Broton’un, “1588 yılında, Hollanda’ya getirdiği gemilerle İngiltere’yi işgale hazırlanan İspanya, Osmanlı donanmasının Akdeniz’e yayılması ve manevralar yapmaya başlaması üzerine, elindeki deniz gücünü ikiye ayırmak zorunda kaldı. Bu durumdan faydalanan İngilizler de İspanyolları yendi” şeklindeki değerlendirmesine yer vermektedir.


Jerry Broton, bu bilgilerini, İngiliz Kraliyet arşivlerinde bulduğu bazı belgelere dayandırmaktadır. Söz konusu belgelerden biri, Kraliçe’nin askeri danışmanı Sir Francis Walsingham’ın, İstanbul’daki İngiliz elçisi William Harborne’a gönderdiği, 9 Mart 1587 tarihli bilgilendirme mektubuna yanıt verdiği 24 Haziran 1587 tarihli mektuptur. Bu mektupta, Sir Francis Walsingham, “İspanyolların güçlü hatta yenilmez armadası diyebileceğimiz donanmasını, ancak Osmanlı İmparatorluğu durdurabilir” demektir.


Ayrıca verilen görevleri layıkıyla yerine getirdiğini belirttiği İngiliz elçiye, İstanbul’daki başarılı çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, Padişah 3. Murat’ın İspanya Kralı Philip ile anlaşma yapmamasına Kraliçe’nin çok memnun olduğunu, bunu da Türk Sultanına özellikle söylemesini istemektedir. 


Bunun dışında Osmanlıları, Akdeniz’de, İspanya, İtalya ve Kuzey Afrika kıyılarında saldırılar düzenleyerek, İspanyolları zayıf düşürmeye ikna etmesi için Padişah ve vezirlerle görüşmeler yapmasını, İngilizlerin çok iyi insanlar olduğunu anlatmasını da istemektedir.


İngiltere elçisi William Harborne, hemen harekete geçerek, Padişah 3.Murat’a bir mektup sunacaktır. Mektupta en çok dikkat çeken unsur, elçinin konuyu dini inançlar üzerinden anlatarak Padişahı etkilemeye çalışma düşüncesidir. Elçi Harborne, İspanya Kralı için, “Papa ve sadık müttefiki putperest-kâfir Katolik kral” ifadesini kullanmaktadır. Elçi, devamında, “Yüce Tanrı’nın size verdiği kuvvet ile ortak düşmanımız tüm putperest kâfirleri yok edeceğinizi umuyorum. Zavallı bir kulunuz olarak size yalvarıyorum, putperest kâfir İspanya üzerine büyük bir donanma sevk etmezseniz bile hiç olmazsa 60 ya da 80 kadırga gönderin” demektedir.


Mektubun devamı ise daha da ilginç bir hale gelmektedir. Elçi Harborne, Padişah 3. Murat’a, “Kraliçe Elizabeth, bir kadın olduğu halde Tanrı’nın, putperest kâfirlerle savaşma emrini yerine getirmek için çabalıyor. Size her zaman sadık kalan Kraliçe’yi bu en zayıf zamanında yalnız bırakırsanız, size inanan, güvenen tüm dünya şaşıracaktır, ve taraftarlarına hak ettikleri cezayı vermiş olacaksınız. Tanrı sizin aracılığınız ile putperest kâfirleri cezalandıracaktır” sözleriyle adeta yalvarmaktadır.


Bu mektupların ayrıntılarının kamuoyu tarafından bilinmesi, İngiltere’de tartışmaları artırdı. Bazı İngiliz tarihçiler, konuya ilişkin Türkiye’ye müracaat edilmesini, Osmanlı arşivlerinde, adı geçen döneme ve Padişah 3. Murat’a ait belgelerin de incelenmesini önerdiler. Söz konusu önerinin Türkiye’deki resmi makamlar tarafından kabul edilmesinin ardından Osmanlı arşivlerinde yapılan araştırmalarda, 3. Murat’ın, Kraliçe Elizabeth’e gönderdiği bir mektup bulunacaktır.


Padişah mektubunda özetle, “Sizden önce Osmanlı Sultanları ile dostluk kuranlar nasıl saygı görüp, tarafımızca korunma altına alındılarsa İngiltere Kraliçesi Elizabeth de aynı muameleyi görecektir. Elçiniz aracılığı ile bizden istediğiniz donanma yardımını dikkate alacağız. Önümüzdeki ilkbahar aylarında büyük bir donanmayı göndereceğiz. Ülkenizin dostluğu aynı şekilde devam ederse, Osmanlı Devleti de sizi sürekli koruyacaktır” demektedir.


Padişah 3. Murat’ın Kraliçe Elizabeth’e gönderdiği mektup ortaya çıkınca, konu başka bir boyut kazandı. İngiltere Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Trevor Philips’in, söz konusu mektuplardan hareketle, “İngiltere Kraliçesi Elizabeth, Türklerin yardımı sayesinde İngilizlerin elinden kurtulmuştur. Bu bilgi ülkenin resmi tarihine eklenmelidir” yönündeki açıklaması, ülke kamuoyunu ikiye böldü. 


Tarih biliminin gereği söz konusu bilginin eğitim-öğretim programında yer almasını isteyenlere karşı çıkanlar, İngilizlerin, 400 yıl önce bir ara Türklere muhtaç duruma düşmesini yeni kuşakların bilmesinin iyi bir etki yaratmayacağını savunmaktadır. 


Tüm tartışmalara rağmen, bu bilgi resmi tarihe eklenmemiştir. 


Söz konusu durum bize Fransa’ nın tutumunu hatırlatmaktadır. Bilindiği üzere Fransa Kralı 1.François, 1525 yılındaki Pavie Savaşı’nda, ordusu yenilince, İspanya Kralı, Habsburg Hollandası Lordu ve Burgonya Kontu sıfatlarını da taşıyan Roma Germen (Alman) İmparatoru Şarlken’e (5. Karl ya da Charlesquint) esir düşmüştü. 


Çok kötü esaret koşulları içinde olan Fransız Kralı, annesi Louise de Savoie aracılığı ile Kanuni Sultan Süleyman’a bir mektup göndererek, yardım istemiştir. Mektubu İstanbul’a getiren Fransız elçi Kont Jean Frangipani, Kuzey İtalya’daki savaşta esir düşen 1. François’ın İspanya'ya götürülüp, orada hapsedildiğini bildirerek, Kral’ın annesinin oğlunun kurtarılması için yalvardığını dile getirmiştir.


Fransız Kralı’nın annesi ilk temasın ardından başka mektuplar da göndermiştir. Kanuni Sultan Süleyman ise mektuplara verdiği yanıtta, Kral François’yı kurtaracağını bildirmiş, Şarlken’i de hemen uyarmıştır. Nitekim bu gelişmelerin ardından Osmanlı ile Şarlken’in ordusu arasındaki Mohaç Meydan Savaşı (1526) Türklerin zaferi ile bitince, Fransa Kralı 1. François da serbest bırakılmıştır.


İşte bu olay da, Fransa resmi tarihine eklenmemiştir.


Gerek İngiltere gerekse Fransa, büyük sömürgeci devletler olarak, resmi tarihlerinde zor durumlara düştükleri olayların bilinmesini istemezler. Bir çeşit büyüklük kompleksi olan bu anlayış, tarihteki gerçekleri yok sayma üzerine kurulmuştur. 


Gürbüz Evren
Bütün Dünya, Şubat 2016





* * * * * 




Why we must thank the Turks, not Drake, for defeating the Armada

For four centuries, Sir Francis Drake has symbolised English nonchalance and cunning in the face of danger. First, according to the legend drummed into every pupil, he insisted on finishing his game of bowls on Plymouth Hoe as the Spanish Armada approached in July 1588. Then he despatched the enemy ships with little more than a few burning rowing boats and a favourable breeze.

But yesterday, it was claimed that Elizabeth's protestant throne was saved by a less celebrated ally: the Turkish navy.

Jerry Brotton, a lecturer at Royal Holloway College, London, told the Guardian Hay literary festival that a hitherto unnoticed letter from Elizabeth's security chief and spymaster, Sir Francis Walsingham, to her ambassador in Istanbul showed that it was Turkish naval manoeuvres rather than Drake's swashbuckling which delivered the fatal blow to the Spanish invasion plans.

The letter, which ordered the ambassador, William Harborne, to incite the Turks to harry the Spanish navy, was written in the mid-1580s and has been buried in archives ever since because it did not apparently relate to any major historical event.

But Mr Brotton told the fes tival: "Walsingham's plan was ultimately successful. Ottoman fleet movements in the eastern Mediterranean fatally split Philip II's armada _ So alongside all the stories we're told at school about why the Spanish Armada failed to conquer Britain and destroy Protestantism, we should add another reason: the Anglo-Ottoman alliance brokered by Elizabeth, Walsingham [and others]."

In his letter to Harborne, Walsingham wrote: "Her Majesty being, upon the success of the said King of Spain's affairs in the Low Countries, now fully resolved to oppose herself against his proceedings in defence of that distressed nation, whereof it is not otherwise likely but hot wars between him and us, wills me again to require you effectually to use all your endeavour and industry in that behalf."

Walsingham hoped that Islamic forces might keep the Spanish forces "thoroughly occupied" by "some incursions from the coast of Africa", or by attacking his Italian territories from the sea.

The Spanish fleet was eventually defeated on July 30 1588 as it awaited the rest of the invasion force off Calais. At the battle of Gravelines, the English navy used fireships before closing in on the confused Spanish.

the Guardian, June 2004






* * * *



NOTES:


- Charles V (Karl V, Charles Quint, Şarlken) of Holly Roman. The biggest enemies of Charles V are Ottoman Turks, French Kingdom, England Kingdom and Martin Luther of Protestant Reformation. Charles fought continually with the Ottoman Empire, Suleiman the Magnificent (Kanuni Sultan Süleyman). After Hungarian 1526 "Battle of Mohács", Hungary was not accepted as a part of Ottoman land, instead, it was brought under protection. Charles V made overtures to the Safavid Empire to open a second front against the Ottomans, in an attempt at creating a Habsburg-Safavid alliance. (!Safavids were also Turkish Empire)


- Philip II of Spain, the enemy of Elizabeth I of England, is the son of Charles V (Karl V). 


- Wife of Philip II is, Mary I of England (Bloody Mary), daughter of Henry VIII - Tudor Dynasty, is also the sister of Elizabeth I , the daugther of Anne Boleyn, second queen of Henry VIII.


- The mother of Mary I is Catherine of Aragon (first queen of Henry VIII), daugther of Isabella I of Castile, which ordered conversion or exile of their Muslim and Jewish subjects in the Spanish Inquisition, and for supporting and financing Christopher Columbus's 1492 voyage that led to the opening of the New World and to the establishment of Spain as the first global power who dominated Europe and much of the world for more than a century. 


- The most fortunate of the expelled Jews succeeded in escaping to Turkey (exile number c.200.000 - were known as Sephardim, was accepted by the Ottoman Turks as a citizen of these lands) and Sultan Bayezid II, welcomed them warmly. "How can you call Ferdinand of Aragon a wise king," he was fond of asking, "the same Ferdinand who impoverished his own land and enriched ours?". Ferdinand was the husband of Catherine of Aragon. Sultan Bayezid II is, the son of Mehmed the Conqueror (Fatih Sultan Mehmet), and the grandfather of Suleiman the Magnificent (Kanuni Sultan Süleyman).




SB