Translate

20 Ekim 2015 Salı

TÜRKLER SOYKIRIM YAPMAMIŞTIR...








Yargıtay Onursal Başsavcısı ve Türk Hukuk Kurumu (THK) Başkanı Sabih Kanadoğlu, AİHM Büyük Dairesi’nin Perinçek-İsviçre davasında aldığı kararın bağlayıcı olduğu belirterek, “Bu karar büyük bir içtihattır” dedi. Kanadoğlu, AİHM kararını Aydınlık’a şu sözlerle değerlendirdi: 
‘Benzerlik kurma çabaları’


“Her şeyden önce bu Türkiye’yi rahatlatan bir karar. Çünkü ‘soykırım yapıldığı’ iddiasıyla Türkiye’nin ne hale getirildiği ortada. Bundan kurtulma anlamına gelir. Bundan sonra ‘Hayır, böyle bir soykırım yapılmadı’ demenin suç kabul edilmesi olanağı ortadan kalktı. Tabii bunun için Sayın Perinçek’i ayrıca kutluyorum. Hem bir yurttaş olarak hem Türk Hukuk Kurumu (THK) olarak kutluyorum. Perinçek, bu mücadeleden büyük bir hukuk zaferi ile çıkmıştır. Bu dava ile birlikte, Yahudi soykırımı ile Ermeni iddiaları arasında benzerlik kurma çabaları da kırılmış oldu. 


Şimdi, ceza kanunlarında bunu suç sayan ülkelerin, herhalde o yasalarda değişiklik yapıp bunu kaldırmaları lazım. Nitekim, bu Büyük Daire’nin kararı bağlayıcı bir karar. Üst mahkeme olarak Büyük Daire’ye gidildiği için o bakımdan bağlayıcıdır. Büyük bir içtihattır.”


Aydınlık







Emekli Büyükelçi Onur Öymen soykırım yalanını bitiren AİHM kararını değerlendirdi: Türkiye aleyhine çıkarılan soykırım yasalarının Avrupa Konseyi'nin 2008 yılında aldığı Irkçılık ve Yabancı düşmanlığı ile mücadele çerçeve kararına dayandırıldığını hatırlattı....Bu kararın Birleşmiş Milletler sözleşmesine aykırı olduğunu...AİHM kararının bütün Avrupa kurumlarında dile getirilmesi gerektiğini...kararların geri çekilmesi için Avrupa Birliği'ne nota verilmesi gerektiğini belirtti...video






Ermeni Soykırımı yalanını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürüp götürmemeyi konuşmamız bile soruşturma konusu yapılmıştır. Bu soruların “Ergenekon Terör Örgütü” ile, “Ergenekon” soruşturmasıyla ne ilgisi var? Görüldüğü gibi, burada resmen Talat Paşa Komitesi'nin faaliyetleri soruşturulmuştur. Zaten Ergenekon Davası'nın esası da budur. Türkiye'nin bağımsızlığı için attığımız her adım soruşturulmuştur.


AİHM kararı özetle şöyleydi:

1915 olayları, Nazilerin gaz odaları gibi somut tarihsel gerçekler ihtiva etmiyor.

Nazi rejiminin işlemiş olduğu, yasal dayanağı bulunan suçlar dikkati çekmiyor.

Ve böylesi suçlar bir uluslararası mahkeme tarafından da sabit bulunmuş değil.

Dolayısıyla bu Dava, “Yahudi soykırımını inkar davalarından açıkça ayrılmaktadır.”

Yani özetle; 1915 olayları Yahudi Soykırımı gibi değil...1915 olayları hukuken soykırım değil.

Kaldı ki, bu sonucu güçlendirecek şekilde şu hususlar da vurgulanmaktadır:

– Doğu Perinçek'in İsviçre'deki mahkumiyet kararına itirazını reddeden Federal Mahkeme, “Soykırım konusunda toplumda bir fikir birliği olmadığını itiraf etmiştir.”
– “Sayın Perinçek'e ve üçüncü taraf olarak müdahil olan Türk Hükümetine göre de, bu konuda genel bir fikir birliği tespit etmek çok zordur.”
– “Mahkememiz de, İsviçre siyasi kurumlarının kendi arasında farklı görüşler olduğuna işaret ederek bu görüşü paylaşmıştır.”
– “Üstelik dünyadaki 190 ülkeden sadece 20'sinin Ermeni Soykırımını resmen tanıdığı ortaya çıkmıştır.”

Böylece bu vurgular da 1915 olaylarının soykırım olmadığı kanısını güçlendirmektedir.

AİHM kararının, 1915'in hukuken soykırım olmadığı yönündeki yargısının bir kanıtı da şudur:

“Uluslararası Adalet Divanı ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi içtihadına göre, 'soykırım' suçunun ortaya çıkması için, eylemlerin sadece belirli bir grubun belirli üyelerini değil,grubun tamamını veya bir bölümünü yok etmek kastıyla işlenmiş olması gerekir.”

“Öte yandan İsviçre Mahkemesinin Perinçek hakkındaki mahkumiyet kararıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10. maddesi ihlal edilmiştir.”

Bu hükmü biraz daha açalım:

“Mahkeme bu konudaki yaptırımların, insanların eleştiriden kaçınacak bir sansür oluşturmaması gerektiğini” vurgular. Ayrıca; “Bu yaptırımların, meselelerin kamusal ortamda tartışılmasını caydırmaması gerektiğinin” altını çizer.

En önemlisi de, tam da Doğu Perinçek'in İsviçre mahkemelerinde ve AİHM'e başvuruda ifade ettiği gibi; “BM İnsan Hakları Komitesi'nin, 'tarihsel olgular hakkında fikirlerin ifade edilmesini cezalandıran yasalar (İsviçre'deki Ermeni Soykırımının inkarını suç sayan yasa), Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin taraf devletlere getirdiği yükümlülüklerle bağdaşmamaktadır.” ve; “Bu sözleşme geçmişteki olaylarla ilgili olarak hatalı görüş veya yanlış yorumlar ifade etmenin yasaklanmasına izin vermemektedir.”

AİHM kararını özetleyecek olursak;

1. Çeşitli ülke parlamentolarının ve hükümetlerin aldığı Ermeni Soykırımı kararlarının hiçbir hukuki değeri yoktur. Ermeni sorunu hukuken çözülmüştür. Herhangi bir olayın “Yahudi Soykırımı” gibi olmadığını belirtmek, aslında hukuken soykırım olmadığı anlamındadır.
2. AİHM Ermeni Soykırımı iddialarının tartışılmasını özgürleştirdi. Bu konudaki yasak tabuları kırıldı. Duvarlar yıkıldı.
3. Ermeni Soykırımı tarih tartışması yasalarla, yaptırımlarla engellenemeyeceğine göre, bu konudaki mahkeme ve parlamento kararlarının hepsi yasa dışıdır. Bu kararlar artık hukuken çöplüktedir.


Ferit İlsever , detaylı









TAVAK Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Şen imzasıyla yapılan açıklamada, kararın Nobel ödüllerinden de kıymetli olduğu vurgulandı. Açıklamada şöyle denildi: “Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkı Doğu Perinçek’e büyük bir teşekkür borçlu. 2005’ten itibaren İsviçre’de kendisine yapılan haksızlık konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde büyük savaş veren Doğu Perinçek, 47 ülkenin oluşturduğu Avrupa Konseyi’nin mahkemesi olan AİHM’de insanların bir ülkede ‘Türkiye Ermenilere soykırım yapmamıştır’ deme hakkını kazandırdı.


‘BAŞKA ÜLKELERDE DE KULLANILABİLİR’

Bu çok önemli bir karar. İlk olarak İsviçre için geçerli olan bu karar örnek gösterilerek artık Almanya, Hollanda, İngiltere ve başka ülkelerde de kullanılabilir. Bu hakka itiraz eden ülkelere karşı AİHM’in kararı örnek gösterilerek onların da mahkûm edilmesi sağlanabilir. 


Şimdi Türk sivil toplum kuruluşlarına düşen görev AİHM’in İsviçre için aldığı bu kararın ABD, Avustralya, Kanada, Güney Afrika gibi Ermeni soykırımını tanıyan ülkeler tarafından da tanınmasını sağlamaktır. Bu konuda yapılacak iyi bir savaşta artık herkes ‘Türkiye Ermenilere soykırım yapmamıştır’ görüşünü savunma hakkına sahip olur, Ermeni iddiaları da zayıflar. Doğu Perinçek için çıkan karar son zamanlarda Türkiye hakkında uluslararası alanda alınan en önemli karardır. Nobel ödüllerinden de daha kıymetlidir. Doğu Perinçek’e hepimizin bir teşekkür borcu vardır.”


AÇIK OTURUM TEKLİF ETMİŞLERDİ

Barış İçin Diyalog Derneği, Duisburg-Essen Üniversitesi’ndeki öğretmen adayı Türk gençlere “Karşılaştırmalı Edebiyat” dersi adı altında soykırım tezlerinin dayatılmasına tepki göstermişti. Dernek üyelerinin dersi veren Türk profesör Kader Konuk’a okulda bir açık oturum düzenlenmesi teklifi kabul edilmemişti. Okuldaki öğrencileri bilgilendirmek için bildiri dağıtan üyelerin okula girişleri ise rektörlük kararıyla yasaklanmıştı.


ALMANYA’DAKİ TÜRK DERNEKLERİ: ‘SOYKIRIM’ KİTAPLARDAN ÇIKARTILSIN

İbrahim Türkmen
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin Perinçek-İsviçre davasında verdiği karar, yurtdışında soykırım tezlerine karşı mücadele eden dernekler için önemli bir kazanım oldu. O derneklerden biri de Almanya’da faaliyet gösteren Barış İçin Diyalog Derneği oldu. Dernek Başkanı Ali Söylemezoğlu, yaptığı yazılı açıklamayla AİHM kararının önemini değerlendirdi. 


‘YENİ BİR ÇIĞIR AÇTI’

Açıklamada AİHM kararının soykırım iftirasına karşı mücadelede yeni bir çığır açtığını vurgulayan Söylemezoğlu, “Başta sayın Doğu Perinçek olmak üzere bu kararın verilmesine katkıda bulunan herkese büyük şükran borcumuz var. Sayın Perinçek’in ismi böylece hem bir ifade hürriyeti savunucusu ve hem de Ermeni meselesinde hakikatlerin ortaya koyulmasında öncü olarak Avrupa hukuk tarihine ve Türk tarihine yazılmıştır” dedi. Kararın insan haklarını savunan herkes için büyük bir zafer olduğunu söyleyen Söylemezoğlu, Almanya’daki Türkler için önemini Aydınlık’a şu sözlerle anlattı: “Alman karar vericileri, Ermeni soykırımı yalanını gençlerimize ve çocuklarımıza öğreterek onları Türk olmaktan utanır hale getirmeye ve Türkiye ile olan gönül bağlarını zayıflatmaya çalışıyor. Bu amaçla ‘Sizin atalarınız Ermenilere soykırım yaptı, Hitler de sizin yaptığınız soykırımı örnek alarak Yahudilere soykırım yaptı’ diye okullarda ders veriyorlar. Bu sayede gençlerimizi daha kolay Almanlaştıracaklarını umuyorlar.” 


‘ARTIK KOLLARI SIVAMAK LAZIM’

“AİHM kararı ile bu iftirayı çürütmek ve çocuklarımıza hakikati göstermek için daha iyi bir konuma geldik” diyen Söylemezoğlu bundan sonra atılması gereken adımları şöyle sıraladı: “İlk hedef Ermeni soykırımı yalanının okul kitaplarından çıkarılması, ikinci hedef de Alman medyasında bu yönde yapılan propagandanın durdurulmasıdır. Kısacası, AİHM kararı bizim için daha kararlı bir biçimde çalışmak için bir fırsat sunmaktadır. Rahat nefes almak değil, kolları sıvamak lazım.”


Aydınlık











Genelkurmay Başkanlığının 2000-2005 yıllarında yaptığı araştırmada
DIŞ ÜLKELERİN DERS KİTAPLARINDA
TÜRKLER VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ALEYHİNDE
TESPİT EDİLEN HUSUSLAR
ERMENİSTAN 2000-2005

(!)

Birinci Dünya Savaşı Kafkas Cephesinde, Başlangıçta; Türkler büyük başarılar elde ettiler. Orada yaşayan Ermenileri, Yunanlıları, Asurluları katlettiler... Jön Türkler; “Türkiye’de yaşayan tüm Müslümanlar Türkleşmeli; Hristiyanlar ise yok edilmelidir.” diye karar aldılar. Talat, Enver ve Cemal Paşa, Ermeniler’i yok ederek Ermeni meselesini bitirmeyi kararlaştırdı. Çünkü Boğaziçi’nden başlayarak Altay’a kadar uzanan “Büyük Turan” üzerinde Ermeniler engel teşkil ediyorlardı. Kurulacak bu devlet içinde bütün Türk dilli halklar birleşmeliydi...


İlk olarak Osmanlı Ordusundaki Ermenilerin ellerinden silahlarını aldılar ve onları yok ettiler. Ermenilere yolların inşası, barikatların kurulması ve yüklerin taşınması gibi en ağır işleri veriyorlardı. Sonra da askerler ya da polis onları ellişerli-yüzerli gruplar halinde götürüp katlediyordu.


İkinci adım; önde gelen Ermenileri (doktor, öğretmen, din adamı, parti üyeleri vs) hapsedip yok etmekti. Ermenileri düşünen beyinlerden mahrum bırakıyorlardı. Ekseriyetle 18-45 yaş arasındaki genç Ermeni erkekleri sürgüne gönderiliyor ve yok ediliyordu. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar ise mecburi göçe ve katliama maruz kalıyordu. Ermeni halkının göç ettirilmesi ve katliamı 1914 sonu ile 1915 ilkbaharı ile başlar. Türk Devleti Ermeni ahalisini Ortadoğu’nun çöllerine sürgün ediyordu. Sürgün süresince Ermenilerin neleri varsa talan ediliyordu. Güzel kadınlar ve kızlar Müslümanların haremine götürülüyordu. Kürtlerin, çetelerin, polis ve askerlerin saldırılarına maruz kalıyorlardı. Yola devam edemeyenler öldürülüyordu.

Ermeni Tarihi 
Yazarı: Prof. Dr. V.BARHUDARYAN, D. MURATYAN, ve R. SAHAKYAN
Bölüm: 14 , Sayfa: 132-146

(!)

1915-1918 yılları arsında Jön Türklerin siyaseti soykırım olarak adlandırılmalıdır. Çünkü onların amacı Ermeni Milletinin kökünü kazımaktı. Osmanlı Türkiye’sinde yaşayan 2,5 milyon Ermeniden 1,5 milyonu öldürüldü ya da açlıktan, çeşitli hastalıklar yüzünden öldü. 200 bin Ermeni zorla Türkleştirildi. Vahşiler, imparatorluğun 66 şehir ve 2500 köyünün Ermeni ve Hristiyan halkını yok ettiler. 2350 kilise ve manastır, 1500 okul talan edildi ve yıkıldı. Osmanlılar; bankalardaki paralarına, onlara ait topraklara, çiftliklere, menkul ve gayrimenkullere el koydu. 1915’teki kötü duruma karşılık Ermeniler, yaşamakta oldukları batı Ermenistan’ın ve Küçük Asya’nın kimi yerlerinde savunmaya geçtiler. Bu durum ahalinin bir kısmının kurtulmasını sağlarken, diğerlerinin de ellerinde silah, şerefle ölmelerini sağlayacaktı...


Avrupa’da Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması Türkiye’de Ermenilerin yeni soykırımının başlangıcı olmuştur. 1914’ün sonunda Türkiye Almanya safında savaşa katılmış ve askere çağrılan Ermeni subaylar ve erler öldürülmüştür. 1915’in baharında Ermeniler toplu bir şekilde Türkiye’den Suriye’nin çöller bölgesine sürgüne gönderilmiştir. Sürgüne gönderilenlerin bir kısmı yolda ölmüş, bir kısmı ise orada katledilmiştir. 24 Nisan 1915 tarihinde Konstantinopol’de bir çok Ermeni toplum adamı öldürülmüştür. Sonuçta 1.5 milyon insan öldürülmüştür. Batı Ermenistan asıl Ermeni nüfusunu kaybetmiştir.

Ortaöğretim Tarih Kitabı

(!)

1915-1923 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu tarafından Batı Ermenistan’da, Kililya ve Osmanlı İmparatorluğuna ait diğer bölgelerde Ermeni soykırımı gerçekleştirilmiştir. Ermeni soykırımı belli sebeplerden dolayı yapılmıştır. Temel sebebi Osmanlı İmparatorluğu tarafından Türk ve Müslüman olmayan nüfusa karşı uygulanan Pantürkizm ve Panislamizm politikasıydı.


Türk-Ermeni savaşı sırasında 1920’de Türk Ordusu Aleksandropolsk'u ele geçirmiştir. Genç Türklerin polilikasını devam ettiren Kemalistler, Doğu Ermenistan'da da Ermeni soykırımı düzenlemişlerdir. Türk işgalcileri köylerde yaşayan sivil Ermenilere karşı yok etme, mal mülkiyetine el koyma gibi yöntemler uygulamışlardır. Kemalistlerin yaptıkları hakkında Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti’nin İhtilaf Komitesi tarafından alınan bilgilere göre: "Aleksandropolsk bölgesinde ve Ahalkelek'te yaklaşık 30 köy yok edilmiştir. Sağ kalanların durumu çok kötüdür", "Köylerden her şey gasp edilmiş ne ev, ne buğday, ne de yakıt kalmıştır. Yollar cesetlerle doludur. Açlık ve soğuktan da her gün birçok insan ölmektedir. “


1915-1923 yıllarında Ermeni kiliselerinde muhafaza edilen binlerce yazıt yok edilmiş, tarihi eserleri yıkılmış ve kutsal yerlerine hakaret edilmiştir. Türkiye'de bulunan Ermeni tarihi eserlerini yok etme ve kültür değerlerine el koyma süreci bugüne kadar devam etmektedir Ermeni halkının çektiği facia Ermeni toplumuna her alanda olumsuz etki yapmıştır. Soykırım tarih zihniyetine yerleşerek sadece mağdurlara değil, sonraki nesillere de büyük etki yapmıştır. Dünya gelişmiş toplumları tarafından dünyanın en eski, medeni toplumlarından biri olan Ermenileri yok etmeye çalışan Türk saldırıcıların suçu kınanmıştır. Sosyal, siyasi ve bilim adamları, sanatçılar sözkonusu soykırımı insanlığa karşı işlenen en ağır suç olarak değerlendirerek çeşitli ülkelerde barınmış Ermeni toplumuna insani yardımda bulunmuşlardır. Türkiye'nin Birinci Dünya Savaşında yenilmesinden sonra Yeni Türklerin parti liderleri ülkenin savaşa karıştırılmasıyla suçlanarak mahkemede dava açılmıştır. Savaş suçlularına isnat olunan suçlar arasında Osmanlı İmparatorluğunda Ermenilerin soykırımı da vardı. Yeni Türklerin liderleri yurtdışına kaçtıkları için idam cezasına gıyaben çarpıtılmışlar ve bu ceza Talat, Behayedin Şakir, Cemal Paşa, Sait Halim ve değerlerine karşı Ermeni ulusal intikamcıları tarafından yürürlüğe getirilmiştir.


İkinci Dünya Savaşından sonra Ermeni soykırımı insanlığa karşı en ağır suç olarak değerlendirilmiştir. Hukuki belgelerin temeli olarak Nurnberg Mahkemesi’nin prensipleri kullanılmıştır. Sonradan BM tarafından soykırım ile ilgili birçok belge onaylanmıştır. En önemli olan, soykırımın önlenmesi ve uygulanacak cezalar hakkında, 1948 tarihli ve insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçlarının zaman aşımına tabi tutulmaması hakkında; 1968 tarihli konvansiyonlardır. 1989 yılında Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti Yüksek Şurası tarafından alınan kararda Batı Ermenistan ve Türkiye'de yapılan Ermeni soykırımı insanlığa aykırı işlenen bir suç olarak değerlendirilmiştir. Türkiye'de Ermeni soykırımının tanınması konusunda Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti Yüksek Şurası, Sovyetler Birlıği Yüksek Şurası'na başvurmuştur. 23 Temmuz 1990’da Ermenistan Bağımsızlığı Kararnamesi'nde "1915 yılında Türkiye'de ve Batı Ermenistan'da Ermeni soykırımının yapıldığının uluslararası toplum tarafından tanınmasının desteklendiği" vurgulanmıştır.

Üniversite Tarih Kitabı

(!)


Bu sadece bir ülkeydi....
Bu saptırılmış bilgilerle büyüyen çocukların psikolojisini düşünebiliyor musunuz?






BİR MEDENİYETİN İLK ÇÜRÜMEYE BAŞLADIĞI YER KAFASI DEĞİL, "KALBİDİR." 
AİME CESAİRE




"Tarih hayal mahsulü olamaz. Tarih yazarken gerçek olayları bulmaya çalışmalıyız. Eğer bunları bulamazsak, meçhuliyeti ve bu noktadan cehlimizi itiraf etmekten çekinmeyelim. Biz daima hakikat arayan ve buldukça, bulduğumuza kani oldukça ifadeye cüret gösteren adamlar olmalıyız. Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanı şaşırtacak bir hâl alır. Büyük devletler kuran ecdâdımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. 
Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. 
Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."

Mustafa Kemal ATATÜRK,1931