Translate

10 Ekim 2015 Cumartesi

İSYANLARDAYIM





* Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde 6 Eylül 2015'de PKK'lı teröristlerce düzenlenen bombalı saldırıda 16 asker şehit olmuştu .... ULUSAL YAS İLAN EDİLMEDİ


* Hatay Reyhanlı'da 11 Mayıs 2013'te düzenlenen iki ayrı bombalı saldırıda 52 kişi ölmüş, 146 kişi yaralanmıştı...ki ölenlerin sayısı en az 3 kat fazla ... ULUSAL YAS İLAN EDİLMEDİ


* Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015'te bombalı saldırıda 31 kişi ölmüş 104 kişi yaralanmıştı .... ULUSAL YAS İLAN EDİLMEDİ


* Iğdır'daki PKK teröristlerinin saldırısında 13 polisimiz şehit olmuştu ... ULUSAL YAS İLAN EDİLMEDİ


Son yıllarda ulusal yas ilan edilen olaylar: basın 7 Eylül 2015'a göre:


Ocak 2012, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın vefatının ardından dört günlük ulusal yas,


Mayıs 2014, 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma faciasının ardından üç günlük ulusal yas , ama akabinde 19 Mayıs kutlamaları da iptal. 5 ay sonra Ermenek’teki bir madende yaşanan su baskınında ölen 18 işçi için kamuoyu baskısına rağmen yas ilan edilmedi.


Temmuz 2014, İsrail tarafından Gazze'ye düzenlenen ve 1800'ü aşkın ölen Filistinliler için üç günlük ulusal yas,


Aralık 2014, Pakistan'da Taliban'ın Peşaver kentinde düzenlediği saldırıda çoğu öğrenci, 145 kişinin öldürülmesinin ardından bir günlük ulusal yas,


Ocak 2015, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el Suud'un vefatının ardından bir günlük ulusal yas,


(Hükümetin 'yas tutma' daki tuhaf çarpıklıkları!)


Haziran 2015, Demirel'in vefatının ardından üç günlük ulusal yas,


Bunların yanında:


2005'te ölen Papa II. Jean Paul için ilan edilen ulusal yas...


Ama,


17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında "resmi" raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördü. Ancak ULUSAL YAS İLAN EDİLMEDİ...Tıpkı, 2011 yılında Van'daki depremde ölen 601 insanımız için ULUSAL YAS EDİLMEDİĞİ GİBİ....


11 Eylül saldırısı için 13 Eylül'de Türkiye'de ulusal yas ilan edilmişti...


Dağlıca ve Iğdır saldırılarından sonra Ulusal Yas İlan eden AZERBAYCAN DIŞINDA,
Senin için Ulusal Yas İlan eden Yabancı Bir Ülke Gördün mü Hiç?
Depremde ölenlerle, İkiz Kulelerde ölenler arasındaki fark nedir anlayamadım?
O hükümet bu hükümet hiç fark etmez.


Sen Charlie olabiliyorsan, onlar da Mehmet olabilir di....


Ama onlar Seni desteklerken, Beni öteliyordu...
Diğer yandan,
Onlar Seni Maşaları ile öldürürken, Beni suçluyorsun...
Ve Sen onları savunurken, sana kucak açanı elinin tersiyle itiyorsun.
Olmuyor kardeş, olmuyor.


ANKARA 100'e yakın ölü ve 400'e yakın yaralı 
(resmi olmayan, zaten hep saklarlar)


Şimdi sen kalk 3 gün yas ilan et....
Sanki yaşadığımız diğer olaylarda ölenler başka bir ülkenin vatandaşıydı...
6 Eylül'e kadar son birbuçuk ayda 81 şehit verdik be....
O zaman nerdeydiniz?
Şimdi bir de bana insan ayrımı yapıyorsun derler,
Hayır kardeşim
Ben ikiyüzlülüklerine, insan ayrımı yapmalarına kızıyorum...
Osmanlı İmparatorluğu'nda askere giden ben,zenginleşen sen
Üst makamlara gelen sen, alt tabakalara düşen ben
Zenginleşen sen, fakirleşen ben
Kurtuluş Savaşı'nda da askere giden ben, evde kalan sen
Ben askerdeyken, zenginleşen sen, fakirleşen ben...


İSYANLARDAYIM


Hak Hukuk dahilinde Eşit olduğu halde, eşit davranılmadığını iddia edenleri koru, mazlumu oynasın, acındırsın.... 
Sonra da, bana çifte muamale yap...
Hem içte , hem dışta.....
Bu tip davranışlar ikiye böler....
İstemesek de Sen Ben oluruz.


Bir de;


Demirtaş: "Taziye sahibi devlet değil halkımızdır. Bu saldırı devletimizin ve milletimizin bütünlüğüne değil, devlet tarafından halka karşı gerçekleştirilmiştir" demiş...


De get! Devlet eşittir Halktır, önce Devlet ve Hükümet ayrımını öğrenelim. Halk, tüm T.C. Vatandaşlarını kapsar sadece "Benim" dediğini değil, ayrıca siz bile halkımız dediğiniz "halkınızı" temsil etmiyor, katlediyorsunuz.


- ABD Ankara Büyükelçiliği; “Ankara’daki son saldırıyı kuvvetle kınıyoruz. Hepimiz birlik içinde teröre karşı durmalıyız” ....! demiş,


Kuvvetle kınayın tabii, desteklediğiniz kara Kuvvetinizi...!


BAŞIN SAĞOLSUN TÜRKİYE DEMEKLE DE OLMUYOR,
ELİNİ AYAĞINI KES ÖNCE SEN.


- Bir gün önce sosyal medyada yapılan bir paylaşımda: "En korkunç ihtimal de, Suruç 2 olabilir. Olası bi bombalı eylem en büyük katliamlardan birine yol açabilir, bu gayet ihtimal dahilinde. Mitingin yasal olması katliamın siyasi çılara dönüşmesine vesile olur, bu durum bile böyle bi saldırının ihtimalini arttırıyor” Hesaptan ayrıca, “Yarın orada ölürsem, asla ve asla ülkesini sevmedi demesinler. Ben bu ülkeyi, Edirneden Ardahan’a kadar çok sevdim”


Apollo Tapınağı'ndan gelen bir mesaj değildi bu elbet,
"Gitmeyin, Öleceksiniz" mesajı idi...!


GERÇEKTE;
Batılıların, bölücülerin, hedepe'nin ve işbirlikçilerin 9/11 eylimidir.....


Gladyatörlerin Sahnesindeyiz, 
Haçlı Seferleri 1. Çarpışma
1.Dünya Savaşı 2. Çarpışma
Kurtuluş Savaşı 3. Çarpışma
Kore (Nato ve ABD) 4. Çarpışma 
Gladyatörler 5 çarpışmada sağ kalırsa özgürlüğüne kavuşurdu...
Ama hiç bir zaman 5 çarpışmaya ömrü yetmez, çok azı özgürlüğü tadardı...
80'den bu yana 5. Çarpışma içindeyiz.
Özgürlüğümüze o zaman....


TERÖRÜN HER ÇEŞİDİNİ KINIYORUM
AMA YİNE DE İSYANLARDAYIM
SB
















NATO'dan  gelen "Türkiye'yi savunmaya, asker göndermeye hazırız "açıklaması...Hiç hayra alamet değil!


İşin özeti; bölücü terör örgütü PKK bitirici hamle için 1 Kasım sonrasına  yoğun hazırlık yapıyor. "Terörün belini kırdık" algı operasyonları ile millet yine narkozlanıyor.


NATO, dün demedi mi, "48 saat içinde konuşlanma kapasitemiz var" diye. Doğrudur!.. Tüm hazırlıkların tamam olduğuna inanıyorum...


Topraklarımıza "Rusya tehditi" bahanesi ile yerleşecek NATO, sizce kimi korur? Sudan bir sebeple çıkartılan ayaklanmanın ardından şöyle gözünüzün önüne tekrar getirin sıkılacak "insan hakları", "öz yönetim hakkı" mavralarını!


İngiltere, ABD, AB, Rusya anlaşır, paylarını alırlar. Sözde Kürdistan ile Büyük İsrail güvence altına alınır. Bizlere de dağa çıkmaktan başka çare kalmaz!


Ahmet Takan , devamı Yeniçağ















Başka açıdan da bakalım.....





Bir Fransız kaç Türkistanlı eder?
Yurdagül Atun

Günler önce yazdığım bu yazıyı yayınlamaktan vazgeçmiştim ama basın özgürlüğü altında dini duyguların tahrik edilmesi karşısında susamıyor insan…

Hakaret edilen Müslüman olunca atış serbest. Oysa Charlie Hebdo’nun Peygamberimize hakaret içeren karikatürleri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiren Fransız Mahkemesi, 2005 yılında Hazreti İsa ile ilgili bir reklam afişini yasaklatmıştı.

Ve en mühimi de Norveç’te Anders Breivik, okulda 77 kişiyi öldürdüğünde hiç kimse “Hristiyan Terörü” demedi.

E ölen Hristiyan olunca başka, Müslüman olunca başka oluyor nedense…
Milyonlar Paris’te acılı sözlerle terörü lanetledi.
Herkes özgürlük havarisi ama kendilerine özgürlük.
Uygar dünyanın dijital versiyonları; keşke daha önce bürünebileydiniz ete kemiğe…
Daha önce sızlasaydı yürekleriniz…
O çocuk ölülerinde dirileydi taş ruhunuz…

Demokrasi havarisi tiplemesi üzerinden siyaset yürütürken, demokrasinin ne demek olduğunu bileydiniz…
Tariflerini bozduğunuz kavramların efendisi olduğunuza tam da inandırmıştınız ki terörle karşılaştınız. Her toplumun, her ülkenin kendine özgü özellikleri olduğu da inkar edilemez bir gerçek de, kimse çıkıp, “ABD niye idamı kaldırmıyor, Batı ‘ötekileştirdiği’ insanlar için hangi adımı attı?” diye sormuyor. Dünya sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile yatıp kalkarken, Fransa’nın Cezayir’de yaptıklarını kimse hatırlamıyor.

Ama;
Keşke ölmeseydi 20 kişi diyoruz… Bundan ötürü canlanmasaydı ölü vicdanınız…
Terörü lanetlemek için illaki canınızın mı yanması gerekiyordu?
Fransız ölünce mi anlamalıydınız ölüm acısını?
Türkistan’da, Irakta, Bosna’da, Filistin’de ölen 100’lerce Müslüman insan değil miydi?
Neden anlamadınız onların can pazarında neler çektiklerini?
Medyada kendilerine yer bulmayacak kadar mı değersizdiler?
Bozbulanık yüreklerinizdeki gönül gözü nasıl açılıverdi birdenbire?
Bırakın milyonları 10’larcanız üzgün olduğunu söyleseydi bari…
Hadi üzülmediniz, üzülür gibi yapaydınız, ne bileyim kınayaydınız teröristleri…

Oysa Türkistanlı, Bosnalı, Iraklı anneler de 9 ay taşımıştı yavrularını karınlarında…
Tıpkı sizlerin annesi gibi sevinmişlerdi doğunca…
Evlatları ölünce aynen sizin annelerinizin yüreği gibi yandı yürekleri…
Hatta korunaksız, tekinsiz bu dünyaya çocuk getirdikleri için sizlerinkinden biraz daha fazla üzülürlerdi…
“Ben öleydim, yavrumun yerine” derdi hepsi…
Anne her dilde anne, acı her dilde acıydı ama bilmediniz…
Milyonlar toplanmış Paris’te… Terörü lanetlemişler…
Sevindim; yüreğimde zerre haset varsa Allah bildiği gibi yapsın…
Terör bu, kimi, nerede vuracağı belli olmaz, tümüne lanet olsun;

Da;
İnsan merak ediyor işte…
Niye sustunuz şimdiye kadar?
Ya da lal olan dilleriniz nasıl açılıverdi birdenbire?
Soruyorum; sahi bir Fransız kaç Türkistanlı eder?

Yalquzaq, 21 Yan 2015