Translate

6 Eylül 2018 Perşembe

Van - Türk / Ermeni



Su altı yönetmeni Tahsin Ceylan, Van Gölü'nün ekolojik-arkeolojik sırlarını görüntülemiş, yüzyıllardır suyun altında gizli kalmış, bilinmeyen çok sayıda yaşamı, eseri, hikayeyi gün yüzüne çıkarabilmek için bir kitap hazırlamış: Van Gölü'nün Sırları. Kitap, bugün Van Gölü'nün ortasındaki Akdamar Adası'nda, Gevaş Kaymakamlığı himayesinde düzenlenen etkinlikle tanıtılacak. Güzel iş. Emeği geçenleri tebrik ederim.

Gevaş Kaymakamlığı madem bir işe el attı, tamamına erdirsin; Van Gölü'nün bahsi geçen kitapta yer almadığı aşikar "öteki sırları"nı da dünyaya duyuracak bir adım atsın; Van Gölü'nün "Kan Gölü" olduğu o "karanlık çağı"nı da yazsın, yazdırsın, anlatsın, anlattırsın... Kimseyi bulamazsa ben gönüllüyüm bu "vazife"ye!

Ermenilerin işkenceleri sonucu aklını kaybeden Nezo Hatun'a...

Ermeni zulmünden kurtulmak için kendilerini ateşe verip pervane gibi döne döne; "Gelin kızlar, bizim düğünümüz var. Bugün bizim düğün günümüzdür..." diye ölüme giden Zeve'li genç kızlara...

Yaşadıklarını "Akşam oldu mu bizim içimize Ermeniler gelirdi. 150 tane kadar kadın içinden 10-11 tanesini seçip götürürlerdi. Sabaha kadar bu kadınlara tecavüz ederlerdi. Bu kadınlar öyle olurdu ki kan revan içinde kalır, bırakıldıklarında bacaklarını gere gere yatar, oturamayacak durumda kalırlardı" diye anlatan Seher'e...

Defalarca tecavüze uğrayan 7 yaşındaki Fatma ve 9 yaşındaki Güfaz'a...

Zorla götürülürken kendilerini köprüden Mermit Çayı'na atan iki taze gelin; Zahide ve Fatma'ya...

Derviş Efendi'nin, gözleri önünde tecavüze uğrayan kızları Hayriye ve Şadiye'ye...

Van'ın o mezalim kurbanı biçare, şehit kızlarına, kadınlarına, çocuklarına karşı birikmiş olan saygı borcumuzu ödemek bir "vazife" çünkü bence!

Üstelik...Şehirlerini basan Ermeni çetecilerden kaçabilmek için Van Gölü'ne yönelen Türklerin... Onlara "kurtarıcı" kılığında vapurlarını açan, Van-Akdamar arasında taşımacılıkla meşgul Ermeni zenginlerin... Van Gölü'nün ortasına gelindiğinde bu vapurların nasıl birden zulümhanelere dönüştüğünün... Katledilen erkekler göle atılırken, kadınların Akdamar'daki o "adanın turizm anahtarı diye pamuklara sarılan kilisesinde" nasıl "ömür boyu tecavüz"e mahkûm edildiğinin... Bu akıbete uğramamak için kendilerini göle atan Türk kadınlarının ve Van Gölü'nün nasıl kan rengine döndüğünün hikayesini "ortaya çıkarmak" için hiç öyle suyun metrelerce altına dalmaya filan da gerek yok.

Akdamar'a, iğdiş edilmiş o malum canlının trene baktığı gibi değil de, "harikalar diyarı" olmadığını görecek gibi bakmak kafi!
Ben bunu bir "millî vazife" addediyorum ama...

Konuya "tamamen duygusal" yaklaşanlar; şehre girecek paranın hesabını yapanlar, Akdamar'ı dünyanın her yerinden ziyaretçinin akın edeceği bir "turizm cennneti"ne dönüştürmek niyetinde olanlar varsa... Kolayı var... Dünyanın birçok turistik şehrinde, en çok ziyaret edilen yerler arasında "işkence müzeleri", "soykırım kampları" var... Akdamar Kilisesi'ni de bir "sanat şaheseri" filan diye cilalamak yerine bu yüzüyle çıkarırsanız vitrine, emin olun, insanlık tarihinin eşine az rastlanır işkencelerinden, kırımlarından birine mekan olduğu için de gelir insanlar burayı görmeye!

Kaymakam Bey... Kimsenin değilse bile ağzına balta sapı büyüklüğünde bir kazık çakılan, dili koparılıp bu kazığın üstüne çivilenen 70 yaşındaki Gevaş müftüsünün hatırasının hatırına bunu bir düşünün bence... 


Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU
Sıra Van Gölü'nün "Öteki" Sırlarında
Yeniçağ / 06 Eylül 2018 





"2007 yılında uluslararası törenle “Anıt Müze” olarak açılarak yılda bir gün ayin izni verilen kilisede, 19 Eylül 2010 tarihinde 95 yıl aradan sonra ilk ayin yapılmıştı. Daha sonra güvenlik gerekçesiyle iptal edilen ayin, 3 yıl aradan sonra ilk defa 9 Eylül'de gerçekleştirilecek. Bu ayine hükümetten de üst düzey isimler katılacak. Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Patrikvekili Başpiskopos Aram Ateşyan:  "Türkiye değişiyor, Türkiye eski Türkiye değil artık. Hem güçlü hem de azınlıkların haklarını veren bir devlet, bir hükümetimiz var" dedi." Basın / 05 Eylül 2018


A - Azınlıkların her TC. vatandaşı gibi tüm hakları mevcuttur! Ayrıca, Türkiye'de "Azınlık" terimi kullanılmaz, "müslüman" ve "gayri-müslim" diye ayrılır! Fransa'da "Ermeni kökenli Fransızım" diyebiliyor musunuz? Hayır, "Fransızım" diyebilirsiniz ancak!
B - Evet Türkiye değişiyor, ama bu "Türklerin" aleyhine gelişen bir değişimdir!
C - Akdamar Hıristiyan Türklerine Aittir!
D - Bu ayinlerde "sözde Ermeni soykırımı"nın anılmayacağını düşünenler %100 yanılmaktadır. Yani Türkiye ve Türkler lanetlenecektir!
E - Akdamar ve Van Gölü çevresindeki Türk Katliamları anılmalıdır ve hatta "Türk Soykırım Anıtı" dikilmelidir!

SB.




* Bir de eski tarihli makalelere bakalım *

Fatih Erboz
Ermeni tatil köyü işin görünen yüzü
Yeniçağ, Mayıs-2008

Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu:" Arşiv kayıtlarına göre, Aktamar'daki haçın, Rusya'dan çetesi ile birlikte Van'a hırsızlığa gelen Michellian adlı bir Ermeni tarafından çalındığı biliniyor."

Özkaya, Van’da Akdamar Kilisesi’nin bulunduğu alana kurulması düşünülen Ermeni tatil köyü projesine sert tepki gösterdi. “Tatil köyün projesindeki ana  hedefin Akdamar Kilisesi olduğu herkes tarafından biliniyor” dedi.

Ermeni tatil köyü projesi büyük tartışma yarattı. Van’da Akdamar Kilisesi’nin bulunduğu yere yapılacak olan tatil köyünün, Türkiye açısından olumlu sonuçlar vermeyeceğini belirten Tapu Kadastro eski Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya, bunun bir hıristiyanlaştırma projesi olduğunu kaydetti. Özkaya, yabancıların ve vakıfların yeni toprak satışları yasası çıkmadan önce bölgede toprak alabilmek için büyük çaba sarf ettiklerini ifade ederek, “Yeni yasa muhtemelen Anayasa Mahkemesi’nden dönecek. Yabancılar bunu bildiğinden yasa yüksek yargıdan dönmeden amaçlarına ulaşmak istiyorlar.Bu nedenle  projeyi hayata geçirmek istiyorlar” diye konuştu. 

Van’ı ele geçirecekler

Burada oynanan oyuna dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Özkaya, şöyle devam etti: “Ermeni tatil köyü projesi demek bu bölgede bir Ermeni cemaati yaratmak anlamına gelecektir. Bunun içinde dinler arası diyalog kavramından yararlanacaklar” şeklinde konuştu. Vakıflar yasası ile birlikte vakıfların şirketlerle ortaklık yapabileceklerini ve  istedikleri kadar toprak satın alabileceklerini kaydeden Özkaya, “Bu sınırsız toprak alabilecekleri anlamına gelmektedir. Van ilinin imar planlı alanının yüzde 10’u  yabancıların eline geçecek” dedi.   


*

Tolga Akiner
Akdamar manzaralı tatil köyü geliyor!
Milliyet, Kasım-2010


İki Ermeni işadamı Van’ın Gevaş ilçesinde tatil köyü kurmak için Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO) ile temasa geçti. Ermeni işadamları, villa tipi, bahçeli ‘tatil köyü’ projelerini hayata geçirmek için VATSO’dan destek istedi. “Akdamar’a çok yakın bir bölgede bulunan Gevaş ilçesini incelediler.  Burası Akdamar’a çok yakın, Gevaş ilçesi. Ayine gelenler otellerde yeteri kadar rahat edemiyorlar. Burada kuracakları tatil köyünde hem huzurlu bir tatil geçirecek hem de ibadetlerini yapabilecekler” dedi.



*

Van'a Ermeni Yatırımı
Yeniçağ / 19 Kasım 2010

Yatırımcıların vergi indirimlerinden yararlanabileceklerini de belirtirken, hazırladıkları projeyle Avrupa Birliği’nden (AB) fon yardımı alabilecekler de....

AKP iktidarı, Türkiye’ye ”soykırımcı“ diyen Ermenistan’ı memnun edebilmek için devletin kasasından 3 milyon lira harcayıp Akdamar Kilisesi’ni onarıp törenle hizmete açmıştı. Ayrıca yine devletin fonlarıyla Türkiye’de tek taşı kalmış bütün kiliseler elden geçirilmişti. Van’da ki Akdamar Kilisesi’ne 3 milyon harcayan AKP, Belek’teki Dinler Bahçesi için 1.4 milyon, Edirne’de ki Büyük Sinagog için de 3 milyon 700 bin lirayı gözden çıkardı. Tarsus’taki Aziz Paul Kilisesi ve Trabzon’daki Sümela Manastırı da yine milyonlar harcanarak ayinlere açıldı.

Hıristiyanlaştırma projesi

Van’da Akdamar Kilisesi’nin karşısına yapılacak olan tatil köyünün, Türkiye açısından olumlu sonuçlar vermeyeceği dile getirildi. Tapu Kadastro eski Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya, bunun bir Hıristiyanlaştırma projesi olduğunu kaydetti. Burada oynanan oyuna dikkat edilmesi gerektiğini, bölgede bir Ermeni cemaati yaratılmaya çalışıldığını vurgulayan Özkaya, ”Bunun için dinlerarası diyalog kavramından yararlanacaklar“ 


Vakıflar yasası ile birlikte vakıfların şirketlerle ortaklık yapabileceklerini ve istedikleri kadar toprak satın alabileceklerini kaydeden Özkaya, ”Bu sınırsız toprak alabilecekleri anlamına geliyor. Van’ın imar planlı alanının % 10’u yabancıların eline geçecek” dedi. 


*

internet sitesinden:

 I.Dünya savaşının başladığı yıllarda, Rus kuvvetleriyle birlikte hareket eden Ermeniler, 1915 yılında, bölgeye girmiş ve bir çok yeri işgal etmişlerdir. Ermeni çetelerinin işgal ettiği yerlerden, biriside Gevaş'tır. İşgal süresince bölge halkına insanlık dışı eziyet, işkence ve zulüm yapılmıştır. 

Gözü dönmüş caniler, çoluk, çocuk, kadın ve yaşlı ayrımı yapmaksızın, binlerce insanımızı acımasızca katletmişler ve, yine Ermeni zulmünden kaçan binlerce vatandaşımızın ise evini, barkını, malını ve sevdiklerini geride bırakıp, doğduğu topraklardan göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Göç esnasında, yine birçok vatandaşımız, çeşitli sebeplerden dolayı canlarından olmuşlardır. O katliam dolu yılları yaşamış ve görgü tanığı olan Gevaş-Dereağzı köyünden Salih DEĞİRMENCİ oğlu, yaşanan o yıllara ait bildiklerini ve duyduklarını şöyle anlatmıştır.

"Kimisi ağır hastalarını, kimisi anne ve babasını götürmek için, binek hayvanı veya aracı olmadığından, köyde bırakmış, hatta kimi anneler ise, 1-2 yaşındaki çocuklarını yanlarında götürmelerine rağmen, onları dağ başında, ıssız yerlerde bırakmak zorunda kalmışlardır. Ermenilerin; silahlarınızı teslim ettiğiniz takdirde, size zarar vermeyeceğiz sözlerine inanarak, köylerini terk etmeyerek kalan halk da, ağaçlara bağlanarak, acımasızca katledilmişlerdir."




*

"Van Gölü kan gölü oldu ve askerler uzun süre Van Gölü kıyılarından  masum Türk insanının cesetlerini toplayıp gömdüler." ... "Bu gün dahi ne Türk, ne de Batı Dünyası, Van ili ve çevresindeki 509.707 Müslüman’dan sadece  1500 kadın ve çocuğun kaldığını bilmiyorlar. Van’ı ele geçiren Ermeniler bütün Türk mahallelerini yaktılar.  Şehirde kalanları ve yollarda yakaladıkları kişilerin yaşlarına bakmadan toptan kitle halinde katlettiler.  Bundan maksatları, Van’daki Türklerden bir iz bırakmamak ve bölgede sayısal üstünlük sağlamak istemeleriydi."

Dr.Galip BAYSAN
Van Türk Katliamı


*

"50 Türk Anası tecavüz edilmek üzere Akdamar adasına götürülürken Ermeni çeteciler tarafından, kendilerini Van Gölüne atmışlar ve boğularak ölmüşlerdir. Benim teklifim, bu anaların isimleri elimizde var, Akdamar Adası'na bir Anıt dikelim ve bu 50 Asil Türk Kadınının adlarını oraya yazalım. Van şehri Ermeni çeteciler tarafından yok edilmiştir. Bu anlamda TBMM, Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi, Van şehrine de bir isim vermeli ve bu isim "Şehit Van" olmalıdır ki, tarihsel bilincimizde Van'a ne yapıldığını tekrar ve tekrar hatırlayalım."

Prof.Dr.Ümit ÖZDAĞ / "Ay'da Petrol Var" Psikolojik Hareket



* Doğu Anadolu'nun Türklüğü *
Türklerin Havzaya ilk gelişleri binlerce yıl öncesine dayanır.
Ermeniler gelmeden önce Doğu Anadolu'nun Subar, Kimmer, İskit/Saka Türklerine kadar inen bir tarihi vardır.

"Selçuklular Van Gölü havzasına geldiklerinde bölgede yaşayan Ermeni ve Gürcü nüfus oldukça zayıflamış durumdadır. Gürcüler Kafkasya'ya çekilmiş, Ermenilerse Doğu Roma tarafından imparatorluğun çeşitli yerlerine dağıtılmış ve nüfusları azaltılmıştır.
Rum nüfus ise şehir merkezlerinde toplanmıştır.
Bu nüfus azlığı da Selçukluların bu bölgeye rahatça yerleşmesine imkan sağlamıştır."

"Ermeni krallarının gerek Gürcülerin de, yok olduğunu, bu dönemde zayıfladığını, çoğunun yok edildiğini görüyoruz.
Yani Anadolu boştu. Bunu açıkça söylemek lazım. "
Prof.Dr.Ahmet Taşağıl.







THE POPULATION OF THE OTTOMAN ARMENIANS / PDF
by Prof.Dr.Justin McCarthy

"There were 1,465 million Armenians in Ottoman Anatolia in 1912, before the wars began. (This does not include the 28,000 Armenian residents of Southern Haleb Province, which became part of Syria after the world war nor the Armenians of İstanbul Province and Ottoman Europe, who were neither killed nor deported during World War I, although some were conscripted.) At wars' end, 881,000 remained alive, a loss of 584,000, or 41%.21 Most of these were victims of the war fought between the Muslims and Armenians between 1915 and 1920, directly or indirectly through starvation and disease. To put the Armenian loss into perspective, it should be noted that the Muslims of the war zone suffered equally horrific loss: The Muslim population of the Van Province decreased by 62%, that of Bitlis by 42%, that of Erzurum by 31%. Not coincidentally, these were the provinces of greatest conflict between Ottoman and Russian armies and between Muslim and Armenian civilians. The massive mortality in Anatolia was the product of total war in which no quarter was given, as well as years in which no crops were harvested and disease ravaged populations already ravaged by hunger. All shared starvation and disease; each side killed the other mercilessly. It is no wonder that death tolls were so high. Those who elevate the mortality of one group or ignore the mortality of another mistake the lesson of the times, which is not of persecutors and the oppressed, but of general inhumanity."





ilgili:


Armenian Massacres in Van, Bitlis, Muş and Kars Interwiev With Witnesses / e-book
by Süslü Azmi, Öğün Gülay, Serdar Törehan

Genocides Commis par les Armeniens a Van, Bitlis, Mus et Kars - Interview des Temoins Vivants / e-book
Süslü Azmi , Öğün Gülay , Serdar Törehan

The Massacres the Armenians Commited in Adana Province and the French-Armenian Relations / e-book
by Bildirici Yusif Ziya





// Van - Akdamar'a bir "Türk Soykırım Anıtı" dikilmelidir..! //