Translate

21 Mart 2014 Cuma

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ






ÇANAKKALE SAVAŞLARININ ŞÜPHESİZ EN ÖNEMLİ DESTANLARINDAN BİRİ DE "OCEAN" ZIRHLISININ DÜMEN TERTİBATININ BOZULMASIDIR....

"Dünya Savaşları Tarihi" Mecmuasında bu hikaye baş köşede yer almış ve hayranlıkla okunmuştur..

Bu destanı yazan Edremitli Seyit Onbaşıdır.

Birleşik Donanmanın Savaş gemileri geri çekilirken de ölüm kusmaktaydı. Rumeli Mecidiyesi'de bundan nasibini alır. İstihkam içinde patlayan bir top mermisi sebebiyle cephanelik havaya uçmuş ve askerlerin neredeyse tamamı şehit olmuştur. 

Şans eseri Edremitli Seyit ve arkadaşı Ali sağ kurtulur. Seyit kendine geldiğinde, "arkadaşlar nerede" diye sorar. Ali, "onlar şehit oldu Seyit, senle ben ikimiz kaldık," der.Seyit silkinip kalktı tabyanın ucuna kadar giderek denize baktı. Düşman gemileri manevra sebebiyle iyice karaya sokulmuştu. Seyit bir gemilere, bir topa bir de yerde sessizce yatan 215 okkalık mermiye baktı. Sanki mermi ona, "Beni namluya sür diyordu."

Kendinden geçercesine, "Gel Ali," diye bağırdı. "Yardım et de, şu gülleyi sırtıma alayım!" 

Ali, "bir yerde yatan 215 okkalık mermiye, bir yan yatmış top vincine bir de Seyit'in suratına boş gözlerle baktı, sonra inanmamış bir tavırla Seyit onbaşıya, "kaldıramazsın ki" dedi.

Seyit, "bir deneyelim hele gel," dedi.

İki yiğit mermiye el attılar. Fakat gres yağına bulanmış mermi ellerinden kayıverdi. Seyit hırsla ellerini toprağa daldırdı, elleri toprak içinde bir kaç defa ileri geri gitti ardından ellerini topraktan çıkardı, koltuklarının altına aldı ve koltuk altlarıyla sildi. Abdest alıyormuşçasına bir ritüelle avuçlarına toprakla yıkadı gresten temizledi. Dizlerini kırarak oturdu yere. 

Ellerini arkaya götürerek bir eliyle merminin başını diğer eliyle kovanı başını yakaladı. Birer demirden kelepçeye dönen eller gülleyi kavrarken yekindi, dizleri müthiş bir basınçla gerildi. Kaslara kan pompalama emrini alan damarlar yırtınırcasına kaslara kan pompaladı. Kasları titreye titreye emri yerine getirdi ve Ali titreyen bacaklarıyla sallana sallana ayağa kalktı. 

Ali, "inanmayan gözlerle Seyit'e bakıyordu." 

Seyit'in bacakları tir tir titriyor ama bükülmüyordu. Bir adım, bir adım daha derken sallana sallana namluya vardı. Namlunun ağzına gülleyi verdi ve kamayı kapadı. Namluyu gemiye çevirdi göz kararı bir tayin yaptı ve ateşledi. İlk mermi hedeften uzağa düşmüştü. 

Hırslandı, derhal ikincisini kapıp getirdi ve kızağa sürdü ardından kısa bir hedeflemeden sonra ateşledi. O da kısa düştü. Daha da hırslandı, kendi kendini yiyordu neredeyse. Üçüncüyü koştu getirdi, namluya sürdü ve ateşledi. 

Ocean'ın dümen tertibatını vurmuştu. 

Dümeni kitlenen Ocean harman çeviren döven gibi kendi etrafında dönmeye başladı. Seyit koşup dördüncü ve son mermiyi sırtlandı. Tam bu sırada aşağı bataryadan gelen Komutan Hilmi Bey ve iki Alman subayı ile karşılaştı. 

Faltaşı gibi açılmış gözleriyle Hilmi Bey, "Sen mi vurdun o gemiyi," dedi. Seyit, "Evet," dedi. 

Ve dördüncü mermiyi namluya sürdü. İkinci mermi tam istediği yere yandan güverteyi delerek içeriye düşüp patladı. Bir kaç dakika içinde Ocean batıp gözden kayboldu. 

Savaştan sonra "Harp Mecmuası"nda yayınlamak üzere aynı sahnenin tekrarlanmasını istedilerse de olmadı. Seyit onbaşı mermiyi kaldırmak şöyle dursun kıpırdatamadı bile!

Muharebe anında ne olduysa olmuş Seyit o mermileri hem de dört kez vinç kullanmadan kaldırmıştı.

Bu mucize değil de neydi?

Savaşlarda mucizeler olsa bile insanla kazanılır. 
O insanın da mucizeyi hakkedecek davranışta olması gerekir! 
Savaşlar mucizelerle dolu olmasına rağmen asıl mesele aklın nasıl kullanıldığıdır; mucizeden nasıl etkilendiğin değil!


Biz TÜRKÜZ, TÜRK MİLLETİYİZ; BİZDE MUCİZE ÇOKTUR...




River Clyde



İNGİLİZLERİN EN SEÇME TÜMENİ 29. TÜMENDİR 
(BU GÜNKÜ SAS KOMANDOLARININ ÇEKİRDEĞİNİ OLUŞTURMUŞTUR!!!)

BU TÜMENE ERTUĞRUL KOYUNA ÇIKMA EMRİ VERİLİR. 

26. PİYADE ALAYI 3. TABUR 10. BÖLÜKTEN 
EZİNELİ YAHYA ÇAVUŞ VE 67 ADAMINA DA 
BU SIRTI TUTMA EMRİ VERİLİR.


RİVER CLYDE ADLI KÖMÜR GEMİSİ OCEAN DESTROYERİ EŞLİĞİNDE KOYA YANAŞIR KIYIYA 200 METRE MESAFEDE RİVER CLYDE KUM TEPELERİNE OTURUR.

2400 PİYADE ÇOĞU SENEGALLİ (DROGBA'NIN DEDELERİ!!!) FLİKALARA DOLUŞUR KIYIYA KÜREK SALLAMAYA BAŞLAR.

YAHYA ÇAVUŞ ÇOK CESARETLİ BALKAN SAVAŞLARININ KIYIMINI YAŞAMIŞ BİR TECRÜBE ABİDESİDİR.
ASKER AZ SADECE MARTİN TÜFEKLERİ VAR; MAKİNELİ BİLE YOK!!!

AMA EZİNELİ BİR ZEKA ABİDESİ...
ASKERLERİ 10'AR METRE MESAFE İLE YERLEŞTİRİR VE ARDINDAN ASKERLERİ 1 KİLOMETRELİK ALANDA ÜÇE BÖLER ÖNCE BİR KISMI ARDINDAN DİĞER KISMI ARDINDAN DA SON KISMI BİR MAKİNELİ TÜFEK AKSAMINDA ATEŞ EDECEKTİR. 

BOŞA HARCANAN HER MERMİ TÜYÜ BİTMEMİŞLERİN BİZDEN DAVACI OLMASI DEMEKTİR!

BU İSLAMIN VE TÜRKÜN SON ORDUSUDUR ONA GÖRE! DER.... 

KIYIYA 100 METRE MESAFEDE BİR YOĞUN ATEŞ BİR KIYIM BAŞLAR Kİ 40 DK İÇİNDE 2400 KİŞİNİN VURULDUĞU VE 29. TÜMENDEN SADECE 150 KİŞİNİN KALDIĞI BİR SAVAŞ YAŞANIR.

İNGİLİZ GENERAL NİYE KİMSE KARAYA ÇIKAMIYOR DİYE HİDDETLENDİĞİNDE POSTA SUBAYI KARŞIDA MÜTHİŞ BİR ORDU VAR DİYECEKTİR!!!

FRANSIZ GENERAL ASKERİ CESARETLENDİRMEK İÇİN ÖNE ATILDIĞI ANDA KURŞUNU ALNININ ORTASINA YER.

BİR MERMİ AYAĞINI PARÇALAR EZİNELİNİN.
TÜFEĞİNİN KAYIŞINI ÇIKARIR DOLAR DİZİNE VE DEVAM EDER SAVAŞA, VURUŞMAYA..

TÜFEK NAMLUSU PARÇALANIR, ÖĞLEDEN SONRA YERDEN TAŞLARI TOPLAR EZİNELİ VE TAŞLA ADAMIN VURULDUĞU İLK SAVAŞ OLUR ÇANAKKALE...

FRANSIZ TÜMENİNİN 1 KİLOMETRE İLERİDEN KIYIYA ÇIKTIĞI VE ARKADAN ÇEVRİLDİKLERİ HABERİ GELİR..

EZİNELİ ASKERİ YERİNDEN KIMILDATMAZ.
EMİR EMİRDİR!! 

GECE SAAT SEKİZE KADAR SÜREN MUHAREBE SONUNDA EZİNELİ VE BİR ASKER KURTULUR DÜŞMAN ELİNDEN.
EZİNELİ'YE BİR AY HAVA DEĞİŞİMİ VERİLİR..

YIRTAR ATAR RAPORU..

İKİ AY SONRA HAZİRAN AYINDA ZIĞINDERE'DE İNGİLİZLERE KARŞI YAPILAN SÜNGÜ HÜCUMUNDA İSTEDİĞİ ALLAH'INA KAVUŞUR.

15 HAZİRAN 1915....






KURTULUŞ SAVAŞI ÇANAKKALE'NİN SONUCUDUR!

ÇANAKKALEYİ ANLAMAYAN KURTULUŞ SAVAŞINI HİÇ ANLAMAZ!

BİZ SADECE YUNANLA SAVAŞTIK..
GERÇEK BİR KURTULUŞ SAVAŞI YOKTUR...
YUNAN KAYNAKLARINDA GEÇMEZ Kİ...DİYENLER SALAKTAN DA ÖTE GAFİLDİR!!!

NEDEN Mİ???

ÇANAKKALE'DE BAŞLAYAN RİCAT ESKİŞEHİR'DE DURUR.
İZMİR'DE DURDURULUR: İNGİLİZLERLE ANLAŞILARAK...
GÜNEYDE DURDURULUR KERKÜK VE MUSUL VERİLEREK:
KÜRT İSYANLARIYLA...
E, AKİF NE DİYOR BUNA...
SAYDIKLARI ADAM TERSİNİ DİYOR!!!
BAKIN ŞİİRİNE....


Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!


KİMLER VARDI DÜNYADAN???

I. Dünya harbi yaklaştığında Sömüren ülkelerin tümü sömürdükleri milletlerin insanlarını toplayıp, eğitip cephelere gönderiyorlardı. Başta İngiltere ve Fransa, kendileri için savaşan bu eski köle yeni bağlılarını Mısır'a, Rodos'a ve Limni'ye ve Çanakkale'ye yolladılar. 

25 Nisan sabahı çıkarma başladığında, bu sömürü askerlere önemli cephelerde görev verdiler. 

Örneğin, Kumkale de Fransızlar Senegel'lileri çıkardı, İngilizler de Kabatepe ve Ağıl dere arasında, Avustralyalıları kullandı. 


İNGİLİZ'LER İÇİN ÇARPIŞAN NEPAL'Lİ GURKALAR

Kara savaşlarının ilk gününden, son günü olan 9 Ocak 1916 tarihine kadar, sömürülenler hemen hemen her cephede bulunmuşlar ve Mehmetçik ile harp etmişlerdir. 

Sömürü edebiyatı yapan sol güruh bunu bir türlü görememektedir! 



Peki kimdi bu sömürülen ülkeler ? 
En başta Senegal var.


Senegalliler Çanakkale'de

DROGBA'NIN DEDELERİ....
Senegalliler Müslüman.
Ancak Senegal o tarihte bırakın devlet olmayı daha millet bile değil!, Senegal'li askerlerin en büyük özelliği, çok sağlam bir bünyeye sahip olmaları ve keskin nişancı olmalarıdır.Keskin nişancılar, vurmuş oldukları subaylara göre madalya alırlar.

Çanakkale savaşlarında, maalesef Fransızlar bu sebepten Senegal Birliklerine bir çok madalya dağıtmışlardır. 

Senegal'li askerlerin bir diğer meziyetleri ise, çok iyi kama (büyük ve geniş bıçak) kullanmalarıdır. Esir almadan acımasızca öldürmeleri gazi olan Mehmetçiğimiz tarafından daha sonraları anılarında anlatılmıştır.



Hintliler Çanakkale'de


Bir diğeri Hindistanlılar.

Hindu birlikleri İngilizlerin yanında Çanakkale savaşına Tugay seviyesinde katılmışlardır. İçlerinde bir çok Müslüman'da vardır, ancak onlarca sene İngilizlerin yanlarında savaşmaları nedeniyle, bizlerle bir Müslüman gibi değil de, bir İngiliz gibi savaşmışlardır. İçlerinde bizim saflara geçen veya merhamet gösteren çok az olmuştur. 


Hintliler Çanakkale'de


Çanakkale savaşlarına sömürü olarak en çok asker sevk eden şüphesiz Avustralya ve Yeni Zellenda'dır. 

1. dünya harbinde bu insanlara kısaca ANZAK dendi. Mehmetçiğin karşısında dürüstçe ve mertçe savaşan tek asker ANZAK'tı.


YAHUDİ ZİYON KATIR TABURU...

ÇANAKKALE'NİN YAMYAMLARI 

Avustralya'nın Aborjin'leri ile Yeni Zellanda'nın Maori'lerini getirmişlerdir. 


Maoriler Çanakkale'de


SIRTLANLAR gibi, ÇANAKKALE'DE TÜRKE saldıran bu yamyam'ların davranışlarını, bazen kendi askerleri dahi kabullenememişlerdir. 

Örneğin, İngiliz gazeteci yazar Ellis Ashmead Bartlett Anafartalar cephesinde gördüğünü tiksintiyle anlatmaktadır. "Esir alınan bir Türk'ü Maori'ler diz çöktürüp bekletiyorlardı. Birisi tüfeğin dipçiğini havaya kaldırarak büyük bir şiddetle esir askerin kafasına vurdu. Kafatası dağılan Türk askerinin çevresinde bağrışarak Haka Dansı yapmaya başladılar.

Tüm bu olanları çevrede bulunan İngiliz askerleri gördü ama seslerini çıkarmadan seyrettiler".



ÇANAKKALE SAVAŞLARI BİR GÜNDE ANILACAK BİR OLAY DEĞİLDİR

ÇANAKKALE SAVAŞLARI 14 AY SÜREN,
HEM KARA HEM DENİZ SAVAŞLARI OLARAK 
DÜNYA TARİHİNE GEÇEN,
DÜNYADA İLK DEFA KİMYASAL SİLAH KULLANILAN,
YAHUDİLERİN DEVLET KURMA AŞKI İLE OSMANLIYA İHANET EDEREK;

İKİ ZİON TABURUYLA İNGİLİZLERE SU TAŞIDIĞI,
HİNDİSTAN, PAKİSTAN VE AFGANİSTAN'DAN GÖNÜLLÜ SIHHİYE TABURLARININ GELDİĞİ,

ORTA ASYA TÜRK DÜNYASININ YARDIMA KOŞTUĞU,

DENİZ ÇIKARMASININ ANZAKLAR TARAFINDAN YAPILDIĞI SANILDIĞI; ASLINDA İLK ÇIKARMANIN FRANSIZLAR TARAFINDAN YAPILDIĞI,
ARDINDAN ANZAKLARIN SALIVERİLDİĞİ,

İNGİLİZ VE FRANSIZLARIN ÇIKARMA ORDUSUNDA SENEGALLİ, FİLDİŞİLİ, NİJERYALI, FAS, TUNUS VE ÇAD'LI MÜSLÜMAN ASKERLERİN BULUNDUĞU,

BU ASKERLERE AMERİKA İLE SAVAŞ YAPILDIĞI YALANININ SÖYLENDİĞİ,

BU SIRADA KÜRTLERİN İSYAN EDEREK AYRILMA PEŞİNDE OLDUĞU; BU SEBEPLE RESMİ BELGELERE GÖRE SADECE VE SADECE İKİ (2) KİŞİNİN KÜRT OLARAK SAVAŞA KATILDIĞI (OSMAN PAMUKOĞLU'NUN BAHSETTİĞİ GENEL KURMAY KAYITLARI BENDE MEVCUT!!!),

BU VATANIN HEPİMİZİN OLDUĞU HİKAYESİNİN KOCA BİR YALAN OLDUĞU,

ÖLENLERİN NEREDEYSE TAMAMININ ANKARANIN BATISINDAN OLDUĞU,

KANLI SIRT, ZIĞINDERE VE SOĞANLI DERE SAVAŞLARINDA CEPHELER ARASI MESAFENİN ZAMAN ZAMAN 4 METREYE İNDİĞİ,
ÖLÜMÜN MUHAKKAK OLDUĞU,

BAZI DURUMLARDA SANİYEDE SEKİZ YÜZ MERMİNİN ATILDIĞI,
BU SEBEPLE HAVADA ÇARPIŞAN MERMİ SAYISININ BİR MİLYONU GEÇMESİYLE DÜNYADA KAYDEDİLEN TEK SAVAŞ OLDUĞU,
MUCİZE İLE İNSANIN ETTEN VE KEMİKTEN OLMASININ AT BAŞI YÜRÜDÜĞÜ; AKİF'İN BU SEBEPLE BEDR'İN ASLANLARI ANCAK BU KADAR ŞANLI İDİ DEMESİNİN 
BİR SÜRÜ KOKUŞMUŞ DİNCİ TAİFENİN SÖYLEMİNİN AKSİNE DOĞRU OLDUĞUNUN İSPATLANDIĞI,

SAVAŞTA 40 MİLLETTEN ADAMIN OLMASIYLA AKİF'İN AKVAM-I BEŞER SÖZÜNÜN DOĞRU OLDUĞU,
TABYALARA SAAT BAŞI 4000'DEN FAZLA TOP GÜLLESİNİN DÜŞTÜĞÜ,

BUNA RAĞMEN TÜRKÜN İMAN DOLU GÖĞSÜNDE ERİDİĞİ,
TEK SAVAŞ OLARAK KAYDEDİLMİŞTİR.



RUHLARI ŞAD OLSUN!







BİR KAHRAMAN TAKIM VE BİR YAHYA ÇAVUŞTULAR
DÜŞMANLA BİR ORDUCASINA VURUŞTULAR
DÜŞMAN TÜMEN SANIRDI BU CENGAVERLERİ
ALLAH'I İSTEDİLER AKŞAM KAVUŞTULAR




alıntılar Dr.Osman Çataloluk'tan



LİNKLER:








____________













ÇANAKKALE GEÇİLMEZ FOTOĞRAFLAR

"O gün sahil bataryalarımızda bulunan askerler, 
subaylar ve komutanlar cidden takdir edilecek bir fedakârlıkla, 
yani cesaretin sabrın sonuna kadar toplarını kullanmışlar, vazifelerini ifa etmişlerdir. 
Düşünün ki birçok çökmeler, infilâklar, yangınlar, 
kayıplar arasında, daimi ateş karşısında, tahrip edici ateşler altında, bunlar hiç titremeden vazifelerini yapmışlardır."

Mustafa Kemal ATATÜRK



Düşmandan Ele Geçirilen Bir Silahın Türk Askeri Tarafından Çalıştırılması



Fransız Bouvet Zırhlısını Batıran Top ve Batarya Komutanı Hilmi ve Teğmen Fahri


Gelibolu Harp Sahasında Top Başında


Gizlenmiş Bir Posta Dağıtım Çadırı

İhtiyat Mevkiinde Bir Sırt Gerisinde Eratlar


İtilaf Donanma Gemilerinin Çanakkale Boğazı'na Girişi


Kanlısırt'ta Dikilen Bir Gazi Alayının Sancağı


Nusrat Mayın Gemisi


Nusrat Mayın Gemisi Kaptanı Hakkı Bey 

NUSRAT  MAYIN GEMİSİ : LİNK

ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞLARI
VE ORTAM

16 Mart 1915 Gününe gelindiğinde Koca Osmanlının sadece ve sadece iki uçağı vardır; O da keşif ve gözetleme için kullanılır. Zaten bomba momba hak getire! Uçakları kullanacak pilotumuz dahi olmadığından Alman pilotlar yapar gözlem ve keşifleri...Bakalım keşiflerde neler olmuş???

Hastane mevkiinden havalanan uçağımız Alman subaylar Pilot yüzbaşı Serno ve Gözetleme Subayı Schneider komutasında boğaz girişine doğru uçar. Yüzbaşı Schneider not defterine şunları düşmüştür:

Yaklaşık 1600 metre irtifadayız. Bozcaada önlerinde boğaza girmek üzere 40 kadar savaş gemisi sayılmıştır. Bu gemilerden 15'i İngiliz, 4'ü Fransız olmak üzere 19 Ağır Zırhlı Kruvazör, 3 Hafif Kruvazör, iki uçak gemisi, 16 nakliye gemisi ve 100 kadar Şilepten oluşmaktadır. Toplamı 200 kadardır. 

Ertesi gün boğaza girme kararı alınır....

Nusrat'ı unuturlar.
Nusrat bütün bu gemilerin burnunun dibinde dolaşarak o güne kadar hiç denenmemiş hiç yapılmamış bir iş yapar..Emir bile böyle değildir.
Emir mayınların boğaza bir kıyıdan diğerine yerleştirilmesidir.
Nusratın komutanı ne yapar. Tam tersini!!!
Hamidiye ve Ertuğrul Tabyaları arasına kıyıya paralel olarak yerleştirir mayınlarını...

200 geminin arasında bir bu kıyıdan bir öteki kıyıda mayın yerleştireceksin ve seni hiç bir Allah kulu görmeyecek! Bu mucize değildir de nedir? Akif kesinlikle haklıdır!

Ertesi gün savaş düzeninde önce 6 zırhlı boğaza giriş yapar.
Ardından diğerleri... 
Amirallik Forsu Muazzam bir çelik yığını olan Inflexible gemisindedir.
8 taret dakikada 800 mermi ve 40 top atma kapasiteli bir dev!
Arkasında aynı türden Irresistable, Queen Elisabeth, Lord Nelson yol almaktadır. Yanında Fransızların Triumph, Agamemnon ve Majestique zırhlıları.....
18 Mart 1915...
Sabah saatın 8:30'u...
Boğazdan ağır ağır bir biri ardınca serin, sessiz ve kimsesiz masmavi sulara doğru bordalarlar..
O kadar sessizdir ki ortalık...
O kadar sessizdir ki...
Nefes alsa biri duyulacak...
Saat 10:00'da yerleşim pozisyonlarını almaya başlarlar.
Saat 11:35'te pozisyonların alındığı bilgisi gelir.
İngiliz Amiral Robbeck bir kahve söyler, güverteye de bir sandalye getirtir.
Kahve eşliğinde tabyaların düşüşünü seyredecek ve muhteşem zaferini kutlayacaktır!
Bilmez ki karşısında Türk vardır ve bilmez ki bu ordu son ordusudur İslamın!
Ve yine bilmez ki sırtından Kürt isyanları olsa da Bedr sahibi bu gün burada Türkün yanındadır!

Saat 11:45'te atış serbest işaretiyle Triumph başlar Hamidiye Tabyası'nı dövmeye...
Ardından diğer tabyaları..
Dakikada 4650 top mermisi düşer tabyalara.
Ölü püskürmededir yer!
Ölüm indirmede Gökler...
Yer gökle karışmış..
Kan, kemik, toprak bir birine karışmış...
Sessiz mi sessiz Türk Tabyaları..
Bir işaret bile vermez..
Sanki küsmüş de içine kapanmış...
Amiral Robbeck hatıralarında çok şaşırdığını anlatır........
Saat 12:00'de Türk tabyalarından atış başlar.
O güne gelmeden evvel İngilizlerin yaptığı istihbaratta Türk toplarının menzilini 1650-2000 metre olarak öğrenirler. 
Doğrudur aslında istihbarat ama...
Bu toplar gemilerden sökülen toplardır.
Ve Türk Subayları bunları ıslah ederek menzilini 3000 metreye çıkarmıştır.
İşte mucize yanında insanın çapı budur.
Allah çapa bakarak mucize verir!
Nusrat ne kadar mucizevi bir iş başardı ise mühendishane subayları da aklın son kertesine yücelirler bu mucizeye karşı.
İşte Allah'ın aradığı kafalar bunlardır!
Yoksa mucize verse ne; adam adam olmadıktan sonra!

Musa daha ayakta iken Tur'da Allah ile konuşurken Yahudi satmadı mıydı Musa'yı?

İşte kalite farkı burada!
Bu Türk Irkı Hakikaten çok ilginç bir ırk!
Kahvesini yudumlarken Amiral Robbeck bir mermi gelir körün taşı gibi Inflexible'ın pruva direğinin ana ayağına isabet eder bir dakika sonra bir başka biri taretin birini vurur, ardından gelen üç gülle de taretleri ve güverteyi patlatır. 
Amiral Robbeck elinden kahve kupasını fırlatarak kumanda odasına canını zor atar.
Ardından başka bir mermi Queen Elisabeth'in mermi yükleme vincini parçalar. Hemen ardından gelen gülle ise bacasından içeri düşer ve içeride patlar.
Saat 12:00'da tüm Türk Tabyaları ateş kusmaya başlamıştır.
General Robbeck hatıralarında bir ara, "Hani bunların menzilleri 1700 metreydi? attıkları her mermi geminin içinde bu ne biçim menzil istihbaratı!" diye bağırdığını yazmaktadır!
Birleşik Kuvvetler Türk Tabyalarına cehennemi kusmasına rağmen; Türk Tabyaları aralıklarla top atışı yapar ama çok isabetlidir.
Bu tabyaların içinde en fazla isabet kaydeden "DARDANOS TABYASI"DIR!!!
Agamemnon'a art arda üç top mermisi isabet ettirir. Ardından Üç mermi de Queen Elisabeth'e...

Fransız Amirali Guepratte'ın bulunduğu Suffren'e 14 dakikada 14 mermi isabet ettirir. Takiben Gaulouis baş tarafına isabet eden bir merminin açtığı 7 metrelik bir yırtıkla batmaya başlar. Sadece Charle Magne'de ağır hasar yoktur!
General Robbeck hırsından kıpkırmızı kesilmiş bir vaziyette Fransız Amirale ağza alınmayacak lafları saydırır. O da bu atış altında yapacak bir şey yoktur der. Bunun üzerine Amiral diğer gemileri savaş alanına sürmek için Fransızlara çekilme emrini verir. Fransız gemileri geri çekilme manevralarına başlamıştır ki Bouvet Zırhlısı müthiş bir infilakla sarsılır. Ve iki dakika içinde koca gemi gözden kaybolur. 639 kişilik mürettebatından kurtulan 100 kişi bile değildir!
Ardından Irressistable müthiş bir infilakla koca bir yara alır.
Saat 17:00 sularında Amiral Robbeck bu şartlar altında daha fazla zorlamanın bir manası yok diyerek geri çekilme emrini verir.
Gurup güneşinin ışıkları perişan haldeki Birleşik Kuvvetler filosunun üstüne düşerken Türk komutanlar bir tepenin üzerine çıkarak uzaklaşan düşman gemilerini seyre daldılar.

Bir süre sonra Cevat Paşa'nın sesi duyulur: "Geldikleri gibi gittiler. Geçemediler, geçemeyecekler de!!!"


Tophaneli Hakkı: 

Nusrat Mayın Gemisi komutanıdır. Bu görevden iki gün önce kalp krizi geçirmiştir. Tüm ikazlara rağmen bu göreve katılmak istemiştir. Mayınların döşenmesinden sonra, geminin düşman projektörlerine yakalanıp, görev başarısızlığa uğrayacak korkusuyla ikinci bir krizle, Çanakkale’ ye dönemeden vefat etmiştir. Şahadet şerbetini içmiştir...



Sarıçalı Mevkiinde Bir Tümenin Kurmayları


Seddülbahir'de Düşmandan Alınan 24 cm.lik Bir Top


Şirket-i Hayriye Vapuru ile Düşman Denizaltılarının Tehdidi Altında
Marmara'daki Tehlikeli Yolculuğun Sonunda Yaralıların İstanbul'a Getirilişi


TAARUZ ANI...


İngiliz Zırhlısı H.M.S GOLİAHT ı torpido atışı ile batıran
Kahraman Muavenet-i Milliye torpido botu subay ve eratı


Kadınlarımız ve yaralı asker


Çanakkalede Yaralanan Askerlerin Sirkecide Vapurdan İndirilmesi


Çanakkalede Yaralanan Askerlerin Sirkecide Vapurdan İndirilmesi


Çanakkale'de Subaylarımız


Çeşme başında Subaylarımız








ÇANAKKALE...ve KÜÇÜK ASKER










Anzaklar ile onlara su veren Köylümüz - Savaşta dahi İnsanlığımızı kaybetmedik.


AVUSTRALYA'da, Çanakkale Savaşları sırasında yaralı Anzak askerini kucağına alıp siperine götürecek kadar centilmence davranan şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak bir heykel yapıldığı ortaya çıktı.

Avustralya Savaş Anıtı koleksiyonunda yer alan 'Tahliye' adındaki heykelde, bir Anzak askeri Gelibolu Yarımadası'nda kırık silah arabasına yaslanıyor ve Türk bayrağını ayakları altına alıyor, yanında da Türk askerine ait bir kafatası bulunuyor. Heykel, düşmanın öldürüldüğünü ve toprakların işgal edildiğini simgeliyor.

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 99'uncu yıldönümü ve Şehitleri Anma Günü törenlerine hazırlanılırken Anzaklar'ın 89 yıllık bir ayıbı ortaya çıktı. Avustralya'nın başkenti Canberra şehrinde bulunan Avustralya Savaş Anıtı Müzesi koleksiyonunda yer alan 'Tahliye' adındaki heykelin, müzeye ait web sitesinde de fotoğraf ve bilgileri yer aldı. Web sitesindeki bilgilere göre Wallace Anderson tarafından 1925 yılında kilden yapılan, 1926 yılında alçıya dökülen ve 1927'de Melbourne'de bronz döküm olarak yenilenen heykel, Avustralya Savaş Anıtı'nca satın alınarak koleksiyona dahil edildi.

Web sitesinde yer alan İngilizce bilgilere göre 82 cm. yüksekliğindeki heykelde, bir Anzak askeri bir silah arabasına yaslanıyor ve ayakları altına aldığı Türk bayrağı bulunuyor. Bayrağın yanında ise Türk askerine ait olduğu ima edilen bir kafatası bulunuyor. Heykelde, Anzak askerinin yaslandığı silah arabası, savaşı ve Gelibolu'daki yıkımı temsil ediyor. Üzerinde dikildiği Türk bayrağı ve kafatası ise işgal edilen toprağı ve öldürülen düşmanı simgeliyor.

TÜRK BAYRAĞININ ÜZERİNE BASIYOR
Çanakkale Savaşları sırasında bir Anzak askerinin yaralanması üzerine siperinden beyaz bayrak sallayıp savaşa ara vererek, Anzak askerini kucağına alıp siperine götürecek kadar centilmence davranan şehitlerimizin kemiklerini sızlatan heykelin 89 yıl sonra hala koleksiyonda yer alması tarih araştırmacılarının tepkisini çekti.
Her yıl 25 Nisan tarihinde Anzak Günü nedeniyle atalarını anmaya gelen Avustralya ve Yeni Zelandalılar'ı Gelibolu Yarımadası Kanlısırt Mevkii'ndeki, yaralı bir Anzak askerini kucağında taşıyan Türk askerinin tasvir edildiği 'Mehmetçiğe Saygı Anıtı' karşılıyor.

18.03.2014- Basın




İŞTE ARAMIZDAKİ FARK !


BABASININ NE İŞİ VARMIŞ

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet kurulduktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması nedeniyle 
Türkiye’deki yabancı ülke yetkilileri ve komutanlarına 
Dolmabahçe Sarayı’nda resmi bir resepsiyon vermiş. 
Cumhuriyet Resepsiyonuna katılanlar güler yüzlü biçimde eğlenirlerken, genç bir İngiliz komutan yüzü asık biçimde 
Atatürk'e sert biçimde bakıyormuş. 
Bunu fark eden ve bu tavrı merak eden Atatürk, 
yaverini İngiliz komutana gönderip
 “Sor Bakalım, bana niye bu şekilde bakıyor” 
diye haber göndermiş. 
İngiliz komutanın yanına giden Atatürk'ün yaveri, 
Mustafa Kemal’in sorusunu komutana iletmiş ve 
İngiliz’in yanıtını alarak Atatürk'ün yanına gelmiş. 
İşte bu noktada, Atatürk’ün hepimize ders olması gereken 
“tarihi sorusu” doğmuş.

Atatürk: 
Sordun mu yaver, niçin bana öyle bakıyormuş?

Yaver: 
Sordum Paşam

Atatürk: 
Eee, ne dedi?

Yaver: 
Paşam, Çanakkale Savaşında babasını kaybetmiş, 
o nedenle size öyle bakıyormuş.

Atatürk: 
O zaman git sor bakalım, 
babasının Çanakkale'de ne işi varmış?



_______________










ÇANAKKALE GEÇİLMEZ FOTOĞRAFLAR



Kolordu Komutanı Esat Paşa ve Kurmay Subayları


Çanakkale'de Atlı Topçu Subayları


Çanakkale'de Bir Subay Grubu


Arıburnun’da Ele Geçirilen Düşman Siperlerindeki Ganimet Yığını


Çanakkale muharebe sahası gerisinde istirahat eden birlik


57 nci Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey
 57. Alay, Çanakkale Savaşı’nın başlangıcı olan 
Anzak Çıkarmasını durdurmak için 
15 Nisan 1915 sabahı harekete geçen efsaneleşmiş 
Türk alayıdır.



“57. Alay’ın sancağı esir edilmedi! ”
Sancak müzede değil ve en son Filistin'de savaştılar.

"Bir süredir Türkiye gündemini meşgul eden 57’nci Alay Sancağı ile ilgili gerçeği Hürriyet ortaya çıkardı. Çanakkale Savaşı sırasında son erine kadar şehit düşen Alay’ın sancağının Avustralya’da Melburne Müzesi’nde bulunduğu iddialarının doğru olmadığı belirlendi.

ÇANAKKALE Savaşı’nın 90’ıncı yıldönümü nedeniyle medya ve internet sitelerinde yer alan savaş hikayelerinin belki de en ilginci 57’nci Alay ve Sancağı hakkındaydı. Yazılanlara göre 57’nci Alay Çanakkale Muharebeleri’nde kahramanca savaşmış ve son erine kadar şehit düşmüştü. Bir ağaç dalında bulunan Alay Sancağı ise Avustralyalılar tarafından Melbourne’a götürülmüştü ve müzede sergileniyordu. Altında ise şu yazı bulunuyordu: ‘Bu Alay Sancağı Gelibolu savaş alanından getirtilmiştir ama esir edilmemiştir. Türk Ordusu’nun geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk Alayı Sancağını selamlamadan geçmeyin.’

Bir başka haberde ise aynı iddia bu kez şöyle dile getirlmişti: ‘Ey ziyaretçi! Önünden geçmekte olduğun sancak dünya müzelerinin en nadir eseridir. Çünkü bu sancak dünyadaki tek esir Türk sancağıdır. Bütün alay şehit olduktan sonra, ağaca dayalı olarak bulunmuştur.’

Çanakkale Savaşı konusunda uzman tarihçi ve yazarlar bu iddiaları zaten yalanlarken, Avustralya’daki müzelerde ne bir Türk sancağı ne de altında böyle bir yazı bulunmadığı ortaya çıktı. Hürriyet konuya son noktayı koymak için Genelkurmay Başkanlığı’na yazılı başvuru yaparak sorularını yöneltti. Genelkurmay’ın verdiği yanıt şöyle:

MELBOURNE’DE YOK

57’nci Alay’a Çanakkale Muharebeleri’nden sonra, 30 Kasım 1915’te Sultan V. Reşat’ın iradesiyle altın, gümüş imtiyaz ve harp madalyaları verilmiştir. Bu madalyalar, 25 Nisan 1916 tarihinde İstanbul - Şile arasında bulunan Çelebi Köyü’nün kuzeydoğusunda toplanan Alay’ın sancağına törenle takılmıştır. Dolayısıyla Alay Sancağı’nın Çanakkale Muharebeleri sırasında Avustralyalılar tarafından ele geçirildiği iddiası doğru değildir. Bazı yayınlarda bu sancağın bugün Avustralya Melbourne Müzesi’nde sergilendiği iddia edilmektedir. Bu iddialarla ilgili Melbourne Müzesi’nin de içinde yeraldığı dört müze adına Victoria Eyalet Müzesi tarafından gönderilen cevabi yazıda, ellerinde 57’nci Alay’a ait bir sancak bulunmadığı bilgisine ulaşılmıştır.

YOK EDİLMİŞ OLABİLİR

Günümüze dek geçen sürede 57’nci Alay Sancağı’na ilişkin herhangi bir bilgi aydınlığa kavuşmamıştır. Ancak, Türk ordu geleneği göz önüne alındığında, Alay’ın İngilizler tarafından esir alınırken, sancağını teslim etmeyerek imha etmiş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğu değerlendirilmektedir. 

En son Filistin’de savaştılar

57’nci Alay, Çanakkale Cephesi’nden sonra, önce Galiçya Cephesi’nde savaşmış, ardından bağlı olduğu 19’uncu Tümen ile birlikte Filistin Cephesi’ne intikal etmiştir. 19’uncu tümen 23 Eylül 1918 tarihinde İngilizler’e esir düşmüştür. 57’nci Alay’ın da 29 Temmuz 1917 - 23 Eylül 1918 tarihleri arasında Filistin Cephesi’nde birçok muharebeye katıldığı, son olarak Nablus Meydan Muharebesi’nde mevcudunun hemen hemen dörtte üçünden fazlasını kaybettiği ve daha sonra muharebe gücünü yitirerek İngilizlere esir düştüğü tespit edilmiştir."

Hürriyet 2005

Kitap: İsmail Bilgin "57.Alay Filistin"

Kendilerini "Susuz Aslanlar" diye niteleyen 57. Alay, Çanakkale Conkbayırı'nda adeta bir kahramanlık destanı yazmasının ardından, önce Galiçya'da çarpışır. Ardından bağlı olduğu 19. Tümen'le birlikte Filistin cephesine doğru harekete geçer. Askerler zorlu cephelerden henüz çıkmalarına rağmen, sahip oldukları her şeyi arkada bırakarak yola çıkmakta tereddüt etmezler. Çetin geçen yolculukta maddî-manevî kayıplar verilir. 1917-1918 arasındaki zaman diliminde, askerler iç ve dış düşmanlarla aynı anda mücadele ederler. 57. Alay, Filistin cephesinde birçok muharebeye katılır. 19. Tümen'in İngilizlerin eline esir düşmesinin ardından işler zorlaşır. Son olarak Nablus meydan muharebesinde, kuvvetlerinin tamamına yakınını kaybeden 57. Alay, İngilizler tarafından kuşatılır. Canları pahasına bile olsa alay sancağını yere düşürmemek, düşmana teslim etmemek için düşmanla 57. Alay arasında kıyasıya bir mücadele başlar.




Cephe Gerisinde Ekmeklerini Paylaşan Mehmetçikler


Çanakkale'de Bowet zırhlısını batıran top ve eratı


Çanakkale civarında eğlence yapan birlik


Arıburnu'nda 19 ncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal,
Esat Paşa ve diğer komutanlar


Siperlerde Düşman Gözetleyen Mehmetçikler


Kahraman Mehmet Çavuş
"Sağ kolumu kaybettim. Zararı yok. Sol kolum var.
Onunla da pekâlâ iş görebilirim. Beni üzen ve yeniden birliğime katılarak,
düşmanla çarpışmama engel olan şey, yaramın henüz kapanmamış olmasıdır.
Hastahaneden çıkıp, harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz.
Affediniz komutanım."
Mehmet Çavuş'un hastaneden yazdığı mektuptan


5'inci Menzil Posta Heyeti


Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Paşa
İstanbul'dan Gelen Bir Yazarlar Heyetine Muharebe Sahasını Anlatırken


Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal'in
İstanbul'dan Gelen Misafirlerle Görüşmesi


Anafartalar'ı Uzaktan Seyreden Bir Kumanda Heyeti


Arıburnu Muharebelerindeki Kahramanlıklarından Dolayı 27'nci Piyade Alayı Sancağına
Altın ve Gümüş İmtiyaz Muharebe Madalyalarının Takılması Merasimi


Askerlere Yemek Dağıtımı


Ateşe Hazırlanan Bir Top


Bombalanan Çanakkale Şehrinden Bir Görünüm


Cephede Yaralanan Türk Askerlerinin Tahliyeleri


Çanakkale Arif Bey Çeşmesinden Mehmetçiklerin Su Alışı


Çanakkale Boğazı'nı Ateş Altına Alan Türk Topçusu


Mehmetçik Siperde


Çanakkale Civarında Tahrip Edilen Binalar


Çanakkale Muharebesinde 5'inci Ordu Komutanı Liman von Sanders ve Kurmay Heyeti
Liman Von Sanders ABD'nin en büyük bankası Lehman Brothers'ın kurucusu
iki kardeşin amcaları olur. Eşkenazi yahudisidir 


Çanakkale'de Kolordu Komutanı Hilmi Paşa ve Karargâhı


Çanakkale'de Top Arabası Yanında Subay ve Erler


Düşman Bombardımanı Neticesinde Maydos'ta Yıkılan Ev Harabelerinde Subaylarımız


Düşman Siperlerinde Toplatılıp Bir Yere Depo Edilen Cephane Askerlerimize Dağıtılırken


7 nci Tümen Karargâhı Abdurrahman Bayırı'nda
düşmanın çekilmesini müteakip sahili ve düşman siperlerini seyrederken