Translate

27 Nisan 2025 Pazar

İklim Krizi Yoktur!

 

"Her kim iklimi kontrol ederse, dünyayı kontrol eder." (dk.15.30'da)

Lyndon B. Johnson

(ABD'nın JFK'den sonraki başkanı)

The Dimming (İklim Mühendisliği Belgeseli)

Dane Wiginton YT link


***

İnsanları kontrol etmek istiyorsanız, CO2'yi kontrol etmelisiniz !

"İklim krizi" büyük bir aldatmacadır...



'What Percent Of Our Atmosphere Is CO2?': Doug LaMalfa Stumps Entire Panel With Climate Questions - YT Forbes Breaking News link


Kongre üyesi LaMalfa diğer kongre üyelerinin desteklediği iklim krizi panelinde onların sormak istemediği soruyu sorup bizim de sorgulamamıza teşvik ediyor...


LaMalfa: Atmosferimizin yüzde kaçı CO2 (karbondioksit)? En iyi tahmininizi yapın...

Cevap: Ben beş diyorum. Ulaşımın neden olduğu CO2 yüzde 49 olduğunu biliyoruz. Hepimiz enerji dönüşümü üzerinde çalışıyoruz.

LaMalfa; Peki sizce bu rakam nedir?

Cevap: Beş

LaMalfa: Siz bay Boyd?

Cevap: Sekiz

LaMalfa: Peki, bunu takdir ediyorum. Sizi kızdırmak istemiyordum, pek çok kişiye sordum. Çünkü panelde duyduğumuz tek şey iklim değişikliği, iklim değişikliği, CO2, CO2..

Elektrik şebekesi olmamasına rağmen araçlarımızı elektrikli hâle getirmek istiyorsunuz. Ben bir çiftçi olarak 300.000 - 500.000 milyon dolarlık ekipmanı , birileri elektrikli olmasını istiyor diye değiştirmekten gerçekten mutlu olmam.

(Atmosferdeki CO2 için) cevap yüzde 0,04. Yüzde bir değil, yüzde yarım değil... yüzde 0,04'tür.

Ve son birkaç on yılda 0,03'ten yukarı çıkmıştır. Bu küçük değişiklik için hepimizi zorluyorsunuz. EĞER 0,02'nin ALTINA İNERSEK BİTKİ YAŞAMI ÖLMEYE BAŞLAR ‼️ yani....

İklim değişikliği kocaman bir saçmalıktır! Beraberinde getirecekleri her şey ey kontrol ile ilgilidir!

Küreselci "soyluların" kölelere ihtiyacı var! O yapar, yer, gezer, ama sen yapamazsın! Sana yasak!..

Ayrıca İklim Krizi var diyenlerin hiç bir b.k bilmediği ortaya çıktı!

***


Küresel Isınma Yalanları

Haluk Dural


- “Sıfır Karbon” söylemi tam anlamıyla bir sahtekârlıktır. 

- Yeşil enerjiye dönüşüm gelişmekte olan ülkelere kurulmuş bir büyük tuzaktır. 

- Batı ülkelerinin uygulamaya koyduğu Sınırda Karbon Vergisi, gelişmekte olan ülkeleri sanayisizleştirmeyi hedeflemektedir. 

- Elektrikli araçların çevre dostu olduğu söylemi tümüyle yalandır. 

İlkokul 4’üncü sınıfta okutulan Tabiat Bilgisi dersinde bile “onbin yıl önce buzul çağı yaşandığı, kuzey kutup buzulunun Avrupa’nın ortalarına kadar geldiği, Sibirya’da yaşayan mamutların güneye kaçamayıp, tundralarda donup kaldıkları” anlatılırdı. Ama iklim değişikliği konusunda sözcülük yapanlar ve bunların destekçilerinin, bu ilkokul bilgisini sorgulamak, onbin yıl önce nüfusun yaklaşık 4 milyon tahmin edildiği Dünyamızda; kömür, petrol, doğalgaz, otomobil, sanayi yokken yani havaya  karbondioksit salacak insan kökenli yapılar yokken, havayı ısıtarak buzul çağını sona erdiren  unsur neydi diye sormak akıllarına  gelmemektedir!!! 

Küresel Isınma Yalanları

Karbon ayak izi (İngilizcedeki carbon footprint kelimesinin birebir tercümesi, gerçekte karbon bir  elementtir ve ayak izi yoktur), birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı  açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür ve iki ana parçadan oluşur:

Doğrudan  (birincil) ayak izi ve dolaylı (ikincil) ayak izi. Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşım (söz gelimi  araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2  salımlarının, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşamın döngüsünden bu ürünlerin imalatı  ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 salımlarının ölçüsüdür. Karbon dioksit cinsinden  üretilen sera gazı miktarının hesaplanmasında GHG Protocol, PAS 2060 ve ISO 14064 uluslararası  standartlarından herhangi biri veya TS EN ISO 14067 kullanabilir. 

Karbon vergisi, fosil yakıt kullanımından kaynaklanan karbon dioksit gibi sera gazlarının atmosfere  salımını azaltmayı hedefleyen bir çeşit çevre vergisidir. Vergilendirme, üretilen veya tüketilen mal ve  hizmetlerin karbon ayak izine bağlı olarak belirlenir. 

Karbon vergilerinin başlıca amacı, karbon salımlarına direkt maliyet yükleyerek fosil yakıtların  kullanımını azaltmak ve enerji tasarrufu, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş gibi çevre dostu  uygulamaları teşvik etmek gibi sunulan gayet masumane (!) bir amaçtır. Böylece hem ekonominin  karbon yoğunluğunu düşürmek hem de küresel ısınma gibi çevresel sorunlarla mücadele edilmesi  hedeflenir. 

Avrupa Birliği (AB), karbon fiyatlandırması konusunda öncü bir rol oynamakta ve üye ülkelere  rehberlik etmektedir. İsveç, dünyanın en yüksek karbon vergilerinden birine sahiptir ve bu vergiyi  1991 yılından bu yana uygulamaktadır. Norveç ve İsviçre de benzer uygulamalar ile karbon salımlarını  vergilendiren ülkeler arasındadır. Finlandiya, karbon vergisini ilk uygulayan ülkelerdendir. Kanada,  federal bir karbon fiyatlandırma sistemi uygularken, Japonya büyük salım kaynaklarına karşı karbon  takas sistemini benimsemiştir. Polonya, kömüre bağımlılığını azaltma çabası içindeyken, Kolombiya  ve Hindistan gibi ülkeler de karbon vergisi mekanizmalarını geliştirmeye başlamışlardır. 

Karbon vergisinden Türkiye nasıl etkilenecek? 

Avrupa Birliği'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın (EU's Carbon Border Adjustment  Mechanism) demir-çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve çimento sektörlerini kapsayan ilk aşaması, 1  Ekim 2023 itibarıyla devreye girecek ve bu geçiş dönemi 2026'ya kadar sürecek.

Sınırda Karbon  Düzenleme Mekanizması (SKDM), Türkiye'den AB'ye ihracat yapan birçok sektörü etkileyecek. İlk  aşamada Türkiye'nin AB'ye önemli miktarda ihracat yaptığı, sınırda karbon vergisi uygulanacak sektörler arasındaki demir-çelik, alüminyum, çimento ve gübrede düzenlemeden hemen  etkilenecektir. 

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) gelişen ve gelişmiş ülkeler için  2021'de yaptığı çalışmada, ülkelerin 2020 itibarıyla ihracat yaptığı 6 sektörde mevcut karbon salımları  ölçülerek bunların AB referans değerlerine göre farkları dikkate alınıp ihracatları üzerinden alınacak  karbon vergileri hesaplandı.

Yapılan hesaplama ile 1 ton fazla karbon emisyonu için 44 dolar  ödeneceği varsayıldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi-TİM'in raporunda yer verilen, Türkiye için yapılan hesaplamada, çimento  ve cam sektörü 2020 karbon emisyonu değerleri ile AB'ye ihracatta yüzde 12,3'lük karbon vergisi ile  karşılaşırken, kağıt ürünleri için yüzde 1,1, alüminyum için yüzde 1,2, demir-çelik için yüzde 2,9,  rafineri petrol ürünleri için yüzde 1,2 ve kimyasal ürünler ile gübre için de yüzde 2 karbon vergisi  hesaplandı. 

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği-SEFİA tarafından yapılan ve İklim Değişikliği  Başkanlığı tarafından açıklanan raporda hiçbir önlem alınmadığı durumda Türkiye'nin 2032'ye kadar  karşılaşacağı toplam maliyetin yıllık 2,5 milyar dolar olabileceği söylenmektedir.

“Sıfır CO2 salımlı” Elektrikli araçlar yalanı 

Elektrikli otomobilin ve elektrikli otomobil aküsünün üretimi, sınırlı bir kaynak olan lityum, rodyum ve  kobalt gibi nadir toprak metallerinin yaygın olarak çıkarılması ve işlenmesi gerekir. Nadir toprak  metallerinin madenciliği ve işlenmesi karayı, havayı ve nehirler gibi su sistemlerinde büyük kirliliğe  yolaçar.

Örneğin, resimde görülen, elektrikli otomobillerde kullanılan Tesla Y  modeli pilinde kullanılan; Lityum için 12 ton kaya, 5 tonluk kobalt  minerali (kobaltın çoğu bakır ve nikel cevherlerinin işlenmesinin bir yan  ürün olarak yapılması sağlanır. Elde edilmesi çok zor ve çok pahalıdır), 3 tonluk nikel cevheri ve 12 ton bakır cevheri gerekir. Ayrıca,  madencilik sırasında 12 kg hava kullanılarak; 13,6 kg nikel, 22 kg  manganez ve 6,8 kg kilo kobalt elde edilir. Pilin üretimi için ayrıca 200,2  kg alüminyum, çelik ve/veya plastik ve 50,8 kg grafit gerekir. Temel  minerallerin elde edilmesi amacıyla hafriyat işlerinde yaygın olarak bir  Caterpillar 994A aracı kullanılır. Tahminen 12 saatte 948 ila 2937 litre  arasında dizel tüketilir.  Sonunda “sıfır CO2 salımlı” bir arabaya sahip oluyorsunuz. 

Şu anda pillerin üretimi için gerekli minerallerin büyük kısmı Çin veya Afrika'dan geliyor ve Afrika'daki  madencilerin elde edilmesindeki ağır emeğin büyük kısmı çocuklar tarafından yapılıyor!

SONUÇ 

İklim Çevrecilerinin yalanlarına karşı bilimsel doğrular: 

- Atmosferi ısıtan tek kaynak GÜNEŞTİR. 

- Dünya atmosferi milyonlarca yıldır devresel olarak ısınır ve soğur. 

- Atmosferin ısının tutan en büyük sera gazı BULUTLARDIR. Bulutlar sera gazlarının % 95’idir. 

- CO2'in doğal seviyeleri toplam atmosferin yaklaşık yüzde 0,04'üdür. 

- Yüzde 0,04'lük CO2'in yüzde 95'i volkanik aktivite, çürüyen bitki örtüsü, bakteriler ve dünyadaki  okyanusların birleşiminden gelir. 

- Atmosferdeki toplam CO2'te insanın katkısı yalnızca yüzde 0,0016'dır. 

- Karbondioksit dünyadaki tüm yaşamı oluşturan temel besindir ve yalnızca faydalı etkileri vardır. 

İklim yalanlarının arkasındaki vahşi planlar: 

Batı emperyalizminin itici gücünü oluşturan, kendilerini uluslarüstü sanan özel banka ve finans kurumları, silah, ilaç, enerji şirketlerinin sahipleri yağmacı oligarkların kurdukları “müesses nizam”,  siyaseten ve ekonomik etki altına aldıkları ülkelerde kendi çıkarlarına zarar verecek toplumsal  uyanışları durdurmak için egemen ulus devlerinde yıllardır; iç karışıklıklar çıkartır, askeri  müdahalelerde bulunur, milyonlarca insanı öldürüp, ülkeleri sömürmeye devam ederler. 

Bu nedenle, otuz yılı aşkındır uyguladıkları neo-liberal politikaların gerek kendi ülkelerinde ve gerekse  hedef ülkelerde yarattığı tepkilerin sonucunda küresel jeopolitikte yaşanmakta olan hızlı değişimleri engellemekte kullanılacak “iklim değişikliği” başlığı altında bir başka sinsi planı devreye sokmaya  başladılar. 


Haluk Dural / 13 Haziran 2024 / link

EK:

İklim Değişikliği Kanunu Taslağı; Neye ve kime hizmet ediyor…

Haluk Dural, 13 Nisan 2025 / link

***




GERÇEK !

Azaltmak istedikleri karbon sizsiniz!