Translate

6 Mart 2016 Pazar

Birleşmiş Milletler Hocalı Utancını Daha Ne Kadar Taşıyacak?






Hocalı Soykırımı'nın 24.yılını andığımız bu yılda ne yazık ki vahşice katledilen bine yakın Azeri Türkü ile ilgili Birleşmiş Milletler (BM) halen herhangi bir ciddi adım atmış durumda değildir. Aynı durum işgal altındaki Azerbaycan toprakları için de geçerlidir. Dağlık Karabağ Savaşı devam ederken BM Genel Kurulu'nun 1993'de almış olduğu 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararlar ile Azerbaycan topraklarının işgal altında olduğu ve "Ermenilerin" acil işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiğini vurgulamıştır.


Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, kararda "Azerbaycan topraklarının işgal edildiği" ifade edilirken ülke ismi belirtilmektsinin işgalin "Ermenilerce" sona erdirilmesinin istenmesidir. Böylece, bu işgalden Ermenistan devlet olarak suçlanmaktan kurtulmaktadır. Ayrıca Ermenilerin işgal ettiği topraklardan çıkmaması durumunda herhangi bir yaptırımın öngörülmemesi (Irak'ın Kuveyt'i işgalinde olduğu gibi) sorunun çözümsüz kalmasında etkili olmuştur.


Aslında BM'nin İslam Dünyası'na yönelik çifte standardını daha önce de Srebnitza Soykırımı ile ilgili alınan kararda açıkça görülmüştü. Bilindiği gibi Yugoslavya iç savaşı devam ederken BM tarafından güvenlikli bölge olarak ilan edilen ve silahsızlandırılmış binlerce Boşnak Müslümanın sığındı Srebrenitza, burayı korumakla görevli Hollandalı askerler tarafından Sırplara teslim edilmiş ve 10 bine yakın Boşnak erkek Sırplar tarafından vahşice öldürülmüştü. Gözü dönmüş Sırplar tarafından görüntüleri dahi çekilen bu olay BM'nin başlıca yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı'nın 2007'de aldığı kararla "soykırım" olarak değerlendirilmiş ancak aynen Dağlık Karabağ'ın işgali ile ilgili BM Genel Kurulu'nun aldığı karar gibi, bu olaydan "Sırbistan" devlet olarak suçlanmamış yalnızca bu soykırıma katılan bazı Sırp askerler ceza almıştır.


Bu noktada bazı sorular akla gelmektedir. Eğer Ermenistan (Srebrenitza'da Sırbistan) devlet olarak bu olaydan sorumlu değilse, bu olaya katılan askerler ve kullanılan silahlar kimin? Karabağ Savaşı'nın çıkmasını tetikleyen en önemli olay 20 Şubat 1988'de Azerbaycan'a bağlı Dağlık Karabağ Yerel Konseyi'nin Ermenistan'a bağlanma konusunda aldığı karardır.(*) Bir an Ermenistan'ın bu kararda herhangi bir desteğinin olmadığını varsayalım. Bir ülkenin (Azerbaycan) belli bir bölümü (Dağlık KArabağ) başka bir ülke ile birleşme yönünde karar veriyor ve bağlanılmak istenilen ülke (Ermenistan) buna karşı çıkmıyorsa, bu ülkenin bu işgalden sorumlu olmadığı düşünülebilir mi?


İran dışında tüm komşularından toprak talebi olan Ermenistan'ın dün olduğu gibi bugün de saldırgan  tavırları devam etmektedir. Ekonomik bunalım yaşayan, nüfusu her geçen gün azalan, sınırları dahi Rusya tarafından korunan Ermenistan, mütecaviz tavırları ile kendisini her geçen gün kendi ördüğü duvarlara hapsetmektedir. Çözülemeyen ekonomik sorunlara ek olarak radikal grupların ülke idaresinde yıllardır bulunması Ermenistan'ı gün geçtikçe yalnızlaştırmaktadır. 1991-1994 yılları arasında Dağlık Karabağ Savaşında Ermeni askerilerini bizzat yöneten günümüzdeki Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın 17 Mayıs 2001'de yaptığı konuşmada " İşgal ettiğimiz topraklar var. Bunda utanılacak bir şey yok. Güvenliğimiz için yaptık. Biz bunu 1992'de de söylüyorduk, şimdi de söylüyoruz" şeklindeki itirafı veya 2011 yılında "Karabağ'ı bizim neslimiz aldı, Ağrı'yı da size bırakıyoruz" şeklindeki sözleri Erivan'ın saldırgan ve ütopik düşüncelerin bir yansıması niteliğindedir.


Sonuç olarak, Sırbistan'ın devlet olarak suçlanmaması çok büyük bir eksiklik olmakla birlikte en azından Srebrenitza BM tarafından Soykırım olarak değerlendirilmiştir. 23 yıl geçmesine rağmen faili belli, mağduru belli, görüntüleri çekilmiş, tanıkları halen hayatta olan Hocalı Soykırımı'nın BM tarafından hala dikkate alınmaması, tarihe büyük bir Kara Leke olarak geçmiştir.


Bununla birlikte Ermenis lobisinin tüm çabalarına rağmen bugün dünyada 9 ülkenin Hocalı'da yaşananları "soykırım" ( Azerbaycan, Pakistan, Bosna Hersek, Meksika, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Peru, İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamentoları arası Birliği ve Honduras), ABD'nin 13 eyaletinin ise (Massachusetts, Teksas, New Jersey, Georgia, Maine, New Mexico, Arkansas, Oklahoma, Tennessee, Pensylvanya, Batı Virginia, Connecticut ve Florida) katliam olarak kabul etmesi çok önemli bir başarıdır.


Bu noktada Pakistan'ın üzerinde biraz daha fazla durmak gerekmektedir. Bilindiği gibi, Milli Mücadele döneminde (Pakistan 1947 de kurulmuştur, ondan önce Hindistan'dı-SB) ve sonrasında Türkiye'ye büyük yardımlarda bulunan Pakistan, bugün aynı desteği Azerbaycan'a da vermektedir. Azerbaycan'ı Türkiye'den sonra tanıyan ikinci ülke olan Pakistan, Bakü'de temsilcilik açan ilk ülkeler arasındadır. İslamad Dağlık Karabağ Sorununda her zaman Azerbaycan'ın yanında yer alırken, mütecaviz ülke Ermenistan'ı Dağlık Karabağ'daki işgal sonlandırana kadar tanımayacağını açıklamıştır. 


Türkiye'de ise sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerin öncülüğünde yapılan çalışmalar dışında Hocalı'nın "soykırım" olarak tanıtılmasına yönelik ciddi bir adım atılmaması oldukça üzücüdür. Ne yazık ki cesetlerin üzerinde dahi işkence yapıldığı, çocukların derilerinin yüzüldüğü, hamile kadınların karınlarının deşildiği bu olay sadece Türkiye'de değil diğer Türk Cumhuriyetleri'nde de halen soykırım olarak tanınmamaktadır.


Büyük bir Türk Dünyası sevdalısı olan Atatürk gibi "Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, üzüntüsü üzüntümüzdür" idyerek Hocalı'yı soykırım olarak tanıyacağımız günlerin gelmesi dileğiyle; Hocalı'da şehit edilen tüm soydaşlarımızı ve bu soykırımın dünyaya tanıtılmasında büyük emeği geçen Azerbaycan'ın milli kahramanı şehit gazeteci Cengiz Mustafayev'i saygı ve rahmetle anıyorum



Esma Özdaş , 26 Şubat 2016
Güney Kafkasya-İran-Pakistan Araştırmaları Merkezi










EKLER ve NOTLARIM:

Acı olan; Türkiye daha kendi topraklarında yaşanan soykırımı "Soykırım Günü" olarak ilan etmemişken .... Van'a, Ahtamar Adası'na, yabancı diplomatların ziyaret ettiği Ankara'ya "Soykırım Anıtı" dikilmemişken...


(*): Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, hukuken Azerbaycan'a ait Dağlık Karabağ ve çevresindeki 7 Azerbaycan ilini kapsayan topraklar üzerinde işgal sonrası kurulmuş fiilen bağımsız olan bir ülkedir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yükselen etnik gerilim, Ermenistan'ın desteklediği Ermeni militanlarla Azerbaycan arasında çatışmaların çıkmasına neden oldu. Ermeni güçlerinin bölgeye girişiyle birlikte Azerbaycanlılara yönelik başlattıkları katliamlar halkı göçe zorlamıştır. 10 Aralık 1991'de "Azerbaycanlıların boykot ettiği" ve "yalnız Ermenilerin katıldığı" halkoylaması sonucuna göre bağımsızlık kararı alındı ve 6 Ocak 1992'de de bağımsızlık resmen ilan edildi. Fakat Ermenistan dahil, hiçbir ülke veya uluslararası kuruluş Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığını tanımadı. 20 Şubat 1988'de Dağlık Karabağ Özerk Oblastı Ulusal Konseyinin "Ermeni temsilcileri" bölgenin Ermenistan ile birleşmesi için oy kullanmışlardır. 


(**) 15 milyon değil 45 milyon (2015).
(***) Azeri değil, Azerbaycan Türkleri.










- Çingiz Mustafayev (1960-1992) Karabağ Savaşı Şehidi....
Dünya onu daha çok Hocalı'da çektiği filmle tanıdı. Cengiz Mustafayev'in Hocalı'da Ermeni askerlerce yapılan katliamı gözler önüne sermesi ile de Ermenistan'ın imajı sarsıldı. 15 Haziran 1992 tarihinde Hocalı rayonunun Nahçıvanlı Köyü'nde Azerbaycan Türkleri ile Ermeni askerleri arasında çıkan çatışmayı görüntüleyen Cengiz Mustafayev, kamerası kayıttayken vuruldu, son sözü "Öldüm" olurken, kamerası çekim yapmaya devam ediyordu....anısına açılan sayfa:








-  Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan ile Sorunları
Karabağ Sorunu - Ömer Engin LÜTEM
E. Büyükelçi, ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Başkanı.

"Karabağ sorunu bir çözüme kavuştuğu taktirde Rusya Federasyonu’nun Ermenistan üzerinde halen sahip olduğu büyük nüfuz giderek azalacaktır. Bu çerçevede Ermenistan’daki Rus askeri üstlerinin kapanması da beklenebilir. Buna karşılık, Karabağ sorununun çözümlenmesinin yaratacağı barış atmosferinin, bölgenin Abhazya, Güney Osetya ve Çeçenistan gibi diğer anlaşmazlıkları üzerinde psikolojik alanda olumlu bir etki yapması da mümkündür. Bu durumdan Rusya Federasyonu olduğu kadar Gürcistan da yararlanacaktır.

Iran, ülkesinde yaşayan on beş milyon (**) kadar Azeri’nin (***) Azerbaycan ile birleşmesi olasılığından endişe duyduğu için Karabağ sorununda Ermenistan’ı desteklemiştir. O itibarla Karabağ sorununun çözümlenmesi ve Azerbaycan’ın refah düzeyine ulaşması İran’da memnunlukla karşılanmayacaktır. Ancak bu anlaşmazlık sonsuza kadar sürmeyeceğine göre İran etnik sorunlarını, başka usullerle, mesela Azerbaycan’la iyi ilişkiler kurmak ve ülkesinde Farisi olmayan halklara geniş kültürel haklar tanımak suretiyle aşmaya çalışmalıdır. "




- "BM Genel Kurulu "Sırbistan"ı devlet olarak suçlamamış yalnızca Srebrenitza Soykırımı'na katılan bazı Sırp askerlere ceza vermiştir." Bu açıklamaya göre Türkiye'ye de çifte standart uygulanmaktadır. Çünkü, Uluslararası platformlarda sözde soykırım ile Türkiye ülke olarak , tüm Türklerde millet olarak suçlanmaktadır. Türk tarafından (Cumhuriyet kurulmadan önce) bazı vahim olaylarda, sorumlu olan kişiler cezalandırılmıştır (sorumlu olmayanlarda dahil!). Halbuki, Türk Soykırımı yapan Ermeniler, Ruslar  ve diğer milletlerden olan sorumlulardan hiçkimse cezalandırılmamıştır. (bk.Justin McCarthy-Canberra Parlamentosu konuşması - İngilizce)