Ermeni İddialarının Çürüklüğü
“Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezâlimi”ni anlatan ve gerçekleri belirten baştaki 7 Risalenin (Kırzıoğlu'nun makalesi kitaptaki son yazıdır-SB) herbirini ilk okuduğum zamanda, aziz Türk Milletinin başınagelenlerden, Ermeniler gibi eski “Milleti - Sâdıka”mızın vurduğu yaraların acısını, ruhumun derinliklerinde duymuştum. Şimdi de, bunları, bugün ve bundan sonraki kuşaklarımızın okuyup bilmeleri için, Kars Kurtuluşu’nun 50. Yıldönümü dolayısıyla bir arada yayıma hazırlarken, yine bu uğurdaki acılardan sarsıldığımı söylemeliyim. Çünkü, aradan 50 yılı aşkın bir zaman geçtiği halde, memleketim olan Kars’ta ve çevresinde, bu “Ermeni vahşetleri ile mezâlimi”nin hâtıraları, bugün de köy ve kasabalarda canlı olarak yaşamakta; o fâciaların talihsiz tanıklarından sağ kalan yaşlılar, çoluk - çocuğuna ve komşularına, bunları zaman zaman veya yeri geldikçe anlatmaktadır.
1877 yılına girerken Kars şehrindeki 24 bin Türk nüfusu, gerek Nisan - Kasım 1877 arasındaki Moskof kavgalarında ordumuzla birlikte savaşanların ordumuzla Erzurum’a çekilmesi, gerekse 1882 yılına kadarki müddet içinde “Yeni-Sınır”ın ötesine göçmesi yüzünden, 40 eve inmişti. Bunlar da 1882 bahar sonlarında göçecekken, Kars’a gelen ilk Türk Şehbenderi’nin İstanbul’da Şeyhülislâm’dan alıp getirdiği gizli bir “Fetvâ”ya uyarak yerlerinde kalmış ve “din içinde din saklamak en büyük ibadettir” diye, Rus Çarlığı esaretine katlanarak, er-geç kurtulacaklarını ummuşlardı. 1914 Ekim’i sonunda Son Türk – Rus Savaşı başlarken, şehirdeki eski 40 Türk evi, 57 aile olarak çoğalmıştı. Göçen Türkler’in yerine Çarlık, Türkiye’den getirttiği birçok Ermeni ve Rum göçmenleri ile, 8-10 Rus ailesini yerleştirmişti. Resmi Rus istatistiklerinin belirttiği gibi, Kars ili köylerinde, çokluk, yine Türklerde idi.
I. Cihan Savaşı’nda önce “İntikam Taburları”na yazılıp, Rus Ordusu yanında Türkiye’deki silâhsız halkı kırıp bitirme talimleri gören Ermeniler, 1914 Kasım’ı başında 4 Alay halinde Kars ile Revan ilinden Türkiye sınırlarına saldırmışlardı. Bu sırada bir hafta içerisinde Kars şehrinde 75 köylü ve yolcu olan silâhsız Türk’ün “Canfida” denilen Taşnak Komitesine mensup Ermeni fedaileri tarafından öldürülmesi üzerine anılan 57 Türk evinin başlarını kurtarmaları için, “yolboyundan uzak ve pek uğrak olmayan Islâm köylerine hemen gitmeleri”, Alman soyundan Kars Müstahkem Mevkii Kumandanlığında vazifeli Von dem Baum ile, iki Kazanlı “Tatar” gibi Çarlık Subayları tarafından öğütlenip, şehirden çıkarıldı. Bu yüzden, yeni evli olan “en çok okumuş” şehirli “Molla” Babam ile “Hoca” Anam da, Susuz’un Mamaş (Kırçiçeği) köyüne göçmek zorunda kalıyor. Mart 1917 de ben, bu köyde doğuyorum. Fakat, ikinci doğumunu yaparak lohusa yatan Anam, gerek Babamın Mamaş köylüleriyle birlikte Milis olarak cephede Ermeniler ile çarpısmasınm verdiği heyecandan, gerekse Mamaş’a Ermeniler’in Mart 1918 sonunda topla saldırmasından dehşete düşerek, “şehide” oluyor... “34 (1918) Ermeni Kırgını Kurbanları'na katılıyor.
Köylerdeki şehir halkı, 25 Nisan 1918 de Kars’ın kurtuluşundan ancak 8 - 10 gün sonra dönüşlerinde, câmileri, çarşıları ve mahallelerinin çoğu yanmış bulunan şehirde, kendi evlerinden de çoğunun yıkıldığını görerek, yine hallerine binlerce şükredip, “Al - Bayrak” altında hür yaşamanın sevinciyle yaralarını sarmaya bakıyorlar. Vahşet ve kırgınlara katıldıkları için, bu sırada Kars İli’ndeki bütün eski yerli ve göçmen Ermeniler de, “suçlu” olduklarından, toptan kaçarak, Arpaçayı doğusuna gitmişlerdi. Onlardan boşalan yerlere, Revan ili’nden kaçıp gelen zavallı Türk aileleri, pek perişan ve yoksul bir halde yerleşiyorlardı.
Yerli halkımızın deyişiyle, 'Kars’ın Kırk - Yıllık Karagünler'den (1878 -1918) kurtuluşunun sevinci, çok sürmedi. 30 Ekim 1918 günü imzalanan uğursuz Mondros Mütarekesi’ne göre Ordumuz, “1914 Sınırı gerisine çekilme”ye mecbur kaldı. Bu durum, “Ermenistan Cumhuriyeti” ile “Gürcistan Cumhuriyeti”nin de, Rus istatistiklerinin belirttiği : Nahçıvan, Sürmeli, Serdarabad, Batı - Ahılkelek, Ahıska gibi 93 (1877) den önce Rus esaretine düşen Türklük bölgeleri ile Artvin’i de içine alan Batum İli’nin Kars ile birleşerek “Milli Islâm Şurası” adı ile bir yerli hükümet kurmasına ve bu anılan Türklük bölgelerinin birleşip, Ermeniler ile Gürcüler’e karşı yurtlarını ve yuvalarını korumasına yolaçtı.
Bunun, Çarlığın son resmi istatistiklerine dayanan ve hukuk esaslarını belirten belgelerini, yukarıda fransızca metni ve türkçe tercümesi verilen 1919 da Batum’da basılmış Risalede buluyoruz. 13 Nisan 1919 da İngilizler’in hile ile ve bir baskın sonunda, “Cenubigarbi - Kafkas Hükümeti” merkezi Kars’taki Parlâmento konağını basarak, getirip yerleştirmesi, İlimizin ikinci defa korkunç yıkımlar ve Hükümet Erkânını Malta’ya sürüp, Ermenileri yeniden Kars’a vahşi kırgınlara uğramasına sebep olmuştur. 18 ay süren son Ermeni işgalinin ve 1905 ten beriki Ermeni “Canfidaları” ile çete ve “asker” sürülerinin işlediği korkunç vahşet ve mezâlimin belgeleri, az - çok yukarıdaki 7 Risalede verilmiştir. Halk şâirlerimizin tarihi destan ve koşmaları da, bu Ermeni kırgın ve yıkımlarını, daha canlı olarak dile getirmiştir (1 ).
Artık, yerli yabancı araştırıcıların, hattâ 1919 güzünde Doğu-Anadolu’yu ve Erivan bölgesini inceliyerek dolaşan General Harbord Başkanlığındaki Amerikan Hey’eti’nin vardığı sonuçlar göstermiştir ki, Karadeniz - Irak arasındaki sınırlar dahil, Türkiye’nin hiçbir yerinde Ermeniler, öteden beri bir “nüfus çokluğu” teşkil edememişlerdir. Bu yüzden de, Ermeni Komiteci ve öncülerinin, bütün dünyaya yaydıkları propagandalarında ilerisürülen “Türkiye - Armenyası/Ermenistanı” da, hep hayalde kalmıştır. Bu gerçeği, Ermeniler de iyi bildiklerinden, komşuları ve yüzyıllar boyu efendileri olan Türkleri kırıp azaltarak, hattâ yokederek, yapma bir “Ermenistan” yaratmaya özendikleri için, çok vahşi usullerle kırgınlara girişmişler; sonunda da, eski yuvalarından bile olmuşlardır. Biz bu gerçeği, 1919 Temmuz’unda ERZURUM KONGRESİ hazırlıkları sırasında KARS’ta Ermenilerin koro ile söyledikleri şu ermenice “ANTRANIK MARŞI” başında da görüyoruz :
“Antranik yekhbar, ertang Dacgasdan, Carteng Turkeri, darni Hayasdan!”
Aynen tercümesi :
“Antranik kardeş, gidelim Türkiye’ye, Kıralım Türkleri, olsun Ermenistan!”
Evet, siyasete karışmayan Katolik ve Protestan Ermeniler dışında, sayı bakımından daha çok olan Gregoryen Ermeniler’in ’dün olduğu gibi, bugün de “milli ülkü”lerinde yaşatageldikleri “Büyük - Ermenistan”, ancak “CARTENG TÜRKERİ” (=Türkleri kıralım) felsefesiyle gerçekleştirilmek isteniyor. Bu uğurda, dün Çarlık Rusyası orduları yanında Türkiye’ye “İntikam Taburları”ndan kurulu Alaylar ile saldıran Ermeniler, bugün de Sovyet Rusyası’nda “en imtiyazlı millet” olarak, bu uğurdaki mektepler ve yayınlar ile, büyütülüp eğitilerek, “yarına hazırlık” yapıyorlar...
Bugünkü “Sovyet Sosyalist Ermenistan Cumhuriyeti”nin kurulduğu topraklarda bile, 100 yıl öncesine değin Ermeniler çok azlıkta idi. 1559 da Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzâde Bayazıd ile İran’a kaçan Konyalı “Turgutlu” oymağından gelen Hanlar sülalesinin idaresindeki “Revan Hanlığı”, 1827 de Ruslar’ın eline geçmişti. Ruslar, Türkiye ile Azerbaycan’ın arasını kesmek isteği ile, 1829 Edirne Antlaşmasına göre Türkiye’den ve sonra İran’dan getirdikleri Ermenileri, onların Katolikosluğunun bulunduğu Revan/Erivan bölgesine yerleştire yerleştire, 90 yılda bir “Ermenistan çekirdeği” kurmaya çalıştılar ve Ermenileri, İskenderun Körfezine çıkmada âlet olarak kullanmayı güttükleri. Böyle iken, 1907 de 7 Sancaklı Erivan İlinin ancak Yeni - Bayazıt, Gümrü ve Eçmiyazin gibi üç Sancağında sun’i bir Ermeni çokluğu vardı ve Erivan/Merkez, Sürmeli, Şerür - Derelegez ve Nahçıvan gibi dört Sancağında, Türkler çoklukta idi (2). 1918 -1920 arasında buralardaki Türkleri kıran ve kısmen kaçırtan Ermeniler, bir “Ermenistan” yaparak, bütün Türkçe yer adlarını da değiştirip, Ermenicelerini koydular.
Ermeniler’in “Eski Armenya” ve “Armenya Tarihi” üzerindeki iddiaları da, çürüktür ve “buz üzerinde kurulan yapı”ya benzer. Bütün bu hususları, 1952 de İstanbul’da çıkan “Dede-Korkut Oğuznameleri - I. Kitap” ve 1953 te basılan “Kars Tarihi - I. Cild”nde, delilleri ile gösterdim. Bununla, dünya ansiklopedileri ile yayınlarında “Ermeniler” ve “Armenya” üzerine yazılanların ne olduğu ortaya çıkarıldı. Eski Yunan ve Latin kaynaklarındaki “Armenya” adının, Batı - Dicle başlarında “Yukarı” anlamına bir coğrafya deyiminden çıktığı ve “Balkan, Dağıstan, Çöl, Sahra” gibi bölgenin niteliğini belirttiği; kendilerine “Hay” ve oturdukları yerlere “Hayasdan” diyenlerin tarihte ve bugün hiçbir zaman bu “Armenya, Armenyan, Ermeni” adını kullanmadıklarını; M.Ö.VII. Yüzyılda Kafkaslar güneyine geçip, Hazar Denizi ile Yukarı - Fırat arasına yerleşen Saka/İskit urukları ile, bunların Horasan kolundan çıkarak M.S.429 yılına değin “Armenya” ülkesine hakim olan Arsaklılar’rın tarih destanları olan yaygın ve sağlam “Dede – Korkut Oğuznameleri”nde de asla “Armenya/Ermeniyye” ve “Ermeni” deyiminin geçmeyip, buraların “Türkman” ve “Oğuz-Elleri” sayıldığını; Yunus Emre’den beri de Türkiye Türkçesindeki “Yukarı - Eller” ve Akkoyunlular ile Osmanlı kaynaklarındaki “Yukarı - Cânib” deyiminin de, klâsik eserlerdeki “Armenya” ve İslâm kaynaklarındaki “Erminiyye” karşılığında kullanıldığı, belgeleriyle belirtildi.
“Ermenice” kaynaklarda geçen “Aşkenaz” ve “Aşkenazlı Milleti” adının, Tevrati - Şerif’teki gibi Saka/İskitler’in adından ve “Torkom, Torkomlu” deyiminin ise, Sakalar’ın Arsaklılar (Partlılar) kolunun “Türkman” adından kaldığı da bu “Kars Tarihi”nde gösterildi. 450 yılındaki Kalkedon (Kadıköy) Konsilinden sonra Rum/Bizans Ortodoksluğundan ayrılarak Arsaklılar’ın Horasan kolundan gelme Aziz - Greguvar’ın 300 -325 arasında kurduğu Hıristiyanlık esaslarına bağlı kalan ve bu Azizin adı ile “Gregoryen” denilen mezheptekilere, Ortodoks “Rum” ve “Gürcü”lerden ayırt edilmek için “Ermeni” denilmeye başlandığı; bugün de “ermenice” denilen karma dille konuşanların Gregoryen mezhebindekilere “Ermeni” denilip, Katolik ve Protestan mezhebindekilerin, öteden beri “Ermeni” adını benimsemedikleri, hatta bundan nefret ettikleri, bilinen gerçeklerdendir. Eskiden “Albanyalı” ve bundan bozma “Ağvanlı/Ağovanlı” denilen, Osmanlı ve İran kaynaklarında da “Araniyan” adı ile anılan Kür - Aras boylarındaki Gence - Karabağ Gregoryenlerinin ise, “Haylar” ile hiçbir soy ve dil ilgisi olmadığı; fakat ana ve tek dilleri Azerbaycan Türkçesi olan bu Sakalı, Hun ve Hazarlı torunlarının mezhep birliği yüzünden “Ermeniler’e katıldıkları, artık biliniyor.
Dili, folkloru, musikisi, sanatı öteden beri hep Türk tesirinde bulunan; hattâ, 70 - 80 yıl öncelerine gelinceye kadar köylü ve şehirli halkından çoğu yalnız Türkçe konuşup “Ermenice”yi hiç bilmiyen; eski yazma ve basma İncilleri, dua kitapları,“Beğ - Böğrek, Köroğlu, Kerem üe Aslı, Aşık Garip, Şâh -Ismâil” başta olmak üzere halk hikâye ve destanları Türkçe ve “Mesrop alfabesi” ile yazılan; 1784 te Venedik'te yazılan Türklük aleyhindeki en büyük “Ermeni Tarihi’’ sayılan Çamiçyan'ın yine Venedik'te 1862 de “Gülzari Tevarih” adı ile “Ermeni/Mesrop alfabesi” ile Türkçe tercümesinin baskısını okuyan “Ermeniler”in kökünün Sami, Hind - Avrupalı ve Turanlılar’a yakın “Kafkas/Yafes” soyundan oluşları, hâlâ ilim çevrelerinde münakaşa konusudur, Bütün tarih belgeleri ve eski kaynaklar gösteriyor ki, “Armenya” ülkesinde tarih boyunca hâkim olan kavimlar ve hanedanlar, “Ermeni/Hay” soyundan gelmemişlerdi.
Son 70 yıldan beri Ermeni. aydınları ve bilginleri de, kendi atalarının kökünü :
a) Van gölü çevresinde yaşayan yüksek medeniyetli ve çiviyazılarını kullanan Khaldi/Urartu kavmine,
b) M.Ö. XV.-XIV. Yüzyıllardan kalma Hitit belgelerinde Erzincan ile doğusunda gösterilen ve kendi kızkardeşleriyle evlenebilen Hayasa/Hayaşa hükümetini kuranlara,
c) Eski Yunan kaynaklarında geçen Hind-Avrupalı ve Trakyadan gelme Frigler’e,
ç) Kızılırmak çevresinde kurulup bütün Fırat batısındaki Anadolu kesimine hâkim olan Hititler’e bağlamakta ve bu uğurda birçok tezler ileri sürerek, yayınlar yapagelmektedirler. Kısacası, kökü ve soyu - sopu tam belirmemiş olan “Ermeniler”, kendilerine mâzideki eski medeniyet mensubu tanınmış kavimlerdan bir “ata” uydurmaya çalışmakta ve bu uğurda bir fikir birliği gösterememektedirler.
Artık bugün Türk Üniversitelerinde yetişen ve tarih kaynakları ile usulünü ilim gözü ile inceleme yetkisine erişen Türkler, bütün Önasya tarihi gibi, eskiden “Armenya” denilen coğrafya bölgesinin mâzisini de gerçek durumu ile ortaya çıkarabilmektedir. Bu uğurda, rahmetli Hocam Prof. Dr.A. Zeki Velidi TOGAN Bey, 1946 da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nce yayımlanan “Umumi Türk Tarihine Giriş I. Cild" kitabı ve Islâm Ansiklopedisi’nde çıkan makaleleri ile gerçekleri göstermiştir. Onun ilim yolunda yürüyerek biz de yayınlarımızda ve başta “Kars Tarihi I. Cild”inde, eski “Armenya” ile Dede- Korkut Oğuznâmeleri”ndeki “Oğuz - Eli”nde tarih boyunca hâkim olan kavim ve sülâlelerin kökünü ve gerçek niteliklerini ortaya koyduk. Ne yazık ki açıkgöz “Ermeniler” hâlâ Selçuklu hâkimiyetinden önceki çağlarda “Armenya”ya hakim olanların kendi ataları olduğu saçmasını bir gerçek olarak ileri sürmekte ve bu sahte tapuya dayanarak “Tarih Hakları’nı iddia eylemektedirler.
Sözü uzatmamak için, 3000 yıldan beri ve Selçuklu Fethi’ne değin Armenya/Yukarı - Eller/Oğuz - Elleri” ülkesine hâkim olanların köklerinin ne olduğuna, “Kars Tarihi”ndeki sahifelere de işaret ederek, kısaca dokunacağım.
1. Khaldililer/Urartulular (M.Ö. 900-600)
Yuvarlakbaşlı, bitişken dilli “Asyanikler” soyundan ve Sümerliler ile bir kökten gelen, Gökçegöl ve Çıldır gölü çevresinden Halep bölgesine değin yayılan ve asıl yurtları Van gölü çevresi olan Urartulular'ın “Ermeni/Hay” topluluğu ile hiçbir ilgisi olmadığı, ilim âlemince ortaya konmuştur (s. 36-65). Bu gerçeği, 1960'ta Moskova’da toplanan “Müsteşrikler Kongresi”nde verdiği “tebliğ” ile, yetkili bir Türk Profesörü de, yeniden isbat etmiştir. Fakat son yıllarda Sovyet Ermenileri, Khaldi/Urartu devletini kuranları kendi ataları saymada ısrar ediyor; hattâ Revan/Erivan şehrinin bunlar tarafından kuruluşunun 2500. Yıldönümünü kutlama şenlikleri ile de, bunu yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.
2. Saka/Askenaz/İskitler (M.Ö. VII-II. Yüzyıllar)
Çinlilerin Se/Su, Türk destanlarının Çu/Şu, Hinlilerin Sakya, İranlılar ile kendilerinin Saka, Tevrati-Şerif’in Askenas, Asur çivi yazılarının Aşguzay, Yunanlıların Skyth/İskit dedikleri Ortaasya’dan çıkma atlı göçebe ve yaman okçu - savaşçı kavmin bir kolu, M.Ö.680 - 665 arasında Kafkaslar güneyine aşarak Kür, Aras, Çoruk boyları ile Yukarı-Fırat ve Dicle bölgelerine yerleşmişlerdir. Kaynakların bildirdiği : Yukarı - Kür bölgesi hâkimi Gogarlar/Orbelyanlar (Dede - Korkut Oğuznâmeli’ndeki “Gogalet - Koca oğlu Şor - Şamsoldın “ = Gogarenli Şor boyunun “Şam - Şolde /Üç - Ok” oymağı), Şirvan ve Dağıstan'daki ALBANLAR /AĞOVANLAR Karabağ'dakı SAKASIN/Sİ - SAKAN, Çoruk boyundaki TAOK/TAYK, SAPER (İspir), KALAÇ/KALARÇ, EKER (Acaralı), Yukarı-Aras boyundaki PASİAN (Pasın), Erzurum - Erzincan'daki KHALYB Van Gölü güneyindeki PAKTYK (Bokhtı/Bogduz) ve KARDUK (Kortuk/Kürtler) ve EREŞT - UNİ hanedanı, hep bu Sakalar’ın soyundandır.
Herodot’un "28 yıl bütün Asya’ya hâkim” olduklarını andığı Sakalar'ın "Madyas" denilen cihangir hükümdarı (M.Ö. 654 - 626), Türk destanlarındaki OĞUZ - HAN / AFRASYAB / ALP - ER TONGA’dan ibarettir. Bunun soyundan olup M.Ö. 66 - 65 yıllarında Romalı Pampeus ordusu ile savaşan Albanya hükümdarı "OROESES"in adı, hanedanı bildirmekte ve Dede - Korkut Oğuznamelerinde "Efrasyab-oğlu ALP - ARIZ / ORUZ - KOCA” kütüğü ile ve At-Ağızlu” vasfı ile anılmaktadır. Yukarı-Kür boylarındaki eski GOGAREN (Gogalet) eyaleti halkının Ortaçağ boyunca "Çenasdan"dan gelme oldukları hâtırası ve bunların Osmanlı kaynaklarındaki gibi bugün de “ÇİN - ÇAVAT” (Çin = Kaşgar'dan gelme Çavlar) diye anılması, bu yüzdendır (s.66-115; ayrıca bakınız: Kırzıoğlu, “Kürtler, I. Bölüm”, 1964 Ankara,s. 21-62, 94-128).
3. İranlı Artaksiyaslılar (M.Ö.188 - M.S.14)
Batı - Dicle başlarında yerleşmiş olan İranlı/Persli Akhamenid sülâlesinden bir Satrap ailesinden gelen Selevkoslu hizmetindeki Artaksiyas’ın Roma hakimiyetine bağlı olarak kurduğu kırallığın merkezi, Ağrıdağı kuzeyinde ve Aras boyundaki eski Saka merkezi Armavir olunca, "Armenya" adı, Aras ve Kür boylarına da yayıldı. Bu sülâleden "Büyük Tigran" (M.Ö. 95 - 56) da, sarayında Yunanca konuşurdu ve araştırıcıların belirttiği gibi, İranlılığa bağlı ve hiç Ermenice bilmezdi (s. 116-134).
4 . Arsaklılar / Eski - Oğuzlar (M.Ö.150, M.S.53 - 429)
Sakalar’ın Hazar denizi doğusundaki DAHA kolunun PARN boyundan gelen ve Makedonyalılar’ı Horasan ile İran'dan kovup Fırat boylarına değin hâkim olan ARSAKLILAR'ın bir kolu, Hazar denizi ile Kızılırmak başları ve Kafkaslar ile Kerkük arasındaki ülkelerde “KÜÇÜK - ARSAKLILAR’ı kurarak, eski Armavir’i merkez edindiler; sonra da Erovantaşat (Digor’da), Valarşabad ve Divin’i (her ikisi de Revan’da) kurup, başkent yaptılar. Bunlar kendilerini “TÜRKMEN” saydıklarından, 301 yıllarında Hıristiyanlığı resmen kabul ettikten sonra da “TORKOMLU / TORKOM SOYU’ndan diye anılıp, yurtlarına da “Armenya” değil, hep “TORKOM ÜLKESİ” diyorlardı.
Arsaklılar’ın Horasan’daki tahta geçmiyen kolundan ANAK adlı prensin oğlu olarak Ağrıdağı doğukuzeyinde doğan ve Kayseri bölgesinde vaftiz edilerek GREGUVAR adını alan “Aydınlatan” unvanlı Aziz - Greguvar (253 - 325) , 301 yıllarında resmen Küçük - Arsaklar ülkesinde Hıristiyanlığı yaydı, Karakuş’u vaftiz ederek kilisenin sembolü yaptı ve mezartaşı olarak da kullanılan Koç/Koyun tasvirini kiliseye soktu. Bunun töresi, 450 Kalkedon Konsilinden sonra, GREGORYENLİK adı ile “Ermeni” mezhebine alem oldu.
Sonradan Aziz - Greguvar’ın torunlarından Büyük - Sahak (İshak) (387 - 439) ve Muş bölgesindeki 250 yıllarında Kaşgar’dan gelme Mamıkonlu çevresinden yetişme Rahip Mesrop ile birlikte 410 yıllarında, Sasanlıların teşviki ve Bizanslılar’dan İncil bakımından da ayırma siyasetlerine uyarak bir ALFABE yaptılar. 36 harfli olan bu “Ermeni/Mesrop Alfabesi”ndeki : “B, E, İ, L, DZ, K, N, Ç, R, V, NG” gibi 11 işaret, Yenisey/Orkun yazılarındaki aynı seslerin harflerine benzemekte ve bunlardaki gibi, kelime araları da ( : ) üstüste iki nokta ile ayırdedilmektedir. Sonradan Alban/Ağovan ve Gürcü alfabeleri de, bu Mesrop tarafından düzenlenmiştir.
Küçük - Arsaklılar sülâlesi Dede - Korkut Oğuznâmeleri’nde bunların en yiğit ve ünlü hükümdarı “Valarş oğlu Büyük Khosrov”un (217 - 252) kütüğü ile “Olaş oğlu Salvur KAZAN HAN” diye ve “Beğlerbeği” olarak anılmakta ve ilk defa Hıristiyanlığı kabul eden bunun oğlu Tirdâd da “Dırsa Han” diye gösterilmektedir. Bunların kışlak “Armavir” ve yaylak "Erovantaşad" adlı başkentleri de, aynı destanlarda “Sürmelü” ve “Ağcakala (k)” diye anılıyor ve Hz. İsa'dan önceleri Horasan’dan gelen “Oğuz Tâifesi”nin ANI ile KARS bölgesini merkez edinip, Tiflis ile (Dağıstan'daki) Demirkapı (Derbend) bölgesine hâkim oldukları belirtiliyor (s.135 - 190) .
5. Ulu - Başbuğ Mamıkonlular (451 - 514)
Bütün kaynakların “Çenasdan” (Kaşgar) ülkesinden siyasi kaçkınlar topluluğu başı ve hükümdar sülâlesinden gösterdiği “MAMIK ile KONAK” adlı iki kardeş ile taallukatı, 226 yıllarında ülkelerinden kaçarak Afganistan bölgesine sığınıyor, sonra da topluca gelerek 240 - 250 yıllarında Ahlat - Muş - Bingöl kesimlerine yerleşerek, buraya “DURU - BARAN” (=Baran - Yurdu) denilmesine sebep oluyorlar; şimdiki Ağrı İli, Kağızman, Elegez - Dağı, hattâ Çoruk boyu bölgesinde de mâlikâne edinen hanedanı kuruyorlar. Khorenli Moses ile Sebeos’un eseri başındaki anonimde, büyük şehzâdeye göre “Çenasdan’dan gelme MAMIKONYAN / MAMKUN” diye anılan ve 451 - 515 arasında ateşe tapan İranlılara karşı eski Küçük - Arsaklı ülkesini ve Hıristiyanlığı koruyan Ulu - Başbuğlar hanedanı sayılan bu Türkistanlılar, Dede-Korkut Oğuznâmeleri’nde, küçük ve daha uzun ömürlü yiğit şehzâdeye göre “KARA-KONAK” diye anılmaktadırlar. Sonradan bunlardan “Baranlu” oymağından gelme “Kara - Koyunlu” diye tanınan ve 1295 te İlhanlılar ile birlikte toptan Islâmlığı benimsiyen Türkmen Hanları sülâlesi çıkmıştır (s. 169 -173, 190 -199).
6. Şüregel ve Kağızman Beğleri Kamsarakanlılar (310 - 772)
Arsaklılar’ın Horasan’daki “Karen - Bahlav” kolundan Perviz - Amat’ın büyük oğlu olup, Kuşanlar (Ak-Hun) Kağanı ile vuruşurken yediği bir kılıç vuruşu ile başkemiğinin bir kısmı sıyrıldığından farsça “KAM-SAR” (= Kel-Baş) lakabı ile anılan yiğit prensin oğlu ARŞAVİR, 310 yıllarında Sasanlı zulmünden kaçarak, kendi takımı ile gelip, akrabası Küçük-Arsaklı Büyük - Tirdat’a sığınıp, onun hizmetine girdi. Tirdat da bu “Kamsarakan” (Kamsargil) hanedanı büyüğüne, kendi mâlikhanesinden Arpaçayı boyları ile Kağızmanderesi bölgesini bağışlayıp, “Sparabed” (Sipehbüd) unvanı ile onu ordusuna başbuğ edindi. Eski başkent Erovantaşat (Digor-Mıren Karabağ ve Anı kalelerini “Ostan” = Astane edinen Arşavir’in adı ile Kamsarakan hanedanının mülküne “Arşavir - Unik” (Arşavir - Hanedanları) ve sonradan bundan bozma olarak da kısaca “Arşaruni” denilmeye başlandı.
Küçük - Arsaklılar’ın Saray - Nâzırlığını da yapan bu Kamsarakan hanedanı kütüğü, Dede-Korkut Oğuznâmeleri’nde “Kazan-Han (Küçük - Arsaklı)” sülâlesinin “İmrakhur” ve “Divan - Beği” olarak “Ilak-Koca oğlu Sarı KAL-BAŞ” diye anılmaktadır. 1306 da Tebriz’de farsçaya çevrilen “Beşideddin Oğuznâmesi”nde ise bunlara “Ilak Sarı KAL-BAŞ” denilerek, unvanları da “Sipeh - Salar ve Leşker - Keş” gösteriliyor. Kamsarakanlar, 772 yılında ülkelerinden BAGARAN Kalesini ve çevresini Bagratlılar’a vererek, Kars İli Bagratlıları kolunun kurulmasına yolaçtılar (s. 179-183).
7. Eski Başvezir ve Başbuğlar Sonradan Kırallar Hanedanı Bagratlılar (53 - 252, 885 -1064)
Kars’ın Digor kesiminde ve Arpaçayı sağındaki BAGARAN adlı kutlu yeri Kamsarakan hanedanından “satın” alan Bagarat/Bagrat hanedanı, 772 de buraya yerleşmişti. Burada, Divin Islâm Emirliği hizmetinde Gregoryenlerin vergisini toplama işine bakarak yükselen Bagratlılar’dan Ebü’l-Abbâs Sembat’ın oğlu AŞUT, 862 de Halife’nin izin ve emri ile “Erminiyye Beylerbeyi” olmuş ve 885 te “Melik” (Kıral) unvanını alarak, 1064 yazındaki Selçuklu Alp - Arslan’ın Kars’ı fethine değin yaşıyan Kars İli Bagratlıları sülâlesini kurmuştu. Gregoryen Kars ve Taşir/Loru Bagratlıları ile, Ortodoks Ardanuç/Tayk ve bunların Apkaz-İber (Gürcistan) ülkelerine hâkim olup, 1801 de Ruslar’ın hile ile Tiflis’e yerleşmesine değin yaşıyan “Gürcistan Bagratlılan” da, hep bir kökten geliyordu.
Bunların soyu, Çoruk - Sakaları’ndan Saper ve Skythen oymaklarından geldiğinden, 885 te Bagaran’da “Melik” olarak takdis edilen AŞUT’a Katolikos resmen, “Askenaz ırkının tacı”nı giydirmişti. Bunların uluatası, Küçük - Arsaklı Başveziri ve Başbuğu Paybert Kalesi hâkimi ve Sper (İspir) bölgesinin sahibi BAGARATLI hanedanından "PİURAT oğlu SEMBAT" idi ve kendilerini resmen “Davud Nebi” soyundan ve Yahudi/İbrani kökünden gösteriyorlardı. Dede - Korkut Oğuznâmeleri’nde bu yüzden bu hanedan “İç - Oğuzlar” kolundan ve “Kazan - Han” (Küçük - Arsaklı) sülâlesinin “INAK” (=Takatir/Taç-giydiren Başvezir) unvanlı Sol-Kol Başbuğu ve “KAM-BURA(T) BEG oğlu BAMSI - BAYARAK” kütüğü ile anılmakta ve “Parasar’un BAYBURD - HİSARI” ile Oltu’daki Penek/Banak’tan ibaret “BAN-HİSARI”nın mâlikleri olarak gösteriliyor (s. 151-153, 231-246). Bagratlı Gagık ile Sembat’ın, Dede-Korkut kitabı’nda anılan “KABA - SARIK”lı heykelleri bulunmuştur. Soylarını Asurlar’ın âsi ve kaçkın şehzâdelerine bağlıyan Van bölgesindeki ARDZER - UNIK hanedanı (908 -1022) ile, öteki Beylik sülâlelerini artık anmak gerekmez. ...
Görülüyor ki, Romalıların “Armenya” ve Arapların “Erminiyye” diye tanıdığı coğrafya bölgesinde 3000 yıl öncesinden Selçukluların Anadolu’yu fethine değin hâkim olanlar, asla “Hay/Ermeni” soyundan gelmemiş ve en çoğu Türk/Türkmen uruğundan ve Eski - Oğuzlar olarak yaşamışlardır. SAKA ve ARSAKLILAR ile MAMIKONLULAR’ın mezartaşları, Hıristiyanlıktan önce ve sonra olduğu gibi, İslâmlığı benimsedikten sonra da Koç/Koyun - Heykeli biçiminde ve Güney - Sibirde, Orkun boyları ile Yenisey başlarında olduğu gibi devam edegelmistir. Sivri Türk çadırı biçimindeki “Ermeni” ve “Gürcü” Kiliseleri künbetleri de, Türkistan - Horasan örneğinde Arsaklı yapısı olarak yaşatılagelmiştir. Gerçekler böyle iken, “Ermeniler”, hangi “Ermeni Tarihi”nden ve “Tarih Hakları”ndan bahsederek, yüzyıllar boyunca efendileri ve sipahi ruhlu komşuları olan Türkleri kırıp yokederek bir “Büyük-Ermenistan” kurma hayali peşinde koşuyorlar ve bu uğurda Moskofluğa hizmet ediyorlar!...
Dr. Kırzıoğlu M. Fahrettin,1970
Tarih Öğretim Görevlisi
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
KARS İLİ VE ÇEVRESİNDE ERMENİ MEZALİMİ
İÇİNDEKİLER
- TARİHÇE — (Aralık 1917 -12 Mart 1918 arasında Erzincan ile Erzurum’da Ermeniler’in Türklere yaptığı mezâlim) - Erzurum Rus ikinci Topçu Alayı Kumandam Yarbay Twerdo- Khlebof
- HATIRA — (Erzincan ile Erzurum’daki Ermeni mezâlimi) Twerdo Khlebof : (Erzurum’daki Ermeni mezâlimi üzerine) Mektup - Yüzbaşı İvan Gokilaviç Pilyat
- İSLAM AHALİ’NİN UĞRADIKLARI MEZALİM ÜZERİNE BELGELERE DAYANAN BİLGİLER (1918 deki Ermeni mezâlimi) Kars İIi ve Ötesinde Ermeni Birliklerinin Zulüm ve Vahşeti, Osmanlı Genelkurmayı
- Ahılkelek’teki Türkler’e Ermeniler’in Yaptığı Vahşet ve Kırgınlar- (Dr.) Khoreşenof
- 1919 YILI TEMMUZ AYI İÇİNDE KAFKASYA’DA TÜRKLERE KARŞI YAPILDIĞI HABER ALINAN ERMENİ MEZALİMİ (Kars ile Erivan üzerine) Osmanlı Genelkurmayı
- ATROCİTES ARMENİENNES Commise contre les Musulmans du Caucase durant de mois du Juillet 1919 - L’E tat Major Generale Ottoman
- L’ETAT DU SUD-OUEST DU CAUCASE - Le-Comite Central pour defense des interets de la population du Sud - Ouest du Caucase Server Feyzoullah Atabec Prence de Kolian Dr. Essad (OKTAY, de Tchyldyr) Statistique I. et II. (1.1.1916, IX.1917)
- GÜNEYBATI KAFKAS HÜKÜMETl (1919 da Kars, Nahçıvan, Kamerli, Ahılkelek ve çevresindeki Ermeni mezâlimi) - Koblıyan Beyi Atabek Server Feyzullah (Çıldırlı) Dr. Esad (OKTAY)
- BİRİNCİ KAFKAS KOLORDUSU’NUN 1918 YILINDAKİ HAREKETLERİ VE GÖRDÜKLERİ : General Harbord Başkanlığındaki Amerika Hey’etine Verilen RAPOR SURETİ - Kâzım KARABEKİR
1. Eski Sınıra Kadar Hareketler
2. Üç - Sancak’taki Hareketler
3. Arpaçayı Doğusıuıdaki Harekât
4. Barış’tan Sonra
- 1919 VE 1920 YILLARINDA KAFKASYA’DA İSLAMLARA KARŞI YAPILDIĞI BELİREN ERMENİ MEZALİMİ - Şark Cephesi Kumandanlığı X Şube (Kâzım KARABEKIR)
Özet
I. Kars ve Çevresinde Ermeni Mezâlimi
II. Sarıkamış ve Buraya Bağlı Yerlerdeki Mezâlim
III. Akbaba, Çıldır, Göle, Zarşat Bölgelerindeki Mezâlim
IV. Merdinik (Göle) ve Oltu Dolaylarındaki Mezâlim
V. Kağızman, Iğdır, Erivan, Zengibasar Dolaylarındaki Mezâlim
- KARS’TA 1918 MART - NİSANDAKİ ERMENİ MEZALİMİ (Azerbaycan) Fraksiyonu Tutanağı
- 1918 ERMENİ MEZALİMİNE KARSLI AŞIK KAHRAMAN’IN İKİ AĞITI (Kaloköyü/Derecik ve Şüregel Köyleri Kırgınına)
- 1919 -1920 ERMENİ MEZALİMİNE ARPAÇAYLI VELİ ARAS’IN BİR HİTABI
- SONSÖZ: Ermeni Iddialannın Çürüklüğü - Dr. F.Kırzıoğlu
1. Khaldililer/Urartulular
2. Saka/Askenaz/İskitler
3. Iranlı Artaksiyaslılar
4. Arsaklılar/Eski - Oğuzlar
5. Ulu-Başbuğ Mamıkonlular
6. Şüregel ve Kağızman Beğleri Kamsarakanlılar
7. Eski Başvezir ve Başbuğlar, Sonradan Kırallar Hanedanı Bagratlılar
(1) Bunlardan birtakımı, 1958 de İstanbul’da bastırdığım “Edebiyatımızda Kars, II. Kitap”ta (s. 80-84, 86, 93-94, 104-105, 121-125, 134-141, 159- 160, 171-176) verilmiş olup, ya adsız (anonim) veya şahıslara aittir : Çıldırlı Aşık ŞENLİK, Digorlu ABBAS, Karslı TAŞTAN, Karslı Hâfız KURBAN, Karslı Aşık KAHRAMAN, Kağızmanlı, Aşık SEZAİ, Aşkaleli SADAYİ, Kağızmanlı CEMAL-HOCA, Hanaklı Molla DURSUN, Arpaçaylı VELİ, Selimli Aşık BEKTAŞ, Şüregelli Yusuf NİHANİ, Posoflu Aşık ZÜLALİ.
(2) Çarlığın “Erivan İli İstatistik Encümeni” tarafından Rusça olarak yıllık niteliğinde 1908 de “Erivan”da bastırılan ve herbiri ayrı ayrı sahifelenen 4 bölümlük “Pamyatnaya Knijka Erivanskoy Guberniy na 1908 god” adlı resmi eserin III. Bölümünde, her köyün adı ile evi ve kadın ile erkek nüfusu verilmiştir. 1906 sayımını gösteren bu istatistiklere göre, ERIVAN İLİ’nin 7 Sancağındaki Türk/Islam ve Ermeni nüfusu şöyledir :
Erivan Sancağının 242 köyünde 45 329 Ermeni, 70 623 Türk/İslam,
Eçmiyadzin Sancağının 219 köyünde 86 040 Ermeni, 42 060 Türk/İslam,
Sürmeli Sancağının 227 köyünde 29 027 Ermeni, 60 374 Türk/İslam,
Şerür-Derelegez San, 163 köyünde 20 842 Ermeni, 55 085 Türk/İslam,
Nahçıvan Sancağının 167 köyünde 44 616 Ermeni, 59 503 Türk/İslam,
Yeni-Bayazıt Sancağının 135 köyünde 88 276 Ermeni, 43 467 Türk/İslam,
Gümrü (Leninakan) San. 161 köyünde 138 470 Ermeni, 11 855 Türk/İslam.
EK: